İstanbul Pendik'te okul çıkışında silahla vurularak öldürülen 17 yaşındaki lise öğrencisi Helin Palandöken'in babası Nihat Palandöken, evlerine taziyeye gelen Başbakan Binali Yıldırım'a söylediği "Kadın cinayetleriyle ilgili yasalar çıkarın. Bu sizin iki saatinizi alır. Her gün bir yasa çıkıyor kadınlarla ilgili yasa neden çıkmasın?" sözlerinin medyada verilmediğini belirterek taleplerinin sansürlendiğini söyledi.
Cumhuriyet'ten Seyhan Avşar'ın haberi aynen şöyle:
Erkek şiddetinin son kurbanı 17 yaşındaki Helin Palandöken’in ardında, gözü yaşlı babası ve 12 yaşındaki kız kardeşi Nehir kaldı. Acılı baba Nihat Palandöken, evinde taziyeleri kabul ediyor. Eli yüzünde, gözünden akan yaşlarla Helin’inin yasını tutuyor. Helin’in okul arkadaşları ise taziye evinin kapısının önünde bekliyorlar. Hepsinin yüzünde acının binbir rengi var. Arkadaşlarını kaybetmenin şokunu yaşıyorlar. Baba Palandöken, yaklaşık 5 yıl önce, eşini trafik kazasında kaybetmiş. Eşinin mezarının yanında, ‘ölürsem gömülürüm’ diyerek yer ayırtmış. “O mezara ben girecektim. Kızımı, Helin’imi oraya gömdüm. Tek hayalim kızımın üniversite diplomasını almasıydı. Ölüm raporu diploması oldu” diyor.
Göçün götürdükleri
Palandöken ailesi binlerce aile gibi, yoksulluk ve işsizlik nedeniyle yerlerini, yurtlarını geride bırakıp göç etmiş. 1987 yılında, “ekmek” uğruna Bingöl’den ayrılıp önce Adana’ya, 2001 yılında ise taşı toprağı altın şehir olarak bilinen İstanbul’a göç etmiş. Baba Palandöken göç etme nedenlerini şu iki cümleyle açıklıyor: “Memlekette bir tarlamız vardı. Hangi birimize yetecekti ki?” Palandöken ailesi göçün getirdiği tüm zorlukları yavaş yavaş atlatmışken Helin’in annesi Saadet Palandöken, çalıştığı fabrikadan eve dönüş yolunda trafik kazası geçiriyor. Nihat Palandöken, o günlerde yaşadıkları acının tarifinin imkânsız olduğunu ama anne acısı yaşayan Helin’in hep dik durduğunu anlatıyor: “Helin’im anneleri yok diye insanların onlara acımalarını istemezdi. Sürekli bana, ‘baba dik duracaksın’ derdi. ‘Annemiz yok ama babamız var’ derdi. Güçlüydü. Bizlerin de güçlü durmasını isterdi.” Palandöken, eşinin vefatının ardından, yemekleri Helin ve kendisinin yaptığını belirterek, “Ama ben Helin’ime kıyamıyordum. Okul varken dersleri aksasın istemiyordum. Yaz dönemlerinde yemek yapmasını daha uygun görüyordum. Beraber yemek yapıyor, ev işlerini hallediyorduk” diyor.
‘Yıkıldım’
Palandöken, deri fabrikasında asgari ücretle çalışan bir işçi. Aldığı maaşı yemez içmez, Helin’e okuma kitabı alırmış. Bilişim ve teknoloji eğitimi alan Helin, yatağına uzanıp kitap okumayı çok severmiş. Babasına, “İstanbul’da bir üniversite kazanacağım. Seni bırakıp gitmeyeceğim” diyormuş. Acılı baba, güçlükle sözlerine devam ediyor: “ ‘Kızım sen üniversiteyi kazanırsan kurban keseceğim’ diyordum. Tek hayalim kızımın üniversite diplomasını almasıydı. Ölüm raporu diploması oldu...” Başka Helin’ler olmasın diyen Nihat Palandöken, kızını şöyle anlatıyor: “Helin’im başarılı, akıllı, güler yüzlü biriydi. Onu herkes severdi. Bana çok düşkündü. Her şeyini benimle paylaşırdı. Bu olayı kızım benim başıma bir şey gelir diye söylemedi. Bana kıyamadı. Olayın olduğu gün sabah Helin’im beni öptü, sarıldı. O sabah Adana’ya annemin mezarına gittim. Bir gece kalıp dönecektim. Mezarlık ziyaretimi yaptıktan sonra gelen telefonla haberi aldım. Yıkıldım. ”
‘Helin’ler ölmesin’
Nihat Palandöken’in şu an tek isteği gerçek adalet. “Kadınları öldürüp, çocukları istismar edenlere öyle bir ceza verilmeli ki bir daha yapmaya cesaret edemesinler” diyor. “Adalet yerini bulmazsa Münevver Karabulut’un ailesi gibi sokak sokak gezip, adaleti arayacağını” söylüyor. Palandöken, Başbakan Binali Yıldırım ile aralarında geçen konuşmanın basında sansürlendiğini söyleyerek, “Başbakan’a kadın cinayetleriyle ilgili yasalar çıkarın. Bu sizin iki saatinizi alır. Her gün bir yasa çıkıyor kadınlarla ilgili yasa neden çıkmasın?’ dedim. Medya sadece Başbakan’ın konuşmalarını verdi. Benim taleplerime yer vermedi...” diyor.
Meclis araştırsın
CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Helin’in ölümünün ardından, kadın cinayetlerinin, kadına yönelik her türlü cinsel ve fiziksel şiddetin nedenlerinin araştırılması ve önlenmesi hakkında gerekli mekanizmaların oluşturulması için TBMM’ye araştırma önergesi verdi. Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri tablosunun giderek ağırlaştığının belirtilen Yarkadaş, “Önergede yer alan veriler, sadece adli mercilere ve basına yansıyan küçük bir kısımdan ibarettir. Yaşanan gerçek durumun, görünenin çok daha ötesinde olduğu bilinen bir gerçektir” dedi.
Önergede 2016 yılının ilk yüz gününde erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybeden kadın sayısı 94 iken, 2017’nin aynı döneminde bu sayının 106’ya yükseldiğine dikkat çekildi.
Önergede, kadına yönelik şiddet rakamlarına da yer verilerek, “2017 yılında öldürülen 32 kadının kim tarafından katledildiği tespit edilmezken, 32’si eşi tarafından, 11’i eski eşi tarafından, 12’si tanıdığı biri tarafından, 10’u erkek arkadaşı tarafından, 7’si tanımadığı biri tarafından, 3’ü eski erkek arkadaşı tarafından, 3’ü oğlu tarafından, 2’si babası tarafından, 1’i de erkek kardeşleri tarafından öldürülmüştür. Eşleri tarafından öldürülen birçok kadının ölümü ise çocuklarının gözü önünde gerçekleşmiştir” denildi.