AKP Hükümeti IMF ile stand-by anlaşmasını, adını koymadan, beklemeye mi aldı? Yoksa tamamen programından mı çıkardı?
Acaba Hükümet IMF ile stand-by anlaşması yapmayacak mı?"tedirginliği piyasaları sarmaya başladı. Bu tedirginlikte Başbakan Tayyip Erdoğan'ın IMF hakkındaki sert söylemlerini tekrarlamaya başlaması en önemli rolü oynuyor. Referans gazetesinden Erdal Sağlam, AKP Hükümeti'nin IMF ile stand-by anlaşmasını, adını koymadan, beklemeye aldığı görüşünde.
İşte o analiz: Hem Ankara'dan hem Washington'dan gelen haberler, yeniden anlaşmadan uzak bir noktaya düşüldüğünü gösteriyor. Piyasalarda da daha yoğun biçimde "Hükümetin IMF ile anlaşmaya niyetli olmadığı" konuşuluyor.
Piyasalar bir yandan IMF anlaşması konusundaki tehlikenin büyüdüğünü dillendirirken, bir yandan da sanki "Hala IMF anlaşması olacakmış gibi" davranmaya özel bir hassasiyet gösteriyor. Piyasa uzmanları hükümetin IMF ile anlaşmayı askıya aldığının resmileşmesi halinde piyasaların kötüleşeceğini, bu nedenle herkesin "Sanki biraz ara verildi ama hükümet sonunda yapacak gibi davranmayı tercih ettiğini" vurguluyor.
Hükümet de piyasaların bu havasını kullanıyor. Hükümete yakın kaynakların verdiği bilgiye göre geçen ocakta IMF Heyeti'nin ABD'ye geri gönderilmesinin nedeni de "Hükümetin aldığı anlaşma yapmayalım kararı"ydı. Ancak seçimden önce küresel piyasalar karışınca hükümetin yeniden anlaşmaya döndü. Şimdi de yine küresel piyasalarda olumlu hava estiğini söyleyen yetkililer, "Aynı ocakta olduğu gibi hükümet yine işler iyi gidiyor diye anlaşmadan uzaklaştı" dedi.
Hükümete yakın kaynaklar hükümetin IMF anlaşmasından vazgeçme niyetini açık açık söylemediğini çünkü "Piyasaların resmi olarak bitmedikten sonra işi böyle idare etmekten yana olduğu"nu bildiğini ve piyasaların bu niyetinin hükümet tarafından kullanıldığını söyledi.
Aynı yetkililer ağustosa kadar hükümetin piyasalardaki duruma bakarak işi böyle sürdürmek taraftarı olduğunu, piyasalar iyi gittiği takdirde hiç anlaşma yapılmayabileceğini kaydetti. Yetkililere göre eylül sonu İstanbul'da yapılacak IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları öncesinde bu konunun yeniden alevlenebilecek. Ama şimdiki havasına göre hükümet genel kurul toplantısının Türkiye'de yapılacak olmasına rağmen, işler karışmadığı sürece IMF ile anlaşma yapmak istemiyor.
Büyümeyi unutmak lazım
Küresel piyasalarda işler yeniden karışırsa hükümetin IMF ile stand-by anlaşmasına mahkum olacağı çok açık. Hükümetin resmi olarak "IMF ile anlaşma yapmıyoruz" açıklaması yapmamasının altında yatan nedenlerden birinin de "küresel piyasaların yeniden karışma tehlikesi" olduğunu kaydeden yetkiler, çünkü hükümetin bu takdirde zorunlu olarak anlaşma yapacağını bildiğini belirtti.
Peki IMF ile anlaşma yapmadan hükümet ekonomiyi bu şekilde götürebilir mi?
Eğer küresel krizle ilgili yeniden büyük dalgalar yaşanmazsa, bu mümkün görülüyor. Ancak bunun bedelinin "ekonominin büyümeye geçmemesi" olduğunun da altı çiziliyor.
Şu anda piyasalar sanki anlaşma olacakmış gibi davranmasına rağmen, özellikle bankalar kendi bünyelerinde "IMF anlaşması olmadığı takdirde ne olabileceğini" de tartışmaya başladı. Piyasa uzmanlarının anlaşma olmamasının en önemli bedelinin "çok düşük büyüme oranları" olacağını, dolayısıyla hükümetin işsizliğin artmaya devam etmesini engelleyemeyeceğini söylüyor.
Türkiye'nin kayda değer büyüme oranlarına ulaşması için yabancı sermayeye ihtiyaç duyduğunu, herkesin bunu kabul ettiğini kaydeden bir piyasa iktisatçısı "küresel iyileşme sürdüğü müddetçe, eğer IMF anlaşması olmazsa, Türkiye 0 ile 1 arasındaki büyüme oranlarına mahkum olur. Ama anlaşma olur da kaynak akışı yeniden sağlanırsa, küresel piyasa iyi olduğu sürece, diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla çok daha yüksek büyüme oranlarına ulaşabiliriz" yorumunu yaptı.
Şu anda işlerin iyi gidiyor gibi gözüktüğünü ama ileriye dönük risklerin biriktiğini kaydeden aynı iktisatçı, "Anahtar gelişme yabancı sermeyenin yeniden gelmesi. IMF ile anlaşma olmadığı takdirde bu hemen hemen imkansız. Çünkü Türkiye ekonomisinin artık eskisi kadar sağlam olmadığını, mali disiplinin bozulduğunu ve IMF anlaşması olmadan mali disiplinin yeniden sağlanmasının mümkün olmadığını bütün yabancı yatırımcılar biliyor" dedi.
Yabancıların da artık Türkiye'de iş yaptıkları piyasa uzmanlarına "Hükümetin IMF anlaşması yapmaya niyeti yok herhalde" diye sormaya başladığını, bunun tedirginliğin yaygınlaştığı anlamına geldiğini kaydeden piyasa uzmanları, kendilerinin de aynı tedirginliği yaşadıklarını ama yabancılara "Hükümet mutlaka yapacaktır" yanıtı verdiklerini söylediler.
Piyasa uzmanları bu havanın sürmesi halinde bir süre daha iç piyasadaki oyuncuların bunu dillendirmeyeceğini ama öte yandan hazırlıklarını bu ihtimale göre yapacaklarını hatırlatarak, "Herkes yeni ihtimale göre ön almak isteyeceği için, daha sonrasında gelecek patırtı büyük olabilir" diyorlar.
Yani bu risk biriktiği sürece, hükümetin asıl niyeti ortaya çıkar da, IMF ile anlaşma olmayacağı resmi olarak açıklanmak zorunda kalırsa, işte o zaman iç piyasalardaki sıkıntı büyük olabilir. Ki eninde sonunda bunun olacağı da aşikar.
Hükümetin şimdilik piyasanın olumlu haberlere mecbur olmasını kullanarak, IMF ile anlaşmayı, adını açık açık koymadan askıya aldığı, bu durumu bir süre daha devam ettirebileceği ama öte yandan riski giderek büyüttüğü de açık.
Piyasalar bu belirsizlik sürecinde küresel piyasaların yeniden karışma ihtimalini ise düşünmek bile istemiyor.