Gündem

HDP: Polisler neden Tahir Elçi'yi korumayıp, bilinmeyen bir yöne doğru hedefsiz ateş etti?

HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Elçi'nin öldürülmesiyle ilgili olarak TBMM'ye soru önergesi sundu

30 Kasım 2015 16:50

HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Cumartesi günü Diyarbakır’daki 4 ayaklı minareyle ilgili düzenlediği basın toplantısı sonrası silahlı saldırıya uğrayan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesiyle ilgili bir soru önergesi vererek, olay yerinde kaç polisin görevli olduğunu sordu. Soru önergesinde, "Polisler neden silah seslerinin gelmesi üzerine Tahir Elçi ve beraberindekileri korumak yerine bilinmeyen bir yöne doğru hedefsiz bir biçimde ateş etmeye başlamışlardır?" dendi.

HDP’li Meral Danış Beştaş, Tahir Elçi’nin öldürülmesindeki karanlık noktaları ile kuşku uyandıran noktalara dikkat çektiği 20 maddelik soru önergesini yanıtlaması istemiyle İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya yöneltti. “Tahir Elçi’nin polis kurşunu ile ölmüş olduğu açıklık kazanmaktadır” denen önergede, “Çıkan çatışmanın polisin ticari taksiyi o anda durdurması ile ilgisi nedir?” diye soruldu. Elçi’nin uzunca bir süredir hedef gösterildiğine işaret eden Beştaş, “Bu konuda emniyet birimlerine gelen duyumlar olmuş mudur? Asgari güvenlik önlemleri dahi neden alınmamıştır?” diye sordu.

Beştaş’ın TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesi ve gerekçesi şöyle:

Diyarbakır Baro Başkanı Merhum Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 günü sabah saatlerinde yapmış olduğu bir basın açıklamasının ardından hunharca katledilmiştir. Tahir Elçi’nin açıklamasını bitirdiği sırada ara sokağın yüz metre kadar ileride caddeye açıldığı yerden silah sesleri gelmeye başlamıştır. Basın açıklaması esnasında güvenliği sağlamakla görevli polis memurları ise bilinmeyen bir yöne ateş açmaya başlamaktadırlar.

Kameraların Tahir Elçi’yi gösterdiği görüntülerde Tahir Elçi’nin etrafta neler olduğunu anlamaya çalışan bakışları ve yanında hiçbir güvenlik önlemi almayan polis memurları görülmektedir. Hayatın olağan akışı gereği polis memurlarının böylesi durumlarda koruma refleksi ile hareket etmesi gerekirken memurların adeta hedef şaşırtırcasına silahlarına davrandıkları gözlemlenmektedir. Bu sırada kamera görüntülerine bir karaltının Tahir Elçi’nin olduğu yöne koştuğu ve şarjörlerini temizleyen polislerin o kişiye doğru ateş ettikleri yansımıştır. Görüntülerde üzerinde kahverengi giysi bulunan sivil polisin Tahir Elçi’nin olduğu yöne doğru ateş ettikten sonra kameraların kendisini çekip çekmediğini kontrol eder bir edayla baktığı ve ardından silahının şarjörünü değiştirmeye davrandığı sırada yanında duran diğer sivil polisin “dur, sakin ol” der gibi bir el işareti yaptığı ve hatta eline dokunduğu da açıkça yer alan hususlardır. Silah seslerinin dinmesinin ardından bir kişinin yerde kaldığı görülmüştür. Görgü tanıklarından bir kişi “….aralarında açık renk ceket giyen bir tek Tahir Elçi vardı…” diyor ki gerçekten de yerde yığılı kalan kişinin Tahir Elçi olduğu bir müddet sonra açığa çıkıyor. Nitekim Tahir Elçi hakkında düzenlenen otopsi raporunda da; “Ateşli silah çekirdeği giriş yarasının incelenmesine göre atış mesafesinin uzak atış mesafesinden yapılmış olduğu, ……ölümü üzerine etkili harici ateşli silah yaralanması dışında başka bir bulguya rastlanmadığı…” ifade edilmiştir.

Ancak olayın ardından Diyarbakır’da çatışma çıktığı Tahir Elçi’nin de bu çatışma sırasında öldüğü dillendirilmiş hatta bir polis memurunun şehit olduğu haberi derhal duyurulmuş, Elçi’nin ölümü ise bu çatışmanın neticesi gibi gösterilerek önem atfedilmemiştir. Fakat o polis memurunun orada ölmediği daha sonra ortaya çıkan kamera kayıtlarında görülmektedir. DHA güvenlik kameralarının görüntülerinde;  bir taksinin yanaştığı ve sivil giyimli polislerin araca yaklaştığı görülmektedir. Ardından polis Ahmet Çiftaslan sağ ön kapıyı daha açarken araç içinden gelen ateşle yığılıp kalmıştır. Bu olay sırasında Cengiz Erdur isimli bir polis memuru daha yığılıyor ki o da hastanede yaşamını yitirmiştir. Yani polisler bambaşka bir noktada ölürken, Tahir Elçi ara sokakta uzak mesafeden gelen bir kurşun sebebiyle yaşamını yitirmiştir. Nitekim Tahir Elçi’nin polis kurşunu ile ölmüş olduğu açıklık kazanmaktadır. Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu da olaydan bir gün sonra yaptığı açıklamada; “Eğer teröristlerin polislerimize yönelik saldırıları olmasaydı muhtemelen bu acı olayların hiçbiri olmayacaktı” demek suretiyle Elçi’nin polis kurşunu ile ölmüş olduğunu zımnen kabul etmiştir.

