İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara’daki Barış Mitingi’nde gerçekleşen katliamla ilgili gözlemlere dayalı ön raporunu yayımladı. Raporda 10 Ekim’deki canlı bomba saldırısının ve 11 Ekim’de Ankara’daki anma törenine yönelik müdahalenin yaşam ve toplanma hakkının ihlali anlamına geldiği ifade edildi. Saldırının ardından olay yerine gelen polisin yolu tıkayarak ambulansların olay yerine ulaşmasını engellediği belirtildi. Raporda “Görgü tanıklarının sabah saatlerinde ordu evlerine istihbarat bilgisi ulaştığını bildirdiği, buna rağmen bir önlem alınmadığı belirlenmiştir” ifadelerine yer verildi. İçişleri Bakanı, Ankara Valisi ve Emniyet Müdürü istifaya çağrıldı.
Ön raporda yer alan ifadeler şöyle:
Tertip komitesine Emniyet güçlerince yakın saldırı tehlikesine dair herhangi bir bildirimde bulunulmadığı,
Birbiri ile yaklaşık 50-60 metre mesafede, aynı hat üzerinde 3 saniye aralıkla iki bomba patlatıldığı,
Görgü tanıklarının iki canlı bomba olduğu yönünde görüş belirttiği,
İlkyardım sırasında polisten müdahale
Az sayıda ambulansın olay yerine yaklaşık 15-20 dakika içerisinde ulaştığı, yaralıların büyük çoğunluğu özel araçlarla hastanelere taşındığı,
Yaralılara müdahale edilirken Sıhhiye yönünden kalabalık bir çevik kuvvet polisi ekibi olay yerine biber gazı ve tazyikli su sıkarak müdahalede bulunduğu, sağlık personelinin ilkyardım çalışmalarını engellemediği, olay yerinden uzaklaşmaya çalışan gruba cop kullanarak müdahale ettiği,
Ambulansların yoğun olarak olay yerine gelmeye başladığı (yaklaşık 10:30) zaman Tandoğan yönünden bir grup çevik kuvvet polisi cenazelerin olduğu bölgeye doğru koşarak ilerlediği, ambulansların olay yerine gelmesini sağlayan tek yolu tıkayarak ambulansların gelişini geciktirdiği,
Yaralıların tahliyesi gerçekleştikten yaklaşık 1 saat sonra yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcı vekilinin olay yeri inceleme ekipleri ile birlikte olay yerine geldiği,
Olay yeri inceleme ekiplerine adli tıp uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ile Dr. Ümit Biçer ve 8 avukatın refakat ettiği,
Refakatte bulunan avukatların olay yerinin tamamını kamera ile kayıt altına aldığı,
“İstihbarata rağmen önlem alınmadı”
Görgü tanıklarının sabah saatlerinde ordu evlerine istihbarat bilgisi ulaştığını bildirdiği, buna rağmen bir önlem alınmadığı,
Patlamanın Suruç’taki patlama ile benzerlik gösterdiği, zeminde bir tahribat olmadığı ve bombanın yerden yaklaşık 1 metre yukarıda vücuda bağlı olarak patlatıldığının görüldüğü,
Polisin, olay yeri incelemesi başladığı esnada tepki gösteren göstericileri Arena Spor Salonu tarafında havaya ateş ederek korkuttuğu,
İçişleri, Sağlık ve Adalet Bakanları çok sayıda polis ile birlikte olay yerine gelmiş ve olay yeri inceleme ekiplerinin yanına gitmeye çalıştığı, göstericilerin yoğun tepkisi üzerine olay yerinden hızla uzaklaşmışlardır.
Olay yerinden tüm cenazeler kaldırıldıktan sonra, olay yerinde kalan doku parçalarının tespit edilmesi işlemi için de iki avukatın refakat ettiği, parçaların tümünün toplandığını rapor etti.
