HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, "Türkiye toplumunun korkmasını ve geleceğe dair kaygılanmasını gerektirecek bir durum yoktur. Sadece mücadele birliğini kurmak bile önümüzdeki tehlikeleri alt etmek için yetecektir. Biz varız ve kendimize güveniyoruz. Faşizmi, gericiliği defalarca durdurduk, yine başaracağız” dedi.
HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, DBP Eş Genel Başkanları Emine Ayna ve Kamuran Yüksek, HDK Eş Başkanları Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü ile DTK Eş Başkanları Selma Irmak ve Hatip Dicle, değerlendirmelerinde, ateşkes ve tecridin kaldırılması çağrısında bulundu.
Açıklamada, "Türkiye, 7 Haziran’da 'düşürülmüş' AKP hükümetinin, seçimlerden istediği sonucu almak için beş ay boyunca ülkede estirdiği hükümet terörü atmosferinde 1 Kasım seçimlerini gerçekleştirdi" dendi.
Sandığa giden seçmenlere teşekkür edilen açıklamada, "Seçimlerde HDP’nin başarısı için canla başla çalışan herkesi kutluyoruz. 7 Haziran'dan bu yana AKP ve Saray işbirliği ile gerçekleşen saldırılarda yaşamını yitiren bütün arkadaşlarımıza bir kez daha minnet ve şükranlarımızı sunuyor, kendilerine Allah'tan rahmet dileklerimizi tekrar paylaşıyoruz" ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi:
"7 Haziran seçim sonuçları büyük baskı ve zulme rağmen ortaya çıkarılmış önemli bir halk iradesiydi. Bu iradeye karşı saray darbesi ile cevap verilmiş ve yok sayılmıştı. AKP'nin tek başına iktidarı ve başkanlık hevesleri için ülke kan gölüne çevrilmiş, HDP'ye dönük hükümet merkezli saldırılar, katliamlar ve basın ambargoları gerçekleştirilmiş, HDP'nin seçim kampanyası yürütemeyeceği şekilde canlı bombalar HDP Eşbaşkanlarının ve milletvekili adaylarının peşine salınmış, ülkede olağanüstü bir güvenlik korkusu yaratılarak seçmen adeta teslim alınmaya çalışılmıştır.
AKP ise devletin ve örtülü ödeneğin bütün imkanlarını en ahlâksız şekilde kullanarak seçim kampanyası değil bir tür tehdit ve terör kampanyası yürütmüş ve neticede gerçek halk iradesinin oluşmaması için kısa süreli ani şok stratejisi uygulayarak sonuca gitmiştir. Hiç şüphe yok ki bu seçimin sonuçlarına dayanarak Türkiye halklarının katliam, savaş, zulüm, hırsızlık, yolsuzluk, ahlâksızlık politikalarına onay verdiğini asla kabul etmeyeceğiz. AKP'nin açık/gizli ajandasındaki hiç bir gerici politikasına toplum onay vermemiştir.
HDP ise tarihimizin en yoğun ve en ahlâksız siyasi, fiziki saldırıları karşısında öz gücüne dayanarak ve seçmeniyle kurduğu güçlü manevi bağlara dayanarak, olağanüstü bir direniş ve dik duruş ile barajı aşmayı ve parlamentonun üçüncü büyük grubu olmayı başarmıştır. HDP bu ağır saldırılar altında da kadınların gruptaki temsiliyetinden vazgeçmemiş, TBMM'de kadın mücadelesinin en güçlü sesi olmayı hak etmiştir.
'Baraj altında bırakmayı istediler'
MHP/AKP gizli ittifak ve işbirliğinin temel hedefi HDP'yi baraj altında bırakarak güçlü bir AKP hükümeti kurdurmaktı. Ancak MHP'nin bu ucuz oyunu HDP'nin barajı aşmasıyla birlikte tam bir fiyasko ile sonuçlanmış MHP tam bir hezimet yaşayarak, yok saydığı HDP'nin çok altında bir temsiliyetle parlamentoya girmiştir."
Eşbaşkanlar, "Bizlere ve tüm demokrasi güçlerine düşen şey güçlü bir demokrasi bloku oluşturarak parlamento içinde ve dışında mücadeleyi yükseltmek olmalıdır" diyerek, şunları kaydetti:
"Halklarımızın bizlere verdiği görevi tam olarak ve layıkıyla yerine getireceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. Türkiye toplumunun korkmasını ve geleceğe dair kaygılanmasını gerektirecek bir durum yoktur. Sadece mücadele birliğini kurmak bile önümüzdeki tehlikeleri alt etmek için yetecektir. Biz varız ve kendimize güveniyoruz. Faşizmi, gericiliği defalarca durdurduk, yine başaracağız.