1- Kontrol noktası olmadığı halde taksi neden durdurulmuştur?

2- Taksi neden zırhlı bir araçla yahut çelik yelekli ve güvenliklerini sağlamış polislerce değil de hiçbir güvenlik önlemi almayan polislerce durdurulmuştur?

3- Polisler taksiyi durdururken yeterli güvenlik önlemi neden alınmadı?

4- Polisler taksiyi durdururken neden kolluk görevlisi refleksi ile davranmayıp tanıdık bir şahsın arabasının kapısını açar gibi oldukça rahat hareketlerde bulunmuşlardır? Polislerin bu kayıtsızlığının altında yatan neden nedir?

5- Tahir Elçi basın açıklaması yaparken olay yerinde kaç polis görevliydi?

6- Polisler neden silah seslerinin gelmesi üzerine Tahir Elçi ve beraberindekileri korumak yerine bilinmeyen bir yöne doğru hedefsiz bir biçimde ateş etmeye başlamışlardır?

7- Tahir Elçi ve basın açıklamasına katılanlar silah sesleri duyulduğu andan itibaren neden güvenli bir alana geçirilmedi?

8- Polisler saldırganlara ateş ederken çevre güvenliğini dikkate almış mıdır?

9- Görüntülerde tabancayı namlusundan tutarak koşan kişi kimdir? Çatışma esnasında neden silahına davranmak yerine edilgen bir biçimde namlusundan tutarak kaçmaktadır?

10-  Polislerin art arda ateş ettiği ancak vuramadığı kişi sonrasında neden takip edilemedi?

11- Kahverengi giyimli sivil polisin ateş açtıktan sonra kameraları kontrol edercesine davranışının nedeni nedir? Neden yanındaki diğer polis onu “dur sakin ol” dercesine uyarma gereği hissetmiştir? Kahverengi giyimli sivil polis silahını daha sonra başka bir sivil polise devretmiş midir?

12- Tahir Elçi’nin hedef gösterildiği ve 28 Kasım günü saat 10.30’da basın açıklaması yapacağı bilindiği halde neden o noktada ve basın açıklaması saatinde bir çatışma çıkmıştır? Çıkan çatışmanın polisin ticari taksiyi o anda durdurması ile ilgisi nedir?

13- O sırada görevli polislerin elinde kaçar tane silah vardı? Bir poliste kaç silah bulunmaktadır? Polis memurlarında birden fazla silah bulunmasının nedeni nedir?

14- Olayda kullanılan tüm mermi ve kovanlar bulunmuş mudur? Toplam kaç tane mermi ve kovan bulunmuştur? Mermilerin hangi silahlardan çıktığı tespit edilmiş midir? Mermiler hangi silahlardan çıkmıştır?

15- Kaç tane silah balistik incelemeye gönderilmiştir?

16- Tahir Elçi’ye isabet eden mermi çekirdeği olay yerinde bulundu mu? Halihazırda Elçi’yi öldüren mermi çekirdeğinin akıbetine dair bir bilgi kamuoyu ile paylaşılmadığından hareketle olaydan geçen süre zarfında neden hala bu mermi çekirdeği bulunmamıştır? Bu konudaki çalışmalar ne aşamadadır?

17- Tahir Elçi’nin yaşamını yitirmesinin ardından olay yeri inceleme heyeti gelmiş ise de polisin çıkardığı çatışma nedeniyle inceleme yapılamamış olup polis neden o esnada çatışma çıkarmıştır? Olay yeri incelemenin delil tespiti açısından önemi nazara alındığı vakit polisin böylesi bir gayret içerisine girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yine bu bağlamda Bakanlık olarak olay yeri incelemenin yapılmasını sağlamak adına neden gerekli koşulları sağlamadınız?

18- Tahir Elçi’nin uzunca bir süredir hedef gösterildiğinden hareketle bu konuda emniyet birimlerine gelen duyumlar olmuş mudur? Elçi’nin açık bir biçimde hedef gösterildiğinden hareketle asgari güvenlik önlemleri dahi neden alınmamıştır? Olay yerindeki polisler neden Elçi’yi kurtarmak refleksi ile değil de hedef şaşırtma saiki ile davranmışlardır?

19- Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’nin “sıra sende” şeklindeki sözlerle tehdit edilmesini ne şekilde yorumlamaktasınız? Konu ile ilgili herhangi bir önlem alınmış mıdır? Alınmamış ise neden alınmamıştır?

20- Tahir Elçi, olayda bulunan polislerin silahlarından çıkan merminin isabet etmesi ile ölmüş olabilir mi? Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’nun olaydan bir gün sonra yaptığı Elçi’yi öldüren merminin polise ait olduğuna işaret eden “Eğer teröristlerin polislerimize yönelik saldırıları olmasaydı muhtemelen bu acı olayların hiçbiri olmayacaktı” şeklindeki açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?