TBMM İliç Maden Kazası Komisyon raporu tamamlandı. Komisyon üyelerine ve siyasi partilere gönderilen raporda, cezaların ve maden sahalarındaki denetim mekanizmalarının arttırılması gerektiği belirtildi. Maden kanuna ilişkin düzenlemeler, Madencilik Politikaları Üst Kurulu kurulması, afet ve yer bilimi dersi ve acil durum önlemlerine ilişkin öneriler de sunuldu.
Erzincan'ın İliç ilçesinde 13 Şubat 2024'te meydana gelen ve 9 işiçinin göçük altında kaldığı maden faciasının ardından TBMM'de kurulan ve AKP Antalya Milletvekili Atay Uslu'nun başkanlık yaptığı komisyon, 3 aylık rutin süresinin ardından bir aylık ek sürede çalışmalarını tamamlayarak taslak raporu hazırladı. Rapora muhalefet milletvekillerinin şerhleri ve ek görüş yazmaları için 28 Şubat tarihine kadar süre verildi.
"Malzemenin kaza esnasında siyanür taşıma potansiyeli dikkate alınmalıdır"
7 bölümden oluşan 518 sayfalık raporun sonuç ve 78 maddelik öneriler bölümünde öne çıkan maddeler ise şöyle:
"- Kamuoyunda "üretim baskısı" olarak ifade edilen, işletmenin öngörülen termin planının önünde seyretmesi hususlarının daha yakından izlenebilmesi, bu noktada hak sahiplerinin hesap verebilirliğinin artırılması, ayrıca ilgili kamu kurumları tarafından üretim faaliyeti sektör önceliklerini, trendlerini vs. anlama ve anlamlandırmada, denetim planı başta olmak üzere çeşitli politikalar geliştirmede kolaylık sağlayacak önemli veriler sağlayacağı düşünüldüğünden Maden Kanunu'nda değişiklik yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.
- Liç yığınında solüsyonun malzeme ile etkileşime geçerek ve doğada hava ve güneş ışığı ile teması sonunda siyanürün bir kısmının parçalandığı bilinse de kayan malzemenin kaza esnasında siyanür taşıma potansiyeli bulunduğu da dikkate alınmalıdır. Bu bakımdan, oluşan sızıntı suyunun pompa ile toplanarak atık havuzuna taşındığı ve kayan liç malzemesinin tümünün bir depolama alanına taşındığı ifade edilmiştir.
- Türkiye’de altın madenciliği özellikle son 10-15 yılda gelişen bir sektördür. Son yıllarda gelişen altın madenciliğinde özel zenginleştirme yöntemleri kullanılmakta olup bunlardan biri yığın liç metodudur. Ülkemizdeki altın üretimi sektöründe meydana gelen gelişmeler de göz önüne alınarak, yığın liç kavramını bir bütün ve detaylı olarak tanımlayan; yığın liç tasarımının, projesinin, işletiminin ve uygulamasının dinamik bir süreç olduğundan hareketle yeni gelişen durumlara göre güncellenmeni ve denetimini de içeren, geniş kapsamlı, bütüncül bir mevzuat çalışması yapılmalıdır. Yığın liçi tesislerinin işletme ve kapatma sürecinde duraylılığına ilişkin ölçüm ve değerlendirme sonuçlarını sunmaları hususu mevzuatta açıkça düzenlenmeli ve denetimlere ilişkin hususlar gözden geçirilmelidir.
"Madencilik Politikaları Üst Kurulu" önerisi
- Altın madeni üretim işletmelerinin çevresel etki ile ilgili tüm ölçümlerini ve analizleri şeffaf ve hızlı bir şekilde kamuoyu ile paylaşması hesap verilebilirlik, izlenebilirlik ve altın madenciliği algısı açısından önemli bir husustur. Bu sebeplerle, özellikle altın madenciliği alanında izleme süreçlerinin, çevresel etkiler açısından özellikle suya, havaya, toprağa olan etkileriyle ilgili rutin veya rutin dışı ölçümlerin izlenmesi süreçlerinin kamuoyu ile anında paylaşılmasını sağlayacak düzenlemeler geliştirilmelidir.
- Acil Durum Planlarının, işyerlerinde etkin bir şekilde uygulanması ve tatbikatların uygulamalı bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Madencilik alanında faaliyet gösteren müesseselerin acil durum planları; sade ve anlaşılır olmalı, gereksiz ayrıntılardan arındırılarak kolay uygulanabilir hale getirilmelidir.
- Tüm tabii kaynak yatırım ve işletme süreçlerini kapsayan (ruhsatlandırma, izin-lisans verme ve takip etme, izleme, denetleme, madencilik faaliyetleri için politikalar belirleme vb.) kurul yapısına sahip yeni bir yapılanma inşa edilmesi, birden çok bakanlığı ve kurumu ilgilendiren madenciliğin stratejik adımlarını kolaylaştıracaktır. Madencilik alanındaki stratejileri belirlemek, stratejilerin takibini, koordinasyonu ve uygulamasını sağlamak amaçlı madencilik faaliyetlerine ilişkin yeni bir kurul yapılandırması, “Madencilik Politikaları Üst Kurulu” oluşturulması hususunda çalışmalar yapılması önerilmektedir.
