HDP'nin ilahiyatçı ve Kürdolog milletvekili adayı Prof. Dr. Kadri Yıldırım, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Doğu ve Güneydoğu'da düzenlediği açılış törenlerinde kürsüden halka gösterdiği Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Kürtçe Kuran-ı Kerim'e ilişkin olarak, "Tekiller çoğul olmuş, çoğullar tekil olmuş. Eril ifadeler dişil, dişil ifadeler eril olmuş. Anlam yanlışları çok var. Söz konusu kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim olunca bu tür hatalar affedilmez" ifadesini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ile yaptıkları bir sohbet sırasında Görmez’in Kürtçe Kuran’ı incelemesi için kendisinden ricada bulunduğunu söyleyen Yıldırım, Kürtçe Kuran’ın basılma sürecini anlattı.
Radikal'den İdris Emen'in sorularını yanıtlayan Yıldırım’ın verdiği yanıtlar şöyle:
‘Diyanet Kürtçe Kuran için benden rapor istedi’
Son günlerde Kürtçe Kuran üzerine çok fazla tartışma yaşandı. Diyanet’in Kürtçe Kuran’ı incelemeniz için size getirdiği doğru mu?
Bundan birkaç ay evvel Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’le birkaç sohbetimiz oldu. Kendisini yakinen tanıyorum da. Orta derecede bir Kürtçesi de var. Çünkü o da Kürdistan medreselerinde bir süre okudu. Sohbetimizde söz konusu Kürtçe Kuran-ı Kerim ve Diyanet’in İslam ansiklopedisinde 'Kürt' maddesinin yer almamasının nedenleri üzerine konuştuk. Kuran eksenli sohbetimizde ise yazılı olarak taleplerini bana bildirdiler. "Daha önce Ensar Vakfı’nın bastığı Kürtçe Kuran-ı Kerim’i biz de basmak istiyoruz ama bunun Kürtçe gramer, imla ve çeviri teknikleri ile tefsir bakımından sağlıklı olup olmadığından emin değiliz. Sizin de bir Kürdolog ve teolog olarak incelemenizi istiyoruz" dediler. Tabii ben de kabul ettim. Bunun yanında ben de bu işin titizlikle yapılması gerektiğini belirterek 2-3 ayda olabilecek bir işolmadığını söyledim. Her ne kadar uzun zaman alma ihtimali olsa da söz konusu Kürtçe Kuran’ı hem gramer hem de çeviri tekniği açısından incelemeye başladım. Bununla birlikte Kürtçenin imla kuralları ve grameri bakımından mevcut hataları ve eksiklikleri tespit edip raporumu yazmaya başladım. Raporun üçte iki kadarını bitirdim. Ama üçte biri kadarı hâlâ duruyor. Bir anda gördük ki Diyanet tarafından bastırıldığı dile getirilen bir Kuran başta Siirt ve Batman’da olmak üzere özellikle Kürdistan’da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından havaya kaldırılıyor. Bir nevi Kuran, Kürtlere karşı siyasi bir malzeme olarak kullanılıyordu. Hem benden Kürtçe Kuran için rapor isteyip hem de raporumu beklemeden yayınlamalarına şaşırdım. Benim üzüldüğüm nokta; bunlar hem benden katkı sunmamı istediler hem de sormadılar ve beklemediler. Burada aklıma farklı şeyler geliyor. Çünkü eğer raporumu bekleseydiler, Diyanet’in bastırdığı bu Kürtçe Kuran büyük olasılıkla seçimlerden sonra bastırılabilecekti. Tabii bu durumda seçim malzemesi olarak kullanılamayacaktı. Sanırım Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan bu Kürtçe Kuran sorulduğunda Diyanet, ‘Henüz Kadri Hoca tarafından inceleniyor’ cevabını vermişti. Onlar da büyük olasılıkla "hemen bastırıp seçimlerde kullanalım" demişlerdi. Yani hiç kimse dönüp de benden istenen bu raporu sormadı. Bir taraftan Kürtçenin yapısını bilmeyenler Kürtçeyi medeniyet dili olarak görmüyor, diğer taraftan son derece edebi ve felsefi terimlerle dolu Kuran-ı Kerim’i Kürtçe bastırıyor. Nitekim, "Kuran gibi yüksek bir medeniyet diline sahip bir kitapta Kürtçe kullanıldı. Kürtçe rüşdünü ispatladı" demeliler. Hal böyleyken neden Kürtler hâlâ Kürtçe anadilde eğitimden mahrum bırakılıyor? Bunları sormak ve sorgulamak lazım. Çünkü Kürtler samimiyet ve dürüstlük bekliyor.
