Dünya

Heybeliada Ruhban Okulu’nda Kıbrıs umudu

Önce Atina’da cami projesinin Yunan Parlamentosu’ndan geçmesi sonrasında da Kıbrıs’ta görüşme trafiğinin hızlanması Rum cemaatinde Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması beklentilerini canlandırdı.

07 Kasım 2016 12:24

Türkiye’nin Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması için öne sürdüğü Atina’da cami projesiyle ilgili Yunanistan’ın adım atması ve okulun kapanmasında etkili olan Kıbrıs sorununun çözülmesi için son zamanlarda görüşme trafiğinin hızlanması, Rum cemaatinde okulun açılması yönündeki beklentileri canlandırdı.

İstanbul Rum Patrikhanesi Bursa Metropoliti ve Heybeliada Aya Triada Manastrı’nın Başrahibi Prof. Dr. Elpidophoros Lambriniadis, DW Türkçe’ye verdiği söyleşide son gelişmelerin okulun statüsü için ne anlama geldiğini anlattı.

DW Türkçe: Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması konusunda Türk devleti Atina'da bir cami açılmasını istiyordu. Atina'da bir cami tasarısı Yunan Parlamentosundan geçti. Türk tarafının okulun açılması konusunda yakın bir adım atmasını bekliyor musunuz?

Prof. Dr. Elpidophoros Lambriniadis: Mütekabiliyet kavramından bahsediyorsunuz. Bu aslında yeni bir olay. Önceden böyle bir argüman yoktu. Daha önce öne sürülen argüman, “Biz sizin okulunuzu nasıl açacağız? Görmüyor musunuz, İslamcılar imam-hatip okullarını açmak istiyorlar. Eğer biz Hristiyan ruhban okulunu açarsak, onların da imam-hatip liselerini açmamız gerekecek. İslamcılık bizim için tehdit teşkil ediyor. Kusura bakmayın sizin de okulunuzu açamıyoruz” şeklindeydi. Sonrasında siyasi ortam değişti. Siyasi durum değişince okulun açılmaması için argümanlar da değişti. Mütekabiliyet kavramı ortaya çıktı, Atina’daki cami eksikliği ortaya çıktı. Tabii biz bu eksikliğe karşıyız Patrikhane olarak. Ancak Patrikhanemiz Türkiye’de bulunan bir kurum. Başka ülkelerdeki insan hakları eksikliklerinden mesul değiliz. Bir etkimiz de olamaz. Kaldı ki bizim eksikliklerimizi gidermek için başka ülkelerdeki insan hakları eksikliklerini öne sürmenin doğru olmadığını düşünüyoruz. Ancak son gelişmeleri büyük bir ilgiyle takip ediyoruz. Atina’da gerçekten bir cami yapılıyor. Mütakabiliyet çerçevesinde olmasa bile orada bir cami olmasına seviniriz. Orada, Türkiye’den olsun, başka ülkelerden olsun birçok Müslüman kardeşimiz var. Sayıları da çok fazla. Onların da tabii ki bir camiye ihtiyaçları var. Ancak biz okulumuzun bu konuyla bağlantısı olmadığını düşünüyoruz. Yine de sorun buysa, madem bu sorun çözülüyor. Umarım bizim sorunumuz da en kısa sürede çözülür.

Daha önce Kıbrıs konusunun okulun durumu açısından önemli olduğunu belirtmiştiniz. Kıbrıs konusunda görüşme trafiği yeniden hızlandı. Kıbrıs'taki bu gelişmeler sizce HRO'nun açılması konusunda etkili olacak denli olgunlaştı mı?

Bizce Kıbrıs sorununun çözülmesi okulun açılmasını etkileyecek. Çünkü zamanında Kıbrıs’taki gerginlikler nasıl okulun kapatılmasını etkilediyse, aynı şekilde sorunun çözülmesinin okulun ya da Türkiye’deki Rum cemaatinin statüsünü, ferahını etkileyeceği kanaatindeyim. Kıbrıs sorununun çözülmesini biz de büyük bir heyecanla bekliyoruz. Çünkü Kıbrıs’taki gerginliğin buradaki etkisini en çok biz yaşadık, bedelini en çok biz ödedik. Ortam gerildiğinde cemaatimizin sayısı çok çok azalmaya başladı. Umarım en kısa zamanda sadece bölgesel barış için değil ancak Türkiye’deki Rum azınlığının kendini daha rahat hissetmesi için bu konu çözülür. Bunun için de hem Patrik hazretlerinin kendisi hem de Türkiye'deki metropolitler dua ediyoruz.

Kıbrıs'ta bulunacağınızı belirttiniz. Buradaki görüşmelerinizden sonra Kıbrıs'ta çözümle ilgili izlenimleriniz aktarabilir misiniz?

Biliyorsunuz şimdi adada insanlar ayrılmış durumda. Bu ayrılık oldukça uzadı. Bu ayrılık daha fazla sürmemeli. Yabancılaşma gerçekleşmeden önce bu sorunun çözülmesi şart. Yoksa ada gerçekten çok kötü bir şekilde bölünecek ve barış imkansızlaşacak. Bence momentum çok iyi. Tam vaktinde, tam isabetli zamanda çözüm aranıyor ve çözüme doğru gidiliyor. Yeni nesillerin farklı toplumların beraber nasıl barış içinde nasıl yaşadığını görmeleri lazım. Eski hataların tekrarlanmaması ve barış içinde yaşanması gerekiyor. Bence bunu pek çok insan istiyor. Bana garip geldi ama bunu en çok isteyen beraber yaşama kültürünü bilen eski nesiller. Yeni nesiller bu kültürü yaşamadıkları için bilmiyorlar. Ama bundan biraz daha tedirgin durumdalar. Ancak yine de olumlu görünüyorlar.

