Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, bugün Demokrasi ve Şehitler Mitingi'nin Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli siyasi mitingi olacağını belirterek, "İnşallah bir sıkıntıyla karşılaşmayız, huzur içinde, güvenlikli bir şekilde bu mitingi tamamlarız. Dosta güven, düşmana da korku salan bir miting olacak" dedi. Kurtulmuş, eski bakanlar Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Suat Kılıç ve Sadullah Ergin hakkındaki “FETÖ Silahlı Terör Örgütü yöneticiliğinden” suç duyurusuna ilişkin olarak, "isimler üzerinde konuşmayacağını" belirterek "Geçmiş iktidarlar döneminde bu yapınınnın iktidardan istifade ettiği açık mı açık. AK Parti iktidarı döneminde bu yapının iktidardan istifade ettiği açık mı açık" diye konuştu.
Kurtulmuş, CNN Türk'te Hakan Çelik'in sunduğu Hafta Sonu Programı'na katıldı. CNN Türk yöneticilerini darbe girişimi karşısında takındıkları tutum dolayısıyla tebrik eden Kurtulmuş, "Gerçekten o gün siz burada büyük bir demokrasi mücadelesi ve direnç gösterdiniz. Bu direnciniz de diğer medya kuruluşlarımızı da ciddi şekilde cesaretlendirdi" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin bir daha böyle karanlık bir gece yaşamamasını dileyen Kurtulmuş, "Son derece aşağılık, son derece hain bir geceydi. O gecenin en karanlık anında bile şunu söyledik, sabaha uyandığımızda Türkiye çok aydınlık bir Türkiye olarak uyanacak. Çok şükür öyle oldu. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Milletimizden gerçekten Allah razı olsun, emekleri var olsun." diye konuştu.
Bugün Yenikapı'da yapılacak mitinge değinen Kurtulmuş, "Bir kere bugün, inşallah şölen içinde bir miting yapılacak. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli siyasi mitingi bu mitingdir." değerlendirmesinde bulundu.
"Bu bir parti mitingi değil, Türkiye'nin mitingi"
Mitinge CHP ve MHP'nin genel başkanları ile partililerinin de katılacağını aktaran Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Aslında partilerin isimlerini dahi söylemeye gerek yok. Bu bir parti mitingi değil Türkiye'nin mitingi, milletimizin mitingi. Milletimiz 79 milyon, bütün renkleriyle bugün Yenikapı Meydanı'nda olacak. Ümit ediyoruz ki, inşallah kimsenin burnu kanamadan, büyük bir vakar içinde, olgunluk içinde Türk bayrağının dışında hiçbir bayrağa, flamaya yer verilmeyen miting, olgunluk içinde bitirilecek. Dünyaya da 72 düvele de Türkiye gerektiği zaman milli meselelerde nasıl yek vücut olur, tek yumruk olur bunu göstermiş olacak. Vatandaşlarımızın endişe etmesine gerek yok. Gönül rahatlığıyla mitinge gelsinler. İnşallah güvenlik sorunu olmayacak. En ince detaylarına kadar tedbirler alınmıştır. İnşallah bir sıkıntıyla karşılaşmayız, huzur içinde, güvenlikli bir şekilde bu mitingi tamamlarız. Dosta güven, düşmana da korku salan bir miting olacak."
Mitingin Cumhurbaşkanlığı tarafından organize edildiğini diğer kuruluşların da buna katkı sağladığını dile getiren Kurtulmuş, mitingin bir "devlet mitingi" olacağını ifade etti.
Bakanlar Kurulu'nun tüm üyelerinin farklı büyük şehirlere giderek burada yapılacak mitinglere katılacağını aktaran Kurtulmuş, kendisinin de Balıkesir'de olacağını söyledi.
HDP'ye resmi bir davet gitmemesi konusunda sorulan bir soru üzerine Kurtulmuş, bu partinin terör örgütü PKK ile arasına mesafe koymaması nedeniyle davet edilmediğini aktardı.
Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Türkiye'de halktan bu kadar çok oy almış, milyonlarca insanın oyunu almış bir parti olarak meşru siyaset zemininde kalın ve terörle, terör örgütüyle onların operasyonlarıyla aranızda hiçbir bağ olmadığını ortaya koyun. Maalesef bu süre içinde özellikle son yıllarda yani geçen sene 22 Temmuz'dan bu yana PKK ile devam eden bu mücadele sırasında ne yazık ki HDP, PKK ile arasına mesafe koyamadı. Zaman zaman örgütle içli dışlı görüntüler ortaya çıktı. Örgütün yaptığı eylemlere destek verdiği ortaya çıktı. Dolayısıyla Türkiye kamuoyunda maşeri vicdanda, sanki örgütün bir partisi gibi algı pekişmiş oldu. Bu algı ortadayken HDP'ye böyle bir resmi davetin gitmesi söz konusu olamazdı. Bundan sonraki süreçte de HDP'den beklentimiz terörle arasına, özel olarak söylüyorum sadece biz terörün her türlüsüne karşıyız diyen bir takım yuvarlak cümlelerle değil özellikle PKK terörünü lanetleyen, PKK terörünün en büyük düşmanının Kürt halkı olduğunu ortaya koyarak, bu bilinçle PKK terörünü bir kenara iten bir siyasetin içine evrilmeleri Türkiye'nin menfaatinedir. Kürt halkının menfaatinedir, HDP seçmeninin menfaatinedir ama bunu yapmakta maalesef son derece aciz kaldılar. Bunları yapamadıkları için de Türkiye kamuoyunda sanki terörün partisi, terörün gölgesinde kalan bir parti olarak algılandı ve bugünkü meydana da onun için davet edilmedi."
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki vatandaşların da darbe girişimine karşı düzenlenen mitinglere katıldığını aktaran Kurtulmuş, "Doğu Anadolu'da, Güneydoğu Anadolu'da bütün şehirlerin meydanlarını dolduran Kürt kardeşlerimize teşekkür borçluyuz. İstanbul'da, Ankara'da , İzmir'de de Kürt kardeşlerimiz geliyor onlar da demokrasiye sahip çıkan bu kalabalığın içinde yer alıyorlar. Çünkü biliyorlar ki bir askeri darbe, rengi ne olursa olsun, en büyük zararı Doğu ve Güneydoğu'ya veriyor. Bu halk 12 Eylül'de, 12 Mart'ta, 28 Şubat'ta bölge halkının ne büyük zararlar çektiğini kendileri biliyor, bölge halkımız biliyor. Burada medyunu şükran olduğumuzu ifade etmek isterim. Diyarbakır'da, Bitlis'te, Van'da, Doğu ve Güneydoğu'nun bütün şehirlerinde, en az batıdaki şehirlerimiz kadar Kürt kardeşlerimiz sokağa çıkmıştır. Bu hain darbeyi, FETÖ'cü çeteyi lanetlemiştir. Darbelere karşı olduğunu, demokrasiye sahip çıktığını çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bu anlamda 79 milyonun bütünü içinde o bütünün bir parçası olduğunu ispat etmiştir. Dolayısıyla Kürt kardeşlerimizi bu demokrasi mücadelesinin önemli bir unsuru olarak görüyoruz. Tebrik ediyoruz, teşekkür ediyoruz. Meydanlardaki bu varlıkları gerçekten Türkiye demokrasisi için önemlidir, anlamlıdır. Ben bugün İstanbul'a da çok sayıda Kürt kardeşimizin gelip oradaki meydanda var olacağını biliyorum, inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
"Bu miting bundan sonra
Türkiye'nin demokrasi tarihine ayar verecek"
Cumhuriyet tarihinde pek çok miting düzenlendiğini ancak bunun en katılımlı miting olacağına inandığını dile getiren Kurtulmuş, "Katılım sayısı bakımından, hem inşallah disiplini ve vakarı bakımından hem siyasi olgunluğu bakımından bu miting şimdiye kadar Türkiye'de yapılmış olan bütün mitinglerden çok farklı, çok ayrı. Özellikli evet kalabalık bir miting olacağına inanıyorum ve inşallah çok ses getirecek. Bu miting sadece bugün 7 Ağustos'ta olup biten bir miting olmayacak, bu miting bundan sonra Türkiye'nin demokrasi tarihine ayar verecek. Darbe yapmayı aklının ucundan dahi geçiren birtakım unsurlar asla var olmayacak, var olanlar da 50 kere hesabını gözden geçirecek. İçeridekiler için söylüyorum onların dışarıdaki destekçileri için söylüyorum. Bir millet bu kadar topyekun darbeye karşı çıkıp demokrasiye sahip çıkıyorsa bu millet kolay kolay demokrasi yolundan vazgeçilemez, durdurulamaz, engellenemez. 7 Ağustos mitingi bugünkü miting bunu ispat etmiş olacak." diye konuştu.