Yeni dönem parlamentosu Kürt sorunu başta olmak üzere demokratik çözüm, müzakere ve diyalogu esas alan bir inisiyatif geliştirmelidir. Çözüm süreci sadece AKP’nin insafına terk edilemez. Parlamentoda kurulacak ortak bir komisyon çözüm sürecinin resmi muhatabı olarak öne çıkmalı ve savaşı durduracak bir demokrasi programı ile toplumun barış beklentisine cevap vermelidir. AKP, böylesi bir çözüm iradesine saygı duyarak barış sürecine geri dönmeyi ve yeni mekanizmalar ile birlikte çözüm sürecini parlamento zeminine emanet etmeyi kabul ederse bizler de bu yaklaşıma saygı duyacağız."
'Sayın Öcalan'ın rolünü
oynayabileceği koşullar'
Açıklamada, "7 aydır İmralı'da tecrit altında tutulan Sayın Öcalan'ın yeniden ve daha etkili bir şekilde rolünü oynayabileceği koşulları da yaratarak, parlamento çözüm sürecinin merkezi haline getirilebilir. Demokratik, sivil özgürlükçü bir anayasa ile birlikte ülkemiz hak ettiği kurumsal ve köklü demokrasi yolunda çok önemli adımları bu dönemde atabilir. Güvenlikçi politikalar derhal terk edilerek uzlaşma ve ortak akıl çerçevesinde hep birlikte geleceğin Türkiyesi adım adım inşa edilebilir" dendi.
Eşbaşkanlar, olumlu bir yaklaşım geliştirilmesi halinde her türlü doğru adımı birlikte atmaya hazır olduklarını bildirerek, şöyle devam etti:
"Halklarımızın ortak çıkarları doğrultusunda; kutuplaşma, gerilim ve kamplaşmaya son verecek dil ve üsluptan başlayarak yeni bir dönemin açılması için üstümüze düşen sorumluluğun gereğini yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Toplumun hepimizden temel beklentisi çözüm siyasetidir. Seçimin her türlü adaletsizliğine ve eşitsizliğine rağmen bizler sorumlu muhalefet ve sorumlu siyaset tarzımızla çözüm kapılarını aralamak istiyoruz.
CHP ve AKP'ye çağrı
Cumhuriyet Halk Partisi'nin de ana muhalefet partisi olarak bu tarihi günlerde barış ve demokrasi adına üzerine düşen sorumluluğu cesaretle yerine getireceğini umuyoruz. Sorunlarımızın çözümünde parlamento içi ve dışı bütün demokrasi güçlerinin birlikte hareket ederek meclisi çözümün odağı haline getirebileceğine inanıyoruz.
AKP’nin de bütün bu olup bitenlerden doğru sonuçlar çıkararak sağduyu ile hareket etmesini temenni ediyoruz. Hiç bir dayatma politikasına, savaş ve katliam politikasına onurlu tek bir yurttaşın boyun eğmediğinin ve eğmeyeceğinin görülmüş olduğunu umuyoruz. İçeride ve dışarıda savaşı büyütecek her türlü karardan dönülmesini ve uçurumun kıyısına gelmiş bu anlayışta daha fazla ısrar edilmemesi çağrısını yapıyoruz."
'Ateşkes karşılıklı hale gelmeli'
Açıklamada, KCK'ya ilan ettiği tek taraflı ateşkesi sürdürmesi, hükümete de bütün askeri ve polisiye operasyonları durdurarak ateşkesin karşılıklı hale gelmesi için irade ortaya koyması çağrısında bulundu.
HDP, HDK, DTK ve DBP Eşbaşkanları, ortak açıklamalarının sonunda şunları belirtti:
"Önümüzde bizleri zorlu bir mücadele dönemi bekliyor. Her türlü olasılığa her zaman hazır olabilmek için, moralle, inançla ve yüksek bir motivasyonla herkesi daha fazla örgütlenmeye, yan yana durmaya ve birlikte mücadeleye çağırıyoruz. Gün, geri çekilme günü değil, daha güçlü ileri atılma ve inisiyatif alma günüdür. Biz her zamankinden fazla kendimizi hazır ve heyecanlı hissediyoruz. Haklı ve meşru duruşumuzdan asla taviz vermeden herkesi mücadeleyi kararlılıkla yükseltmeye davet ediyoruz. Özgürlük, adalet ve barış mücadelesi kesinlikle kazanacaktır."