Gündem

Hilmi Yavuz: Celal Şengör'ünki militarizmin buyruğunda faşizan bir zihin!

"Bırakınız Celal Şengör'ü, o entelektüel falan değil"

23 Aralık 2015 14:03

Zaman gazetesi yazarı, şair, yazar Hilmi Yavuz, “dışkı yedirmek işkence değildir” diyen jeolog Celal Şengör için “Şengör'ünki, özerk bir zihin değil, tam tersine militarizmin buyruğunda faşizan bir zihindir” dedi.

Şengör’ün açıklamalarını köşesine taşıyan Yavuz, “Şengör, meseleyi, işkence yapmak gibi ahlakî bağlamdan çıkarıp biyoloji bağlamına taşımakla, ‘dışkı yeme'ye ilişkin argümanını meşrulaştırmaya çalışıyor!” diyerek, “Bırakınız Celal Şengör'ü, o entelektüel falan değil” ifadelerini kullandı.

Hilmi Yavuz’un Zaman’da “Celal Şengör ve kime ‘entelektüel' denir?” başlığıyla yayımlanan (23 Aralık 2015) yazısı şöyle:

Bugün Türkiye'de kendisini ‘entelektüel' olarak niteleyen herkesin, bu satırların yazarı da dahil olmak üzere, gerçek manasıyla ‘entelektüel' olup olmadığını sorgulaması gerekiyor.

Niçin gerekiyor? -şundan dolayı. Bir jeolog olarak uluslararası ölçekte ünü olan bir bilim adamı, Celal Şengör, insanlara zorla dışkı yedirmenin ‘işkence' sayılmaması gerektiğini; 12 Eylül faşist cuntasının o dönemde yapıp ettiği ne varsa hepsini onayladığını göğsünü gere gere söyleyebiliyorsa, bilim adamı ile entelektüel arasına ayırdedici bir sınır çizmek; bu çizgiyi çizebilmek için de kime ‘entelektüel' denilebileceğini belirlemek sözkonusu…

Şengör olayının doğru analiz edilmesi gerekiyor. Şengör, gecenin geç saatlerine kadar süren bir söyleşide, ‘dışkı yeme'nin [dikkat edilirse: ‘dışkı yedirme'nin değil!] insana, insan biyolojisi bakımından zararlı olmadığını öne sürüyor: Mesela, birinin tırnaklarını sökmek, ona acı verebilirken, dışkı yemenin onu yiyene böylesine olumsuz bir etkisinin olmayacağını bildiriyor.

Fevkalade kurnazca bir taktik, fakat doğru ve çözümleyici bir akıl yürütme değil! Şengör, meseleyi, işkence yapmak gibi ahlakî bağlamdan çıkarıp biyoloji bağlamına taşımakla, ‘dışkı yeme'ye ilişkin argümanını meşrulaştırmaya çalışıyor! Ama, hayır! Çünkü, sözkonusu işkence olduğuna göre, burada, yukarda da dikkati çektiğim gibi, mesele ‘dışkı yeme' değil, zorla ‘dışkı yedirme'dir! Şengör, ahlakî bir problem olan işkenceyi, ‘dışkı yeme insana zarar vermez!' gibi, biyolojik, ama sözde ve kurnazca gerekçelerle kabul ettirmeye çalışıyor! Şimdi gençlerin dediği gibi, ‘Yemezler!' Şengör'le bu röportajı yapan gazeteci, herhalde Şengör'ün harika retoriğinin etkisiyle olacak, ahlak'la biyoloji arasındaki ayrımın farkında olamıyor!

Şimdi Celal Şengör'e ‘entelektüel' diyebilir miyiz? Entelektüel, Sartre'ın ‘Aydınların Savunusu'ndaki [‘Plaidoyer Pour Les Intellectuels'deki] deyişiyle, ‘hiç kimsenin buyruğunda olmayan ve statüsünü hiçbir otoriteden almayan' bir kimliktir. Kısaca söylersek: Özerk bir zihin! Şengör'ünki, özerk bir zihin değil, tam tersine militarizmin buyruğunda faşizan bir zihindir. Bu, bir! Bilim adamı olarak değil, ama ‘entelektüel'lik statüsü yaftasını Devlet'in resmî ideolojisinden alan bir kimliktir! Bu, iki!

Şengör, işte bu noktada tam da Sartre'ın ‘egemen ideolojilerin entelektüelleri, ancak bilgi teknisyenleri ve “üstyapının küçük memurları” [bu, Gramsci'nin kavramsallaştırmasıdır!] olarak tanımak ister' sözünü doğrulayan bir konumdadır. Kemalizm, Şengör'ü ‘bilgi teknisyeni' yani bilim adamı ve ‘üstyapının küçük memuru', yani organik aydın olarak tanımaktadır ve elbette Şengör'ün buna hiç ama hiç itirazı yoktur!

Entelektüel, özerk zihnin yanısıra ve onun bir içermesi olarak kritik akılla analitik akılyürütmeler yapabilen bir kimliktir. ‘Dışkı yedirme' meselesinde Şengör'ün tavrında, kritik aklı ve elbette analitik akılyürütmeyi görebilmek mümkün olamıyor! ‘Dışkı yedirme'yi, kurnazca ama maalesef akıllıca değil, ‘dışkı yeme'ye dönüştürüp, gecenin o geç saatlerinde milleti ‘uyutmaya' çalışıyor! Her anlamda ‘Uyutuyor' da!

Sözü Sartre'la bağlayayım: Cezayir'in bağımsızlık mücadelesinde Fransız hükûmetine karşı Cezayir'i desteklemek üzere gösterilere katılan, demeçler veren, sokaklarda gazete satan Sartre'ı Paris Polis Müdürü tutuklamaya kalkınca, Cumhurbaşkanı general De Gaulle şöyle demişti: “Sartre tutuklanamaz; çünkü Sartre, Fransa'dır!”

Bırakınız Celal Şengör'ü, o entelektüel falan değil, ama soruyorum şimdi: Bugün Türkiye'de “O, Türkiye'dir!” diyebileceğimiz bir entelektüel var mı? Var mı?