T24 Haber Merkezi
Kırklareli'nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesinde yaşanan sel felaketinde 'Sisli Vadi' bungalov evlerinde tatil yapan 6 kişinin ölümüne ilişkin davada mütalaasını sunan savcı, 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmaya sebep olma' suçundan yargılanan 1'i tutuklu 4 sanığın 6 kez ayrı ayrı 'Olası kastla ölüme sebebiyet verme' suçlarından cezalandırılmasını talep etti.
Demirköy ilçesi İğneada beldesinde 5 Eylül 2023'te kuvvetli yağış nedeniyle 'Longoz Ormanları'ndaki Sisli Vadi'deki turistik bungalov evlerin olduğu bölgede sel oluştu. Dere içinde kurulan bungalov evlerde tatil yapan Doktor Selman Bağışlar, eşi Mihriban Bağışlar, Suna Duman, emekli öğretmen Raile Şimşek, eşi Ahmet Baki Şimşek ile tesis müdürü Ümit Solmaz, sel sularına kapılıp yaşamını yitirdi. Olayla ilgili yürütülen soruşturmada, 'Sisli Vadi' adıyla kurulan ve sele kapılan 18 bungalov evin ruhsata aykırı olarak inşa edildiği ortaya çıktı.
Yıkım kararı verilmiş
Özel İdare tarafından mühürlenen işletme hakkında yıkım kararı verildiği de anlaşıldı. Ancak yıkım kararına rağmen 'Sisli Vadi' adı altında sosyal medyada tanıtılan bungalov evlerin, vergi levhasında faaliyet alanı olarak 'karma çiftlik' olarak gösterildiği tespit edildi. 'Bitkisel veya hayvansal üretim konusunda uzmanlaşma olmaksızın üretim' adıyla faaliyet yürüttüğü belirlenen tesislerin tanıtımının, sosyal medya hesaplarından, 'Doğada uyanmak, doğaya uyanmak', 'Oksijeni bol, stresi az' ifadeleriyle yapıldığı belirlendi.
Sanıklar için 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası
Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sürdürdüğü soruşturmada, firmanın sahibi Bülent Bayrak hakkında, 'Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma' suçundan gözaltı kararı verildi. Keşan'da yakalanan Bayrak ile firma yöneticileri Sevcan Ulutürk ile Cenan Aydın tutuklandı. Ulutürk ile Aydın, daha sonra avukatlarının itirazı sonrası tahliye edildi. Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın olaya ilişkin hazırladığı iddianame, Kırklareli 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edildi. İddianamede, tutuklu Bayrak ile şirket yöneticilerinden Büşra Gökgöz, Cenan Aydın ve Sevcan Ulutürk hakkında 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmaya sebep olma' suçundan 3 yıldan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istendi.
Bilirkişi raporu hazırlandı
Sanıkların yargılandığı Kırklareli 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin olay yerinde bilirkişi heyeti ile keşif yapılmasına karar vermesinin ardından bölgede 28 Haziran'da oluşturulan heyet, keşif yaptı. Bilirkişi heyetindeki İstanbul Teknik Üniversitesi'nden inşaat mühendisi-mimar Doç. Dr. İsmail Dabanlı, meteoroloji mühendisi Doç. Dr. Elçin Tan, inşaat mühendisi Dr. öğretim üyesi H. Emre Alçiçek ve jeoloji mühendisi Dr. Orhan Yavuz'un hazırladığı rapor, mahkemeye sunuldu. Olay yerinin krokileri ve fotoğraflarının da yer aldığı 21 sayfalık raporda, tutuklu sanık Bülent Bayrak, tutuksuz yargılanan Cenan Aydın, Büşra Gökgöz, İl Özel İdaresi 'asli kusurlu' bulundu. Sevcan Ulutürk'ün kusuru olmadığı tespit edildi.
Bakanlık olumsuz görüş vermiş
Raporda, yapılar için Kırklareli Valiliği'nin Tarım ve Orman Bakanlığı'na başvurusunda bakanlığın olumsuz görüş verdiği ve imar plan sürecinin sona erdiği belirtilerek, bütün ruhsatsız yapılar hakkında yıkım kararı verildiği kaydedildi. Karara rağmen inşaatların ruhsatsız olarak yapıldığı, turizm amaçlı yapıların inşaat ruhsatı ve yapı kullanım izni belgesine ulaşılamadığı belirlendi.
