HDP'nin İmralı Heyeti ve Abdullah Öcalan arasında 2013 yılında İmralı'da gerçekleşen görüşmelerine ilişkin notların yer aldığı “Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa” kitabından bir bölümü daha yayımlandı. İmralı Tutanakları’na göre Öcalan, "Benim durumuma dair ne olabilir? Örneğin infaz erteleme olabilir. Cumhurbaşkanının da yetkisi var" diyerek HDP’lilere şöyle diyor:
“Öcalan çıksın, af falan deniyor. Ben affedilecek bir suç işlemedim. Bu hafta çık deseler kalmayı tercih ederim. Koşullar oluşmadan çıkmam.”
Öcalan’ın, 18 Mart 2013’te görüştüğü İmralı heyetinden, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile görüşülmesini ve kendi durumuyla ilgili yasal bir düzenleme yapılmasını şu gerekçeyle talep ettiği ifade ediliyor:
“Yaptığımız işlerin hepsi yasa dışıdır. Bu nedenle parlamentonun beni nasıl tanımlayacağı önemlidir.”
Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın haberine göre, 18 Mart 2013 tarihinde dönemin BDP heyetinin adaya gerçekleştirdiği üçüncü ziyarette Öcalan’ın süreç kapsamında kendi durumuyla ilgili yaptığı öneri dikkat çekiyor. Tutanaklardan bazı bölümler şöyle:
ÖCALAN: (...) Şimdi bizim burada yaptığımız işin bir hukuka ihtiyacı var. Nedir o? Parlamento bir yasa çıkaracak ve bu yasa dışılığa son verecek. Çünkü bizim yaptığımız işlerin hepsi yasadışıdır, öyle değil mi? İşte MİT’in iki müsteşarını niye sorgulamak istediler? Çünkü yaptıkları iş yasa dışıdır, suçtur. Haluk Koç çıkıp konuştu, “Bu yaptığınız anayasaya aykırıdır, suçtur” dedi. Doğru söylüyor, suçtur. MİT müsteşarı neyle yargılanmak istendi? Vatana ihanetle. Avukatlarımın otuzdan fazlası tutuklu. Siz vekil olmasaydınız sizi de alacaklardı belki. Hepimiz vatana ihanetle yargılanabiliriz. Ne demek istiyorum? Gayrimeşru bir iş yapıyoruz demiyorum. Ama yaptığımız işin hukuki bir güvencesi olmalıdır.
Ben misyon sahibiyim. Bu isyanı sonlandıracak kişiyim. Be nedenle parlamentonun beni nasıl tanımlayacağı önemlidir.
MHP ve CHP gece gündüz işte bu hukuk dışıdır diye bağırıp çağırıyorlar. Doğru diyorlar, haklıdır. Siz hemen Adalet Bakanına gidip anlatın, bu yasadışılığın giderilmesi gerekir deyin. Bakın, MİT müsteşarlarının dosyası halen savcıda duruyor. Bu bir darbeydi, çünkü müsteşarların yaptığının yasal dayanağı yoktu.
"İnfaz erteleme olabilir"
ÖCALAN: Benim durumuma dair ne olabilir? Örneğin infaz erteleme olabilir. Cumhurbaşkanının da yetkisi var. Sağlık sorunları vesaire gerekçesiyle, sürecin sonuna kadar mesale. Fakat bunun olabileceğini sanmıyorum tabii. Siz yine de bunu AKP ile konuşmalısınız. Bunu konuşmamış olmanızı yadırgadım.
ÖNDER: Geçen defa size kendi durumunuzu sormamın nedeni buydu. Geçiştirdiniz. Üçüncü defa sorunca siz cevap verdiniz.
ÖCALAN: Doğru, ben öyle ev hapsi, af falan olmak dedim orada. Süreçle zaten hepimiz özgürleşeceğiz dedim.
ÖNDER: Siz böyle söyleyince, biz de bu konuyu bizim konuşmamızı istemiyorsunuz şeklinde yorumladık.
ÖCALAN: Doğrudur, tamam. Siz yine de bu konuyu Adalet Bakanıyla konuşun.
Sezen’i önermiş
Sürecin başında oluşturulan akil insanlar heyetinde kimlerin yer alıp almayacağı konusunda yapılan görüşmede ise Demirtaş, ünlü sanatçı Sezen Aksu’yu öneriyor.
"Af falan deniyor,
ben affedilecek bir suç işlemedim"
DEMİRTAŞ: Başkanım, arkadaşlar BDP’nin sizinle yürüttüğü çalışmaya ve görüşmelere değer veriyorlar. Ancak gerillanın ikna edilmesi için doğrudan temas olması gerekliliğinden ısrarla söz ediyorlar. Bunun hangi yöntemle olabileceğini belirtmiyorlar, ama mutlaka olmalı diyorlar
ÖCALAN: Bunu anlıyorum, ama birinci aşama için zor görünüyor. İkinci aşama için bunu ben de isteyeceğim. Sadece Kandil ile değil, gazeteciler vb. kimselerle de temasım olmalıdır.
DEMİRTAŞ: Net olarak anlaşılsın diye soruyorum: Temas derken bu kişilerin adayı ziyaret etmesini mi, yoksa başka bir mekanizmayı mı kastediyorsunuz?
ÖCALAN: Şimdi Öcalan çıksın, af falan deniyor. Bir defa ben affedilecek bir suç işlemedim. Bana bu hafta, bu ay dışarı çık deseler, ben burada kalmayı tercih ederim. Koşullar oluşmadan çıkmam mümkün değil. Ben siyasi davası olan bir adamım ve bu yüzden buradayım. Çıkacaksam da bu çıkış siyasi gelişmelerle olacaktır. Ama bu yaz adada bazı mekan değişiklikleri olabilir. Daha geniş bir mekana geçibilirim. Misafirlerimle toplantı yapabileceğim daha geniş bir yer olabilir. Belki de inşaatına başlanmıştır burada, bilmiyorum. O zaman Kandil’dekiler de bu yaz buraya gidip gelebilirler belki. Hatta en son silah bırakma gibi şeyler de bir kongreyle olur. Benim bizzat kongreye katılmam gerekebilir.