HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, TBMM Genel Kurulu’nun dünkü oturumunda kendilerine açıkça bir linç girişiminde bulunulduğunu söyledi. Meclis’in bu yasama döneminde ilk kez böyle bir noktaya geldiğini ifade eden Paylan, “Bu açıkça bir linç girişimidir; 4 kişiye 100 kişinin saldırması mertlik midir? Bu nedir? Bu alçaklıktır” dedi.
“Muhalefete tahammülleri yok. Bir muhalefet sesine her hangi bir şekilde tahammülleri olmadığını gösteriyor" diye konuşan Paylan, "Meclis’in bu yasama döneminde bu noktaya ilk kez geliniyor. Bu dönemde HDP’nin varlığına tahammül edemiyorlar. Başka bir şey değil” ifadesini kullandı..
HDP Diyarbakır Milletvekili Mahmut Toğrul’un Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afrin’de etnik temizlik yaptığı iddiası AKP’lilerin tepkisini çekti. AKP Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta, Toğrul’un üzerine yürüyerek, “asker ülkesi için savaşıyor, sivil öldürülüyorsa onu sizin PKK’lılarınız yapıyor, bu kürsüden böyle bir şey söyleyemezsiniz, bu sözlerinizden ötürü sizi kınıyorum” diye tepki gösterdi.
Toğrul ile Şahin arasındaki sözlü tartışma AKP'li ve HDP’li milletvekillerinin de katılımıyla kavgaya dönüştü.HDP sıraları önünde yumruklaşmalar yaşanırken, HDP’li Müslim Doğan ve Mahmut Toğrul aldığı darbeler nedeniyle hafif yaralandı.
TIKLAYIN - TBMM Genel Kurulu'nda Afrin kavgası: 2 milletvekili hafif yaralandı
Afrin konuşmasından sonra kendi sıralarına doğru hareketlenen AKP’li 100’e yakın milletvekili fark ettiği için Genel Kurul salonundan çıkarmak istediği Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul’un 30-40 kişi tarafından durdurulduğunu anlatan Paylan, o anı şöyle anlattı:
“Biz HDP olarak zaten toplamda 7 kişiydik, 3 arkadaşımız dışarıdaydı. Hareketlenmeyi görünce Mahmut Bey’i Genel Kurul’dan çıkarmaya çalıştım. Ancak bir linç girişimi ile karşı karşıya kaldık. 30-40 AKP’li vekil üzerimize doğru yürümeye başladı. Bunların içerisinde ayırmaya çalışanlar da olabilir. Ama en azından 20 30 vekil saldırı için yürüdü. Kapı ağzında ben Mahmut Bey’in genel kuruldan dışarı çıkaracakken Mahmut Bey elimden kaydı, AKP’liler içeri çekti. Saldırı tamamen bir linç girişimidir."
“4 kişiye 100 kişinin saldırması mertlik midir?”
“Bu açıkça bir linç girişimidir; 4 kişiye 100 kişinin saldırması mertlik midir? Bu nedir? Bu alçaklıktır” diyen Paylan, T24’e şunları ifade etti:
“Bu muhalefete tahammülleri yok. Bir muhalefet sesine her hangi bir şekilde tahammülleri olmadığını gösteriyor. Bu dönemde HDP’nin varlığına tahammül edemiyorlar. Başka bir şey değil” dedi. AKP’lilerin yasaların çıkarılması konusunda kendilerinden talepte bulunduklarını da belirten Paylan, “ Bir yasa makinesi gibi geçirilsin istiyorlar, bize idare edin diyorlar. Ancak kendileri, Meclis’in demokratik teamülleri, milletvekilinin itibarı anlamında hiçbir şey yapmıyorlar. Kendileri saldırıyor. İki gün muhalefet yaptık, muhalefet yapmamızı , eleştiriye tahammülleri yok. Afrin operasyonunda eleştirilere tahammülleri yok. Sonuçta eleştirmek demek bu operasyonun sonuçları konusunda kaygılarımızı belirtmek bir milletvekilinin görevi.”
