2 Ekim'de girdiği Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu'nda "kaybedilen" gazeteci Cemal Kaşıkçı olayında hükümet yetkilileri, konsolosun dokunulmazlığı olduğu gerekçesiyle gidişine izin verildiğini öne sürerken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu işlemlerdeki gecikmeleri arama için izinlerin geç verilmesine bağladı. Hukukçular ise hükümet cephesinden gelen yorumlara karşı çıktı.
Kaşıkçı’nın akıbetine ilişkin olarak iddialar gelmeye devam ediyor. Türk Polisi konsolosluk binasına girerken olayın ne olduğuna dair resmi bir açıklama henüz yapılmadı.
Hukukçular da yaşananlara ve hükümetten yapılan açıklamalara tepkili.
-Uluslararası Hukuk Uzmanı, Emekli Büyükelçi Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı: Diplomasi ilişkisinde başkonsolosluklar ile büyükelçilik mensupları arasında bir fark gözetilir. Viyana Sözleşmesi, kuvvetli deliller varsa konsolosluklara girilebileceğini söyler. Ama bir kayıt koyar. İşlevsel olan bölümlere, yani arşiv ile resmi işlemlerin yapıldığı alanlara girilemez der. Hakkında kuvvetli delil varsa konsolosu da mahkeme kararıyla sorguya çekebilir, işlem yapabilirsiniz. Yurt dışına da bırakmayabilirsiniz. Ağır cezalık suça sokabilmek için birtakım işlemler gerekiyor. Diğer türlü, delil yoksa gitme diyemezseniz.
-Ceza hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen: Konsolosun üzerinde şüphe varsa dokunulmazlık kapsamında açıklanamaz. Viyana Sözleşmesi’ne göre ağır cezalık işlerde başkonsolosun dokunulmazlığı yok. Ancak elçilik görevlilerinin var. Başkonsolos noter gibidir. Başkonosolun evinin dokunulmazlığı da yok. Başkonsolosun ağır cezalık işlerde dokunulmazlığı yok. Başkonsolosun dokunulmazlığı olduğu bahisle ülke terki mümkün değil, şüpheli ise gidemez. “Dokunulmazlığı var nasıl engelleyebiliriz” diyemezler... Diğer yandan rezidansta arama yapılması için mutabakata da gerek yok. Arama şartları varsa rezidansa girilmeli. Diplomatik gereklilikler, nezaket benim işim değil. Hukuk neyi gerektiriyorsa yapılmalı.
-Eski Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü hâkimi Ruşen Gültekin: Gerek Dışişleri Bakanlığı gerekse Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, ‘konsolosun diplomatik dokunulmazlığı var, cezai bağışıklığı var, seyahat özgürlüğü var’ dedi. Son derece yanlış bilgiler. Açıkçası bir numaralı cinayet zanlısı Suudi Konsolos aslında ilk gün gözaltına alınıp sorgulanmalı. Kimse konsolosluktan çıkmamalıydı. Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesine göre konsolosluk memurları gözaltı işlemine ve yargılamaya tabi olabiliyorlar. Buna göre Kaşıkçı’yla ilgili öne sürülen iddialar ‘insan öldürmü suçu’ olduğundan ağır cezalık suç kapsamına girer.