Yol haritasını açıklamak üzere basın toplantısı düzenleyen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, "İstanbul’a hizmet gerçekten dünyaya hizmettir. İstanbul’a ihanet edilemez. Çünkü bu sadece Türkiye’ye değil insanlığa ihanet olur. Ben İBB Başkanı olarak ilk yola çıktığımda tüm halkımıza bu mukaddes şehrin en başarılı belediye başkanı olacağıma söz verdim. Bu sözümü tutmaya devam edeceğim" dedi.
"İstanbul'u bir kez daha savunmak için bir kez daha yola çıkıyorum. Refah içinde bir şehir oluşturmak için yola çıkıyorum, dünyanın tüm teknolojik yeniliklerine ev sahibi olmak için yola çıkıyorum. 2019'da olduğu gibi CHP'li yol arkadaşlarımla farklı partilere gönül veren kıymetli hemşerilerim İstanbullularla tekrar İstanbul ittifakını en güçlü şekilde kurmaya geliyorum" diyen İmamoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, "Ben adayım demedim yola çıkıyorum dedim.Bu adayım demek kavramı siyasi olarak doğru değil. Aday olmanın usulü ve süreci vardır" notunu düştü.
İmamoğlu'nun, "İstanbul ve Türkiye'nin kaderleri biliyorum ki mühürlüdür. Bu nedenle ben de kendimi İstanbul'la mühürlü kabul ediyorum. Hayatımı adadığım bu mukaddes şehre ve 16 milyon hemşehrime en üst düzeyde hizmet etmeyi, Türkiye'ye hizmet etmek ve alternatif bir Türkiye vizyonu ortaya koymak olarak görüyorum" sözleri dikkati çekti.
“Ben 28 Mayıs’tan sonra yaptığım açıklamada neredeysem tam da oradayım. Bu işin tam da göbeğindeyim” diyen İmamoğlu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na bir kez daha, “Ben hâlâ Sayın Genel Başkan'ın değişim ve dönüşüm sürecinin liderliğini yaparak partimizin tüm kadrolarıyla yenilenmesiyle bir yeni bir siyasi parti mimarisiyle geleceğe coşkulu bir şekilde ulaşmasını sağlayıcı bir süreci hazırlaması gerektiğini düşünüyorum” diyerek seslendi.
Yerel seçimler için vatandaşa, "birlik olma ve İstanbul'a sahip çıkma" çağrısında bulunan İmamoğlu, "2024 yerel seçimlerinde 2019’dan daha güçlü bir siyasi partiler ittifakının kurulabileceğine yürekten inanıyorum" dedi.
İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Bu kadar verginin toplandığı toplumda açlık olmamalıdır. Oluyorsa orada çok büyük bir israf adaletsizlik ve paylaşım sorunu vardır. İktidarın ekonomik tercihleri sonunda toplumun en zengin yüzde 20’lik kısmı toplam gelirden aldığı payın arttığını görüyoruz ve bu yıl bu yüzde 20’lik kesimin payının yüzde 48’e ulaştığını tespit ediyoruz. Buna karşı en yoksul yüzde 20’nin aldığı pay ise ne yazık ki yüzde 6’ya gerilemiş durumda. Yoksul ile zengin arasındaki fark tam 8 katına çıkmış durumda. Özetle bu iktidar zenginin cebini tıka basa doldururken halkımızı açlığa çaresizliğe mahkum etmeye devam ediyor.
Siyasi hayatımın en önemli amacı vatandaşlarımızın bu çaresizlikten kurtulmasını sağlamaktır. Onlara yeni ufuklar sunmaktır. Bu mücadeleyi son 4,5 yılda İBB Başkanı olarak verdim. Bu aynı zamanda bir demokrasi mücadelesiydi.