TBMM Genel Kurul tutanaklarında HDP’li iki vekilin yaralandığı olay şöyle yer aldı:
Mahmut Toğrul (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20 Ocak 2018'de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve ÖSO grupları tarafından Suriye'de Afrin kentine yönelik başlatılan askerî harekât 48'inci gününde devam ediyor. Söz konusu bu askerî müdahale her geçen gün sivil kayıpların artarak devam ettiği bir şekilde sürdürülüyor. Uluslararası Af Örgütü Afrin'de yüzlerce sivilin yaşamının risk altında olduğunu belirtmektedir. Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu Araştırma Direktörü Lynn Maalouf, Afrin'de Türk ordusu ve ABD destekli güçler arasındaki çatışmaların şimdiden sayısız sivil ölümüne yol açtığını ve yüzlercesinin daha yaşamını tehlikeye attığını ifade ediyor. Ayrıca köylere ve kentlerdeki meskûn mahallere top ateşi açıldığı haberleri çok kaygı verici. Top ateşi ve kesin hedef bulamayan patlayıcı silahların sivil bölgelerde kullanımı uluslararası insan hakları hukukuna aykırıdır.
Halil Etyemez (Konya) - Nerede, nerede, nerede?
Mahmut Toğrul (Devamla) - Öte yandan, Af Örgütü Raporu'nda TSK saldırılarının da çok sayıda sivilin ölümüne, yine aralarında çocukların bulunduğu çok sayıda sivilin yaralanmasına yol açtığı aktarılıyor.
Diğer yandan, Türkiye ve Suriye toplumu savaşın yarattığı bütün insani acıları her gün, her an yaşıyor. İktidarını sürdürmek isteyenler sebebiyle her iki taraftan da gencecik insanlar hayatlarını kaybediyor. Sadece bir seferde olmak üzere Keltepe bölgesinde 8 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun hayatını yitirmesi, onlarcasının yaralanması bu savaşın görünen sonuçlarından sadece bir tanesidir.
Halil Etyemez (Konya) - Adı "şehit" onların, şehit!
Mahmut Toğrul (Devamla) -Suriye'nin bir parçası olan Afrin'i de tartışmasız bir biçimde kapsayan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı bir an evvel uygulamaya konulmalıdır. Suriye'de demokratik bir ortamın ve rejimin oluşmasına katkıda bulunacak tek şey bir an önce diyalog ve müzakere ortamının sağlanmasıdır.
Öte yandan, "Afrin'i sahiplerine teslim edeceğiz." söylemiyle kentin demografik özellikleri üzerinde asılsız bir propaganda yapılmaktadır. Afrin'de kimler yaşıyor? Afrin'de bombardıman altında kalan Afrinliler yaşıyor. Kürtler en az bin yılı aşkındır bu bölgededirler. Orası tarihî adıyla Kürt Dağı yani Çiyayê Kurmênc'dir. Dün Kürt yoğunlukluydu, bugün Kürt yoğunluklu. Kürtler dışında bu bölgede Araplar, Türkmenler, Ermeniler, Çerkezler de küçük oranlarda vardır.
"Afrin'i Afrinlilere vereceğiz." söylemiyle Türkiye'deki mültecilerin oraya taşınması hedefi Kürt yoğunluklu bir bölgenin demografisini değiştirme niyetidir; bunun adı da tarihte -herkes biliyor- etnik temizliktir. Suriyeli diye Halepli, İdlibli, Rakkalı birilerini alıp Afrinlilerin evlerine ya da toprağına yerleştiremezsiniz.
Said Yüce (Isparta) - Sen kimden yanasın ya, teröristten yana mısın?
Mahmut Toğrul (Devamla) - Demografik yapıyı değiştirmeye dönük bir müdahale Kürtler açısından "etnik temizlik" olarak tarihe geçer.
Said Yüce (Isparta) - Kimden yanasın, teröristlerden yana mısın?
Mahmut Toğrul (Devamla) - Bu da başka krizlere yol açar ve insanlar arasında düşmanlık tohumları eker.
Said Yüce (Isparta) - Ne biçim konuşuyor bu ya? Türkiye milletvekili böyle konuşur mu? Ayıp!
Mahmut Toğrul (Devamla) - Maalesef demografik yapıya müdahale bu coğrafyada tarihsel olarak hep başvurulmuş bir devlet çözümüdür, berbat bu yoldur.
Said Yüce (Isparta) - Sen git teröristlerin yanına otur. Mecliste ne işin var senin?
