Küresel ısınmanın gezegenimizi nasıl değiştirdiğini örnekleriyle gösterdiğimiz "Then and Now" (Eskiden ve Şimdi) serisinde, Zimbabve'deki dünyaca ünlü Victoria Şelalesi'nin hikayesine ve Sahraaltı Afrikasının iklim kriziyle mücadelede taşıdığı öneme bakıyoruz.
Dünyanın görkemli doğa harikalarından Victoria Şelalesi 100 metrenin üzerinde derinliğe, 1,7 kilometre genişliğe sahip ve 1989 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor.
Yerel adı "Mosi-oa-Tunya" yani Gürleyen Duman olan şelale, suyunu Zambezi nehrinden alıyor. Volkanik kayalardaki derin yarılmayla karşılaşan su, doğa harikası Victoria Şelalesi'nin oluşumuna neden oluyor.
Afrika kıtasının güneyindeki bu şelale, 2019'da aşırı kuraklıktan dolayı sessizliğe gömüldü.
Yüzyılın en büyük kuraklığını yaşayan Zambezi nehrinin debisi 1995 yılından bu yana en düşük seviyeye indi.
Her yıl milyonlarca turist çeken Victoria Şelalesi, Zimbabve ve Zambiya ekonomisinin önemli gelir kaynaklarından da birisiydi. Şelalenin kuruduğu haberinin yayılmasıyla yerel gözlemciler turizmde ciddi bir düşüş olduğunu söylüyor.
Bu durum ülkelerin ekonomilerini etkilemekle kalmadı. Hidroelektrik santrallerine bağımlı olan elektrik üretimi de olumsuz etkilendi.
Kuraklığın tarımsal üretimi vurması nedeniyle, bölge genelinde gıda yardımına duyulan ihtiyaç da arttı.
'Sert bir hatırlatma'
Şiddetli bir hava olayı tek başına iklim değişikliğinin sonucu olarak görülmeyebilir. Ancak bölge, iklim öngörüleriyle uyumlu olarak, zamana yayılan sert kuraklığın etkisinde kaldı. İnsan faaliyetlerine bağlı olarak atmosferdeki sera gazlarının artmasının bu şekilde sonuçlanacağı öngörülmüştü.
Zambiya Devlet Başkanı Edgar Lungu, bu durumu "İklim değişikliğinin çevreye neler yaptığını gösteren sert bir hatırlatma" olarak niteledi.
Zambezi havzasındaki hava olaylarını gözlemleyen uzmanlara göre, iklim değişikliğinin sonucu olarak muson sezonu erteleniyor ve yağmur suyu daha yoğun ve konsantre yağışlarla yeryüzüne iniyor.
Bölgede suyun depolanmasını zorlaştıran bu durum, süresi uzayan yağışsız sezonun insanlara ve çevreye daha büyük zararlar vermesine neden oluyor.
Birleşmiş Milletler'in hazırladığı "Afrika'da İklim Durumu 2019" raporunda kıta için endişe verici bir tablo çiziliyor. Gelecek yüzyılda nüfusun iki katına çıkabileceği de raporda yer alan değerlendirmeler arasında.
Geçen yıl Ekim ayında raporla ilgili konuşan Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ) Genel Sekreteri Petteri Taalas, "İklim değişikliği Afrika kıtasında etkisini artırıyor ve en çok da savunmasız olanları vuruyor. Gıda güvenliğini olumsuz etkiliyor, nüfus hareketliliğine neden oluyor ve su kaynakları üzerindeki tansiyonu yükseltiyor" dedi.
Taalas, La Nina olarak adlandırılan hava olayının tahrip edici sellere, çöl çekirgesi istilasına ve şimdi de kuraklığa neden olduğunu ekliyor.
2019'da Mozambik ve Zimbabve'yi vuran İdai Kasırgası 1000'den fazla kişinin ölümüne yol açtı.
Raporda 2019 yılının Afrika kıtası için şimdiye kadarki en sıcak üç yıldan biri olduğu da kaydediliyor ve sıcaklık artışı trendinin devam edeceği uyarısı yapılıyor.
Karar alıcıların ve sivil toplumun karşı karşıya olduğu endişe verici olgu, kıtanın sıcaklık değişikliklerine adapte olma kapasitesinin oldukça düşük olması.
Su kaynakları, sağlık, gıda güvenliği, biyoçeşitlilik, kuraklık ve sel riskleri gibi konularda endişeler yoğunlaşıyor. Liste her geçen gün daha kabarık hale geliyor.
Sözün özü, Afrika kıtası iklim değişikliği tehlikesiyle mücadelede en kritik yerler arasında yer alıyor.
"Our Planet Then and Now" (Eskiden ve Şimdi Gezegenimiz) serisi, Kasım ayında Glasgow'da yapılması planlanan COP26 BM İklim Zirvesi'ne kadar aylık olarak devam edecek.