‘Kürtçe Kuran hatalarla dolu’
Diyanet’in yayınladığı Kürtçe Kuran'ı inceleme fırsatınız oldu mu?
Tabii tabii, bu işin bir müdahili olarak ilk fırsatta inceledim. Raporumu beklemeden yayınladıkları için tespit ettiğim hataların var olduğunu gördüm. Tekil şeyler çoğul olmuş, çoğullar tekil olmuş. Eril ifadeler dişil, dişil ifadeler eril olmuş. Anlam yanlışları çok var. Buna benzer yığınla hata. Söz konusu kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim olunca bu tür hatalar affedilmez. Kalkıp da benden başka birine de jet bir rapor hazırlatmış değiller. Çünkü benim gibi hem ilahiyat hem de Kürdoloji geleneğinden gelen kimse yok. Şimdi Kuran’da en ufak bir ses değişikliğinin farklı anlamlar oluşturduğunu biliyoruz. Dolayısıyla hem Arapçaya, hem de çevirdiğiniz dile hakim olmalısınız. Bunun yanında acele etmeden ince eleyip sık dokumalısınız. Ama ne var ki kendi istedikleri raporu beklemeden yanlışlıklarla dolu bir şekilde bastırdılar. Bunun bir günahı yok mudur? Sanırım Diyanet İşleri bu konuda hepimizden daha çok biliyordur. Ama siyasi erke teslim olmanın doğurduğu bir sonuç var. Dilerim Diyanet, kendi istedikleri raporun akıbetini sorar, raporda tespit edilen eksiklik ve hataları düzelterek yeniden yayınlar. Bunun yanında Diyanet’in mutlaka karşı durması gereken bir nokta da kutsal bir kitabın seçim meydanlarında siyasete alet edilmesidir.
‘Şeyh ve seyit ailelerine yoğunlaştık’
Siz de bu seçim yarışı içerisindesiniz. Bölgenizde çalışmalarınız nasıl gidiyor? HDP olarak Siirt’te kaç vekil çıkartmayı hedefliyorsunuz?’
Seçim çalışmalarımız her kesime ulaşmak amacıyla çok boyutlu şekilde devam ediyor. İl ve ilçelerde yaptığımız esnaf ziyaretleri dışında kentin farklı noktalarında gerçekleştirilen şölenlerde halkla da buluşuyoruz. Bunların dışında HDP gençliği aktif olarak partimizin tanıtım kartlarını, kataloglarını ve broşürlerini halka ulaştırmak gayret sarf ediyor. HDP’li kadınlar da ev ziyaretleri başta olmak üzere çalışmaların her aşamasında yer alıyorlar. Biz de milletvekili adayı olarak medreseleri, şeyh ve seyit ailelerini, korucu köylerini, evleri ve köyleri ziyaret ediyor, partimizin büyük insanlık yolundaki amaçlarını anlatıyoruz. Açıkçası ben de profilim gereği şeyh ve seyit aileleri ile medreseler üzerinde etkili olduğumdan bu alana ağırlık veriyorum. Elimizden geldiği kadarıyla onlarla ortaklaşmak için görüşüyoruz. Bu konuda baya mesafe aldık. Çünkü daha önce ağırlıklı olarak AKP ’ye oy veren bu çevrelerin en az yarısının HDP’ye yönelmelerini sağladık. Yani kısaca belirtmek gerekir ki adayından HDP il yöneticilerine, gençlerden yaşlılara ve kadınlara kadar herkes büyük bir özveriyle çalışıyor. Ortada büyük bir emek var. Bunun karşılığını alacağımızı düşünüyoruz. Erdoğan ve Davutoğlu’nun Siirt mitingleri büyük bir hezimetle sonuçlanırken HDP Siirt’te tarihin en kalabalık mitingine imza attı. Bu yüzden de biz 3 vekil çıkaracağız. Hatta Tillo’da yeniden yapılacak belediye seçiminde de başarılı olacağız. Bu sebeple de sloganımız ‘Yek du sê çar / 3 vekil 1 şaredar’ şeklindedir.
