Türkiye’nin, makro ekonomik dengeler açısından birçok ülkeden iyi durumda olduğunu vurgulayan Şimşek, “Bu nedenle IMF eski reçetelerde ısrar ederse görüşmeler gecikebilir” dedi.
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Uluslararası Para Fonu (IMF) görüşmeleri ve diğer ekonomik gelişmeleri değerlendirdi.
“IMF heyetini Şubat ayında çağırmamız halinde, ortak bir basın toplantısı düzenler, Niyet Mektubunu Fona göndeririz ve teorik olarak çalışmaları Şubat ayında tamamlayabiliriz” şeklinde konuşan Şimşek, bunun, karşılıklı ortak anlaşmaya varılması durumunda olacağını bildirdi.
IMF’den açıklama: Sonuca çok yaklaştık
Erdoğan'dan IMF'ye iki itiraz
IMF şubat ayında tekrar Türkiye'de
IMF özel sektörün tedirginliğini azaltacak
IMF programının, Türk özel sektörünün dış finansman ihtiyacına ilişkin tedirginliğini azaltmak açısından önemli olduğunun altını çizen Şimşek, zaten küresel kriz olmasaydı bile IMF ile daha önce bir ihtiyati stand-by yapmayı planladıklarını da hatırlattı. Fon ile yapılabilecek bir programın bazı imkanlar sağlaması gerektiğini belirten Şimşek, bu imkanlardan birinin dış finansman imkanı, diğerinin orta vadeli programa çıpa oluşturması olduğunu söyledi.
IMF ile anlaşmanın yapılmasının ardından, bunun özel sektöre dolaylı bir olumlu etkisinin olacağını vurgulayan Şimşek, Hazinenin, piyasadan daha az borçlanarak, özel sektöre borçlanma imkanı yaratabiliceğini, ayrıca, Türk bankalarının elindeki kağıtların erken itfa edilerek, likiditenin daha da artırılabiliceğini söyledi.
IMF eski reçetelerde ısrar ediyor
Türkiye’nin, borçların milli gelire oranı ve kamu finansman dengesi açısından birçok ülkeden iyi durumda olduğunu vurgulayan Şimşek, bu nedenle IMF ile yapılacak bir anlaşmanın, eski IMF reçetesiyle olmaması gerektiğini kaydetti.
IMF’nin, Türkiye ile görüşmelerde, klasik, kamu kesimi borçlanma gereğini azaltıcı, harcama azaltıcı ve gelir arttırıcı önlemleri gündeme getirdiğini kaydeden Bakan Şimşek, “ancak Türkiye’nin kamu kesiminde bir borçlanma sorunu yok ki, Türkiye’nin bugünkü şartları eskiye göre çok farklıdır. Mali disiplin vardır. Bu nedenle, yapılacak anlaşma mevcut küresel koşulları ve Türkiye’nin değişen yapısını da dikkate alan bir program olmalıdır” şeklinde konuştu.
Krize sanayileşmiş ülkeler gibi tepki verdik
Dünya ekonomisinin, bu yılın ortalarından itibaren normalleşme sürecine girmesini beklediğini vurgulayan Şimşek, bu iyileşmenin, Türkiye ekonomisine misliyle olumlu katkıda bulunacağını anlattı.
Türkiye ekonomisinin, küresel finansal krize verdiği tepkinin, sanayileşmiş ülkeler gibi olduğunu vurgulayan Şimşek, eskiden düşük kur yüksek faizden bahsedilirken, bu kez, ilk olarak yüksek kur ve düşük faizin yaşandığını söyledi.
Borçlanmada sorun yok
Türkiye ekonomisine olan güven nedeniyle, Türkiye’nin, uluslararası piyasalarda, birçok gelişmekte olan ülkeden daha iyi koşullarda borçlanabildiğinin altını çizen Bakan Şimşek, “bu yıl 4 milyar dolarlık bir uluslararası tahvil ihracı planlamıştık. Dış finansman imkanlarındaki daralmaya rağmen, bunun dörtte birini yılın ilk ayında gerçekleştirdik. Yani, uluslararası piyasalardan finansman imkanı rahatlıkla bulabiliriz” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin, kendi ekonomik programını, IMF anlaşması olmasa da yürütebilecek şekilde hazırladığını vurgulayan Şimşek, “Türkiye, 2009’da 15 ile 30 milyar dolar olarak bahsedilen dış finansman ihtiyacını, rahatlıkla karşılar, çünkü Türkiye’nin yeterli döviz rezervi vardır. Ayrıca Hazine finansman programını hazırlarken, 2009’daki ciddi özelleştirme gelirlerini bile hesap etmedik” şeklinde konuştu.
Mali kural bu yıl yasalaşır
Mali kural ilgili çalışmaların devam ettiğini kaydeden Şimşek, “Türkiye’nin şartlarına uygun bir model arayışı içindeyiz. Uygun bir model bulduğumuzda, bu yıl içinde mali kuralı yasalaştırabiliriz” dedi.
Enflasyondaki düşüş sürecinin de devam ettiğini vurgulayan Şimşek, “Enflasyon trendinin böyle sürmesi halinde, bu yılın ilk yarısında tek haneli enflasyonu yakalarız” şeklinde konuştu.
Kredi notu hak edilen yerde değil
Türkiye’nin kredi notunda hak ettiği yerde olmadığının altını çizen Bakan Şimşek, mevcut küresel kriz ortamında, birçok ülkenin kredi notu düşürülürken, Türkiye’nin kredi notunun değiştirilmemesinin, ekonomik temellerinin güçlülüğünü gösterdiğini söyledi.
Şimşek, “Eskiden ilk olarak Türkiye’nin kredi notunu düşürerek işe başlayan reyting kuruluşları, şimdi diğer ülkelerinkini düşürüyorlar” dedi.