Türkiye ciddi bir darbe girişimi atlattı. Darbe girişimi ve sonrasında yaşanan siyasi tartışmaların size yansıyan bir yönü var mı? Bununla birlikte Türkiye’nin komşularında yaşanan çatışmaları da dikkate aldığımızda endişeli misiniz?

Biz bu devletin ve vatanın evlatları, vatandaşları olarak demokratik düzene karşı olan her teşebbüse karşıyız ve karşı olduk. Demokratik düzene karşı olan her güç, öncelikle bize, azınlıklara zarar verdi. Böyle teşebbüslere her zaman karşıydık ve karşıyız. Ancak bir dini kurum olarak siyasete hiçbir zaman karışmayı sevmiyoruz. Bu bizim geleneklerimize, düşüncemize aykırı bir durum. Dini kurumlar siyasetten uzak durmalıdır. Böyle hayatlarını sürdürmeli. Ancak tabii ki endişeliyiz, burada yaşıyoruz. Bütün vatandaşların ferahı, bizim ferahımız, vatanımızın huzuru bizim huzurumuz, vatanımızın huzursuzluğu, bizim huzursuzluğumuzdur.

Türkiye'de kamuoyunun okula yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Okulun açılması konusunda Türk kamuoyunun hazır olduğunu düşünüyor musunuz?

Bence Türk toplumu okulun yeniden açılmasına eskisinden daha da olumlu yaklaşıyor. Özellikle son 20 yıl içinde hem Patrikhanemizin Türk toplumuna açılması, Patrik Bartholomeos’un bütün mertebelerde insanlarla, siyasetçilerle, basın mensupları ile kaynaşması, ülkemizin Avrupa Birliği üyeliği hakkında ön ayak olması ve birçok adım toplumun bu konudaki düşüncesini etkiledi. Bence toplum hazırdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Başbakanımızın söylediği gibi madem ki bir hukuki engel yok, siyasi engeller de yavaş yavaş ortadan kalkıyor, artık engel yok. Okul açılabilir diye düşünüyorum ve ümit ediyorum.

İstanbul Rum Patrikhanesi, ruhbanlarının eğitim ihtiyacını nasıl karşılıyor? Ruhbanların eğitimi konusunda Patrikhane'nin Heybeliada'daki okula ihtiyacı olmadığı yönündeki argümanları nasıl yanıtlıyorsunuz? HRO, Patrikhane için ne kadar önemli bir kurumdur?

Patrikhanenin bu okula ihtiyacı var. Çünkü bu okul, Patrikhane’nin mantalitesini, Patrikhane’nin dünyaya bakışını diğer nesillere, ruhani nesillere verebileceği tek imkan. Bu okula sadece Patrikhane’nin ihtiyacı yok, bana sorarsanız Türkiye’nin bu okula ihtiyacı var, İslam dünyasının bu okula ihtiyacı var. Özellikle mülteci sorunu ve terör olayları nedeniyle Batı dünyasında İslam’a, bir kısmında da Türkiye’ye karşı tedirgin bir davranışı var. Nasıl davranacağını da bilmiyor. Hem Türkiye hem İslam dünyası da kendini Batı’ya anlatamıyor. Bir kuşku, bir önyargı var her tarafta. Bunu kim yapabilir? Bunu sadece biz yapabiliriz, İstanbullu Rumlar ve Patrikhane yapabilir. Nasıl Türkiye’nin AB üyesi olması konusunda en büyük yardımcılardan birisi Patrikhanemizdi, Patrik Bartholomeos’tu, ki kendisi halen bu çalışmalarına devam ediyor, bu konuda da Müslümanlarla barış içinde nasıl bir arada yaşanacağı kültürünü ve bilgisini taşıyan ve bunu Batı’ya anlatabilen toplum ve kurum bizim Patrikhanemizdir. Bunu bir sonraki nesil ruhanileri, metropolitleri, bütün dünyada görev alan, buradan tayin edilen metropolitler, başepiskoposlar burada öğreniyorlardı ve burada öğreneceklerdir. Bu çokkültürlü, tarihi ortamda sadece kitaplardan değil, ortamdan, yaşamdan, hayattan, burada İstanbul’da, İslam ile beraber yaşamakla öğreniyorlardı ve ümit ediyoruz ki öğreneceklerdir de. Onun için bu mantaliteyi taşıyan gelecek müstakbel metropolitlerimiz burada yetişmeli. Böyle bu tip metropolitlere de sadece Patrikhanenin ihtiyacı değil, Türkiye’nin ve İslam toplumunun da ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu konuda beraber birçok şey başarabiliriz. Yeter ki bu imkan bize verilsin, bu okul açılsın. Çok olumlu sonuçlar alabileceğimizi düşünüyoruz.

©Deutsche Welle Türkçe

Söyleşi: Selçuk Oktay