HDP Sözcüsü Ebru Günay, açıkladıkları tutum belgesine ilişkin olarak, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bu kardeşinize yetkiyi verin, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz" sözlerini hatırlatarak, "Türk lirası pul oldu. Hani diyordu ya "bu kardeşinize yetkiyi verin kurla nasıl mücadele edileceğini göstereyim" diye. Aldı yetkiyi ve işte sonuç ortada. AKP iktidarı tarımın, hayvancılığın cenazesini kaldırdı. Her şey ithal ve dövizle satın alınıyor, çiftçi elinde pul olmuş TL olduğu için üretim yapamıyor, borcunu ödeyemiyor. AKP iktidarı her kışı “kara kış”, “bitmeyen mevsim” haline getirdi." değerlendirmesini yaptı.
Günay, HDP Genel Merkezi'nde düzenlediği haftalık basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Günay, "Yarın, 15 Ekim partimizin 9’uncu kuruluş yıl dönümü. Büyük bir kıvançla, haklı bir gururla partimizin kuruluş yıl dönümünü karşılıyoruz. Bundan tam 9 yıl önce bu toprakların önemli mücadele geleneklerinin bir araya gelmesiyle, halklarımıza nefes aldırmaya, Kürt sorununu demokratik zeminde çözmeye, demokratik siyaseti inşa etmeye, toplumsal barış umutlarını yeşertmeye ve kadın mücadelemize yeni bir ivme kazandırmaya kararlı bir parti olarak yola çıktık." dedi.
Günay şu ifadeleri kullandı:
"Siyasete köklü müdahalelerde bulunduk, iktidar alternatifi haline geldik"
Kurulduğu günden bu güne ülkenin siyasetinde köklü değişimler yaratan partimiz, hayata geçirdiği demokratik siyaset ile halkları nefessiz bırakan, çözümsüzlük dayatan, savaş ve ranttan beslenen Saray ittifakının karşısında temel bir güç, vazgeçilmez bir alternatif haline geldi. Partimizi durdurmaya, siyasetimizi tasfiye etmeye ve halkımızı alternatifsiz ve seçeneksiz bırakmaya çalıştılar. Hala da saldırıyorlar, hala da bizi yolumuzdan çevirmeye, Türkiye’yi kendi politikalarına mahkûm etmeye çalışıyorlar.
"Bu iktidarın kaybedebileceğini 7 Haziran’da, 31 Mart’ta kanıtladık"
HDP’yi yok etmeyi hedefleyenler, bugün bütün suçlarıyla beraber açığa çıkmış ve çürüyüp yok olmaya başlamıştır. Geçtiğimiz 9 yıl içinde çok büyük saldırı dalgasıyla mücadele eden partimiz, hem bu saldırıları bertaraf etmeyi başardı hem de tekçi yapıların dağılma sürecine girmesini sağladı. Girdiğimiz her seçimde istisnasız seçim süreçlerinin en çok konuşulan partisi olduk, ülkedeki siyasal hatları belirledik. Halklara umut olduk, olmaz denileni olur kıldık, iktidarın kaybedebileceğini, yeni bir siyasi atmosferin doğabileceğini 7 Haziran’da, 31 Mart’ta mücadelemizle ve uyguladığımız strateji ile kanıtladık. Bugün de partimiz kurucu ve belirleyici rolünü koruyor, umudu büyütüyor, yepyeni bir geleceği müjdeliyor.
"HDP umudun partisidir, topluma nefes aldıran en önemli güvencedir"
HDP var oldukça faşizmi kalıcılaştıramayacaklarını biliyorlar, HDP var oldukça umudu bitiremeyeceklerinin farkındalar. Türkiye’de hala barıştan, özgür ve umutlu bir gelecekten söz edebiliyorsak bu HDP’nin ve HDP siyasetinin toplumsallaşmasından kaynaklıdır. HDP’nin varlığı bu yüzden topluma nefes aldıran en önemli güvencedir. Bu yüzden umudun partisi, özgür bir geleceğin adresi biziz.
"Halkların, emekçilerin, kadınların, gençlerin, inançların partisiyiz"
HDP bu ülkede bütün ezilenlerin, emekçilerin, gençlerin, geleceksiz bırakılmak istenenlerin, özgürce yaşamak isteyen inançların, alın terine sahip çıkan esnafın, çiftçinin, işçinin, yaşamı aydınlık yarınlara taşıyacak olan öğrencinin partisidir.