Bugün kreşlerden kent lokantalarına öğrenci yurtlarından halk süt desteğine, anne kart uygulamasına kadar İBB’nin sosyal belediyeciliği ülkemizi sarmalayan yoksulluğa ve umutsuzluğa karşı verilen savaşın en önemli merkezi haline gelmiştir. Ülkemizin kültürel çölleşmesine karşı zengin tarihimizin sanatın yeniden yeşerdiği bir vaha halini aldı. Mayıs seçimlerinden sonra iktidarın muhalefeti topyekun tasfiye çabalarına en güçlü duruş, başta İBB olmak üzere ülkemizin metropollerinde gerçekleşecek. Öncelikle 31 Mart mahalli seçimlerinde tüm vatandaşlarımızın demokrasimizi yeniden yeşertmek ve şehirlerimize sahip çıkmak için beraber yol yürümeye davet ediyorum.
“İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır, ben bu sözü çok önemsiyorum"
İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır, ben bu sözü çok önemsiyorum. Şüphesiz yerel seçimlerde İstanbul’u kazanmak büyük bir siyasi başarıdır. Bunu biliyorum İstanbul’u kazanan bir belediye başkanı dünyanın en önemli şehirlerinden birine hizmet etme onuruna ulaşır. Eğer o kişi milletin ona tanıdığı bu fırsatı iyi değerlendirir ve milletin takdirini kazanırsa bu başarı onu ulusal ve uluslararası siyasette çok önemli başka noktalara taşır. Ama ben İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır sözünü sadece seçim galibiyeti olarak da anlamıyorum. Bu önemli başarıyı farklı bir anlayışla değerlendiriyorum. Benim düşünceme göre İstanbul Türkiye’nin gelecek tahayyülünün hayata geçtiği şehir olmalıdır. İstanbul’da 16 milyon vatandaşımızın şehirlerinin eşit hissedarı olduğu bir anlayışın hakim olması gerekmektedir. Bu eşit hissedarlık cumhuriyet fikrine dayanır.
İstanbul uzun süre ihmal edilmiş devasa sorunlarla iç içe bir şehirdir. Şehirlerimizde tahammülü imkansız hale gelen bir nüfus sorunu vardır. Özellikle iktidarın teşvik ettiği sığınmacı ve mülteci akımı trafik ve güvenlikten konut krizine kadar farklı boyutlarıyla kentimizi boğmaktadır. Resmen insanlarımız bundan yüksek bir şikâyet içindedir.
"İstanbul ve Türkiye'nin kaderleri biliyorum ki mühürlüdür. Bu nedenle ben de kendimi İstanbul'la mühürlü kabul ediyorum"
Demem o ki İstanbul ve Türkiye'nin kaderleri biliyorum ki mühürlüdür. Bu nedenle ben de kendimi İstanbul'la mühürlü kabul ediyorum. Hayatımı adadığım bu mukaddes şehre ve 16 milyon hemşehrime en üst düzeyde hizmet etmeyi, Türkiye'ye hizmet etmek ve alternatif bir Türkiye vizyonu ortaya koymak olarak görüyorum.
"Ben hayatım boyunca bir koltuğa değil bir misyona aday oldum"
İstanbul’da oluşturduğumuz yeni yönetimle milletimize başka bir Türkiye ihtimalinin var olduğunu burada kanıtlıyoruz. Tıpkı ittifakımızın yönetimi altında olduğu diğer şehirlerde var olduğu gibi. Bu şehre ihanet ederek hepimizin ortak evini gri bir beton yığınına çeviren rantçı ayrıştırıcı yoksullaştırıcı bu yönetime bu büyük milletin asla mecbur olmadığını buradan gösteriyoruz. Halkın kendi şehrine sahip çıkmasını dahi tehdit olarak kabule den, ağaç ve yeşil görünce rahatsız olan bu zihniyete karşı gerçek bir alternatifi olduğumuzu gösteriyoruz. Halkımıza bu karanlık dönemde başka bir geleceği yaşatıyoruz. Bizi çeşitli mecralardan izleyen vatandaşlarımın bana kulak kabartmasını istirham ediyorum. Ben hayatım boyunca bir koltuğa değil bir misyona aday oldum, bugün bu misyon Türkiye’nin eni bir siyaset ve yönetim anlayışına kavuşturulması misyonudur. Bu topraklarda cesur bir demokrasinin adaletin bölgemize ve dünyaya ilham kaynağı olacak özgürlüklerin hukukun üstünlüğünün ve güçlü bir devletin yeniden tesisi benim öncelikli hedefimdir.