Mahmut Toğrul (Devamla) - Bu çözüm halkları karşı karşıya getirmiş, hep kavgalar üretmiştir fakat bu müdahalenin sınırları ötesinde bir başka ülkenin nüfusunda yapılıyor olması işin vahametini daha da artırıyor. Götürecekleri nüfusu orada nasıl tutmayı planlıyorsunuz? Afrin'den asla çıkmayarak mı bunu yapacaksınız? Bilindiği gibi, uluslararası çatışmalar sırasında uyulması gereken kuralları belirleyen Cenevre Konvansiyonu'na Türkiye de taraftır. Gerek harekâtın sürdürülmesinde gerekse ele geçirilen kişilere yönelik insani ve hukuki muamele sırasında bu protokollere uyulmakta mıdır? Bu protokolü ihlal eden bir uygulama tarafınıza rapor edilmiş midir, edilmişse bununla ilgili tarafınızdan ne gibi önlemler alınmıştır? Bunun acilen Hükûmet tarafından cevaplanması gerekir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 24 Şubatta Suriye'de en az otuz gün sürecek insani ateşkes ilan etmiştir. Afrin Harekâtı'nın bu kapsamda olduğu başta ABD olmak üzere bütün Güvenlik Konseyi ülkeleri tarafından teyit edilmiştir. TSK bu karardan sonra harekâta hâlâ neden devam etmektedir?
Başkan - Sözlerinizi tamamlayınız Sayın Toğrul.
Mahmut Toğrul (Devamla) - Ölmek ve öldürmek üzerine kurulu bu politikalar çözüm olmak yerine, bölgeyi içinden çıkılmaz bir kaosa sürükleyeceği açıktır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Said Yüce (Isparta) - Yuh sana, yuh! Ne biçim konuşma bu! Şehit onlar. Şehit onlar, şehit, ölü değil. Yakışıyor mu böyle sana? Ayıp be! Türkiye milletvekilisiniz. Yuh!
Mahmut Toğrul (Devamla) - Bu konuda gerekli uyarıları yapmak hepimizin görevidir.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Sayın Başkan, ara verdiğiniz sırada biz de Sayın Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ile birlikte dışarıdayken Garo Paylan vekilimizin tartaklanarak dışarıya doğru kendini attığını gördüm ve birdenbire içeriye koştum. Ancak AK PARTİ'li milletvekilleri içeri girmemi engellediler. Belki kendilerine bazı şeyleri engellemek için yapmış olabilirler. Bir de "Kadın dövüldü." diye herhâlde Mecliste çıkmasın diye çünkü içeri girdikten sonra karşımda Uğur Dilipak "Adam olun, adam!" diye elini sallayarak bana yönelik olarak "Türk askerini göreceksiniz." diye bağırıyordu ve Mahmut Toğrul vekilimizin burnunun kanamış olduğunu, darp edildiğini, gözünün aynı şekilde, şu anda kolunun da bir tanesi tutmuyor. Tebrik ederiz(!) "İşkence yok" diyordunuz, işkence Mecliste, ta içinde varmış. Burada topu topu 4 milletvekilimiz vardı ve Afrin'le ilgili yaptığı konuşma nedeniyle oluyor bunlar. Arkasından Leyla Şahin Usta buraya geliyor, kendisini kınadığını söylüyor. Garo vekilimiz Mahmut Toğrul'u, onu alıp dışarıya götürürken buradan 50 kişi toplanıyor ve -ya da 20, 30 fark etmez kaç kişi olursa- vekillerimizin, Müslüm Doğan'ın göğsüne tekme atarak… Görmediğiniz mi bunları?
Ali Ercoşkun (Bolu) - Öyle olmadı, öyle olmadı yanlış anlatıyorsunuz, öyle olmadı.
Salim Uslu (Çorum) - Öyle değil.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Görmediniz mi? Yani neyi gördünüz?
Ejder Açıkkapı (Elâzığ) - Bakın, öyle değil, yalan. Öyle değil.
Ali Ercoşkun (Bolu) - Sen görmediğin bir şeyi anlatıyorsun.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - O zaman neyi gördünüz? "Öyle değil"…
Ejder Açıkkapı (Elâzığ) - O arkadaşların hepsi de oraya kavgayı ayırmaya gittiler. Kavgayı ayırmaya gitti herkes.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Sadece size şunu söylüyorum: Buradan size kimse darp girişiminde bulundu mu? Kimse size "Adam olun!" dedi mi?
