Ekonomi

'IMF ile anlaşılmaması yerinde bir karar'

IMF ile yeni bir anlaşma imzalamaması ekonomi çevrelerinde tartışılırken, TÜSİAD onursal başkanı ve Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıba&

14 Mart 2010 02:00
T24 - Hükümetin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yeni bir anlaşma imzalamaması ekonomi çevrelerinde tartışılırken, TÜSİAD onursal başkanı ve Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, kararın yerinde olduğunu belirtti. Eczacıbaşı, Türkiye'nin Fon ile anlaşmayarak kendi ayaklarının üstünde durabildiğini gösterdiğini ifade etti. Küresel kriz konusunda ise Eczacıbaşı, "Her şey bitti demek için henüz erken. Ama bizde işler iyiye gidiyor." diyor.

Zaman gazetesinin haberine göre; Eczacıbaşı Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ile bir yıl evvel röportaj yapmıştık. O günkü tartışmalara ilişkin görüşleri aradan geçen zamana inat güncelliğini, isabetliliğini koruyor. Onun "Türkiye'nin daha katılımcı sivil bir anayasaya ihtiyacı var. 'Türkiye'de Kürt yoktur.' denen bir ortama göre, çözüme daha yakınız. Varlığını sık sık hissettiğimiz, demokrasi dışı yollara sapmış güçlerin ortaya çıkarılıp etkisizleştirilmeleri bakımından Ergenekon davası çok önemli bir rol oynamaktadır." sözleri bazı çevrelerde 'hükümete yağcılık yapıyor' şeklinde insaf ve izandan uzak çiğ bir teşbihle küçümsenmeye çalışılsa da kamuoyunda hüsnü kabul gördü. Sözleşmiştik. Kendisinin entelektüel birikiminden müstefid olacağımız sonraki sohbeti Zaman'ın yeni binasında yapacaktık. Bülent Bey'in Holding'in Kurumsal İlişkiler Direktörü Cem Tanrıkılıcı ile gerçekleştirdiği ziyarette ev sahibi bu kez Genel Yayın Müdürümüz Ekrem Dumanlı idi. Bülent Bey, öğle yemeğine geçerken Ekrem Bey'e "Binanız çok zarif, ferah. Projeyi kim çizdi?" diye sordu. Binicilik, orkestra yönetecek kadar vukufiyet sahibi olduğu klasik müzik kadar, tasarıma olan ilgisiyle de tanınıyor. Bu yüzden titiz birinden gelen bu iltifat Zambak Mimarlık'ın emeklerinin boşa gitmediğini bir kere daha teyit etti.

Yemekte söz sözü açtı ve siyasi konular neredeyse ekonominin önüne geçti. Eczacıbaşı, tartışmalardan endişe edilmemesi gerektiğini belirtti. Yer yer iplerin gerildiği noktalara gelinse de Türkiye'nin bazı gerçekleriyle yüzleşmesi faydalı olacak. Her adım demokratik sistemi güçlendiriyor. Bu çerçevede askerî harcamaların Sayıştay denetimine alınmasında mahzur görmüyor Bülent Bey. Çünkü gelişmiş demokrasilerde hiçbir kurum denetimden muaf değil. AB kriterleri esas alınmalı ki kamu açıklarının önüne geçmek mümkün olabilsin. Bülent Bey, "Askerî harcamaların bu şekilde denetlenmesi TSK'ya da itibar kazandıracaktır." dedi. 'Kirli tezgâh' diye bilinen eylem planındaki imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğunun Genelkurmay tarafından da kabul edilmesine karşılık CHP lideri Deniz Baykal'ın parmak izine de bakılmasını istemesine bir anlam veremiyor. Zira Baykal'ı yakından tanıyor. Entelektüel birikiminin onu pek çok siyasetçiden farklı kıldığını vurguluyor. Ancak son çıkışları karşısındaki şaşkınlığını da "Aslında demokrasi çıtasının yükseltilmesine en fazla katkı sağlayabileceğine inandığım bir dönemde Deniz Bey'in yaptığı çıkışları anlamakta zorluk çekiyorum. İmzanın sahte olmadığını söyleyecek kurum kaldı mı?" sözleriyle dile getirdi. Demokratik açılımda Başbakan'ın sanatçılarla başlayan istişari toplantılarının işadamlarıyla da yapılmasının faydalı olacağını ifade etti. Açılımın bir ayağı da ekonomi olduğuna göre taşın altına elini koyanların tespit ve teklifleri faydalı olacaktır. Bülent Bey, Yunanistan'daki krizi sürpriz bulmuyor. Krizin sebeplerini sayarken Yunanlıların çok az çalıştığının altını çiziyor. Rakamlar üzerinde hile yaptıklarının ortaya çıkmasından sonra krizin, içinden çıkılmaz hal aldığını vurguluyor. AB'nin krizinin ABD'den daha uzun sürebileceğine değinirken, Türkiye'nin krizde gerçekten büyük bir direnç sergilediğini söylüyor. Ocak ve şubattaki ihracat artışlarının toparlanmaya işaret ettiği görüşünde: "Veriler olumlu. Biz reformlara ara vermeyelim. Şunu da unutmayalım. Dünya düzelmeden Türkiye düzelmez."

