Türkiye’nin Suriye’de izlediği, cihatçılara dönük politikasından başından beri en fazla şikâyet eden Amerikan devlet birimi Pentagon’un sahada işi devralırken, CIA’nin geriye çekilmesinin Ankara'nın 'sıkıntı yaşamasına' yol açtığını söyleyen Hürriyet Gazetesi Washington Temsilcisi Tolga Tanış, "Türkiye o kadar da yalnız değil" diyerek "Çünkü Ankara’nın Washington’da yönetimi Kürtler konusunda ikna etme çabalarına en çok destek veren kesim kim biliyor musunuz? İsrail lobisi" iddiasında bulundu.
Tolga Tanış, yazısında "Beyaz Saray’ın İran’ı içine alan yeni bölge politikalarından sonra bölgede birbirine yaklaşan iki eski hasım arasında bir ikinci bahar yaşanıyor şimdi" ifadelerine yer verdi.
Tolga Tanış'ın Hürriyet'in bugünkü (28 Şubat 2016) nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:
Pazar günleri çıkan çengel bulmacalar gibi düşünün.
Dün devreye giren ateşkesten sonra Suriye’de iyice karman çorman hale gelmiş durumu, Washington politikaları ekseninde mümkün olduğunca açık aktarmaya çalışacağım.
*
Ateşkesin Rusya ve Esad Rejimi yüzünden zor olduğunu savunuyor Washington.
Ama sahadaki durum, Amerikalıların eylemleri açısından da yeterince karmaşık.
Mare’de şimdi Amerikalıların iki farklı biriminin destek verdiği iki ayrı güç burun buruna.
Bir tarafta Silahlı Kuvvetler Yasası’na (Title 10) göre açık operasyon yürüten Pentagon’ın ortağı YPG.
Diğer yanda Suriye’de Ulusal Güvenlik Yasası’na (Title 50) göre örtülü operasyonlar yürüten CIA’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Kuzey Cephesi güçleri.
Hayır, Pentagon Mare’de YPG’yi doğrudan desteklemiyor.
YPG’nin IŞİD’le savaşına Türkiye’nin kırmızı çizgisi Fırat Nehri’nin doğusunda katkı sağlıyorlar.
Haseke’de, Rakka’da.
Ama bir ayrım yapıp Mare’dekilere Afrin Kürtleri deseler de aslında ikisi de YPG.
Ve şimdi ateşkes uygulanırsa IŞİD’le Mare’nin güneyinde çarpışmaya hazırlanan Afrin Kürtlerine de hava desteği sunmayı düşünüyorlar.
Yani Pentagon, kendi adamlarının CIA’nin adamlarını kendi başlarına yenmesini, sonra da beraber IŞİD’le savaşmayı bekliyor.
*
Buna Washington’da “Title10-Title 50” çatışması diyorlar.
Ama benim konuştuğum CIA destekli gruplar hiç de öyle iki birim arasında bir ihtilaf varmış gibi düşünmüyor.
Daha ziyade bunu Pentagon’un Suriye portfolyosunu CIA’den devralması gibi görüyorlar.
Bu açıdan da kendilerini bir ölçüde yarı yolda bırakılmış hissediyorlar.
O zaman CIA neden işin içinde?
Ona verdikleri cevap da şu:
“Esad’ı devirmek için değil, Türkler ve Suudilerin ne yaptıklarını kontrol etmek için halen işin içindeler.”
Bu ne demek?
CIA’nin muhaliflere destek sağladığı iki merkez var.
Biri Türkiye’deki MOM. Yarı İngilizce yarı Türkçe olarak uydurulmuş,
“Military Operations (askeri operasyonlar) Merkezi”nin kısaltması. Aynı zamanda İngilizce “anne” demek.
Eskiden Hatay Reyhanlı’dayken şimdi Gaziantep’e taşınan yer.
Diğeri de Ürdün’deki MOC (Military Operations Command).
CIA, MOM ve MOC üzerinden gruplara destek sağlarken uzun süredir özellikle Suudilere karşı bir konuda direniyor.
Suudiler muhaliflere, ısı güdümlü omuz üstü uçaksavar MANPAD verilmesini istiyor.
Ama CIA de bunu kabul etmiyor.
“Amerikalıların kırmızı çizgisi MANPAD’ler” dedi bir muhalif temsilcisi. Niye?
Çünkü bunları radikallerin eline geçmesini ve Amerikan uçaklarını tehdit etmesini istemiyorlar.
*
İşte bu resim, Türkiye’nin YPG konusunda Washington’da yaşadığı sıkıntıları da üç aşağı beş yukarı anlatıyor.
Türkiye’nin Suriye’de izlediği, cihatçılara dönük politikasından başından beri en fazla şikâyet eden Amerikan devlet birimi Pentagon’un işi devralırken, CIA’nin geriye çekilmesi.
Ve bu sırada Pentagon’un güvenini kazanan YPG’nin öne çıkması.
Hayır o kadar da yalnız değil Türkiye.
Çünkü Ankara’nın Washington’da yönetimi Kürtler konusunda ikna etme çabalarına en çok destek veren kesim kim biliyor musunuz?
İsrail lobisi.
Haberler çıkmaya başladı zaten.
Amerikan Yönetimi’ni PKK ile YPG arasında bağı görmeye davet edenler...
Yönetim’de Kürtler konusunda ikilik oluştuğunu savunan Kongre kaynaklı haberler...
Beyaz Saray’ın İran’ı içine alan yeni bölge politikalarından sonra bölgede birbirine yaklaşan iki eski hasım arasında bir ikinci bahar yaşanıyor şimdi.
*
Zor olacak ateşkes.
Ancak bütün bu karmaşık tablonun dışında asıl sorun, bu işte ortak görünenlerin bile birbirlerine dürüst davranmayıp, herkesin diğerini idare etmeye çalışması.
Rusya/İran ve Esad Rejimi cephesinin ne istediği belli.
Ama ABD-Türkiye ve Kürtlere bakınca...
Amerikalılar bir yandan Kürtleri Ruslara kaptırmamak ve IŞİD’e karşı ilerleme sağlamak için Kürtleri idare ediyor.
Bir yandan da türlü sözler ve vaatlerle Kürtleri terörist sayan Türklerle işbirliğini sürdürüyorlar.
Kürtler için öncelik batıdan doğuya Afrin ve Kobani, Cizire kantonlarını birleştirmek.
Ama bunu yaparken hem bir yandan Ruslarla Azez’de işbirliği yürütüyorlar.
Bir yandan da Rakka’ya girmeleri için kendilerini zorlayan Amerikalılara “Merak etmeyin gireceğiz” deyip Amerikalıları idare ediyorlar.
Türkler hem Amerikalılarla IŞİD’e karşı savaşta yer tutuyorlar.
Hem de Amerikalıların destek verdikleri bazı grupların sahada savaştıkları belli cihatçı gruplarla ilişki sürdürüyorlar.
*
Her şey bir yana...
İşin sizi ilgilendiren boyutu, Türk hükümetinin politikalarının artık bu tabloda bir etki gücünün kalmamış olması.
Ancak Ankara neden bu gidişatı açık bir şekilde ortaya koyup buna uygun çıkış yolları aramak yerine durumu farklı yansıtıyor?
Neden gerçekleri açıklamıyor?
Neden her şey kendi istediği gibi ilerliyormuş gibi yapıp işlerin daha da kendi aleyhine gelişmesine neden oluyor bilmiyorum.