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Sayın Başkan, böyle bir konuşma üslubu olur mu?
Ali Ercoşkun (Bolu) - Daha büyük tahrik yapıyor, daha büyük tahrikler yapıyor.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Burada, kürsüde sadece konuşma yaptı vekilimiz.
Başkan - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Kerestecioğlu.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Eğer siz buna katlanamıyorsanız, o zaman burası nasıl bir Meclis?
Ali Özkaya (Afyonkarahisar) - Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir Meclis yok. Kendi ülkesine hakaret eden hiçbir Meclis yok.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Burada konuşulmayacak nerede konuşulacak? Sizin çocuklarınız mı gidiyor askere? Biz "Askerde çocuklar ölmesin." diye "Kimse ölmesin." diye uğraşıyoruz.
Ali Özkaya (Afyonkarahisar) - Hadi oradan.
İlyas Şeker (Kocaeli) - Yalan, yalan.
Ali Özkaya (Afyonkarahisar) - Yalan söylüyorsun.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Yaptığımız konuşmalar nedeniyle kınanıyoruz.
Ali Özkaya (Afyonkarahisar) - Hadi, bir gün gidin de PKK'nin önünde kınayın. Bırakın o işleri.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Ha, tamam kınama yapılabilecek bir şeydir. Çıkarsınız bu kürsü de siz de konuşmanızı yaparsınız.
Ali Özkaya (Afyonkarahisar) - Bırakın o işleri.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Ya, bir özür borcunuz var, bir özür borcunuz.
Meral Danış Beştaş (Adana) - İnsan biraz utanır ya!
Ali Özkaya (Afyonkarahisar) - Bırakın o işleri.
Filiz Kerestecioğlual Demir (İstanbul) - Hakikaten insan biraz utanır. Yani bu Mecliste linç girişiminde bulundunuz şurada topu topu olan 4 milletvekiline. Bununla ilgili bir özür borcunuz yok mu sizin? İçeri girdiğimiz... Milletvekili ne konuşursa konuşur, milletvekilinin konuşması suç teşkil ediliyorsa ne yapılırsa yapılır, zaten yapıyorsunuz.
Ali Özkaya (Afyonkarahisar) - Dünyanın hiçbir yerinde şiddet ve terör desteklenmez. Şiddet ve terör hiçbir yerde desteklenemez.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Yargıyı yönlendiriyorsunuz, onlarca vekilimiz tutuklu. Burada darp edemezsiniz, buna hakkınız yok.
Başkan - Sözünüzü tamamlayın Sayın Kerestecioğlu.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Burada yarın asla ve asla 8 Mart falan kutlamayın, Kadınlar Günü falan kutlamayın. Hepiniz erkeksiniz ve hepiniz gerçekten buna çanak tutuyorsunuz, başka bir şey değil. Bu yaptığınız ayıptır, bu Meclise yakışmaz diyemiyorum artık çünkü "Bu Meclise yakışmaz." dediğimiz çok şey yakışmıştır bu Meclise, gerçekten yakışmıştır; demokrasi bu değil.
Zehra Taşkesenlioğlu (Erzurum) - Afrin'de kaçırılıp katledilen 88 kadın için...
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Söze karşı darp olamaz. Sizin sözlerinizde tahammül edemediğimiz nice şey var. Biz buradan kalkıp da sizi linç etmek için girişimde bulunmuyoruz, sanmayın ki bu sayımız az olduğu için falan, böyle bir şeyden değil, böyle bir kültüre sahip olmadığımız için. İktidar size bu yetkiyi vermez.
Tülay Kaynarca (İstanbul) - Kaç dakika sürüyor ya? Böyle bir usul var mı Sayın Sancar, Sayın Başkan?
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - İşte, hâlâ karşımızda...
Tebrik ederim gerçekten sizi arkadaşlar.
Ayşe Sula Köseoğlu (Trabzon) - Siz de sözlü şiddet yapıyorsunuz Filiz Hanım! Yapmayın artık, yeter!