"6 kez ayrı ayrı olası kastla öldürmeye sebebiyet verme"
Sanıkların yargılandığı Kırklareli 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün 6'ncı duruşma görüldü. Duruşmada tutuklu sanık Bülent Bayrak hazır bulunurken, tutuksuz yargılanan sanıklar Büşra Gökgöz, Cenan Aydın ve Sevcan Ulutürk, SEGBİS üzerinden katıldı. Duruşmada savcı Uğur Öztürk, sunduğu mütalaasında, 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmaya sebep olma' suçundan yargılanan 1'i tutuklu 4 sanığın 6 kez ayrı ayrı 'Olası kastla ölüme sebebiyet verme' suçlarından cezalandırılmasını talep etti.
Yapıların yapıldığı yerin mevkisi, yapıların söz konusu araziye uygun olmayacak şekilde herhangi bir teknik destek almaksızın basit usulde yapıldığı belirtilen mütalaada, "Söz konusu bölgede tekrarlayan sel olayları, sanıkların belli bir boyuttaki su baskınına mevcut yapıların dayanamayacak ve yapıda bulunan kişilerin hayatını kaybedebileceklerini veya yaralanacaklarını, sel olayı ile ilgili olarak yapılan uyarılara rağmen gerek yapının yapılış aşamasında gerekse yapı yapıldıktan sonra söz konusu neticeyi kabullenerek herhangi bir önlem almaksızın konaklamak amaçlı müşteri almaya devam etmeleri dikkate alındığında sanıkların, maktuller Ahmet Baki Şimşek, Mihriban Bağışlar, Rahile Şimşek, Selman Bağışlar, Suna Duman ve Ümit Solmaz'a karşı ayrı ayrı olası kast ile öldürme suçunu işlediği, yine katılan Kerem Şimşek'in meydana gelen olayda vücudunda kemik kırığı meydana gelecek şekilde, hayati tehlike geçirecek derecede yaralanması, diğer katılanlar Hüseyin Duman ve Mila Duman'ın ise BTM ile giderilebilir şekilde yaralanması sebebiyle katılanlara yönelik olası kast ile yaralama suçunu işledikleri anlaşılmakla, sanıklar Büşra Gökgöz, Cenan Aydın, Bülent Bayrak ve Sevcan Ulutürk'ün maktullere karşı 6 kez ayrı ayrı olası kastla ölüme sebebiyet verme eylemlerine uyan Türk Ceza Kanunu 81/1, 21/2, 53, 63 maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarına" denildi. Mütalaada, Bülent Bayrak'ın tutukluluğunun devamı ve diğer sanıklar Büşra Gökgöz, Cenan Aydın ve Sevcan Ulutürk'ün de tutuklanması talep edildi. Sanıkların avukatları, davanın 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmaya sebep olma' suçundan sürmesi gerektiğini belirterek, savunmalarını yapmaları için süre talebinde bulundu.
"Katil değilim"
Tutuklu sanık Bülent Bayrak, yaptığı savunmada mütalaayı reddederek bilinçli ya da bilinçsiz olarak kimsenin ölümüne, yaralanmasına neden olmadığını söyledi. Yaşanan olayın bir afet olduğunu savunan Bayrak, mütalaada yağış miktarı ve doğal afetlere yer verilmediğini belirterek, "Daha önce olan yağışlarda hiçbir yere zarar gelmemiş, setin yıkılmasıyla burada bulunan ağaçlar da zarar gördü. Kütükler bölgede duruyor, yaşları incelenebilir. Safiye Yaşa'ya da ayrıca teşekkür ederim. İlk defa kendimi açıkladım. Lafımı kesmeden beni konuşturdu. Bu yağış miktarı sonrası oluşan selde bu ağaçlar da zarar gördü. Mahkeme heyetine sunmak istiyorum. Sel öncesinde bulunan ağaçların ve sonrasın da oluşan manzaranın fotoğraflarını sizlere sunuyorum. Hatta çok vaktim oldu. Karakalem çalışması ile de çizdiklerimi mahkemeye sunmak istiyorum. Katil değilim, hayatımda karıncaya zarar vermedim. Hiçbir kötü alışkanlığımda yok. Tahliyemi talep ediyorum" dedi. Bir süre ara verilen duruşmada, sanık Bayrak'ın tutuklu halinin devamına, diğer sanıkların adli kontrol şartlarının devamına karar verilip, duruşma ertelendi.
