Birleşmiş Milletler'in hazırladığı bir rapora göre, zengin ülkelerdeki çevreyi çok fazla kirleten milyonlarca araç, kalkınmakta olan ülkelere satılıyor.
Rapora göre 2015-2018 arasında 14 milyon eski, düşük kaliteli araç Avrupa, Japonya ve Çin'den ihraç edildi.
Bu araçların beşte dördü yoksul ülkelere gönderilirken, yarısından fazlası Afrika'ya satıldı.
Uzmanlar, araçların yüzde 80'inin ihraç eden ülkelerdeki asgari güvenlik ve çevre standartlarını karşılamadığını söylüyor.
Bu araçların birçoğunun da satıştan önce değerli parçalarının söküldüğü belirtiliyor.
BM Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan raporda, bu araçların satışının önlenmesi için hem ihracatçıların hem de ithalatçıların daha sıkı kurallara tabi tutulması gerektiği vurgulanıyor.
Dünya genelinde araç sahipliğinde patlama yaşandı ve 1,4 milyar aracın yollarda olduğu tahmin ediliyor. Bu sayının 2040'ta iki milyara ulaşması bekleniyor.
Bu büyümenin büyük kısmı, Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki gelişmekte olan ülkelerde görülüyor.
Araşırmacılar üç yıl süren analizlerinde, inceledikleri 146 ülkenin çoğundaki araç ithal etme kurallarının "zayıf" ya da "çok zayıf" olduğunu tespit etti.
Hollanda Çevre ve Ulaşım Kurumu'nun yaptığı bir başka araştırmada da, Hollanda limanlarından Afrika'ya gönderilen birçok aracın eski olduğu ve kıtadaki hava kirliliğini kötüleştirdiği vurgulandı.
Raporun yazarlarından UNEP'ten Rob de Jong, ihraç edilen 14 milyon aracın yüzde 80'inin yola çıkacak durumda olmadığını ve Euro 4 adı verilen emisyon standartlarına uymadığını söylüyor.
Euro 4 standardı Avrupa'da Ocak 2005'te yürürlüğe girmişti.
De Jong "Bu da bu araçların minumum standartlara uymaması nedeniyle yüzde 90 daha fazla emisyon üretmesi anlamına geliyor" diyor.
Kullanılmış Çin malı otomobiller, Afrika'ya ihraç edilmeyi bekliyor
Raporun yazarlarına göre bu araçlar "hem tehlikeli hem de kirli."
Uzmanlar, bu ithal araçların çok sayıda yoksul Afrika ve Asya ülkesindeki kazaların artmasından sorumlu olduğunu söylüyor. Bu araçlar ayrıca, birçok kentteki hava kirliliğinin başlıca kaynağı olan küçük partiküller ve nitrojen oksit salıyor.
UNEP'ten Jane Akumu "2017'de Uganda'ya ithal edilen dizel araçların ortalama yaşı 20'nin üzerindeydi. Aynı durum Zimbabve için de geçerli. Aslında 30 dolayındaki Afrika ülkesinde ithal araçta hiçbir yaş sınırlaması yok. Yani herhangi bir yaştaki, herhangi bir araç ithal edilebiliyor" diyor.
Araçlar, yol güvenliği ve çevre standartlarını karşılamamalarının yanı sıra, birçok araçta bulunan önemli malzemeler alınıyor.
Rob de Jong "Katalitik konvertörleri söküyorlar, çünkü içindeki platin 500 dolar ediyor. Sonra da bir parça çelik boruyu tekrar kaynak yapıyorlar" diyor.
"Hava yastıklarını yasadışı bir şekilde çıkartıyorlar, çünkü Avrupa'da para erdiyor. ABS fren sistemlerini söküyorlar çünkü değerli ve karaborsada satılıyor."
Raporda bahsedilen araçların yüzde 54'ünden fazlası Avrupa'dan geliyor. Birçoğu da Hollanda limanlarından yollanıyor.
Hollanda makamları bu ticaretten kaygılı ve Avrupa genelinde düzenleme istiyorlar.
Fas, beş yaşından büyük araçların ithalini yasakladı
Hollanda Çevre Bakanı Stientje van Veldhoven, Hollanda'nın bu sorunla tek başına başa çıkamayacağını söylüyor.
"Bu nedenle koordine bir Avrupa yaklaşımı ve Avrupa ile Afrika hükümetleri arasında yakın işbirliği gerek." diyor.
Bu araçların yarattığı risklerin fark edilmesi, bazı ülkelerin kurallarını sıkılaştırmasını beraberinde getirdi.
Fas beş yaşından büyük araçların ithal edilmesine izin vermiyor. Kenya da ithal araçlara 8 yaş limiti koydu.
Bölgesel düzeyde ise, 15 üyeli Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) Ocak 2021'den itibaren yürürlüğe girecek temiz yakıt ve araç standartlarını yürürlüge sokacak.
Ancak sorunun gerçekten çözümü için, tedarik zincirinin her iki tarafında harekete geçilmesi gerek.
Rob de Jon "Bir yandan bu gelişmiş ülkelerin, kendi yollarına layık görmedikleri araçları ihraç etmesi etik değil. Diğer yandan da ithalatçı ülkeler minumum standartları yürürlüğe sokmak için neden bu kadar çok bekliyor. Yani bence sorumluluk sadece ihracatçı ülkelerin değil, ortak bir sorumluluk" diyor.