Sabah yazarı Hilal Kaplan, Adalar’da faytonculardan satın alınan 978 atın kayıp olduğu iddiasına ilişkin olarak, "Seçilmeden önce hesap verilebilirlik ve şeffaflık sözü verip, sonra da kulağının üstüne yatan İBB yetkilileri, her birine çip takılı olan bu atların akıbetleri konusunda kamuoyunu bilgilendirmelidir" dedi.
Kaplan, "978 at nerede?" başlıklı yazısında, "Yerel seçimler öncesi gündem maddelerinden birisi de Adalar'da fayton hizmetinde kullanılan atların içinde bulunduğu vahim durumun düzeltilmesiydi. Nitekim İmamoğlu'nun da bu konuda net vaatleri vardı. Bu doğrultuda İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, AK Parti dahil meclisteki tüm partilerin oybirliği ile Adalar'daki 1200 atın İBB tarafından satın alınması kararı almıştı. Böylelikle İBB yönetimine, atları, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve yetiştirici birlikler gibi uygun yerler tarafından sahiplendirilmesi için tam yetki verilmiş oldu" ifadesini kullandı.
Kaplan, yazısına şöyle devam etti:
"İBB yetkilileri, atların uygun yerlere sevk edilmesi için İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile görüştü. Müdürlük tarafından 81 il müdürlüğüne yazı yazılarak toplamda mevcut olandan da fazla tam 1341 at talebi gelmiş.
Resmi prosedüre uygun biçimde 102 at, Yozgat, Nevşehir, Kayseri gibi illerimize yollanmış. Diğer atların da yerleştirilmesi için süreç devam ediyorken, İBB yetkilileri ani bir kararla süreci durdurup resmi kurumları devre dışı bıraktı. Atları İBB sorumluluğunda, İBB'nin uygun gördüğü yerlere sevk edeceklerini açıkladılar.
T24'te Gökçer Tahincioğlu, "Sadece Hatay Dörtyol'a gönderilen 100 at değil, Adalar'dan alınan ve çeşitli yerlere gönderilen tam 860 atın akıbeti belirsiz. Kiminin satıldığı, kiminin kaçırıldığı, kiminin kasaplara verildiği söyleniyor. O güzel atlar nereye gittiler?" diye sormuş.
Seçilmeden önce hesap verilebilirlik ve şeffaflık sözü verip, sonra da kulağının üstüne yatan İBB yetkilileri, her birine çip takılı olan bu atların akıbetleri konusunda kamuoyunu bilgilendirmelidir."
TIKLAYIN - Gökçer Tahincioğlu yazdı: "O güzel atlar", nereye gittiler?