Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolosluğu önündeki gösteri sırasında polisin saldırısına uğrayan ve tedavi için Türkiye'ye getirilen Hüseyin Kurt, Hollanda-Türkiye ilişkilerinin bu noktaya gelmesini istemediğini söyledi. Kurt, "İnsanlar birbiriyle barış içinde yaşasın. Hangi ülke olursa olsun. Ben insani açıdan düşünürüm, bir Müslüman olarak da görevim budur. Sonuçta ben Hollanda'da doğdum, büyüdüm" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosluğu önünde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya destek vermek için toplanan Türkiye kökenli vatandaşları arasında bulunan ve polisin müdahalesi sırasında polis köpeği tarafından ısırılan ve cop darbeleri alan Hüseyin Kurt, tedavi için Türkiye’ye getirildi.
Hollanda'da yaşanan olaydan sonra evine gönderilen Kurt, bel ve sırt ağrıları dinmeyince, aile hekimine ısrar edip, beşi gün sonra röntgen çektirmek üzere hastaneye gitti ve bu sırada boyun omurunda kırık olduğu belirlendi.
Kurt bunun üzerine, Başbakanlık, Dışişleri ve Sağlık bakanlıklarının girişimleriyle, tedavisi Türkiye'de tamamlanmak üzere İstanbul'a getirildi.
Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavisine başlanan Kurt'un, yapılan tetkik ve muayenelerinde boyun omuru dışında, belinde de kırık olduğu tespit edildi.
"Cerrahi müdahaleye gerek yok"
Kurt'un sağlık durumuna ilişkin açıklamada bulunan Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, Kurt'un genel sağlık durumunun iyi olduğunu, bacağındaki köpek ısırığı yarasının bakımının yapıldığını dile getirdi.
Kurt'un boyun ve belindeki kırıkların cerrahi müdahale gerektirmediğini aktaran Gümüş, "Hastamızı özel odada ailesiyle birlikte misafir ediyoruz. Herhangi bir acil durumu yok. Hekimlerimiz, ilgili branşlar takiplerini yapıyorlar” dedi.
Kurt: Aşırı şiddeti hiç beklemiyorduk
Öte yandan, Hüseyin Kurt yaşananlar hakkında konuştu.
Medya aracılığıyla olaylardan haberdar olarak Rotterdam'a gittiklerini belirten Kurt, önce bir sorun yaşamadıklarını fakat bir süre sonra Hollanda polisinin, köpek ve copla müdahale etmeye başladığını dile getirerek, o anda hissettiklerine ilişkin şunları söyledi:
"Çok şey düşündük, çok şey hissettik. Acıların da bir anlık durduğu bir an oluyor. Çok şey hissettik, acı, sevinç hissettik, ayrı. Değişik bir his. Yani polisin orada bize saldırması, tekrar bunu düşünmekte zorluk çekiyorum, o anı düşünmek istemiyorum. Ancak polisin bize orada uyguladığı aşırı şiddet, hiç beklemediğimiz bir şiddetti. Hollanda'da doğma, büyümeyim, orada okuyorum, çalışıyorum. Hollanda polisinden böyle bir hamle, böyle aşırı şiddet kesinlikle beklemedim. Beklesem bir kere ailemle orada bulunmazdım. Orada bulunmam ve Avrupa'da, her vatandaşın da orada bulunma hakkı vardır."
"Aklımıza soru işaretleri doğurdu"
"Avrupa demokrat bir bölgedir. Ancak bu olan olaylardan sonra aklımızda soru işaretleri tabii oluşuyor. Dileğim budur ki inşallah böyle şeyler bir daha olmaz. Orada yaşayan hem Türk hem de Hollandalı toplumunun huzurunu, mutluluğunu dilerim. Biz ailemizden öyle bir şey gördük, barış içinde yaşamak… Dinimizden öyle gördük, öğrendik. Biz barışı seven insanlarız. Çeşit çeşit toplumların bir arada kalabildiği bir yapıya sahibiz. Bu şeyin buraya gitmesini kesinlikle beklemedik. Ne yazık ki oldu bunlar.”
