İBB’nin köklü kuruluşu İSKİ, şehrin Avrupa yakasındaki olası su kesintilerinin önüne geçecek tesisin temelini attı. ‘İSKİ Cumhuriyet İçme Suyu Arıtma Tesisi 2. Kademe İnşaatı Temel Atma Töreni’nde konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İstanbul'un dikkat edilmesi ve bilinmesi gereken, tam da bu mesele çerçevesinde iki konusu var ki, hayatımızı derinden etkileyecek iki konu. Bunlardan bir tanesi, Melen Barajı'nın akıbetidir. Bir diğeri de ne yazık ki ısrar edilen, seçim dönemlerinde bunu her gün dile getirenlerin, tırnak içinde ‘hafıza kaybı’ yaşadıkları Kanal İstanbul meselesidir" dedi. İmamoğlu, "16 milyon İstanbullunun, Kanal İstanbul gibi bir gündemi yoktur. İstanbullular, bu şehrin başına Kanal İstanbul belasının açılmasını, altını çizerek ve heceleyerek söylüyorum ki, is-te-mi-yor. Bu kadar net. Nokta. Lütfen bu noktada da İstanbulluların iradesine saygı gösterin" ifadelerini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) köklü kuruluşu İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), gelecekte ve günümüzde kente kesintisiz ve hijyenik su teminin sağlanması amacıyla Cumhuriyet İçme Suyu Arıtma Tesisi’nde kapasite artırımına gidecek projenin temelini attı. 2.348.000.000 TL’ye mal olması ve 3 yılda tamamlanması planlanan tesisin mevcut 720.000 m3/gün kapasitesi, yeni yapılacak içme suyu arıtma tesisiyle 360.000 m3/gün kapasite daha arttırılacak. Böylece Çekmeköy Reşadiye Mahallesi’ndeki tesisin toplam kapasitesi, 1.080.000 m3/güne çıkarılacak.
“İSKİ Cumhuriyet İçme Suyu Arıtma Tesisi 2. Kademe İnşaatı Temel Atma Töreni”; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP milletvekilleri Yunus Emre, Engin Altay, Çekmeköy Belediye Başkanı Orhan Çerkez ve Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin’in katılımlarıyla gerçekleştirildi. Temel atma töreninde, İmamoğlu ve İSKİ Genel Müdürü Dr. Şafak Başa, birer konuşma yaptı.
“Barajlarımız, geçtiğimiz yıl son 22 senenin en düşük seviyesini gördü”
Su konusunun, İstanbul için asla ihmal edilmemesi gereken bir mesele olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “İstanbul gibi bir şehrin su ihtiyacını karşılamak, büyük bir meseledir, zorunluluktur. Aynı zamanda dünyada yaşadığımız iklim krizinin etkilerinin şehrimize olan tesiri büyüdükçe de tabii ki su teminiyle ilgili alacağımız tedbirler, yapacağımız projeler çok daha önem arz etmekte” dedi. İstanbul’un tarihi boyunca bir su meselesi olduğunun altını çizen İmamoğlu, “Şehrimiz, ortasından kocaman bir nehrin aktığı bir şehir değil. Şehrimiz aslında suyun, yağmurun toplanmasıyla bir araya rezerv edilerek, kente sunulmasıyla ihtiyacını karşılama prensiplerine sahip” diye konuştu. Şehre su sağlayan barajlardaki doluluk oranının, geçtiğimiz yıl son 22 senenin en düşük seviyelerini gördüğü bilgisini paylaşan İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Gerçekleri, yok sayarak çözemezsiniz”
“Tabii bu trend, sadece geçen yıla özgü değil. Bu, bizim her an başımıza gelebilecek bir dönem. Ne yazık ki ülkemiz ve dünyamız, iklim krizinden yüksek seviyede etkileniyor. Ve ne yazık ki, bu konuda hassasiyet göstermeyle ilgili, ülkemiz de sorunlu birtakım işleri yapan ülkelerden bir tanesi. Bunu düzeltmek ve iyileştirmek de hepimizin büyük bir sorumluluğu. Bilime yüzü dönük olmalıyız. Bilime sırtını dönerek, hiçbir sorunu çözemezsiniz. Gerçekleri de yok sayarak çözemezsiniz. İşte biz, tam da bunun tersi; bilimle, bu işi bilen insanlarla, teknik uygulamanın en üst seviyedeki deneyimini yaşamış kurum ve kuruluşlarla yolculuğumuzu tarifliyoruz. Biz, İstanbul'un su meselesini ciddiye alıyoruz. Bu yönüyle de uzun vadeli perspektifle çalışıyoruz. Çok yoğun proje ve yatırımlarımız, bu yönde 5 yıl boyunca sürdü. Bundan sonra da sürecek.”