"Devlet yaşam hakkını ihlal etti”
İHD, 11 Ekim’de de Ankara Emniyet Müdürlüğü İHD Genel Başkanı ve KESK Genel Başkanı tarafından aranarak yaşamını yitirenlerin anılması ve uğurlanması ile ilgili bilgi verilmiş ve engelleme yapılmaması istenmesine rağmen Ankara Valisi ve Emniyet Müdürü Türkiye tarihinin en büyük saldırısı karşısında insani görevlerini yerine getirmediğini bildirdi.
11 Ekim’de alanın temizlendiği ve çalışma yapılmadığını gözlemleyen İHD, anma için toplananlara biber gazı sıkıldığını, Sıhhiye meydanına ulaşan sayısının birkaç bine ulaşması ile caddenin fiilen araç trafiğine kapatıldığını ifade etti.
Otopsiler yavaş ilerliyor
Raporda, Tıp Kurumu’nun otopsi masası sayısının 6 olduğu, otopsilerin yaklaşık 1,5 saatte yapıldığı ve bu nedenle beklemelerin yaşandığı görüldüğü, 11 Ekim Pazar öğlen saati itibari ile toplam 51 otopsi yapıldığı ve işlemin birkaç gün daha devam edeceği gözlemlendiği belirtildi.
10 Ekim 2015 Ankara Emek, Demokrasi ve Barış Mitingi”nde yaşam hakkı ve toplanma özgürlüğünün ağır bir şekilde ihlal edildiğini vurgulayan İHD, devletin yaşam hakkı bakımından gerçekleşen ağır ihlali önleme görevini yapmadığını ifade etti.
Raporda şu gereklilikler dile getirildi:
1- Ankara Garı önündeki arkadaşlarımıza yönelik 2 canlı bomba saldırısı insanlığa karşı suç kapsamındadır. Bu katliamı gerçekleştirenleri, azmettirenleri ve görevini yapmayarak katliama sebebiyet verenleri lanetliyor ve kınıyoruz.
2- Başta İçişleri Bakanı olmak üzere, Ankara Valisi ve Emniyet Müdürü ile diğer ilgili sorumluları önleme görevini yerine getirmemeleri nedeni ile istifaya davet ediyor ve bu kişiler hakkında soruşturma açılmasını talep ediyoruz.
3- Ulusal yas ilanı kararına uymayan veya bu kararı göstermelik bir şekilde uygulayan ve ayrıca Cenazeye saygı göstermeyerek anma toplantısı yapmamızı engelleyen Ankara Valisi ile Ankara Emniyet Müdürü hakkında bu suçlardan dolayı da etkili soruşturma açılmalıdır.
4- AİHM, Jordan /İngiltere davasında (2001) daha sonra “Jordan prensipleri “ olarak da anılacak olan 5 prensipten söz etmiştir. Bu prensiplere göre,
Soruşturma makamları yaşam hakkı söz konusu olduğunda resen harekete geçmelidir.
Bağımsız soruşturmacı olmalıdır.
Olayla ilgili tüm bilgi, belge, rapor ve tüm kanıtlar usulüne uygun toplanmalıdır.
Hemen harekete geçilmeli ve makul bir hızla soruşturma ilerlemelidir.
Bu süreç –soruşturma ve kovuşturma süreçleri – kamusal denetime açık olmalıdır.
Soruşturma bu ilkelere uygun yürütülmeli ve bu kapsamda yayın yasağı derhal kaldırılmalıdır.
6- Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı etkili soruşturma (Jordan Prensipleri) yöntemleri kullanarak canlı bombaların kimliğini tespit etmeli, bu kişilerin ilişkili oldukları yapıları açığa çıkarıp katliamı tüm boyutları ile yargı önüne taşımalıdır.
7- Katliamın, siyasal ve sosyal sonuçları göz önüne alınarak her yönüyle aydınlatılması için TBMM’de Araştırma Komisyonu kurulmalıdır.”