"Afet ve Yer Bilimleri dersleri müfredata dahil edilmelidir"
-Ülkemiz, tektonik ve iklim özellikleri dikkate alındığında; deprem, heyelan, taşkın, çığ, kaya düşmesi gibi birçok doğal tehlike potansiyeline sahiptir. Bu nedenle metalik maden üreten işletmelerin ek kontrol ve takiplerinin yapılması gereklidir.
-İlkokuldan itibaren Afet ve Yer Bilimleri dersleri müfredata dahil edilmelidir.
-Maden işçiliğinde ihtisasın artırılması amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sektörün görüşü alınarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca belirlenecek yerlerde yeterli sayıda meslek liselerinin kurulması, orta veya uzun vadede bu meslek liselerinden mezun olanların madenlerde çalıştırılmaları desteklenmelidir. Bu okullara kayıt yaptırılmasının teşviki için öğrencilere burs verilmeli, bu hususta bütçeden kaynak aktarılmasının mümkün olmaması halinde Devlet hakkında uygun oranda artışa gidilmelidir.
Rehabilitasyona yönelik öneriler
-Altın madenciliğinde, sahanın eski haline getirme ve dönüştürme maliyeti ile çevresel etki maliyeti gibi rehabilite bedellerinin işletmeciden tamamıyla karşılanmasını sağlayacak maliyetlendirme, bedellendirme ve teminatlandırılma kriterleri ve standartları oluşturulmalıdır. Altın Madenciliği faaliyetinden etkilenen sahaların etkilenme durumları, eski haline getirilmesi yani rehabilitasyon, resterasyon, rejenerasyon süreçleri ile ilgili değerlendirme kriterleri, rehabilitasyon bedelinin ve maliyetinin hesaplanması standartları ve ilkelerini ayrıntılarıyla mevzuatta yer almalıdır. İşletmeye başlama aşamasında alınan rehabilitasyon bedelleri, ileri aşamalarda hatta kapatma aşamasında kullanılacağı için bedellerin nemalandırılması ile ilgili yasal bir çerçeve oluşturulmalıdır.
-Çevreye zararlı etkileri azaltmak için, ağır metalleri tutan bitki türleri ve canlılar kullanılarak biyoremediasyon ve fitoremediasyon çalışmaları teşvik edilmelidir.
"Araştırma çıktılarından yola çıkarak gerekli önlemler üretilmelidir"
-Maden kazalarının önlenmesinde öncelikli olarak, ülkemizde meydana gelen maden kazalarının kök sebeplerinin araştırılması ile ilgili metodolojik bir ürün geliştirilmeli ve benzer durumlarda izlenecek yol net bir şekilde belirlenmelidir. Ülkemizde madencilik genel olarak açık ocak ve yeraltı maden işletmeciliği ile yerine getirilmekte, solüsyon madenciliği alanında da uygulamalar bulunmaktadır. Maden kazaları, birçok ülkede meydana gelebilmektedir. Ancak, bu noktada önemli olan hususlardan biri maden kazası meydana geldikten sonra, kazanın kök sebeplerinin detaylı olarak incelenmesi ve ortaya çıkan sonuçlara göre benzer bir kazanın tekrar etmemesi için gerekli tüm teknik, hukuki ve yönetimsel değişikliklerin en kısa sürede yerine getirilmesidir. Bu kapsamda; üniversite, sektör ve konusunda uzman kişiler tarafından, ilgili bakanlıkların denetiminde ve yürütücülüğünde bir ekip kurularak, araştırma ve geliştirme projeleri ile kazanın kök sebepleri detaylı olarak araştırılmalı ve araştırma çıktılarından yola çıkarak gerekli önlemler üretilmelidir.
-Hem madenlerde açma, izin, izleme ve işletme süreçlerinin hem maden kazaları riskinin azaltılmasına yönelik uygulamaların yargısal denetimi konularında hem de maden kazalarına ilişkin soruşturma ve kovuşturmalar konusunda uzmanlaşmış mahkemelerin oluşturulması sağlanmalıdır.
-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen taksirle adam öldürme (öngörülen ceza basit halinde iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası), taksirle adam yaralama (öngörülen ceza basit halinde üç aydan bir yıla kadar hapis) ve çevrenin taksirle kirletilmesi (öngörülen ceza basit halinde iki aydan bir yıla kadar hapis cezası) suçlarının madencilik faaliyeti kapsamında işlendiği hallere özgü olmak üzere, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verme yasağı getirilmesi ve bu hallerin Kanunda suçun nitelikli hali olarak düzenlenmesi; böylelikle bu fillerin karşılığında daha ağır cezaların belirlenmesi sağlanmalıdır." (ANKA)