"Cesur demokrasi cesur bir toplum ve cesur liderlerle mümkün olabilir"
Cesur demokrasi cesur bir toplum ve cesur liderlerle mümkün olabilir. Ben hayatımın hiçbir döneminde siyaseti sadece ve sadece siyasi partilerden ibaret görmedim. Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez hayat önemli organlarıdır. Ama gücünü yerelden alan bir yönetici olarak siyaseti hep toplumla omuz omuza yapılan dönüştürücü bir eylem olarak algıladım. O nedenle geçmişte olduğu gibi bundan sonraki yolculukta da benim yol arkadaşlarım gençler ve kadınlardır.
Vatandaşlara yerel seçim çağrısı: İBB’yi hep birlikte korumalıyız
İzin verirseniz bu vesileyle Türkiye'nin yönetiminden yoksulluktan demokrasimizin ölüme terk edilmesinden özgürlüklerimizin elimizden alınmasından emeğin sömürülmesinden kültür hayatımızın çölleşmesinden, gençlerimizin ustalarımızın ülkelerini terk etmesinden isyan eden kime oy verdiğine bakmaksızın tüm yurttaşlarıma buradan seslenmek istiyorum; İBB’yi hep birlikte korumalıyız. İBB’nin bu iktidarın eline geçmesinin maliyetinin idrakına hep birlikte varmalıyız.
"Partiler ötesi İstanbul ittifakını kurmak için elimden geleni yapacağım"
Aramızdaki tartışmaları bir kenara bırakıp milletçe bu sürece odaklanmalıyız. Bu büyük başarı için parti ayrımı yapmadan beraberce hareket etmemiz gerekiyor. Ben 2019 seçimlerindeki gibi partiler ötesi İstanbul ittifakını kurmak için elimden geleni yapacağım.
"Hayal kırıklığımdan biri yenilginin sorumluluğunu üstlenme, gerçekle yüzleşme konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmemesidir"
Özellikle CHP’li yol arkadaşlarıma da seslenmek istiyorum; mayıs 2023 seçimlerinde yaşadığımız hayal kırıklığı ifade ediyorum ki beni çok derinden üzmüştür. Ben bunu birçok vesile ile de dile getirdim. Halkımızdan bu seçim mağlubiyetinden dolayı özür diledim. Bu hayal kırıklığının nedenlerinden biri de unutmayalım ki yenilginin sorumluluğunu üstlenme, gerçekle yüzleşme konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmemesidir, gösterilememesidir. 28 Mayıs gecesinden başlayarak ortaya konan tavır partililerimizi seçmenlerimizi anlamak ve hissetme kaygısından ne yazık ki maalesef ki çok uzaktır. Ben bu mağlubiyetin partimizde köklü ve kapsayıcı bir tazenle sürecinin başlamasına vesile olduğunu da görüyorum.
"Partimin değişimi dönüşümü siyaset hayatımın çok önemli bir misyonudur"
Bu uğurda partimin değişimi dönüşümü siyaset hayatımın çok önemli bir misyonudur. Yürüdüğüm ve ulaşmak istediğim menzil de bu değişim ve dönüşümdür.
"Artık CHP seçim kaybedemez, CHP küçük iktidarların partisi olamaz"
Artık CHP seçim kaybedemez, kaybetmemeli. CHP ikinci parti olmakla övünemez övünmemeli asla durum idare edemez etmemeli. CHP önderliğindeki toplumsal ve siyasal muhalefetin aynı zamanda yerel seçimleri kazanması da bir zorunluluktur. CHP’liler bu yüksek kazanma arzusu azmi ve bilinciyle hareket etmek mecburiyetindedir. Bu tarihi bir sorumluluktur. Önümüzdeki seçimlerde sadece belediye başkanlıkları değil belediye meclislerini de hep beraber kazanmalıyız. Bunun için bütün örgütümüz belediye başkanlarıyla birlikte bu değişim ve dönüşüm sürecini en güçlü şekilde tamamlayıp uyum içinde çalışmak zorundadır. Unutmayınız ki dünyada bağımsızlık savaşı örgütlemiş, ülke kurmuş çok az pati vardır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk aynı zamanda ilk genel başkanımızdır. CHP küçük iktidarların partisi olamaz. CHP küçük iktidarla tatmin asla olamaz. Bu alışkanlık sona ermelidir.