IMF ile anlaşma yapılmayacağı kesinleşti. IMF fanatikleri 'masadan önce onlar kalkmış', 'Babacan yalnız kaldı hükümet içinde' gibi gülünç yorumlarla top çeviredursun TÜSİAD Onursal Başkanı Bülent Bey, alınan kararı destekliyor. "Krizin başında belki ucuz finansman bulma kabilinden IMF kredisi alınabilirdi. Türkiye ayaklarının üstünde tek başına durabildiğini gösterdi. IMF ile anlaşma yapılmaması iyi oldu. Bu meselenin daha fazla uzatılması doğru değildi." diyen Eczacıbaşı'na göre geçen yıl ortasında açıklanan Orta Vadeli Program, getirilecek Mali Kural Türkiye'nin kredibilitesini artıracak.

Amerika'da Ermeni soykırımı iddialarının komiteden bir oy farkla geçmesine Bülent Bey de şaşırmış. Ermenistan ile imzalanan protokoller ve Türkiye'nin içeride yürüttüğü demokratik açılımların görmezden gelinmesini manidar buluyor. Tasarının Kongre'den geçebileceğine ihtimal vermiyor. Ankara'nın, Washington Büyükelçimizi çağırması ile Beyaz Saray'ın bazı lobilerin 'Bunlardan korktular, geri adım attılar mı dedirteceksiniz?' baskısına maruz kalabileceğini ima ediyor. Bunun sonucunda da ABD'nin 'Madem öyle, biz de tasarıyı kabul ediyoruz.' pozisyonuna gelmesinden endişe ettiğini aktarıyor. Gelişmelerin ABD'ye de zarar vereceğinin altını çiziyor.


İKSV'ye kaynak temin etmeye çalışyoruz

Amcası Şakir Eczacıbaşı'nın 24 Ocak'ta vefatından sonra İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nda (İKSV) bayrağı Bülent Bey devralmıştı. Kısa sürede durum tespiti yapmış. Sonuç: Vakıf yüksek bir borç yükü altında. Hizmetlerin devamı için kaynak temin etmeye çalıştıklarını, vakfın bulunduğu binayı kiraya vermeyi düşündüklerini anlatırken bankacıların da kulaklarını çınlattık. Kasaları doldu taştı kriz yılında. İyi ki de öyle oldu. 'Nakit zengini bankalar; kredibilitesi yüksek vakıf, şirket, holding ve KOBİ'lere daha fazla ketum davranmazsa iyileşme hızlanabilir.' tespitini yaptık. Bülent Bey'in şerhi de var tabii: "Bankalar niye para dağıtmıyor türünden genel tenkitlere katılmıyorum. Banka elindeki emanet parayı korumak zorundadır. Bu dönemde daha esnek olacaklardır zaten."

Ziyaretin son bölümünde bina gezisi vardı. Spor salonunda koşu bantlarını incelerken, holdingde spor salonu olmadığını söyledi Ekrem Bey'e ve ekledi: "Siz bu imkânı çalışanlarınıza sunmuşsunuz, ne kadar güzel." Sergi salonundaki 'Ufak Tefek Şeyler' konulu sergi ise bugün aşılamayacak gibi görünen konuların Türkiye'nin potansiyeli, ortak değerleriyle mukayese edildiğinde verilecek en yalın cevap gibiydi sanki. Bülent Bey de yarınların çok daha güzel olacağına inananlardan...