"Demokrasinin standartlarını
artırmamız gerek"
Bir daha darbenin olmaması için demokrasinin standardını artırmak gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, "Fikir özgürlüğü, basın özgürlüğü, siyasal hayatımızdaki çoğulculuk, milletin iradesine sahip çıkacak kurum ve kuruluşların demokratik olarak işleyebilme yetenekleri, bütün bunlar bir arada oldukları için direnebildik. Demek ki bunları arttıracağız." diye konuştu.
"Ülkeyi işgale hazır hale getirmek istediler"
FETÖ çetesinin Türkiye'de bir iç savaş çıkmasını, ülkenin bir parçalanma ve iç işgale müsait hale getirilmesini istediğini ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Sadece yönetime el koymak değil. Darbenin esas hedefi buydu. Ülke yabancı işgale hazır hale getirilecekti. İsim söylemiyorum. Ama çok güçlü bir Saddam yönetimi ile parçalanmış bir Irak'a geçiş süreci arasında 20 ay var. 20 aylık süre içinde dünyanın en büyük ordularından birisi, en güçlü ülkelerinden birisi zan ettiğimiz Irak paramparça edildi. Bu milleti işgal etmek kolay değil. Onun için hesapları yanlış yaptılar. Irak'ta işgal orduları geldiği zaman kimse sokaklara çıkmadı. Burada üstünde uçaklar uçtuğu zaman bile neredeyse elleriyle uçakları tutmaya çalışan, şehit olmak için sokaklara çıkan milyonlarca insan oldu. Hesapta eksik yaptıklarını gördüler. Şimdi FETÖ'cü çetenin amacının bu olduğunu görüyoruz: İç savaş, bölünmüş bir siyaset, sonunda da Türkiye'yi işgale hazır hale getirmek."
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Bu kadar olaydan sonra hala kalkmış, yalvarıyor, yakarıyor. 'Ben size bu kadar hizmet ettim. Ne olur beni Türkiye'ye vermeyin. Kulunuz köleniz olayım. Senelerce size hizmet ettim' diyor. Mealen bunları söylüyor. Bu zihniyet başka bir şey. Satılmış olduktan sonra orada bir menfaat beklemenin anlamı yoktur. Orada sadece kendisini kullananlara ait hisseden bir yapı var. Şimdi, bu çerçevede baktığınız zaman ne planladıysa Allah'a çok şükür tam tersi oldu. Siyaset parçalansın istediler. Bu miting onun için önemli. Siyaset derlendi, toparlandı, darbelerin ve darbecilerin karşısında direndi. Bu tablonun oluşması mümkün değildi. Meclis'te dört parti ortak deklarasyon yayımladı. İki gün sonra Meclis'te olağanüstü toplantı yapıldı. O akşam bütün partilerin milletvekilleri, bombalama tehditleri altında Meclis'i açık tuttu. Bunların 6 ay öncesinde olacağı söylenseydi kimse inanmazdı. Bunlar neyi planladılarsa tam tersi oldu. Türkiye'de bir milli birlik beraberlik ruhu oluştu. İnanın ki, şu üç haftada oluşan ruhu, 30 senede oluşturmaya çalışsaydık, olmazdı. Bu anlamda çok değerlidir. Dolayısıyla darbe girişiminin arkasındaki niyetler ne ise tam tersi oldu. Bundan sonra da birlikte olmaya devam edeceğiz. Daha büyük bir Türkiye olacağız. Milli hedeflerde daha çok birleşen bir Türkiye olacağız. Siyaset dili değişecek. Siyaset dili kavga ve düşmanlık üzerine değil, bir iş birliği ve karşılıklı müzakere diline dönüşecek." ifadelerini kullandı.
