Gündem

'Hırsızı yakalayın!'

Alman basınında Federal Başsavcı’nın görevden alınmasına neden olan ‘vatana ihanet‘ soruşturmasıyla ilgili yorumlar öne çıkıyor. Olayın Berlin'deki siyaset denklemine muhtemel yansımaları tartışılıyor.

07 Ağustos 2015 14:05


Almanya'da devlete ait gizli bilgilere yer verdikleri gerekçesiyle vatana ihanetle suçlanan ve haklarında soruşturma açılan Netzpolitik.org adlı internet sitesinin iki editörü bu hafta Almanya kamuoyunu hayli meşgul etti. Soruşturma durduruldu, soruşturmayı açan savcı da görevinden alındı ama olay kapanmadı. Şimdi soruşturma nedeniyle siyasiler arasında tartışmalar yaşanıyor. Handelsblatt gazetesinde konuya ilişkin bir yorumda şu satırlar yer alıyor:

"Gerçi başta içişleri ve adalet bakanlıkları politik korunağı muhafaza ettiler, ancak bunun tek bir nedeni vardı o da iki bakana yönelik eleştiriler artmaya başlayıca Başbakanlık ve koalisyonda tavırların netleşmesi. Eğer bu sorun Adalet Bakanı Heiko Maas'ı devirirse, İçişleri Bakanı de Maiziere de gidecek. Ya da tersi olacak. Çünkü SPD, de Maizieare'i demonte ederse Merkel'in de Maas'ı devireceğini süratle kavradı. Bu politik oyunun adı, İngilizlerin tabiriyle, 'Together we stand, united we fall' (anca beraber kanca beraber). Bu omuz verme durumu Büyük Koalisyonu da ayakta tutan unsur. Bu nedenle şimdi "Hırsızı yakalayın" diye bağırıyorlar. Ama bu banal oyununun sorumluları devlet dairelerinde değil bakanlıklarda bulunuyor. Koalisyonun arasında."

Berliner Zeitung Suriye konusunda Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya arasında varılan anlaşmayı yorum sütunlarında değerlendiriyor.

"Orta dereceli bir mucize ile karşı karşıya kalıyoruz. ABD ve Rusya Suriye konusunda uzlaştılar. Buna göre BM bünyesinde bir ekip oluşturularak iç savaşta kimyasal silahların kullanılıp kullanılmadığı denetlenecek ve suçlular tespit edilecek. Ancak Amerikalılar ile Rusların neden uzlaştıkları tam olarak belli değil. Moskova'nın Esad'a mesafe koyması hemen hemen mümkün değil. Bu bir nevi Amerikalılara karşılıksız verilen hediye gibi. Ortaya çıkan sonuç, İran müzakerelerinde olduğu gibi ABD ve Rusya'nın aslında anlaşabilecekleri."

Almanya'nın komşusu Polonya'da yeni başbakan Andrzej Duda görevine başladı. Sağcı ve muhafazakar bir politikacı olan Polonya'nın yeni başbakanından beklentilere Frankfurter Rundschau gazetesinin yorum sütununda yer veriliyor:

"Andrzey Duda Polonya Başbakanı olarak görevine başladı. Milliyetçi, muhafazakar biri ve hükümet başkanı olduğu sırada siyasi rakiplerine polemik fırsatı tanımayan Yaroslav Kaçinski'nin veliahtı. Buna rağmen Polonya'nın Kaçinski dönemindeki gibi milliyetçi bir çizgiye çekileceğinden ya da Macaristan Başbakanı Viktor Urban'ın saptığı yanlış yola gireceğinden endişe edilmemeli. Polonya Anayasası Başbakanlara dış politikada belirleyici görevler yüklüyor. Duda bu görevleri eski başbakanlardan çok daha fazla üsteleneceği sinyalini verdi. Polonya'nın uluslararası aktörlerden olması özellikle yeni başbakanın görüşlerini paylaşmayanların işlerine gelmeyebilir. Ama Polonya'nın komşuları arasındaki sorunların çözümüne müdahil olmak gibi acil bir sorumluluğu var. "

Ortadoğu ve Afrika'daki iç savaş ve olumsuz koşulardan kaçarak Avrupa'ya sığınan göçmenlerin durumu uluslararası bir soruna dönüştü. Şimdi Avrupa ülkeleri arasında göçmenlerin istihdamlarıyla ilgili tartışmalar yaşanıyor. Stuttgarter Zeitung İngiltere hükümetinin bu konudaki açıklamasına yer veriyor:

"Tony Blair yönetimindeyken İngiltere, mültecilerin kabul edildiği toleranslı bir ülke olarak bilinirdi. Şimdi ise Londra AB'nin güneyindeki ülkelere bu sorunla başa çıkma konusunda yardımcı olmaya niyetli değil. Hatta şu sıralarda göçmen ve mülteci kavramları da yeniden tanımlanmaya çalışılıyor. Adaya girmeye çalışan herkes illegal, yani istenmeyen kişiler. Başbakan Cameron sınırlarını denetlemedeki yeteneğini kanıtlamaya çalışırken ülkesinin iç kısımlarında ise dünyadan soyutlanma dürtüsünün gelişmesine olanak sağlıyor."

Derleyen: Tuncay Yıldırım