Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin, 28 Kasım 2015 tarihinde Sur’da yaptığı açıklamanın ardından çıkan çatışmada yaşamını yitirmesiyle ilgili 5 yıl sonra açılan davanın ilk duruşması yarın görülecek. Davada 3 polis ve bir PKK’lı yargılanıyor.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Sur’da çatışmalardan zarar gören Dört Ayaklı Minare önünde açıklama yapmak istemişti. 28 Kasım 2015 tarihinde açıklama yapan Elçi, “Bu tarihi bölgede, birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz” çağrısında bulunmuştu. Ancak Elçi yaptığı açıklamadan dakikalar sonra çıkan çatışmada yaşamını yitirdi. Elçi’nin vurulduğu çatışma Gazi Caddesi’nde, iki PKK üyesi ile polisler arasında çıkmıştı, bu sırada Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur isimli iki polis yaşamlarını yitirmişti. PKK üyeleri basın açıklamasının yapıldığı sokağa girmesi ile çatışma buraya sıçramıştı.
5 yıl sonra iddianame hazırlandı
Evrensel'den İnanç Yıldız'ın haberine göre olaydan 5 yıl sonra soruşturma tamamlanarak, 20 Mart 2020 tarihinde hazırlanan 41 sayfalık iddianame Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İlk duruşma için 21 Ekim 2020 tarihine gün verildi. İddianamede Elçi’nin vurulduğu sırada sokakta silahlarını ateşledikleri İngiltere’de hazırlanan raporla tespit edilen ihraç edilen polis memuru M.B. ile halen aktif görevde bulunan polis memurları S.T. ve F.T. hakkında ‘bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek’ suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istendi.
Ayrıca iki polisin öldürülmesiyle ilgili PKK üyesi Uğur Yakışır’ı ‘devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak’ ve iki kez ‘kamu görevlisini kasten öldürmek’ suçlarından toplam üç kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapisle cezalandırılması talep edildi. Yakışır hakkında Tahir Elçi’yi ‘olası kastla öldürmek’ suçundan 20 yıl, polis memuru S.T.’yi ‘öldürmeye teşebbüs etmek’ suçundan 20 yıl ve ‘ruhsatsız silah bulundurmak’ suçundan beş yıl olmak üzere 45 yıl hapis cezası daha istendi.
Ölüme neden olan tespit edilemedi
Olay yeri incelemesi Tahir Elçi’nin yaşamımı yitirmesinden yaklaşık 5 ay sonra, 17 Mart 2016 tarihinde yapılmıştı. İddianamede bu kısımla ilgili yaşanan çatışmalardan kaynaklı bu tarihte olay yeri incelemesinin yapıldığını ifade edilerek, ancak bölgenin olay yeri özelliğinin büyük ölçüde yitirdiğinin belirlendiği ve yapılan incelemelerden bir netice elde edilemediği belirtildi. İddianamede adli tıp ve bilirkişi raporuna göre; Tahir Elçi’nin ölümüne neden olan atışın hangi silahtan ve açıyla gerçekleştiğinin tıbben ve fiziken bilenemeyeceği dile getirildi. Yine incelenen mermi çekirdeklerinde, boş kovanlarda, plastik ve metal kutular ile birçok materyalde herhangi bir eşleşmenin yapılamadığı belirtildi.
Diğer bir nokta ise cinayetin işlendiği sokakta bulunan güvenlik kameraları Elçi’nin vurulma anını kaydetmemişti. Polis kamera görüntülerinde ise 13 saniyelik bir kesinti bulunuyordu. İddianamede bu kısımla ilgili söz konusu dosyalar üzerinde yapılan montaj ve kurgu tetkikinde bütünlük sağlandığını, manipülasyon düşündürür bir ize rastlanmadığı ifade edildi.
Rapor, 3 polise işaret etti
Yaşanan bu durumlar üzerine Diyarbakır Barosu’nun talebi üzerine, Goldsmiths, Londra Üniversitesi bünyesinde çalışan Forensic Architecture (Adli Mimarlık) isimli kuruluş tarafından Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin ayrıntılı üç boyutlu canlandırılmalı bir teknik rapor hazırlandı. İddianamede bu rapora da yer verilerek, “Tahir Elçi’nin saat yaklaşık 10:55’de 7 saniyelik 12 karelik bir süre diliminde tek bir mermi ile vurularak öldürüldüğü, örgüt mensuplarının ikisinin de öldürücü atış yapmamış oldukları, olay yerinde bulunan şüpheli 3 polis memurunun Tahir Elçi’ye yönelik doğrudan ateş hatlarının mevcut olduğu, polis memurlarından A ile kodlananın olay tarihinde Uğur Yakışır tarafından karnından yaralanan S.T. olduğu, C ile kodlanın M.S. polis memuru olduğu, D ile kodlanan F.T. polis memuru olduğu, “C” ile kodlandırılanın Tahir Elçi’ye yönelik açık ve engelsiz bir ateş hattı ile silahını ateşlediği, olay yerindeki polis memurlarından hangisinin kesin olarak Tahir Elçi’nin ölümünden sorumlu olduğunun tespiti mümkün olmamakla birlikte kuvvetli suç şüphesi altında olan polis memurlarının saptandığı belirtilmiştir” denildi.
Başsavcılığın olay yeri değerlendirmesi
İddianamede Tahir Elçi’nin ölümüne neden olan mermi çekirdeğinin ele geçirilemediği, bu nedenle Elçinin başına isabet eden mermi çekirdeğinin kimin silahından çıktığının net olarak tespit edilemediği ifade edilerek, şu değerlendirme yapıldı: “M.S. F. T. ve S.T.’nin, silahlarıyla terör örgütü üyelerine doğru ateş ettikleri esnada, mesleki tecrübe ve yetenekleri ile kaçan terör örgütü üyelerini etkisiz hale getirecekleri ve olayda başka bir şahsa zarar vermeyecekleri inanç ve düşüncesiyle hareket ettikleri, maktül Tahir Elçi’nin ölümü şeklinde gerçekleşen neticeyi istemedikleri kabul edilmiştir”
Tahir Elçi’nin ölümüne neden olan mermi çekirdeğinin ele geçirilememesi ve maktülün vurulma anının ve bulunduğu pozisyonun görüntüsünün bulunmaması dikkate alındığında; PKK/KCK terör örgütü üyeleri olan Uğur Yakışır ve Mahsum Gürkan’ın silahından çıkan kurşunlardan birinin de maktül Tahir Elçi’ye isabet etmiş olabileceği…”
"İddianame, tam bir hayal kırıklığı"
Elçi’nin yaşamını yitirmesinin ardından Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, “Kim bunu yaptıysa ortaya çıkarılacaktır” sözünü vermişti. Ancak cinayetin aydınlatılması yönündeki tüm çağrılara ve kamuoyu baskısına rağmen soruşturma etkin yürütülmediği belirtildi. İddianameden sonra Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, “4 yıl 4 aydan bu yana devam eden soruşturma sonucunda hazırlanan İddianame, tam bir hayal kırıklığı. İddianamenin mantığı tam olarak şu: İşi örgüte yığ ve kurtul. Görünen o ki gerçeğin üstü bir kez daha örtülecek ve gerçek failler cezasız kalacak.” twiti atmıştı.