AKP ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile karşı karşıya gelmeden önce Fethullah Gülen'e en yakın isimler arasında yer alan ve cemaatin kurumsal yüzü olan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nda başkanlık da yapan Hüseyin Gülerce, cemaate ağır eleştirilerini sürdürüyor.
Gülerce son yazısında, "F. Gülen, 12 Eylül 2010 referandumunda yüzde 58 Evet’i kendi hesabına kullanmaya kalktı. Erdoğan’ın hüsnü zannından, iyi niyetinden istifade ederek 2010’da HSYK ele geçirildi. Bu, askeri darbelerden daha etkili bir darbeydi... Gizli, sinsi, siyaseti ve yönetimi yönlendirme, etkileme ve kontrol altına alma hazırlıkları aleniyete döküldü" görüşünü öne sürdü.
Hüseyin Gülerce’nin Star’da “2 Kasım sabahı AK Parti” başlığıyla yayımlanan (30 Ekim 2015) yazısı şöyle:
AK Parti inşallah 1 Kasım akşamı tek başına iktidara gelecek. Benim gibi düşünenler için halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı olarak Sayın Erdoğan ile birlikte, Sayın Davutoğlu Başbakanlığındaki hükümet, Türkiye’nin yarınları için büyük bir fırsat demek.
13 yıldan beri AK Parti; darbe tehditlerine, 27 Nisan 1997 muhtırasına, kapatılma çökmesine rağmen askeri vesayete boyun eğmedi. Bilhassa, 28 Nisan’da muhtıracılara verilen cevap, o dik duruş, demokrasi tarihimizde vesayete ilk defa “yeter” demek, tarihî bir dönüm noktasıdır.
Askeri vesayet durduruldu ama hiç ummadığımız, tahmin etmediğimiz başka bir vesayet mayalandı. F. Gülen, 12 Eylül 2010 referandumunda (ki, vesayetin belini kıran, statükonun elini kolunu bağlayan demokrasi tarihimizin en önemli dönüm noktasıdır) yüzde 58 Evet’i kendi hesabına kullanmaya kalktı. Erdoğan’ın hüsnü zannından, iyi niyetinden istifade ederek 2010’da HSYK ele geçirildi. Bu, askeri darbelerden daha etkili bir darbeydi. Ardından Yargıtay’a tek elden hazırlanmış bir liste ile atamada rol aldılar. Gizli, sinsi, siyaseti ve yönetimi yönlendirme, etkileme ve kontrol altına alma hazırlıkları aleniyete döküldü. Telefon dinlemeleri, kumpaslar, şantajlar konuşulmaya başlandı. Güç zehirlenmesi ile 7 Şubat 2012’de MİT müsteşarı üzerinden AK Parti’yi alaşağı etmek cüretiyle bir düğmeye bastılar. Gezi olaylarında rol aldılar, 17/25 Aralık darbesiyle boy gösterdiler. Yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara’nın CHP’ye geçmesi için var güçleriyle bu partiye destek verdiler. Yine başarılı olamadılar. Bu defa Cumhurbaşkanlığında çatı adayı desteklediler. Yine başarılı olamadılar. Son kozlarını 7 Haziran seçimlerinde oynadılar, HDP’yi desteklediler. HDP barajı aşınca, AK Parti tek başına iktidar olamadı. Bu defa başardıklarını düşündüler ve CHP-MHP-HDP hükümeti için medyaları vasıtasıyla siyasi baskıya kalkıştılar. MHP geçit vermedi.
Şimdi iki gün sonra bir yeniden seçim var. Yanlarında CHP ve HDP yine Erdoğan’ı durdurmak, AK Parti’yi tek başına iktidar olmaktan uzaklaştırmak için çılgınca işler yapıyorlar. Medya özgürlüğüne sığınıyor, “zalimin karşısına dikilmek dinin emri” diyorlar. ABD’de ve AB’de Türkiye’yi jurnalliyor, Yahudi lobisinin desteğinde imzalar topluyorlar. Savruldukça savruluyorlar. İnşallah başaramayacaklar ve AK Parti tek başına iktidara gelecektir. Bu defa da seçime hile karıştı saldırısı başlatacaklar...
2 Kasım sabahı, yaşadığımız bütün gerilimleri azaltacak, ülkenin ve siyasetin yükselen tansiyonunu düşürecek bir AK Parti’yi, heyecanla bekleyen büyük bir çoğunluk var. Meşhur balkon konuşmalarının da ötesinde, Sayın Cumhurbaşkanımızdan ve Sayın Başbakanımızdan herkesi kucaklayan, “bu memleket bizim, hepimizin” atmosferini dalga dalga yayan, bir bahar iklimini özlüyoruz. Kavga bize yakışmaz, bize sevgi düşer, bize barış yakışır diyen yürek sesinin, gönül tellerini titrettiği bir çağrı duyulmalı, 2 Kasım sabahı...
Bu ülkede kutuplaşmayı bitirecek tek siyasi güç, Türkiye’nin her bölgesinden oy alan AK Parti’dir. Barışı ve huzuru, tevazu kanatlarını açan galipler getirebilir. AK Parti, bütün umutlarımızı yeşertebilir.
2 Kasım sabahı, bütün vatan evlatlarını kucaklayan ama ihanetlerine devam etmekte inat edenlerin de bileğini büken bir AK Parti özlemi var. Hukukun üstünlüğünü koruyarak, Türkiye’yi çelmelemek isteyenlere asla taviz verilmemeli. Adalet, şefkat, merhamet yanında, devletin gücü dosta düşmana kabul ettirilmeli.
2 Kasım sabahı, demokrasi, güvenlik, huzur ve istikrar müjdesi için dua ediyoruz.