Gündem

'İktidar mücadelesi mi yoksa siyasi düzeltme mi?'

'İktidar kavgası önemlidir, yeni bir siyasi farklılaşmayı barındıran,iç siyasi konuşmaları ve kimi demokratik düzeltmeleri kaçınılmaz kılan bir faktördür'

13 Haziran 2012 12:11

Ali Bayramoğlu
(Yeni Şafak, 13 Haziran 2012)

 

İktidar mücadelesi mi yoksa siyasi düzeltme mi?

 

Kürtaj ve iktidarın şahsileşmesi konuları bir yana, siyasi tartışmalar bir süredir iki önemli meseleye ilişkin gelişmelerle seyrediyor.

İlki Kürt sorununa ilişkin.

KCK operasyonlarının devamına, örneğin Van Belediye Başkanı'nın tutuklanmasına rağmen, bu sorun etrafındaki gelişmeleri, çözüme yönelik yeni imkanların doğması, siyasi iktidarın tutumunun esnemesi ve siyasete dönüş kapısının aralanması olarak tarif edebiliriz.

İkincisi genişleyen ve özerkleşen yargı alanıyla ilgili.

Diğer bir ifadeyle Özel Yetkili Mahkemeler ve Özel Yetkili Savcılıklar'ın yetkilerinin sınırlandırılmasına yönelik hükümet hazırlıkları, gelişmelerin ve tartışmaların merkezini oluşturuyor. Bu mesele etrafındaki gelişmeleri de sınırlarını aşarak siyasi kararları denetlemeye soyunan, yetkilerini farklı amaçla kullanan ve keyfiliğe kapı açan, pek çok önemli adli süreci hukuk ihlalleriyle ve kişisel özgürlükleri gasp ederek yaralayan bir dokunun temizlenmesi olarak tanımlayabiliriz.

Peki bu gelişmelerin anlamı ne?

İki anlamı var.

1.Şüphe yok ki, siyasi iktidarın 'politik bir arayışı, bir düzeltme gayreti' var.

Özel Yetkili Mahkemeler ve Özel Yetkili Savcılıklar konusunda, bu arayış, yaşanan değişim sürecinin yol üzerinde ve kendi içinde ürettiği tıkanıklıklar, aksaklıklar ve hukuksuzlukların giderilmesine ilişkindir.

Kürt meselesi açısından ise, siyasi iktidarın şu anda uyguladığı güvenlikçi stratejinin dışında, silahların bırakılması ve siyasetçiyle müzakere gibi siyasi imkanlara tekrar el atma arayışıdır.

Siyasi iktidarın bir süredir Kürt sorununu siyaset zemininde ele almak için hazırlık yaptığı, bunun Kürt siyasi hareketinin alanının iyice daraltıldığı bir anda devreye gireceği yapılan tüm açıklamaların satır aralarında yer alıyordu.

Bunların yanında ABD'den esen rüzgarlar, Irak Kürtlerinin konumu, örgütün içinde bulunduğu sıkışık durum, hatta CHP'nin son tavrı da, bu arayışı daha derin hale getirmektedir.

Ancak gelişmelerin anlamı açısından siyasi iktidarın politik arayışlarının tek belirleyici faktör olduğunu düşünmek yanlış olur.

2.Görmek gerekir ki, gerek yargı konusundaki gerek Kürt meselesindeki tartışmalar aynı zamanda ve bir yönüyle bir 'iktidar mücadelesi'nin açık izdüşümleridir.

İttifak halindeki iki güç arasındaki MİT kriziyle belirginleşen siyaset üretme, siyasi kararları kuşatma ve yer kapma merkezli ayrışma hali, ÖYM, CMK'nın 250. ve 251. maddesi etrafındaki tartışmalarla ve muhtemel düzenlemelerle yeni bir aşamaya ulaşmıştır.

Siyasi iktidarın güdüsü, sadece siyasi düzeltme ve demokratikleşme değildir.

MİT krizinin gösterdiği gibi aynı zamanda kendisi için tehdit oluşturan ve kendi başına hareket eden bir yargı dokusunu ameliyat etmektir. İktidar 'hata'yı, bu hatanın ürettiği tehdit kendisine yönelince görmüş ve bunu düzeltme arayışına bu noktada yönelmiştir. Ancak düzeltme hamlesi tüm bir sisteme ilişkin olumlu sonuçlar verecektir.

Başbakan'ın dün yaptığı şu açıklama yukarıdaki tespitleri teyit etmektedir:

'Biz, özel yetkili mahkemeleri kuran iktidarız. Çalıştı ve çalışması esnasında da faydalı olduğu zamanlar oldu. Maalesef zararlı olduğu anlar da oldu. Uygulama esnasında bir çok gerçekleri görmüş olduk. Dolayısıyla bu yasaları yapan bu Parlamento. 250'nci maddeyle ilgili düzenlemeyi yapan da bu Parlamento. Nasıl yaptıysa şimdi bunun üzerinde daha farklı bir düzenlemeyi yapma yetkisi, hakkı Parlamento'dadır. Bundan da kimsenin rahatsız olmaması gerekir...'

İktidar çatışmasını teyit eden diğer bir husus ise, bu tür bir düzenlemeye yönelik tek odaklı büyük ve kitselel bir direniştir.

Bu direnişin temelinde de, ÖYM ve ÖYS'nin 'o iktidar grubu' için yerine getirdiği işlev vardır.

Bu işlev, özel yetkili birimler kadar resmi Kürt siyasetini de kapsamaktadır. Ve iktidar mücadelesi sadece yargı meselesi üzerinden değil, aynı zamanda Kürt politikası üzerinden yürümektedir.

Zira o işlev, sadece bu yapıların varlığını korumak gereğine işaret etmekle kalmamakta, aynı zamanda bunu sağlayacak bir siyasi bakışı, özellikle yargı ve emniyeti öne çıkaracak güvenlikçi bakışı da kuşatmaktadır.

Eski müttefikler bu nedenle Kürt siyasetinde izlenecek yöntem konusunda tümüyle ters konumda bulunmaktadır.

Hükümet güvenlik hamlelerinin yanına siyasi girişimleri eklemeye çalırken, diğer taraf içeriden direnmeye gayret etmektedir. Siyasi yolları kabul edilemez ilan etmekte, KCK operasyonlarını ve tüm sonuçlarını sahiplenmekte, Kürtlerle temas edecek her tür siyasi girişimi tehlike olarak algılamaktadır.

İktidar kavgası önemlidir, yeni bir siyasi farklılaşmayı barındıran,iç siyasi konuşmaları ve kimi demokratik düzeltmeleri kaçınılmaz kılan bir faktördür.

Asil olan öteki yüzdür. Kürt meselesinde yarın ne olacak bilinmez, ancak orta vadede siyasi düzeltmelerin ve siyasete dönüşün kaçınılmaz olduğu açıktır.