Söyleşi

Helen Thomas'ın Clinton'a Wikileaks sorusu ne oldu?

Amerikan medyasının efsanevi Beyaz Saray muhabiri Helen Thomas o toplantıya katılsaydı, Clinton’a kim bilir ne sorardı?

10 Aralık 2010 02:00

T24- Selin ONGUN
 


songun@t24.com.tr 


WikiLeaks’in, Amerikalı diplomatların yazışmalarını içeren belgeleri ABD'de The New York Times, İngiltere'de The Guardian, Fransa'da Le Monde, Almanya'da Der Spiegel, İspanya'da da El Pais ile eş zamanlı olarak yayına başladığı günün sonunda ajanslara “Hillary Clinton’ın kalp krizi geçirdiği” yönünde bir haber düşmedi elbette.

Hatırlayalım: “ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, WikiLeaks'in yayımladığı belgeleri yalanlamadı, diplomatların temas ve görüşlerinin meşru olduğunu, ancak ABD dış politikasının Washington'da saptandığını söyledi…”

“Wikili” soruları cevaplamak üzere gazetecilerin karşısına geçen Clinton’ın jest ve mimiklerindeki "rutin”liği izlerken aklımıza düşmüştü: “Amerikan medyasının efsanevi Beyaz Saray muhabiri Helen Thomas o toplantıya katılsaydı, Clinton’a kim bilir ne sorardı!” (Bknz. Helen Thomas’ın George W.Bush’a yönelttiği soru: “Irak'ı işgal emriniz binlerce ABD'li ve Iraklı'nın ölümüne sebep oldu. Savaş için gösterdiğiniz her sebep yalan çıktı. Peki neden savaşa gittiniz? Petrol değil, İsrail değil diyorsunuz peki neden?”)


Beyaz Saray’ın en kıdemli muhabiri

Helen Thomas 1920'de Suriye göçmeni, okuma-yazma bilmeyen Ortodoks bir anne babanın dokuz çocuğundan biri olarak ABD'nin Kentucky eyaletinde doğdu. Amerikan basınının “first lady”si olarak kabul gören Thomas, Beyaz Saray muhabirliğine 1961 yılında John Fitzgerald Kennedy’nin başkanlığı döneminde başladı. Yıllarca ABD başkanlarını ve Beyaz Saray sözcülerini sorularıyla terleten Thomas’ın gazetecilik hasletlerini ABD başkanlarından Gerald Rudolph Ford şöyle anlatır: “Tanrı söylendiği gibi altı günde evreni yaratıp, yedinci gün dinlenmiş olamaz. Neden mi? Bunu Helen Thomas'a açıklamak zorunda kalırdı da ondan."

Beyaz Saray muhabirliği görevini en uzun süre taşıyan, 60 yılı aşan gazetecilik hayatında Beyaz Saray Muhabirleri Derneği'nin ve Foreign Press Club'ın ilk kadın yöneticisi olarak tarihe geçen Thomas, 89’uncu yaşını Beyaz Saray'da Başkan Barack Obama ile kutlarken 90’ıncı yaşını işsiz geçireceğini bilmiyordu.

27 Mayıs 2010 günü Beyaz Saray çıkışında yanına yaklaşan bir haham, Thomas'a İsrail hakkında ne düşündüğünü sordu, Thomas da o çok tartışılan  “İsraillilere söyleyin Filistin'den defolup gitsinler” ifadesinde bulundu. İsrail'in Mavi Marmara saldırısından sadece birkaç gün önce İsrail işgaline yönelik sarf ettiği bu ifadeler, Thomas’ın gazetecilik kariyerini bitirdi. Thomas’ın United Press International ve Hearst gazetesinin Washington büro şefliği görevine Haziran 2010’da son verildi. Helen Thomas, aylar süren sessizliğinin ardından, kariyerini noktalayan açıklamasını şöyle izah etmişti:

