Gündem

Hrant'ın Arkadaşları'ndan hükümete birkaç soru!

3 yılı aşkın süredir devam eden Hrant Dink cinayeti davasının takipçileri basın açıklaması yaptı.

01 Eylül 2010 03:00
T24 - AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in ölümüne ilişkin dava sürerken Hrant'ın Arkadaşları Grubu üyeler, "Hrant Dink cinayeti davasına ilişkin birkaç soru" konulu basın açıklaması yaptı. Başbakan Erdoğan'dan Adalet Bakanı Ergin'e, Cumhurbaşkanı Gül'den İçişleri Bakanı Atalay'a sorular yönelten üyeler, KPSS'de kopya iddiaları sonucu inceleme başlatılması için Cumhurbaşkanı Gül tarafından talimat verilen Devlet Denetleme Kurulu'nun Hrant Dink cinayeti için neden harekete geçirilmediğini sordu.

3 yılı aşkın süredir devam eden Hrant Dink cinayeti davasının takipçisi olan ve kendini Hrant Dink’in arkadaşları olarak adlandıran Tamer Nalcı, Zeynep Tanbay, Gora Paylan ve Kemal Gökhan Güneş, Taksim Hill Otel’de basın açıklaması yaptı.

Basın metnini okuyan Kemal Gökhan Güneş, "Hrant’ın katledilmesine üzülen devletin Ermeni’ye bakışını da biliyoruz ve yaşıyoruz. Örneğin Sabiha Gökçen’in Ermeni olduğu iddiasını haberleştirmeyi milli birlik ve beraberliğe kasıtlı saldırı olarak görenlerin ve Türk vatandaşlarının, bütün kurumları göreve çağıranların, annesinin Ermeni olduğunu iddia edenlere hakaret davası açanların, Ermenilerin ve Rumların ülkeden gönderilmesine güzelleme yapanların ve burada sayamadıklarımızın yarattığı utanç ve acıyı her gün yaşıyoruz" diye konuştu.


Herkesi soru sormaya davet etti

Kemal Gökhan Güneş, herkesi Hrant için, adalet için soru sormaya çağırdıklarını belirtti. Güneş, Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, İçişleri, Dışişleri ve Adalet bakanlarına sorular sordu. Bu soruların Dink cinayetinin kilit noktasına dair, hem de sonraki süreçte, devletin yanlış adım attığını ve tahammül sınırlarını zorladığını söyleyen Güneş, "BİMER, e-posta, faks ya da posta yoluyla, sorularımızı soracağız. Yasalar gereği devletin 15 gün geçtikten sonra soruların yanıtını aldıktan sonra tekrar basın açıklaması yapacağız" dedi. Radikal gazetesinden Uğur Can'ın haberne göre Güneş, konuşmasında şu soruları sordu:


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e:

"16 Ağustos 2010 tarihinde ’Hrant Dink maalesef gerekli tedbirler alınmadığı için hayatını kaybetti’ demişsiniz. Hrant Dink’in hayatını kaybetmemesi için alınması gereken tedbirler nelerdi? Bu tedbirleri kimlerin alması gerekiyordu? Bu tedbirleri alamayanlar hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı, yapılması için herhangi bir talimat verdiniz mi? Bildiğimiz kadarıyla İstanbul ve Trabzon’daki kamu görevlileri hakkında 4483 sayılı yasaya göre yürütülen incelemelerde tek bir kamu görevlisinin bile ihmali olmadığı sonucuna ulaşıldı ve yargı önüne çıkmaları sağlanamadı. Bu durumda, Hrant Dink’in hayatını kaybetmesinin nedeninin alınmayan tedbirler olduğuna dair bilginizin kaynağı nedir? Bir helikopter kazasında ölen BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu için ve geçtiğimiz hafta ortaya çıkan KPSS sınav sorularının çalınmasıyla ilgili olarak Devlet Denetleme Kurulu’nu hemen harekete geçirdiniz? Devlet Denetleme Kurulu’nun görevlendirilmesi için gerekli koşullar nelerdir? Hrant Dink Cinayeti ile ilgili olarak bir görevlendirme yapılması için gerekli koşullar oluşmamış mıdır? Devlet Denetleme Kurulu’nu Hrant için harekete geçirmeyi düşünüyor musunuz?