"Sağlık personeli müdahale etmedi"
Hollanda'da, hastaneye bilinci kapalı şekilde götürüldüğünü anlatan Kurt, olay yerinde bulunan sağlık personelinin de kendisine müdahale etmediğini, hastane sürecinde de çok ciddi bir ilgi göremediklerini, hatta boyun omurunda oluşan kırığın olaydan sonraki beşinci günde ısrarları sonucu hastaneye sevk edilmesiyle tespit edilebildiğini dile getirdi.
Bu durumlar karşısında hayal kırıklığına uğradıklarını vurgulayan Kurt, "O kötü hisle, yani sanki bir güven sarsıntısı oluyor. Hadi polis, politika ve diğer işleri bir kenara bırakın, sağlıkta bir insan olarak bir inceleme yapılması gerekiyordu. Sonra devletimiz, Başkonsolosumuz olsun, Türkiye'den Sağlık Bakanlığından olsun bir davet geldi, 'Gerekirse bir incelemeye alalım sizi' diye. Aynı zamanda aileme de bir travma oldu bu. Bir nevi bir istirahate çekilmiş olduk. Çünkü gerçekten o durumu sürekli düşünmek beni çok yordu. Çok travmatize etti beni" diye konuştu.
"Türkiye'de insana sevgi saygı var"
Hüseyin Kurt, İstanbul'a ayağını attığı andan itibaren her şeyin burada daha değişik olduğunu dile getirerek, şu değerlendirmede bulundu:
"İnsana ilgi var, sevgi, saygı var. Sağ olsun devletimiz ayarladı, bizi hiç uğraştırmadı, biletlerimizi aldılar. Burada çalışanların hepsinden Allah razı olsun. Bir güven veriyorlar. Yani Türk hekimlerinin elinde olmak hele hele yaşadıklarımdan sonra… Şahsi kanaatim; son bir hafta içinde öyle bir oldu ki orayla burayı kıyasladığımız zaman Avrupa teknolojik olarak çok yüksek seviyede falan derler, belki de olabilir ama buradaki sevgi onların teknolojisini de yener, geçer. Öyle bir duruma geldik ki onların tespit edemediği bel omurgamdaki kırığı burada tespit ettiler. Plastik cerrahi geldi baktı, bunlara Hollanda'da ulaşamazsınız, imkanı yok."
"Türkiye, dedelerimizin terk ettiği Türkiye değil"
"Öyle bir düşünce geçti ki içimden, bu çok önemli bir konu, bizim babalarımız, dedelerimizin terk ettiği Türkiye artık yok. Babalarımız Avrupa'ya geldiğinde şu durumda, bu durumda diye geldiler. Sağlık olsun, ekonomi olsun… Şimdi gözlerimizle görüyoruz ki, Türkiye gelişmiş. Babalarımız Avrupa'ya göç etti, şahsen, Türkiye kesinlikle Avrupa'dan geri değil, hatta ileride olduğunu gördüm. Bu iki günde gördüklerim bana bunu yaşattı."
"Polisin davrandığı şekil insani değil"
Olaydan sonra hiçbir Hollandalı yetkilinin kendisine ziyarette bulunmadığını, irtibat kurmadığını, sadece işvereninin arayarak geçmiş olsun dileklerini ilettiğini aktaran Kurt, "İnsan olarak zaten birbirimizi sevmemiz lazım. Bizim kesinlikle Hollandalılara bir şeyimiz yok, o yüzden de orada yaşıyoruz ve yaşamaya devam ediyoruz. Gönül ister ki dünyaya barış hakim olsun, insanlar birbirine kötü davranmasın. Mesela o köpekli polisin davrandığı şekil insani değil. Bu diplomatik şeyler de bu duruma gelmesin. İnsanlar birbiriyle barış içinde yaşasın. Hangi ülke olursa olsun. Ben insani açıdan düşünürüm, bir Müslüman olarak da görevim budur. Sonuçta ben Hollanda'da doğdum, büyüdüm. Buraya geldik burada karşılamalar olsun, bizi arayanlar olsun anlatılacak bir şey değil…" ifadelerini kullandı.