“O haham yanıma yaklaşıp oğullarını tanıttı bana ve gazetecilik eğitimi aldıklarını söyledi. Ben de gazeteciliği çok seveceklerini ve iyi bir tercih yaptıklarını söyledim. Karşımdakinin bir haham olduğunu biliyordum, çünkü kipa takıyordu ve dini kıyafeti giyiyordu. Bu kişi bir kere bana ‘Sizinle röportaj yapabilir miyim?’ ya da ‘Söylediklerinizi alıntılayabilir miyim?’ gibi hiçbir şey sormadan bıçak çeker gibi ses kayıt cihazını çekip çıkardı. Sorması gerekirdi, orada kaydettiği ifadeleri kendi blogunda yayınlaması benim kişilik haklarıma saygısızlık ve gazetecilik kurallarının da ihlalidir. O zaman söylediklerimi yeniden söyleme şansı verilseydi, Almanya ve Polonya'ya gitsinler kısmına açıklık getirirdim. Çünkü ben Yahudilerin büyük bir kısmının Avrupalı olduğuna, zaten o topraklara ait olduklarına, Filistin toprakları üzerinde hiçbir tarihsel hakları olmadığına inanıyorum. Çünkü doğrusu budur. Bu insanlar Avrupa'ya aittir. Yoksa tabii ki bir kısım medyanın ve İsrail lobisinin iddia ettiği gibi gaz odalarına gitsinler demek istemedim.” (İsmihan Yılmaz-USA Sabah- 15 Kasım 2010)


‘Clinton’a neden dünya barışı için çabalamıyorsunuz diye sorardım’

Barack Obama dahil olmak üzere son 10 ABD başkanını takip eden, en kıdemli Beyaz Saray muhabiri Helen Thomas’a “WikiLeaks devrimi”nin başladığı gün  Washington DC’deki evini arayarak ulaştık. Sorularımızı e-mail aracılığıyla cevaplamayı kabul eden Thomas’ın, yazılı olarak ilettiği yanıtlarını aktarmadan önce not düşelim: T24’ün sorularını dokuz gün rötarla ve detaya girmekten kaçınarak yanıtlayan Helen Thomas, önümüzdeki yaz, Ağustos ayında 91 yaşına basacak.

Thomas, “WikiLeaks demokrasi için bir nimet mi, bela mı?” sorusuna tek kelimeyle yanıt veriyor: “Nimet!”

Wiki’nin yayınını hakkında “Bence hükümetimizin ne yaptığını öğrenmeliyiz. Bu bir ölüm kalım meselesi de olabilir. Dolayısıyla WikiLeaks’in yayımladığı belgeleri insanların bilmeye hakları olduğuna inanıyorum” değerlendirmesinde bulunuyor. Ancak ihtiyatı elden bırakmayarak, “Gerçeklerin ifşa edilmesi noktasında WikiLeaks’in yayını gazetecilik açısından yeni bir yüzyılın başlangıcıdır” gibi bir cümleye de imzasını atmıyor. “Yazı işleri mekanizması olmadan tehlikeli olabilir” kaydını düşerek ekliyor: “Aksi takdirde herhangi biri, bir başka kişinin masumiyetine kolaylıkla leke sürebilir.”

Usta gazetecinin aşina olduğumuz üslubuna neyse ki o soruda kavuşuyoruz: “Hillary Clinton’ın basın toplantısına katılma şansınız olsaydı, kendisine ne sorardınız?” Thomas’ın cevabı net: “Neden dünya barışı için biraz olsun çabalamıyorsunuz?”

Amerikalı diplomatların yazışmalarındaki dünya liderlerine yönelik yakıştırmalarını alıntılayarak yönelttiğimiz aşağıdaki  şişman paragraflı soruya  da tek cümleyle yanıt veriyor.

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad için “Hitler”, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy için “çıplak imparator”,  Almanya Başbakanı Angela Merkel için “teflon”, Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai için “paranoyak”, Rusya Başbakanı Vladimir Putin için “Alfa erkeği”, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev için “korkak ve çekingen” ifadeleri kullanılmıştı. Size geçmişte “ağzı bozuk” diyenler şimdi mahcup olabilir mi sizce?

“Yeter ki adımı doğru yazınız!”


Helen Thomas: T24’ü daha iyi tanımam gerek

İsrail işgaline yönelik sarf ettiği ifadeler nedeniyle geçen Haziran ayından bu yana “zorunlu emeklilik” hayatı süren Helen Thomas’a, biyografisine eklenen bu son cümlenin kendisi için karşılığını soruyoruz. Yanıtı yine aynı tonda: “Daima ezilenler için savaşacağım.”

Emeklilik günlerini nasıl geçirdiği, internet gazeteciliği hakkında ne düşündüğü gibi sorulara yanıt vermeyen Thomas,  sadece twitter kullanmadığını belirtiyor! 

“Yeniden yazacak mısınız?” şıkkına ise “Evet” demekle yetiniyor. 

T24’ün yayın çizgisini ifade ederek, “T24 için yazar mısınız?” diye soruyoruz.

Bayan Thomas’ın cevabı yine bir cümle: “Hakkınızda daha çok şey bilmem gerek!”