Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, kanser tedavisi gören manevi kızı Göknur Damat, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptali sonrası mazbatası elinden alınan Ekrem İmamoğlu'na destek açıklamasının ardından bıçaklı saldırıya uğradı. İmamoğlu, bugün Göknur Damat'ı ziyaret etti. Saldırıyı kınayan İmamoğlu, "Bir linç kültürünün toplumda yer etmesi hepimizin sorunu. Göknur'a bu işi yapan kişinin mutlak bulunması konusunda hızlıca emniyet birimlerimizin ciddi bir araştırma yapması şart olmuştur" dedi.
Ziyaretinin ardından sosya medya hesabından paylaşım yapan İmamoğlu, "Bana bağış yaptığı için önce sosyal medyada hedef gösterilen dün de bıçaklanan Göknur Damat’ı ziyaret ettim. Göknur'a tercihinden dolayı saldırılması ve linç kültürünün toplumda yer etmesi başta siyasiler olmak üzere hepimizin sorunu. Herkes sözlerine ve eylemlerine dikkat etmeli" diyerek siyasilere çağrıda bulundu.
İmamoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Bugün tabii ne diyelim sürpriz bir şekilde Tekirdağ'dayız. Keşke vesilemiz bu olmasaydı keşke. Malumunuz üzücü bir olay yaşandı. Bu konuda canımı çok sıkılıyor. Bu ve bunun gibi olaylar canımızı çok derinden sıkıyor. İnsanlığımızı hatırlamamız gerekiyor. Sevgili Göknur'a tercihinden dolayı saldırıda bulunmak bir linç kültürünün toplumda yer etmesi hepimizin sorunu. Belki simgesel buradayız, konu ne Göknur ne Ekrem İmamoğlu. Bunu konuşmamız ve çözmemiz gerekiyor. Hepimiz her şeyden önce insanız. Makam, merci, siyaset o kadar ilginç. ve enteresan yerlere doğru gidiyor ki. Sanki hayat adına her şey orada var. Yok, hayat burada işte. Göknur'un şu dünyasına bakar mısınız. Girer girmez o kadar pozitif etkilendim ki. Arkasında müthiş bir hikaye olan bir insan. Sağlığıyla ilgili mücadele veriyor. Gayet insani bir şekilde çare arıyor, cuhmurbaşkanına gidiyor. Bunları hepsi çok güzel şeyler. Herkes gidebilmeli. Aslında hepsi simgesel tavırlar. Hayallerini burada kuruyor. Belki de en şık gördüğüm kuaförlerden birini üretmiş burada. Kendisi kendi mesleğinde başarılar elde etmiş. Ve bu bir başarı öyküsü. Aynı zamanda vicdanını yansıtmış. Sağlığıyla ilgili mücadelesinde bu ülkenin cumhurbaşkanından çare aramış. Bu ne kadar güzel bir şey. O gün de bunu başka türlü yorumlayanlar da yanlış yapmıştır. Bugün de aynı şey geçerli. Bugün de sevgili Göknur hür iradesiyle aklıyla fikriyle bir karar vermiş. Birine destek oluyor. İstanbul'da yaşamıyor olabilir, ben onun olmasını istiyorum diyor. Bir dekont paylaşıyor. Her şey çok güzel olacak diyor. Ne var burada? Birini mi kötüledi, birine hakaret mi etti, bir şey mi yaptı? Yok. O bakımdan toplum vicdanı dediğimiz çok önemli. Neticede sevgili Göknur bir saldırıya uğruyor. Neden? Toplum öyle bir hale getirilmiş ki, sosyal medya üzerinden yayılan ve yaydırılan bir takım işler, öfkeler, hakaretler belki onun etkisi altında kalan birisi, belki onu yapanlardan birisi, bilemem. Ama neticede hepimizi rahatsız eden, üzen bir olayla karşı karşıyayız. Allah korumuş. Sağlığından dolayı çok mutluyum. Kendisine geçmiş olsun diliyorum. Bu güzel dükkân, ben erkek olduğum için makyaj yapamıyorum yani, makyaj yapsam buraya gelirim yani öyle söyleyeyim. İnsanın böyle güzel bir dünya kurabilmesi kadar güzel bir şey yok. Herkes kendi dünyasını kurabilmeli ki bu dünya güzel olmuş. Toplumun bu süreçlerden kurtulması lazım. Gazetecimizi aradık, görüştük. Sayın Demirağ saldırıya uğruyor, ölümle burun buruna geliyor. Bir linç kültürü daha. Daha kötüsü bu tür eylemleri yapan insanlar serbest kalıyor, olacak şey değil.
Daha yakın zamanda bana göre Türkiye Cumhuriyet tarihinin en acı olaylarından biridir 21 Nisan'da yaşanan. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun başına gelen. O da yaratılan bir linç kültürünün önemli bir sorundur, günüdür. Onun da sorumluları dışarıda. Göknur'a bu işi yapan kişinin mutlak bulunması konusunda hızlıca emniyet birimlerimizin ciddi bir araştırma yapması şart olmuştur. Bu bakımdan çok geçmiş olsun diliyorum. İnşallah güzel günlerde Göknur'la buluşuruz.
"Hepimiz söylemlerimize dikkat edeceğiz"
Linç kültürü kötü. Bunun bitmesi için bu konuda toplumsal vicdanı çalıştırmalıyız. Herkes yazacağına, söyleyeceğine bu anlamda dikkat etmeli. Hepimiz söylemlerimize dikkat edeceğiz. Ve bu konuda eylemde bulunan kişiler ellerini kollarını sallayarak gezemeyecekler.