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Ayırmaya çalışan, bunun için çaba gösteren arkadaşları, bunu engellemeye çalışanları tenzih ederek teşekkür ederim bunu tasvip etmeyenlere.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
Başkan - Tamamlayın Sayın Kerestecioğlu.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Ama hâlâ burada karşımızda böyle böyle yapan insanlara, gerçekten, umarım, başınıza gelmez diyorum, umarım başınıza gelmez çünkü bu, ne Meclise ne vekilliğe ne insanlığa yakışan bir şey değil.
Size de söyleyecek daha fazla söz yok.
Başkan - Teşekkürler.
Hüseyin Erdoğan (Konya) - Bunu bir de dağdakilere söylenesiniz, bir de dağdakilere söyleseniz!
Meral Danış Beştaş (Adana) - Ya ne diyorsun oradan, biz gördük, biz gördük! Ne konuşuyorsun!
Ali Ercoşkun (Bolu) - Nerede gördünüz? Dışarıdaydınız siz.
Meral Danış Beştaş (Adana) - Hayır, geldik, gördük; ne kadar kalabalık olduğunuzu gördük.
Başkan - Sayın Elitaş, söz talebiniz vardır, buyurun.
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Sayın Başkanım, sizin ara verdiğiniz süreçte Genel Kurulda hoş olmayan hadiseler yaşanmış, biraz önce milletvekili arkadaşımızdan bilgi aldık. Nitekim, tutanakları da getirttim. HDP Milletvekili Mahmut Toğrul'un yaptığı konuşma terör örgütü bildirisinden başka bir şey değil.
Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) - Bravo Sayın Elitaş, bravo, bravo (!)
Mehmet Demir (Kırıkkale) - Dinleyeceksiniz, dinleyeceksiniz!
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülkemizi korumak, kollamak ve bekasını temin etmek üzere yaptığı faaliyeti, "Türk Silahlı Kuvvetleri sivillere karşı etnik temizlik yaptı." diye ifade etmek, Türkiye Cumhuriyeti milletvekilinin yapacağı en adi konuşmadan başka bir şey değildir. (AK PARTİ sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar)
Şimdi, Sayın Milletvekilimiz Leyla Şahin Usta gelir, yaptığı konuşmadan dolayı: "Sizi kınıyorum. Türk askerini etnik kimlik, tasfiye dışı, etnik kimliği yok edici şekilde suçlayamazsınız." der. Onun üzerine, Mahmut Toğrul Leyla Şahin Usta'ya bağırmaya başlar. Geri çekilir, üzerine yürümeye başlar.
Ziya Pir (Diyarbakır) - Yok, daha neler ya, daha neler ya!
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Bunun üzerine, kadına şiddeti önlemek için…
Ziya Pir (Diyarbakır) - Ya, yaşından başından utan be! O sakalından utan!
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - …milletvekili arkadaşlarımız Leyla Şahin Usta'ya yapılan bu fiilî, dille yapılan saldırıyı engellemek için refleksle oraya giderler.
Ziya Pir (Diyarbakır) - Ya, bu kadar da yalan konuşulmaz be! Yuh be, yuh be!
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Olayın tamamı bu şekildedir.
Meral Danış Beştaş (Adana) - Ya, ayıp ya, gerçekten ayıp ya!
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Görmediğin 4 tane… Nerede gördün sen bunu?
Ziya Pir (Diyarbakır) - Ben oradaydım ya, ben oradaydım!
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Olan anlatıyor bunu, söyleyen anlatıyor.
Ziya Pir (Diyarbakır) - Getir bakalım, getir.
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Dışarıdaki geliyor anlatıyor…
Ziya Pir (Diyarbakır) -- O kadın vekillerin de oradaydı, bakalım kim kimin üzerine yürümüş!
Başkan - Lütfen karşılıklı konuşmayın…
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Sayın Başkan…
Başkan - Sayın Elitaş…. Sayın Pir…
Hasan Sert (İstanbul) - Otur yerine!
Meral Danış Beştaş (Adana) - Gelin, bir daha gelin!
Başkan - Sayın Elitaş, lütfen karşılıklı konuşmayın, Genel Kurula hitap edin.
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Sayın Başkan, benim sözümü kesmeye çalışmayın.
Ziya Pir (Diyarbakır) - Beni bile çileden çıkartıyorsunuz ya!