"HDP bu ülkenin bin bir çiçekli bahçesidir"
Yaratılmak istenen tekçiliğe, karanlığa, renksizliğe karşı HDP bu ülkenin gerçeğini yansıtan bin bir çiçekli bahçesidir. HDP halkların partisidir, dili yok sayılanların, kimliği inkar edilenlerin, yani özgürlüğün ve eşitliğin partisidir.
Kadın düşmanı politikaların yükseldiği, kadın kazanımlarının gasp edildiği bir dönemde, siyasetin rengini kadın rengine dönüştüren HDP, güçlü bir kadın partisidir. Kadınların hak ve özgürlükleri mücadelesinde hiçbir tehdit ve baskıya boyun eğmeyecektir. HDP, kadın mücadelesinin yüzlerce yıllık mirasını sahiplenen, “bu topraklarda kadınlar vardır ve kadınlar özgürleşecektir” diyen tüm kadınların da bir araya geldiği, en çok da biz kadınların var ettiği bir partidir. Partimiz sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde de en fazla kadın temsiliyeti olan, kadınların özgün, özerk örgütlenmesini esas alan, kadının sözünün güçlü olduğu partilerin başındadır. Kadınlar için hiçbir şey yapmayan, aksine kazanımlarını gasp eden, İstanbul Sözleşmesi'ni feshederek kadın iradesini teslim almaya çalışan bu iktidara karşı direnişin simgesidir HDP.
"HDP sadece bir parti değil bir fikirdir, alternatif yaşamdır"
HDP, bir siyasi parti olmanın ötesinde fikir ve yaklaşımıyla yeni bir yaşam alternatifidir. Geride bıraktığımız 9 yılda daha da büyüyerek, direniş ve umudu çoğaltarak, dayanışarak artık çok daha güçlü olduğumuz bir ufka vardık.
Biz HDP olarak diyoruz ki bu toprakların geleceği barıştadır, kaynakların hakça bölüşülmesindedir, ekolojinin korunmasındadır, kadınların özgürleşmesindedir, inançların ve halkların özgürce birlikteliğindedir. Yani gelecek HDP’dedir. Bizim kararlı bir şekilde geleceğe yürüyüşümüz devam ediyor, devam edecek. Biz dün bu iktidarın kaybedebileceğini yeni bir siyasi iklimin kurulabileceğini gösterdik, 7 Haziran’da, 31 Mart’ta başardık bugün de başaracağız. O yüzden diyoruz ki Yaşasın HDP, yaşasın halklarımızın ortak yaşam hayali ve geleceği.
"Deklarasyonumuzu muhalefetle paylaştık; 3’üncü seçeneği örgütleyeceğiz"
Açıkladığımız tutum belgesi ile ilgili doğrudan tartışmalar yürütmek ve ilk ağızdan aktarımını yapmak için geçen hafta muhalefet partileriyle görüşmelerimiz oldu. Oldukça verimli geçen bu görüşmelerimizde temel hedefimiz karşılıklı düşünce alışverişinde bulunmaktı. Heyetimiz muhalefet partileriyle faydalı görüşmeler gerçekleştirmiştir. Ayrıca biliyorsunuz biz HDP olarak açıkladığımız çözüm deklarasyonunda açık bir şekilde tüm ülkede üçüncü seçeneği örgütleyeceğimizi Türkiye kamuoyuyla paylaştık. Şimdi diyoruz ki artık pratik adım atma zamanı. Bu kapsamda önümüzdeki hafta da mücadele birliği içinde bulunduğumuz, birlikte yol yürüyeceğimize inandığımız ve bugüne kadar doğal ittifaklarımız olarak gördüğümüz siyasi parti ve toplumsal mücadele güçlerini ziyaret edeceğiz ve ortak mücadele hattını nasıl pratikleştireceğimizi değerlendireceğiz. Ayrıca Kürdistani partiler ile bu kapsamda temaslarımız olacak. Özünde bir ittifak partisi olduğumuz gerçeğinden hareketle demokrasi ittifakı kapsamında bütün toplumsal mücadele alanlarıyla buluşmayı hedefliyoruz. Amacımız tüm demokrasi ve devrimci güçler ile bir araya gelmektir.