"Bu dönüşümü başaramazsak milletimizin hayal kırıklığının kalıcı hale gelmesi en önemli risktir, bu da yerel seçimlerin kazanılmasında çok büyük bir engeldir"
İstanbul’dan Tunceli’ye Edirne’den Diyarbakır’a CHP’nin geçmişi tertemiz kadroları parti emekçileri görevleri almaya hazırdır. CHP tarihini çok iyi bilen bu kadrolar yeniden bir tarih yazmak için önlerinin açılmasını beklemektedirler. Değişim dönüşüm aynı zamanda unutmayalım ki köklü bir kadro harekatıdır. Bu kadro hareketi genel başkandan yönetime, üye yapısından parti seçimlerine kadar pek çok hususu kapsamaktadır. Şunu ifade etmeme müsaade edin. Yenilenme dönüşüm tabii ki kolay değildir ama bunu hep birlikte gerçekleştirmek zorundayız. Bu dönüşümü başaramadığımız takdirde milletimizin seçim sonrası oluşan hayal kırıklığının kalıcı hale gelmesi en önemli risktir. Bu risk önümüzdeki yerel seçimlerin kazanılmasında ne yazık ki çok büyük bir engeldir. Şunu açık seçik ve net olarak görmemiz gerekiyor demokrasimizin esas olarak karşı karşıya bulunduğu en önemli tehlike milletimizin umutsuzluğu ve beklentisizliğinin kökleşmesi ve de yapısallaşmasıdır. Bu çok büyük bir tehdittir. Halbuki bizim yaşanan hayal kırıklığını çok daha büyük bir arzuya çevirmemiz inanın hiç de zor değil. Ben buradan sesleniyorum ben partimin bir evladı olarak bu dönüşüme en içerikli ve en etkin bir şekilde katkı sunmaya var gücümle devam edeceğim.
"İstanbul'u bir kez daha savunmak için bir kez daha yola çıkıyorum"
İstanbul’a hizmet gerçekten dünyaya hizmettir. İstanbul’a ihanet edilemez. Çünkü bu sadece Türkiye’ye değil insanlığa ihanet olur. Ben İBB başkanı olarak ilk yola çıktığımda tüm halkımıza bu mukaddes şehrin en başarılı belediye başkanı olacağıma söz verdim. Bu sözümü tutmaya devam edeceğim. Sözlerime son verirken, İstanbul'u bir kez daha savunmak için bir kez daha yola çıkıyorum. Refah içinde bir şehir oluşturmak için yola çıkıyorum, dünyanın tüm teknolojik yeniliklerine ev sahibi olmak için yola çıkıyorum. 2019'da olduğu gibi CHP'li yol arkadaşlarımla farklı partilere gönül veren kıymetli hemşerilerim İstanbullularla tekrar İstanbul ittifakını en güçlü şekilde kurmaya geliyorum. İnanınız ki her şey çok güzel olacak."
Soru-cevap
İmamoğlu, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. İmamoğlu'na yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
Kılıçdaroğlu'na çağrı yaptı, "CHP'nin geçmişi tertemiz evlatları vardır" diyerek Özgür Özel'in ismini örnek verdi
* 29 Mayıs’ta ilan ettiğiniz değişim çağrısının muhatabı ve taşıyıcısı kim olacak? CHP ekim ayının sonunda kurultaya gidiyor, kendisiniz aday olmayacağınıza göre herhangi bir adayı destekleyecek misiniz? Bu isim Özgür Özel mi olacak veyahut bir başka isim mi? Aynı kurultaydan Kılıçdaroğlu tekrar lider olarak çıktığında bu sizin de aday olacağınız yerel seçimleri nasıl etkileyecek?
