Mahfi Eğilmez*
IMF’nin Türkiye 4. Madde Konsültasyon Raporunda Türkiye ekonomisiyle ilgili değerlendirme ve uyarılar var. Bunları ele alalım.
IMF Raporunda özetle şu değerlendirmeler yer alıyor:
1. Türkiye ekonomisinin hızlı büyümesi büyük dış açık vermeye dayalı bir modelle yürüyor. Dış açığa dayalı büyüme modeli, ekonominin dünyadaki finansal değişimlerin aşırı etkisinde kalmasına yol açıyor.
2. Makroekonomik politikalar, ekonomik dengesizlikleri düzeltmeye değil, mevcut durumu sürdürmeye göre ayarlı bulunuyor. Enflasyon hedeflerin oldukça üzerinde, buna karşılık reel faiz negatif olarak devam ettiriliyor. TL’nin dış değeri, koşulların empoze ettiği durumun aksine güçlü tutuluyor. Bu durum risklerin artmasına, büyümenin düşmesine yol açıyor.
3. Finansal sistem güçlü yapısını koruyor. Buna karşılık bankaların dışarıdan borçlanmayı artırmış olması risk artışına neden oluyor.
4. Türkiye için temel risk, sermaye akımlarının tersine dönmesi olarak ortaya çıkıyor. Gelişmiş ülkelerde parasal sistemin normale dönmesiyle başlayacak değişiklikler risk oluşturuyor. Avrupa’nın büyümesindeki gerileme ve jeopolitik risklerin artması da aleyhteki gelişmeler.
Bu saptamalardan sonra IMF İcra Direktörleri şu tavsiyelerde bulunuyor:
1. Makroekonomik politika, ekonomiyi yeniden dengelemeyi, enflasyonu düşürmeyi ve yapısal reformlarla da iç tasarrufları artırmayı hedeflemeli.
2. Maliye politikası, 2015 – 17 döneminde cari harcamaları kısacak, faiz dışı fazlayı artıracak biçimde yeniden dizayn edilmeli.
3. 2014 başında para politikasındaki sıkılaştırma (TCMB’nin faizi yükseltmesi) doğru adım olmakla birlikte reel faizin pozitif oranda tutulması bu alanda izlenmesi gereken politika olmalı.
4. Finansal sisteme destek olmak için getirilen makroihtiyati önlemler doğru adımlar olmakla birlikte bankacılık sektörünün döviz riski almaktan kaçınmasının önlemleri alınmalı.
5. Tasarrufların artırılması ve dış finansman kaynaklarına bağımlılığın düşürülmesi için önlemler alınmalı.
6. Rekabetin artırılması, eğitim ve işgücü piyasası reformlarının yapılması için çaba gösterilmeli.
IMF’nin temel ekonomik göstergeler konusundaki tahminlerini orta vadeli program (OVP) tahminleriyle karşılaştırmalı olarak bir tablo halinde sunalım.
Gösterge | IMF 2014 | IMF 2015 |
Büyüme | 3,0 | 3,0 |
Enflasyon | 9,0 | 7,1 |
İşsizlik | 9,5 | 10,4 |
Bütçe açığı | 2,0 | 1,7 |
Kamu kesimi borç yükü | 33,7 | 32,4 |
Cari açık | 5,8 | 6,0 |
Reel faiz vurgusu haklı mı?
Raporun en önemli vurgularından birisi para politikasında 2014 başında atılan adımların doğru olduğu ama yetersiz kaldığı vurgusu. Yani IMF, yılın ilk ayında TCMB’nin politika faizini yüzde 4,50’den yüzde 10’a artırışını doğru buluyor ama halen reel faizin negatif olduğunu ve bunun pozitife getirilmesini öneriyor. Şimdi kısaca bunu irdeleyelim.
Bugün banka mevduat faizleri (vergi sonrası net nominal faiz olarak) yüzde 8 dolayında bulunuyor. Bir yıl sonrası için beklenen enflasyon ise (TCMB’nin beklenti anketinde piyasa beklentisi olarak çıkan son veri) yüzde 7,5. Buna göre reel faiz % 0,46 olarak bulunuyor. Yani TCMB anketini esas alırsak ortada yarım puan dolayında bir reel faiz söz konusu. Bu reel faiz hesabı Türk tasarruf sahipleri için geçerli. TL’nin değerinin bir yıl boyunca değişmediğini varsayarak hesabı mesela Amerikalı için yapar ve ABD’deki enflasyonun Fed’in hedefine uygun olarak bir yıl sonra yüzde 2 olacağını kabul edersek Amerikalı bir yatırımcının Türkiye’den elde edeceği reel faiz yüzde 5,9 çıkıyor. Bu oran TL’nin yıl boyunca normal oranlardaki değer kayıplarını bile telafi edecek kadar yüksek bir oran.
*Mahfi Eğilmez'in bu yazısı www.mahfiegilmez.com sitesinden alınmıştır.