HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB) üzerine söz aldı. AKP Genel Başkanı, kısa bir süre önce Kürt kadınların çok çocuk doğurmasının paniğini yaşayarak, "Türk kadınlarına 'siz daha çok doğurun' diye seslendiğini belirten Taşdemir, “Kadınlara baktığında sadece üreme makinaları gören bir yaklaşım, kadınlara haksızlıktır” diye konuştu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın bir sosyal yardım bakanlığına çevrilmesini eleştiren Taşdemir’in komisyon konuşması şöyle:
Kadınlar nüfusun yarısını oluşturmalarına karşın Türkiye’deki en dezavantajlı gruplardan biri. Bu anlamda Türkiye’deki en geniş azınlık. Bu nedenle kadınlara yönelik hizmetlerin bu bakanlığın önceliği olması gerekiyor. Ancak maalesef, Türkiye’de kadın hareketinin kazanımı ile kurulan kadın bakanlığı AKP eliyle yıl boyunca seçime kaynak sağlayan bir sosyal yardım bakanlığına çevrildi. Bakanlığın kuruluş amacı hiç edildi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı AKP’nin 'bağımlı vatandaş' politikasının yürütücüsü haline geldi.
Yıllardır bu bakanlığın kadını sadece aile üzerinden ele alan, kadını bağımsız, istekleri ve ihtiyaçları olan bireyler olarak görmeyen yaklaşımını eleştirdik. Ama artık öyle bir noktaya geldi ki, sorun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kadınları sadece annelik rolüyle ele alan politikalarının ötesine geçti. Artık ailelerin de sadece AKP’li aileler oldukça aile sayıldığı bir politikanın yarattığı hasarlarla karşı karşıyayız. Bakanlık kadın bakanlığı misyonunu terk etmekle kalmadı, AKP’li ailelerin bakanlığına dönüştü.
Kadınlara baktığında sadece üreme makineleri gören yaklaşım kadınlara haksızlıktır
Her yerde kadınlara çocuk doğurmasını, evlenmesini öğütleyen AKP Genel Başkanı, birkaç gün önce Kürt kadınların çok çocuk doğurmasının paniğini yaşamış, Türk kadınlarına “siz daha çok doğurun” diye sesleniyor. Kendi politik hedefleri için kadınlara kuluçka makinası muamelesi yapan bu yaklaşımı kabul etmiyoruz. Onun ötesinde bu dil, Kürt-Türk, doğuran/doğurmayan kadınlar arasında ayrım yaratan, kadınları bölen bir yaklaşımdır. Bakanlığın bu dilin yaratacağı yıkıma karşı, açıklama ile sınırlı olmayan bir politika geliştirmesi gerekiyor. Kadınlara baktığında sadece üreme makinaları gören bir yaklaşım, kadınlara haksızlıktır.
Kadın politikası kermeslerden ibaret olsun isteniyor
İsteniyor ki kadın politikası toplu sünnet törenlerinden, kermeslerden ibaret olsun. Kadınlar sadece sosyal işlere baksın, açılışlarda boy göstersin. Türkiye’de artık bir kadın kırımına dönüşmüş olan kadına şiddeti çözebilmek için bunların ötesinde kadın politikalarına, faaliyetlere ihtiyaç var. Bakın 2017’nin ilk yedi ayında erkekler 170 kadın ve kız çocuğunu öldürmüş, 50 kadına tecavüz etmiş, 126 kadını taciz etmiş, 215 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmuş ve 237 kadına şiddet uygulamıştır. Bu rakamları topladığınızda tam 593 kadın ve 215 kız çocuğu ediyor. Lütfen bir dakika durup bu rakamları düşünün. 1 yıl içinde 600’e yakın yetişkin birey, 200’den fazla çocuk sadece cinsiyetinden dolayı şiddete uğruyorsa bu cinsiyet eşitliğine muhtaç olduğumuzu gösteriyor.
Kadın erkek eşitliğine inanmadığını açıkça beyan eden bir cumhurbaşkanı yönetiyor
Kadına şiddet öyle bir boyutta ki, neredeyse onar onar katlıyor. 2009 yılında 562 cinsel suç işlenmişken, 2015’te bu rakam 5340’a çıkmış, yani 10 kat artış olmuş. En az bir kez boşanmış olanların oranı toplam nüfusun yüzde 4,4’üne tekabül ederken 2012'de başlayan boşanma danışmanlığı 81 ilde hizmet veriyor. Buna karşın, Her 3 kadından birinin şiddete uğradığı bilinirken, hala 2 ilde sığınma evi yok. Çünkü Türkiye kadın erkek eşitliğine inanmadığını açıkça beyan eden bir cumhurbaşkanı tarafından yönetiliyor.