- Ben, 28 Mayıs’tan sonra yaptığım açıklamada neredeysem tam da oradayım. Bu işin tam da göbeğindeyim. En üst düzeyde bu sürece dönük mücadelemi vereceğimi de söyledim. Varsayımlar üzerinden konuşmayı doğru bulmuyorum. CHP’nin kurultay tarihi belli değildir, süreç olgunlaşacaktır. Ben bugün bu açıklamaları yaparken özellikle başta İstanbul’da kongrelerin nasıl bir dönüşüm seyri içinde olduğunu gözlemliyorum. Bu bağlamda bu kritik evrede yaptığım açıklamanın ne kadar sorumluluk bilinciyle dolu olduğunun da altını çizmek isterim. İfade edeyim ki bu değişim ve dönüşüm sürecinde elbette ki temennilerim vardı bu temennilerimi kendi isteğimle, kendi talebimle dört kez genel başkanımıza ilettim. Tekrar bu iletimi burada ifade edeyim; ben hâlâ sayın genel başkanın değişim ve dönüşüm sürecinin liderliğini yaparak partimizin tüm kadrolarıyla yenilenmesiyle bir yeni bir siyasi parti mimarisiyle geleceğe coşkulu bir şekilde ulaşmasını sağlayıcı bir süreci hazırlaması gerektiğini düşünüyorum. CHP’nin tarihini bilen, geçmişi tertemiz evlatları vardır bunlardan ismi geçtiği için söylüyorum biri Özgür Özel’dir, başkaları da vardır. Bunlar zaman içerisinde konuşulur.
"2024 yerel seçimlerinde 2019’dan daha güçlü bir siyasi partiler ittifakının kurulabileceğine yürekten inanıyorum"
* 2019 seçiminde zor bir ittifak başarıldı, doğru bir aday tercihiyle aday kazanıldı. 28 Mayıs seçiminde ise aday tercihinde sanırım yanlış yapıldı seçim kaybedildi. İttifak paramparça oldu siz şimdi yeniden ittifakın sağlanabileceğine inanıyorsunuz. Bu nasıl olacak?
- İttifaklar toplum tabanında kurulur. Ben siyaseti toplumla yüz yüze yapıyorum. Bu büyük toplumsal ittifakı hangi partiye oy vermiş olursa olsun yaşıyorum, derinden hissediyorum. Bunu destekleyici çok sayıda bilgiye sahibim. En şuurlu şekliyle, bilinci yüksek bir iş birliği ile biz bu ittifakı 2019’dan daha güçlü bir şekilde kurabilmemiz mümkün. Elbette ki bunun en önemli unsurlarından biri de siyasi partilerin bu ittifak sürecine vereceği katkılardır desteklerdir. Tam da burada doğru bir süreç tariflediğimizde, burada en ana misyonu kendi partime yüklemekle birlikte doğru bir süreç tarifi olduğunda 2024 yerel seçimlerinde 2019’dan daha güçlü bir siyasi partiler ittifakının da kurulabileceğine yürekten inanıyorum.
"Ben adayım demedim yola çıkıyorum dedim"
* CHP içinde değişim tartışmalarıyla beraber sancılı bir süreç devam ediyor. Hem sizinle ilgili hem genel merkezde aleyhte açıklamalar da var. Siz şimdi adaylığınızı ilan ettiniz, 2019’da deyim yerindeyse bir voltran oluşmuştu, şimdi onun dağıldığını görüyoruz. Yeniden böyle bir şey oluşabilir mi? Ayrıca bazı belediye başkanları doğrudan sizi hedef alan açıklamalar yapıyorlar. Siz ciddi bir ittifakla ancak bu işin kazanılabileceğini söylüyorsunuz, adaysanız diğer ilçelerdeki adaylarla ilgili düşünceleriniz nedir?