Başkan - Sayın Pir… Sayın Pir…
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Sayın Başkan, beni uyarmayacaksınız, benisusturmaya çalışanları susturacaksınız.
Başkan - Size de Sayın Pir'e de aynı uyarıyı yapıyorum: Genel Kurula konuşun.
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Sayın Başkan, konuşma hakkı benim.
Başkan - Kendisine de uyarıda bulundum.
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Sayın Başkan, konuşma hakkını bana verdiniz.
Başkan - Siz de Genel Kurula konuşun Sayın Elitaş.
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Benim sözümü keseni susturmak sizin göreviniz.
Başkan - Sizin de Genel Kurul…
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Siz görevinizi yapmayınca ben susturmak zorunda kalıyorum.
Başkan - Size sözünüze devam etmek üzere bir dakika daha süre vereceğim ama sizin de doğrudan Genel Kurula hitap etmeniz gerekiyor ve benim de bu konuda uyarı yapma hakkım var.
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Genel Kurula hitap ediyorum Sayın Başkan.
Ziya Pir (Diyarbakır) - Yalan konuşmayın ama, olayları çarpıtmayın ama!
Başkan - Buyurunuz Sayın Elitaş, sözlerinizi tamamlayın.
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - Bir: Tutanakların Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından incelenip şu andaki yapılan oturumda "terör örgütü bildirisi" niteliğinde olan ve Türk Silahlı Kuvvetlerine "Etnik temizlik yapıyor." şeklinde bir ithamda bulunmak suçtur. Anayasa'nın 84'üncü madde hükümleri çerçevesinde, milletvekili dokunulmazlığı kapsamına giren bir iş değildir. Milletvekili kürsüde her şeyi söyler ama kürsü dışında Türkiye Cumhuriyeti'ni töhmet altında bırakacak, milletvekillerini, Türk Silahlı Kuvvetlerini sanki bir etnik temizlik yapacak şeklinde gösterme hakkına sahip değildir. Meclis Başkanlığının bu tutanakları inceleyip buradaki yapılan söylemlerin, terör örgütü bildirisi niteliğindeki yapılan şeylerin tutanaklardan çıkarılması Meclis Başkanlığının görevidir.
Burada yapılan bir işi biz içeride konuştuk, "Ne olduğunu bilmiyoruz." dedik.
Ziya Pir (Diyarbakır) - Niye konuşuyorsun o zaman!
Mustafa Eliştaş (Kayseri) -- Siz de yoksunuz, biz yokuz, grup başkan vekillerinden hiçbiri yok; Sayın Altay yok, HDP grup başkan vekilleri yok, ben yokum.
Ziya Pir (Diyarbakır) - Niye konuşuyorsun!
Mustafa Eliştaş (Kayseri) - İçeride konuştuk ne olduğuyla ilgili. Herkes duyduğuyla amel ediyor. Ben duyduklarımı söylüyorum, kadın milletvekilimizin bize ifade ettiğini de doğru olarak ifade ediyorum. Orada aynen bu şekilde söyledi ve üzerine yürüyor yoksa milletvekili arkadaşlarımızın, bir kadına karşı sözlü, hatta fiili bir şiddete dönüşecek işe tedirginliklerinden dolayı yaptığı bir iş.
Onun için, bakın Sayın Başkan, burada milletvekilleri olarak görevimizi yerine getirirken birbirimizi tahrik etmeden, ülkemizin içerisinde bulunduğu ve beka sorunuyla karşı karşıya kaldığımız Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye'nin güneyinde ülkemizi tehdit etmeye çalışan terör devletinin kurulmasını engelleme için Türk Silahlı Kuvvetlerinin canla başla, şehit vererek çalıştığı, verdiği mücadeleyi âcziyete uğratacak hiçbir söylemde bulunmak hiçbir milletvekilinin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hakkı değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Eğer bir özür borcu varsa, özür borcu… Yıllardır Türk Silahlı Kuvvetlerini, güvenlik güçlerini şehit eden, Kürtlere, Kürt kardeşlerimize PKK terör örgütü adı altında yıllarca zulmeden terör örgütünü lanetlemek herkesin en ulvi, vatandaş olarak da en önemli görevlerinden biridir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)