"Devlet şeffaf hale getirilecek"
Olup bitenlerden ders alınması ve devlettin şeffaf hale getirilmesi için yoğun bir çaba gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Kurtulmuş, "Devletin bütün kadroları 79 milyon insanımıza açık olacaktır. Bunun için üç kriterimiz vardır: Ehliyet, liyakat ve millete, vatana sadakattir. Bundan sonra kimse kayırılamaz. Bu söylediğimiz nokta, bundan sonraki dönem için en kritik husustur. Geçmişte devletin içinde 100 kişidir, 1000 kişidir, sağcıdır-solcudur ama bir gruptur. Bunlar devleti ele geçirmeye çalışmışlardır. Ya arkadaş devlet ele geçirilecek bir yer değil. Devlet millete hizmet edilecek bir mekanizmadır. Şimdi, buraya Türkiye'nin dönmesi lazımdır. Bu sözle olmaz. Bunun için yapısal reformları yapmamız lazım. Ve devleti şeffaflaştırmak lazımdır. İnsanların hayat görüşleri farklı olabilir. Yaşantıları farklı olabilir. Siyasi tercihleri farklı olabilir. Ama bu insanların her birisi ehliyetleri, liyakatleri ve millete sadakatleri ölçüsünde -bu da önemli. Bir zamanlar ordu birliklerinin önünde yazardı- 'Orduya sadakat şerefimizdir'. Türk Silahlı Kuvvetleri, milletin bir parçası olarak o da millete sadakatle yükümlüdür. Siyaset de millete sadakatle yükümlüdür. Dolayısıyla bu dönüşümü Türkiye sağlayabilirse, geçmişten beri bir sürü darbe teşebbüsü oldu. Bir kısmı başarılı, bir kısmı başarısız olan darbe teşebbüsleri var. Bütün bunların arkasındaki temel şey; devleti ele geçirmektir. Siz kimsiniz de devleti ele geçiriyorsunuz. Devlet milletindir, millete ait bir mekanizmadır. Bunun şeffaflaştırılması, bunun demokratikleştirilmesi lazımdır. İnşallah bu hain teşebbüs, Türkiye'ye bu imkanı verecektir. Türkiye bu anlamda kendi kodlarını da, devlette kodlarını yenileyecek, ehliyet, liyakat ve millete sadakat prensibi ile yoluna devam edecektir." değerlendirmesinde bulundu.
"Cumhurbaşkanı'nın büyük cesareti"
Kurtulmuş, memur izinleriyle ilgili olarak da yakında bir açıklamanın olacağını ve izin iptallerinin tedbiren yapılmış olduğunu, vatandaşların mağdur olmasını istemediklerini ve şimdilik bir tarih vermenin doğru olmadığı dile getirdi.
Milletin, medyanın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın büyük cesareti olmasaydı darbenin başarıya ulaşma ihtimalinin yüksek olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanımızın o gece o telefondaki yüz ifadesinde en ufak bir korku ve tereddüdü yoktu. En ufak 'acaba ne olacak?' anlayışı içerisinde değil. 'Hadi yürüyün sokaklara' dediği zaman da halkın sokaklara çıkacağından son derece emin. Eğer Sayın Cumhurbaşkanımızın o kararlı, cesaretli, şecaatli durumu olmasaydı, belki millet bu şekilde sokaklara yoğun bir şekilde çıkmayacaktı. O büyük bir cesaret verdi. Milletimize cesaret aşısı oldu. Hem milletimiz hem ilgili kuruluşlar, basın kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, herkes üzerine düşeni yaptı."