- Ben parti süreçlerini parti disiplinini iyi bilen bir insanım. Bazı parti içerisinde görevi olan kişilerin kamuoyunda yaptığı bir kısım açıklamalar ne kadar kritik bir disiplin sorunu ise benim de adayım demem aynı sorunu içerir. Ben adayım demedim yola çıkıyorum dedim. Bu bakımdan bu yolculuğun güçlü olduğunu görüyorum. O gün çok daha zor koşullarda toplumsal bir ittifakı oluşturduk, 7,5 ay kampanya yürüttük. Evet şu anda da seçimi kaybeden taraf olarak travmamız var ama buradan sıçrama gücümüz de var. O sıçramayı toplumla birlikte başarabiliriz.
Barış Yarkadaş'ın iddiasına yalanlama: Genel Başkan'la böyle bir mesajlaşmamız olmadı
(Barış Yarkadaş’ın iddiası) Genel Başkanımızdan böyle bir tekil kitle hele hele bir mesajlaşmamız olmadı. Çok saygı ve sevgi çerçevesinde mesajlaşmalarımız oldu. Bu bağlamda böyle bir mesajlaşmamız yoktur. Tabii kaynağınızın güvenilirliğini ve doğruluğunu nasıl test ettiniz bilmiyorum ama böyle bir mesajlaşmanın olmadığının altını çizeyim. (Yarkadaş, Kılıçdaroğlu'nun İmamoğlu'na, ''İstanbul'daki 14 ilçemizi 25'e çıkar, belediye meclisini de al, İBB seçimini bir daha al, sonra aday ol'' dediğini öne sürmüştü.)
"İstanbul'a dair elimizdeki veriler başka bir kurumda yok"
* İstanbul’u kazanmakla birlikte Meclis çoğunluğunu kazanmaya değindiniz. İstanbul’da bazı bıçak sırtı görünen ilçeler vardı. Daha önceki seçimlerde o ilçelerde doğru aday çıkarılmadığına dönük eleştiriler vardı. Bu seçimde ilçelerde aday belirleme konusunda nasıl bir ‘rasyonel’ yol izlenir? Siz bu yol izlemede en başta siz mi olacaksınız, o rasyonel yol nedir?
- İstanbul’un parti içi karar alma mekanizmaları süreciyle ilgili tabii ki burada yorum yapmam doğru olmaz. İstanbul’un 39 ilçesinin çok sağlıklı röntgeni, demografik içeriği, hangi ihtiyaçlarının nasıl çözümlerle insanlarını mutlu edeceği noktasında bizim yönetimimizin planlama gruplarımızın elinde tuttuğu veriler ve çalışmaların başka bir kurumda olduğunu düşünmüyorum.
"Risk alıyorum; 2024’te rakibimin kim olduğunu da biliyorum"
Özel bir İstanbul’u var edebileceğimizi, bu İstanbul’la da temsili en güçlü Türkiye’yi var edebileceğimizi görüyorum. Bu bakış açımızda kişisel olarak nerede olmalıyım sorusu asla yok. Bütün bunlar zaman içerisinde konuşulacak işlerdir. Ama evet risk alıyorum, Çok cesur bir kararın var olması gerektiğini de biliyorum. 2024’te rakibimin kim olduğunu da biliyorum.
"Yanlışla uzlaşmam, doğruyla uzlaşırım"
* İBB'ye aday olduğunuzu bu toplantıda açıkça dile getirmediniz, herhangi bir rezerviniz mi var?
- Yola çıktığımı ifade ediyorum ama bu böyle adayım demek kavramı siyasi olarak doğru değil. Aday olmanın usul ve süreçleri vardır. Uzlaşma benim doğal kültürümde olan bir şey. Ama yanlışla uzlaşmam doğruyla uzlaşırım. O bakımdan doğruları ortaya koyarak ortaklaşan akılla her türlü uzlaşmayı elbette ki parti içinde de dışında da , toplum bütününde de destekler ve yanında olurum. Ben her zaman uzlaşmaya ortaklaşmaya açık bir kültüre sahibim.