(Erdoğan'ın İmamoğlu;'na destek veren sanatçılara ilişkin sözlerine) Eski sayfaları mı çevirelim yani. Sanatçıların sporların kampanyaya katılmalarını mı konuşalım! Bu olmaz, çok yazık. Siyaset adına koca koca insanlar kötü sözler söylememeli. topluma yazık ediyorlar. Bu işi bitirmek lazım. Bakın Türkiye demokrasi sorunu yaşıyor. Bakın Türkiye'de kazanılmış bir seçim tekrarlanıyor. Bunu konuşsunlar Ya da ekonomik sorunlarını konuşsunlar. Sanatçılar dünden daha cesur olacak, göreceksiniz. bizim insanımızın iradesiyle kendi fikrini söyleyebilir ben bunu biliyorum. Kimse kimsenin sesini kısamaz. Sanatçıları tehdit ederek."
"Bu neyin nesi Allah aşkına?"
"(Ayşe Baykal'ın kardeşinin işten çıkarılmasına tepki) Gazeteci Ayşe Baykal, oy vermedim ama bu sefer düşünüyorum demiş. Bağcılar Belediyesi'nin engelli rehabilitasyonuna gönüllü katkı veriyor, kız kardeşi orada çalışıyor, sözleşmesi iptal ediliyor. Bu neyin nesi Allah aşkına? Bu nereye kadar. Bir adım ileriye gidemezsiniz.
"Ben sizin seviyenize inmeyeceğim"
"(Binali Yıldırım'ın CHP için "Çünkü çaldılar" iddiasına tepki) Çaldılar kelimesini nasıl kullanırsınız ya. Bu ülkeye bakanlık yaptınız, başbakanlık, meclis başkanlığı yaptınız. Kim? Ben diyorum ki anamın ak sütü kadar helal. ben size laf mı yetiştireceğim şimdi? Ben sizin seviyenize inmeyeceğim. Oturun aynaya bakın, çocuklarınıza bakın, torunlarınıza bakın, kendinize çeki düzen verin. İnsan olduğunuzu hatırlayın.
TIKLAYIN - Binali Yıldırım'dan "Seçim neden iptal edildi başkanım" sorusuna yanıt: Çünkü çaldılar
"Ben üç çocuk babasıyım. ben insanım. Bunu anlatmaya çalışıyorum insanlara. Kazanırsak her şey çok iyi kaybedersek çok kötü.
"(Ekstra güvenlik önlemleri olacak mı? Karşı kampanyanın adı Daha da güzel olacak. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?) En azından 'Güzel' kelimesini hatırlattık. Güzel kelimesini kullansınlar. Düne kadar terör örgütünün mesajıydı. Bunu 15 yaşındaki bir çocuk buluyor. Bundan daha güzel bir şey, daha organik olabilir mi? Size şunu söyleyeyim, elbetteki güvenlik tedbirlerimiz her geçen gün artıyor. Çünkü etrafımızdaki insanlar her gün çığ gibi artıyor, bir sevgi seli. Beni koruyan milyonlarca insan olduğunu hissediyorum. Bu bir Allah'ın lütfu diyorum. Ben bu sorumluluğun altından nasıl kalkarım diye her sabah elimi yüzümü yıkayıp aynaya bakıp birkaç dakika düşünüyorum. Çünkü bu bir sorumluluk. Göknur'un bana yaşattığı bir sorumluluk. Ben buradan çıktığımda yol boyunca bunu düşüneceğim.
"Binali Yıldırım'ın, ''Küçük bir arıza çıktı' sözünü de tedavi edeceğim"
"(Binali Yıldırım'ın 'Küçük bir arıza çıktı' açıklamasına) Türkiye küçük değil. O süreç de çok büyük bir arıza çıktı. Demokrasi arızasını çıkardılar. Bu arızayı Allah'ın izniyle 23 Haziran'Da halkımızla beraber tedavi edeceğiz. O bakımdan dedim ya, hani tecrübe çok önemli ama tecrübesini iyi kullanamayanlara kendilerini bir silkelesinler, söyledikleri sözlere bir dikkat etsinler. Kendisine hatırlatırım, ilk gece çıkıp kazandım diye açıklama yaparak ilk arızayı çıkan kendisiydi.Onu da tedavi ettim, bu sözünü de tedavi edeceğim."
Göknur Damat: "Sen misin o yürekli" dedi ve bıçağı sapladı
Öte yandan Göknur Damat, kendisini bıçaklayan kişinin önce, "Sen misin o yürekli" dediğini, ardından bıçakla saldırdığını anlattı. Damat'ın açıklamaları şöyle:
"Siyasete gerçekten alet olmak istemiyorum. Ben makyözüm. Şampiyonluklarım var bunların konuşulması lazım. Kanser oldum, tüm kanser hastalarına ışık olabilmek için Cumhurbaşkanına gittim, onun yanında olmaktan mutluluk duydum. Ama ben parti tutmam. Ben kişilik tutarım. Kişinin fikri benim fikrime yatkınsa onu desteklerim. A parti, B parti önemli değil. Kanser hastaları son 3-4 yılda daha fazla konuşulur oldu, onlar için elçi oldum. Ben parti tutmuyorum. Makyözüm ben. 3 gündür sosyal medyada linç ediliyorum. Ne ilacımı içebildim, ne yemek yiyebildim. Ne yaptım ki ben dediğim anda dışarı çıktım. Evimin bir üst sokağında yanıma bir adam geldi ve, "Sen misin o yürekli" dedi ve bıçağı sapladı. Ben karnımdan bıçaklandım sandım. Sivil toplum örgütleri nerede? Kadına şiddettir bu. Kendi hür iradem var ve kadınların da korkusuz olmasını istiyorum.
Sanki bugün öyle bir şey oldu ki, Türkiye sallandı Göknur Damat yüzünden."