'Trafodaki kedilere rağmen 10 oy alabileceğimizi düşünüyorum’
‘Diyanet Kürtçe Kuran için benden rapor istedi’
Son günlerde Kürtçe Kuran üzerine çok fazla tartışma yaşandı. Diyanet’in Kürtçe Kuran’ı incelemeniz için size getirdiği doğru mu?
Bundan birkaç ay evvel Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’le birkaç sohbetimiz oldu. Kendisini yakinen tanıyorum da. Orta derecede bir Kürtçesi de var. Çünkü o da Kürdistan medreselerinde bir süre okudu. Sohbetimizde söz konusu Kürtçe Kuran-ı Kerim ve Diyanet’in İslam ansiklopedisinde 'Kürt' maddesinin yer almamasının nedenleri üzerine konuştuk. Kuran eksenli sohbetimizde ise yazılı olarak taleplerini bana bildirdiler. "Daha önce Ensar Vakfı’nın bastığı Kürtçe Kuran-ı Kerim’i biz de basmak istiyoruz ama bunun Kürtçe gramer, imla ve çeviri teknikleri ile tefsir bakımından sağlıklı olup olmadığından emin değiliz. Sizin de bir Kürdolog ve teolog olarak incelemenizi istiyoruz" dediler. Tabii ben de kabul ettim. Bunun yanında ben de bu işin titizlikle yapılması gerektiğini belirterek 2-3 ayda olabilecek bir işolmadığını söyledim. Her ne kadar uzun zaman alma ihtimali olsa da söz konusu Kürtçe Kuran’ı hem gramer hem de çeviri tekniği açısından incelemeye başladım. Bununla birlikte Kürtçenin imla kuralları ve grameri bakımından mevcut hataları ve eksiklikleri tespit edip raporumu yazmaya başladım. Raporun üçte iki kadarını bitirdim. Ama üçte biri kadarı hâlâ duruyor. Bir anda gördük ki Diyanet tarafından bastırıldığı dile getirilen bir Kuran başta Siirt ve Batman’da olmak üzere özellikle Kürdistan’da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından havaya kaldırılıyor. Bir nevi Kuran, Kürtlere karşı siyasi bir malzeme olarak kullanılıyordu. Hem benden Kürtçe Kuran için rapor isteyip hem de raporumu beklemeden yayınlamalarına şaşırdım. Benim üzüldüğüm nokta; bunlar hem benden katkı sunmamı istediler hem de sormadılar ve beklemediler. Burada aklıma farklı şeyler geliyor. Çünkü eğer raporumu bekleseydiler, Diyanet’in bastırdığı bu Kürtçe Kuran büyük olasılıkla seçimlerden sonra bastırılabilecekti. Tabii bu durumda seçim malzemesi olarak kullanılamayacaktı. Sanırım Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan bu Kürtçe Kuran sorulduğunda Diyanet, ‘Henüz Kadri Hoca tarafından inceleniyor’ cevabını vermişti. Onlar da büyük olasılıkla "hemen bastırıp seçimlerde kullanalım" demişlerdi. Yani hiç kimse dönüp de benden istenen bu raporu sormadı. Bir taraftan Kürtçenin yapısını bilmeyenler Kürtçeyi medeniyet dili olarak görmüyor, diğer taraftan son derece edebi ve felsefi terimlerle dolu Kuran-ı Kerim’i Kürtçe bastırıyor. Nitekim, "Kuran gibi yüksek bir medeniyet diline sahip bir kitapta Kürtçe kullanıldı. Kürtçe rüşdünü ispatladı" demeliler. Hal böyleyken neden Kürtler hâlâ Kürtçe anadilde eğitimden mahrum bırakılıyor? Bunları sormak ve sorgulamak lazım. Çünkü Kürtler samimiyet ve dürüstlük bekliyor.