Başbakan Erdoğan'a:

’Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından yasal süreçler vasıtasıyla elde edilen belge ve bilgilerde Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) herhangi bir faaliyetine rastlamamış olmamızın nedeni nedir? Ülke genelinde istihbarat toplamaya yetkili bir kurumun bu cinayetli ilgili hiçbir istihbarata ulaşmamış olması mümkün müdür? Ulaşmış ise bu bilgiler nelerdir? Ulaşmamış ise MİT yetkilileri ile ilgili herhangi bir işlem yaptınız mı? Yaptınız ise nedir? Yapmadınız ise neden?


Dışişleri Bakanı'na:

Hrant Dink’in öldürülmesinden önce yaptığı ve öldürülmesinin ardından ailesi tarafından AİHM’e yapılan başvurulara ilişkin Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından gönderilen ’Ruhuma birçok krizden ağır geldi, oruçtan bile ağır geldi, içime sindiremedim’ dediğiniz savunmayı hazırlayan görevli ya da görevliler kimdir? Savunmayı veren kişiler nasıl, kimler tarafından, ne zaman görevlendirilmiştir? Söz konusu savunma kimler tarafından ne zaman okunup onaylanmıştır? Savunmayı hazırlayan görevli ile ilgili herhangi bir yasal işlem yaptınız mı? Yaptınız ise nedir? Yapmadınız ise neden?"


Adalet Bakanı'na:

2004 yılında Hrant Dink’in hedef haline getirilme sürecinin başlangıç adımlarından biri olan ve başını Levent Temiz’in çektiği bir grup tarafından Agos Gazetesi önünde bir eylem yapılmış ve Levent Temiz ’Hrant Dink bundan sonra nefretimizin hedefidir, hedefimizsin’ ve ’Bir gece ansızın gelebiliriz’ şeklinde tehditler savurmuştu. Aleni tehdit içeren bu suç ve failleri hakkında hiçbir yasal işlem yapmayan İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlileri ve savcılar hakkında herhangi bir işlem yaptınız mı? Cumhurbaşkanı’nın dahi Hrant Dink’in yaşamının korunması konusunda gerekli tedbirlerin alınmadığını ifade ettiği bir süreçte İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında incelemelerde bulunulmuş ve son incelemede 6 polis memuru hakkında soruşturma açılması gerektiği yönünde görüş bildirilmişti. Ancak İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, bir muhalif oyla, hiçbir polis memuru hakkında soruşturma izni vermemişti. İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı raporlara ve İstanbul Valiliği’nin eksik de olsa soruşturma izni verilmesi gerektiği yönünde karar vermiş olmasına rağmen yasal süreci tıkayan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi hakimleri ile ilgili herhangi bir işlem yaptınız mı? Yaptınız ise nedir? Yapmadıysanız neden?


İçişleri Bakanı'na:

İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında yasa uyarınca yürütülen 3 ön inceleme sonucunda müfettişler tarafından bu cinayetin işlenmesinde en alt kademeden, en üst kademedeki görevlilere kadar sorumluluk bulunduğu ve kamu görevlilerinin yükümlülüklerini yerine getirmediği tespit edilmişti ancak İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, bir muhalif oyla hiçbir polis memuru hakkında soruşturma izni vermemişti. Müfettişleriniz, herhangi bir kusuru olmayan kamu görevlilerine haksız suç isnadında bulunmuş ve hatta iftira atmış olmaktadırlar. Bu müfettişlerle ilgili herhangi bir işlem yaptınız mı? Yaptıysanız nedir? Yapmadıysanız neden? Gerçek, yasalar gereği 15 gün geçtikten sonra sordukları soruların yanıtını basına duyuracaklarını söyledi.