Melen Barajı ve Kanal İstanbul’a dikkat çekti
“İstanbul'un dikkat edilmesi ve bilinmesi gereken, tam da bu mesele çerçevesinde iki konusu var ki, hayatımızı derinden etkileyecek iki konu. Bunlardan bir tanesi, Genel Müdürümüzün de ifade ettiği Melen Barajı'nın akıbetidir. Bir diğeri de ne yazık ki ısrar edilen, seçim dönemlerinde bunu her gün dile getirenlerin, tırnak içinde ‘hafıza kaybı’ yaşadıkları Kanal İstanbul meselesidir. Bu iki konu, İstanbul için kritiktir. Bu iki konu, İstanbul için asla ihmal edilmemesi gereken, takip edilmesi gereken; birinin derhal yapılmasıyla ilgili yüksek seviyede iş birliğiyle bir masanın kurulması gereken, diğerinin ise asla İstanbul'un kapısından içeri sokulmaması gereken iki proje. İşte bu yönüyle ta 1989’larda Bakanlar Kurulu kararıyla başlayan, İstanbul'un su sorununa kalıcı çözüm bulma konusunda önemli bir adım olarak atılan Melen Barajı sürecinin, son 20 yılda verilen en önemli kararı hızlıca yapılması ve 2010’lu yılların başında temelini atılarak, 2016’da açılışının yapılacağının ilan edilmesi gerekirken Melen Barajı'nın, ne yazık ki biz görevi devraldığımızda, gidip incelediğimizde kritik birtakım proje hataları yapılmış, bitirilmiş olan baraj gövdesinin en üst seviyede çatlaklarla kullanılmaz hale gelmesiyle beraber, bugün itibariyle akıbeti belirsiz duruma evrilmiştir.
“Devlet su işleri yetkililerine tekrar sesleniyorum”
“Süreyi kullanmak, süreyi uzatmak, ihaleler yapmak, ihalelerin iptali vesaire, bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren tarafı şu: Devlet Su İşleri yetkililerine tekrar sesleniyorum. Bakın; bu bir İstanbul meselesidir. Bu, İstanbul'un su meselesidir. 1 milyar metreküpe yakın su rezerv kapasitesi olan bu barajda, bugün su birikiyor olsa, İstanbul'un su meselesiyle ilgili tedirgin olmak gibi bir kaygısı olmazdı. Bir başka boyutu var. Az önce Genel Müdürümüzün ifade ettiği gibi; birçok yatırımlar, mevcut su kaynağından suyun buraya pompalanmasıyla beraber, süreç yönetimiyle yönetiliyor. Halbuki orada suyun bekletilmesi ve suyun buraya o şekilde aktarılması ve hatta barajla beraber yüksek seviyede elektrik kazanılmasıyla birlikte, İSKİ'nin bu giderden de kurtulması, İstanbul'un ve İstanbullular için büyük bir nimet olacaktı. Ama ne yazık ki yapılan hatalar, bizi bu sürece dair beklemekle baş başa bırakıyor.”
“Bize bilgi verin”
“Baraj meselesinde tekrar çağrımı yapıyorum. Bize bilgi verin. Devlet Su İşleri-İSKİ, yetkililerimiz, uzmanlarımız bir araya gelelim. Yahu; eksik yaparsanız, çıkar çıkar millete anlatırsınız. Hata yapmışsanız, özür dilersiniz. Hata yapanlar bir bedel ödetmişse, soruşturmanızı açarsınız, teftişinizi yaparsınız. Devlet böyle işler. Üstünü kapatmakla olmaz. Gelirsiniz, yani nasıl ki biz 1000’in üzerinde teftiş, soruşturma geçirdik; bir tane de oraya açarsınız. Ondan sonra da oturur bu işi bilen uzmanlar, uluslararası çapta bu işi iyi yapan insanları, yüklenicileri, mühendisleri çalışırlar. Yeni bir yol ve yöntemle, süreci sonuca bağlarlar. Biz de çıkar deriz ki; ‘Evet, bir eksiklik oldu. Ama teşekkür ederiz. Bizi bir masaya davet ettiler. Oturduk, konuştuk. Sonucu bağladık. Bundan sonra bu sonuçla burası yapılacak. Ve İstanbul'a kazandıracağız.’ Bu kötü davranışlardan vazgeçin. Bu şekilde şeffaf, paylaşımcı davranışlarla işimizin sağlıklı bir sonuca bağlayalım. Bu milletin işi; senin, benim işim değil. Milletimizin, hepimizin işi. Geciktiğimiz her gün, İstanbul'un su sorunlarıyla ilgili çözümün sonuca bağlanmadığı bir günü daha geçirmeye mal oluyor.”
“Kanal İstanbul, İstanbul’a ihanet projesidir”
“Kanal İstanbul projesinin gündemlerinde olmadığını ve asla olmayacağını, açıklamalarla ifade etmişlerdi. Şimdi ben de diyorum ki; İstanbul'un tatlı su kaynaklarına vereceği zarar, coğrafyasını alabora edeceği bir mekanizma, sadece bir çıkar, bir emlakçı projesi, al-sat projesi gibi hareketlendirilen ve oluşturulan bu iş, İstanbul'a ihanet projesidir. Bilim insanları ısrarla dikkat çekiyor ki, İstanbul, bu projeden korunmak zorundadır. 16 milyon İstanbullunun, Kanal İstanbul gibi bir gündemi yoktur. Bu seçimde de İstanbullu bunu oylamıştır. Buna ret vermiştir. Bu bağlamda İstanbullular, bu şehrin başına Kanal İstanbul belasının açılmasını, altını çizerek ve heceleyerek söylüyorum ki, is-te-mi-yor. Bu kadar net. Nokta. Lütfen bu noktada da İstanbulluların iradesine saygı gösterin. Ve nasıl geri döneriz? Hangi hatalar, eksiklikler yapılmıştır? Bir an önce İstanbul'u bu meseleden, böylesi bir kabustan kurtulmasını hep beraber sağlayalım. Ve milletçe güvenle, önümüze bakalım. İstanbul halkına bu tesisimiz hayırlı olsun. Beni ve ekibimi, Allah, bu millete utandırmasın.”
Konuşmaların ardından butonlara basıldı ve tesisin temeline ilk harç döküldü.