Alman ekonomisinin krizde olmadığını rakamlar da gösteriyor: Almanya'nın ihracatı 2014 yılında yüzde 3,7 oranında artarak 1 trilyon 134 milyar euroya çıktı. 2015'te de ihracatın yüzde 4,5'luk artışla 1 trilyon 185 milyar euroya çıkması bekleniyor.
İhracata paralel olarak Almanya'nın ithalatı da artıyor. Dış ticaret fazlasının 217 milyardan 231 milyar euroya yükseleceği tahmin ediliyor. Başka hiçbir ülke bu kadar dış ticaret fazlası elde edememişti. Almanya dış ticaret fazlasındaki artış yüzünden sürekli eleştiriliyor.
Bu eleştirilere katılmayan Alman Dış Ticaret Odası Başkanı Anton Börner, “Almanya'nın ekonomik durumu düzelince, komşu ülkelerdeki işletmeler de kâr ediyor. İhraç edilen Alman mallarının yüzde 40'ını ithal ara malları oluşturuyor” diyor.
AB'nin lokomotifi Almanya
Kriz ülkeleri Yunanistan, İspanya, Portekiz, İrlanda ve İtalya ile Almanya arasındaki ödemeler dengesi açığı 2007 yılından bu yana yüzde 60 oranında azalarak 2014'te 18 milyar euroya indi. Anton Börner buna rağmen AB Komisyonu'nun dış ticaret fazlasını eleştirmesini saçma buluyor ve “Kriz ülkelerine yapılan ihracat dramatik şekilde azaldı. Durumları iyi olmadığı için daha az Alman malı almaları gayet normaldir” diyor.
Dış Ticaret Odası Başkanı kriz ülkelerinden yapılan ithalatta önemli artış olduğunu ve Alman işletmelerinin o ülkelerden mal almasına sevinmeleri gerektiğini belirterek, “Almanya, Avrupa ekonomisinin lokomotifi sayılır, Avrupa ülkeleri bugünkü durumlarını koruyabilmelerini Almanya'ya borçlu” diyor.
Anton Börner, Avrupa Merkez Bankası'nın devlet tahvili alımlarını da eleştiriyor. Merkez Bankası hafta başından beri ekonomiyi canlandırmak ve enflasyon oranını arttırabilmek için ticari bankalara ellerindeki devlet tahvilleri karşılığında para veriyor. Börner bu uygulamanın Euro'yu Dolar karşısında ucuzlattığına işaretle, tam pariteye ulaşılmasının zaman meselesi olduğunu ifade ediyor.
AMB kriz ülkelerine yardım etmiş olmuyor
Euro'nun ucuzlaması sadece ilk bakışta ihracatçı bir ülke olan Almanya'ya yarar sağlıyor. Almanya'nın aynı zamanda dünyanın en fazla ithalat yapan ülkelerinden biri olduğunu da hatırlatan Anton Börner, “Hammadde fiyatları düşmeseydi zayıf Euro ithalat faturamızda derin yara açar ve ihraç mallarımız pahalanırdı” şeklinde konuşuyor.
Ucuz Euro'nun kriz ülkelerine yaraması da beklenmiyor. Uzmanlar para arzının artmasına rağmen bankaların bu parayı kredilendirmede kullanmayacağını ve kriz ülkelerinin ucuz Euro sayesinde daha fazla ihracat yapacaklarını sanmanın saflık olacağını iddia ediyorlar. Anton Börner, “Bu hesap tutsaydı, kimse yüzde 20 oranında daha ucuz Alman otomobili almak varken Fiat, Peugeot veya Citroen'e para vermezdi” diyor.
‘Para savaşları’ tehlikesi
Yapısal reformlardaki hataların para politikasıyla telafi edilemeyeceğini hatırlatan Alman Dış Ticaret Odası Başkanı Anton Börner sözlerini şöyle sürdürüyor: “Mesele, rekabet gücünün olmamasından kaynaklanıyor. Dünyanın ikinci büyük ekonomik bölgesinde para biriminin değer kaybetmesine kimse seyirci kalmaz, para savaşları tehlikesi artıyor, Avrupa Merkez Bankası'nın politikası diğer devletleri de devalüasyonla ihracatı teşvike sevk edecektir'.
Alman iş dünyası, Avrupa Merkez Bankası'nın gevşek para politikasıyla istikrarlı bir para birimine olan güveni sarstığı ve Almanya'nın da güven erozyonundan etkilendiği görüşünde. Küresel krizler işletmeleri daha dikkatli olmaya zorluyor. Uzun vadeli sermaye bağlamayı gerektiren yatırım kararları erteleniyor.
Rusya, Ortadoğu ve Yunanistan
Anton Börner Rusya'nın yol açtığı krizin kolay sona ermeyeceğini, Moskova yönetimine artık güvenilmediğini ve krizin daha ne kadar süreceğinin gelişmelerin baş aktörlüğünü yapan devlet başkanı Putin'e sorulması gerektiğini sözlerine ekliyor.
İhracatçı Alman şirketlerinin sözcüsü de olan Anton Börner, Almanya'nın on yıllardır ticari ilişkiler geliştirdiği Irak, İran, Lübnan ve Suriye gibi ülkelerle olan ilişkilerin bozulduğunu, bitmek bilmeyen Yunanistan'daki krizin sinirleri yıprattığını, durmadan yeni yardım programları uygulamaya ortaklarının gücü olmadığını belirtiyor ve örnek olarak da, İspanya'nın yardım paketine olan katkısının ülkedeki işsizlik sigortasına ayrılan miktardan fazla olmasını gösteriyor.
Alman Dış Ticaret Odası Başkanı Anton Börner, Yunanistan'ın para birliğinden ayrılmasının hiç de fena olmayacağına inananlardan: “Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden çıkmasının dünyanın sonu olacağı kanaatinde değiliz. Yunanistan'ın aramızdan ayrılması Euro'yu yıpratmaz, aksine daha güçlü kılar” diyor.