Uluslararası Para Fonu Başkanı Christine Lagarde temmuzda ayında açıklanan, yüzde 3,3'lük büyüme tahmininin sürdürülebilir olmadığını söylemişti. Olivier Blanchard'dan sonra IMF'nin başiktisatçısı olarak göreve başlayan Maurice Obstfeld bu konuda net bir rakam verdi. Obstfeld küresel ekonomideki büyümenin bu yıl yüzde 3,1 olacağını söyledi. 2014 yılında küresel büyüme yüzde 3,4 olarak kaydedilmişti. Obstfeld gelecek yıl ise daha güçlü bir ekonomik büyüme ile yüzde 3,6 rakamını telaffuz etti.
Obstfeld “Bu yıl gelişmiş ekonomilerin bir önceki yıla göre hafif bir toparlanma içine gireceğini, kalkınmanın eşiğindeki ülkelerde ise büyümenin yavaşlayacağını öngörüyoruz. Her iki grupta da 2016 yılında ekonomik bir toparlanma tahmin ediyoruz. Yine de temmuzda yaptığımız tahminlerde bazı düzeltmelere gitmek zorundayız, zira gerileme risklerinde artış söz konusu” diye konuştu.
ABD ve Çin'in etkisi
Obstfeld dünya ekonomisinin önünde bir gerilim alanı bulunduğunu ve bu alanda farklı kuvvetlerin rol oynadığını belirtti: “Dünya ekonomisi iki cereyan arasında kalmış görünüyor. Bunlardan biri Çin ekonomisindeki tadilat diğeri ise ABD para politikalarındaki normalleşme. Ve eğer bu iki akım bir araya gelirse büyük bir kabarma meydana gelebilir.”
IMF Başiktisatçısı Obstfeld Çin ekonomisinin büyük bir dönüşümden geçtiğini söyledi. Çin ihracat odaklı, yatırıma dayalı bir ekonomiden daha çok iç talebe ve hizmet sektörüne dayanan bir ekonomiye evriliyor. Bu dönüşümden hem Çin hem de dünyanın geri kalanı kazançlı çıkıyor ancak bu süreç düşük ekonomik büyüme rakamlarını da beraberinde getiriyor.
Obstfeld yavaş büyümenin Çin'in ticaret ortakları üzerinde de etkileri olacağına dikkat çekti. Amerikalı uzman iktisatçı, Çin'in ithalatının azalacağını ve hammadde talebinin azalmasıyla birlikte tüm dünyada hammadde fiyatlarının da düşeceğini belirtti. Obstfeld bunun sadece Avustralya, Kanada ya da Norveç gibi hammadde üreticilerine etkisinin olmayacağını vurguladı. Asıl çarpıcı etkinin gelişmekte olan ve kalkınmanın eşiğindeki ülkelerde görüleceğini vurgulayan Obstfeld bu ülkelerin küresel ekonominin yarısından fazlasını oluşturduğuna dikkat çekti. Söz konusu ülkelerin yarattığı ekonomik değerdeki artış geçen yıl yüzde 4,6 olarak kaydedilirken IMF bu yıl büyümeyi yüzde 4 olarak tahmin ediyor.
Amerikan Merkez Bankası'nın rolü
Dünya ekonomisindeki ikinci büyük güvensizlik faktörü ise Amerikan Merkez Bankası Fed'in gevşek para politikalarından vazgeçecek olması. Obstfeld'e göre ekonomik çerçeve Fed'in faiz oranlarında artışa gitmesini gerektiriyor, bu adımın da kalkınmanın eşiğindeki ülkelere dolaysız etkileri olacak. Karşılıklı etkileşim sonucunda da dünya ekonomisinde güvensizlik ve riskler meydana gelecek. Peki IMF başiktisatçısı Maurice Obstfeld'in sanayileşmenin eşiğindeki ülkelere önerisi ne?
Obstfeld'in cevabı şöyle: “Bu grupta uygulanacak reçeteler ülkeden ülkeye değişiyor. Genel olarak yine de şu söylenebilir: Kalkınmanın eşiğindeki ülkelerin yapısal reformları sürdürmesi, iş ortamını ve yabancı yatırımcıların koşullarını daha da iyileştirmesi gerekir. Özenli bir finans ve bütçe politikası keza esnek bir kur politikası son derece yararlı olacaktır.”