IPI Yönetim Kurulu üyesi Davut Kuttab, Cumhuriyet'e yönelik operasyon kapsamında Kadri Gürsel için yazdı.*
Sevgili Kadri, Bugün seni özledik. Yönetim kurulu toplantımızı sensiz yaptığımıza üzüldük. Gazetecilik yaptıkları için senin gibi hapiste olan meslektaşlarımızı andık.
Eşin Nazire’nin dünya kongremizin açılışında yaptığı konuşma ve oğlunun, tutukluluğunun 100. gününde yapılandan daha etkin bir protestoyu 200. günde nasıl aşabileceğimize dair sorusundan bahsetmesi, hepimizin gözlerini yaşarttı. 200 gün önce sadece ailenden ve arkadaşlarından değil, okurlarından da koparıldın. Hâkim yüzü görmeden, gerekli hukuki süreçlerden yoksun bırakılarak hapiste tutulduğun bu haksız cezalandırma sonucu hepimiz, fikirlerinden ve kanaatlerinden yoksun bırakılmakla cezalandırılmış durumdayız.
Cumhuriyet’teki köşeni okuyanlar her yerde. Birkaç ay önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a iletilmek üzere bir mektubu ilettiğimde, onun ofisinde çalışan bir kişinin, seni şahsen tanımadığını ama yazdıklarını takip ettiğini öğrenince şaşırmıştım. O kadın da bizimle aynı nedenlerle senin serbest bırakılmanı istiyor, aynı zamanda dürüst, açık ve samimi yorumlarını özlediğini söylüyordu. Diğer tutuklu gazetecilerle birlikte düşünüldüğünde, fikir insanlarına karşı bir katliama tanıklık ettiğimizi söyleyebiliriz. Eşin ve IPI Türkiye Ulusal Komitesi’nden arkadaşlarınla beraber sohbet ederken Arap Körfezi’ne bakan Katara köyündeki Lübnan restoranında yediğimiz yemek aklıma geldi. Temmuzda ilk duruşma için hâkim karşısına çıkacağını öğrendik. Bunun bu kadar uzun bir süre gerçekleşecek olması bile bir ceza olduğunun kanıtı. Buna karşın herkes serbest kalacağından umutlu.
Çünkü, geçmişte senin tutuklu başka gazetecilerden bahsederken söylediğin gibi, tüm suçlamaların tamamen temelsiz olduğunu biliyoruz. Tartışmalı anayasa referandumu sonrasında Türkiye’de kırmızı çizgi kalmadığı görülüyor. Ama gücün böylesine kullanılması aslında kuvvet değil, zayıflık belirtisidir. Profesyonel bir gazeteci ile teröristleri ayırt etmek bu kadar zor olmamalı. Dünya kongremiz sırasında delegeler #FreeTurkeyJournalists (Türkiye’de gazetecileri serbest bırakın) yazılı dövizlerle ayağa kalktılar. Beş kıtadan tüm IPI delegeleri bu sloganda tek ses oldu. Kadri, seni özledik ama yakında kavuşacağımızdan da eminiz. Önümüzdeki günlerde dünyanın dört bir yanında düzenleyeceğimiz etkinliklerde yeniden bir arada olmayı umuyoruz. O güne kadar serbest kalacağın ve basın özgürlüğü denilen kutsal hakkı gazetecilere yakışır şekilde kutlayabileceğimiz bir etkinlikte buluşacağımız ümidindeyiz.