"Emsal teşkil etmesini istiyoruz"
Duruşmanın ardından selde kızı Mihriban Bağışlar ile damadı Selman Bağışlar'ı kaybeden Safiye Yaşa ve avukatlar, basın açıklaması yaptı. Avukat Mehtap Kaya, "Başından beri süreci takip ettiğimiz, en başından beri bunun doğal afet olmadığını, buradaki insanların ihmalle ölmediğini, bu insanların kasten, sonuçları görülerek öldüğünü iddia etmiştik. Bu kapsamda savcılıkça mütalaa bugün itibarıyla tebliğ edildi. Dolayısıyla 6 kişinin ölümüne sebep olmaktan 6'şar kez ayrı ayrı olası kastla sanıkların yargılanması gerektiğini savcı bey mütalaa etti. Bizler de bu hükmün Türkiye'de, ihmallerle öldürülen ve üzeri kapatılan dosyalara emsal teşkil etmesini ümit ediyoruz. Çünkü bunlar taksir gibi çok hafif suçlarla değil, ağır cezalarla yargılanması gerekmektedir ki insanların artık bu ülkede bu şekliyle belirli nüfuzları da kullanmak suretiyle dere yataklarına turizm tesisleri yapmak yahut da kolonları kesip de insanlara evler yaparak o evlerde ölüme terk etmek gibi suçların bu kadar hafif yargılanmaması yönünde bir emsal teşkil etsin istiyoruz. Dolayısıyla artık sona doğru geldik diye düşünüyorum ve inşallah da adalet tecelli edecek ve bu hükümle herkes için caydırıcı bir ceza haline gelecek" dedi.
"Olası kasttan ceza bekliyoruz"
Safiye Yaşa, davanın başlangıcının yanlış olduğunu savunarak, şunları söyledi:
"Bizler ülkedeki adalet sistemine güveniyoruz, güvenmek istiyoruz. Bizi inandırsınlar, güvendirsinler demiştik. Başlangıcı çok acı başlamıştı. Çünkü soruşturma savcısı birçok delili yok saydı. Geçen duruşmada kamera kayıtlarının çıkartılmasına karar verildi ve kamera kayıtları Ankara jandarma kriminalde. Dün görüştük, bizler de bilgi almaya çalışıyoruz. Dediler ki; bu diskler çok zarar görmüş. Sabırla bekliyoruz, 'İçerisindeki veriler, çıkartılmaya çalışılıyor' dediler. Eğer bu veriler çıkartılamazsa, diskler öyle kolay kolay zarar görmüyor. Bu disklerin zarar görmesi için yüksek dereceli fırınlarda yakılması gerekiyor. Şimdi jandarmadan 'Yüzde 90'ı kurtarılıyor' diye öğrendik. Veri firmalarından çıkarılmasını bekliyoruz. Şimdi olası kasttan mütalaa verildi. İnşallah olası kasttan ceza alacaklarına da inanıyorum. Benim iki canım, toplamda da 6 can gitti. Onlar bir sivrisinek değildi, bir candı ve en önemli haklarını ellerinden aldılar, öldürdüler, çok açık. Başta da söylemiştim, şu anda da söylüyorum; bu bir cinayettir. Çünkü Bülent Bayrak'ın ve avukatlarının iddia ettiği tüm deliller, dosyada iki bilirkişi bir de ek bilirkişi raporu var, bunlar çürütüldü zaten. Şimdi olası kasttan ceza bekliyoruz" (DHA)
"Yunanistan’da Müslüman, Türkiye’de gavur tohumu"; Kayıp bir kuşağın hikâyesi 'Mübadele' |