"İktidar kaybettikçe, ömrünü uzatmak için savaşa sarılıyor"
Biz bu umut ve coşkuyla yolumuza devam ederken, mücadeleyi büyütürken, iktidar da boş durmuyor. Siyaseten tükenmiş ömrünü savaşla, talanla, rantla uzatmaya çalışıyor. Yalan, çarpıtma ve şatafattan ibaret politik halüsinasyonlar ile ayakta kalmanın çabasını verirken son bir umutla tekrar savaş çığırtkanlığına başladı. İktidar da krizleri derinleşince, can çekişmeye başlayınca hemen savaş tehdidine sarılıyor. Ekonomik kriz var, öğrenciler sokaklarda yatıyor, kâğıt atıklardan geçimini sağlayanlara bile savaş açılmış, kadın cinayetleri durmak bilmiyor, her gün üst düzey bir IŞİD’linin ülkede yakalandığı, dünya suç indeksinde Avrupa’da birinciliğe, dünyada ise 193 ülke arasında 12. sıraya yükselmiş, paramiliter yapıların cirit attığı bir ülkeye dönüştük, iktidar ise yeniden savaş siyasetine sarılıyor.
"Putin’den Biden’dan ültimatom yedikçe Kürtleri savaşla tehdit ediyorlar"
Açık şekilde savaş suçları işlenerek girilen Suriye siyasetinden dersler çıkarmak yerine, bu hafta önce Erdoğan, sonra Çavuşoğlu yeniden Kuzey Doğu Suriye’ye yönelik saldırı tehdidinde bulundu. Diplomasi denilince akıllarına ilk savaş geliyor. Putin İdlib meselesinde ültimatom veriyor, onlar Kuzey Doğu Suriye’ye karşı savaş tehdidinde bulunuyor. Biden’le görüşecekler, Kuzey Doğu Suriye’ye karşı savaş tehdidinde bulunuyorlar. Bu iktidar tam bir savaş hükümetidir. Tek dertleri herkesi bu savaşa alet etmektir. Bu iktidar Türkiye’ye kaybettiriyor. Her kaybın bedelini demokratik kamuoyuna ödeterek, yanlışlarına ortak etme derdindedir. Bu iktidar, uluslararası siyasette attığı her adımın, kurduğu her cümlenin yanlışlığına sarılarak, pazarlık gücünün tesisini savaş ile elde etmeye çalışan tekçi bir rejimdir.
"Halk iş aş istiyor, iktidar savaş diyor"
Halk Aş iş istiyor, iktidar savaş diyor. Gençler gelecek istiyor, iktidar savaş diyor. Öğrenciler eğitim istiyor, iktidar savaş diyor. Toplum hak-hukuk-adalet talebinde bulunuyor iktidar yine savaş diyor. Ellerinde kalan tek şey, zorbalık ve şiddet. Umdukları tek şey ülkeyi ateşe atma pahasına iktidarlarını sürdürmek. Bu zihniyete izin ve geçit vermeyeceğimizi tekrar ifade ediyoruz.
"Savaş çözüm değil, iktidar halkı zapturapt altına almak için savaşı dayatıyor"
Halkımız bu manipülasyonlara, gündem çarpıtmalarına asla kanmamalıdır. Gerçek ve yakıcı olan gündemlerin üzerinin örtülmesine izin vermemelidir. Savaş asla bir çözüm değildir, tüm kaynakları savaşa harcamak bir devlet politikası olamaz, olmamalıdır. İktidar yeni bir macera ile, iç kamuoyundan gelecek tepkileri bastırmak ve halkı zapturapt altına almak için güvenlikçi politikaları dayatıyor.
"Çözüm tam da iktidarın savaş aklına ve arzusuna karşı direnmektir, barış siyasetini örmektir"
Bu adımlar, bu savaş tamtamları en çok siyaseti boğmak, muhalefete kumpas kurmak içindir. Eleştirdiğimiz, hak aradığımız, emek mücadelesi verdiğimiz tüm hakikatlerin üzerini örtme amaçlı adımlardır. Savaş deyip daha sonra vatan ve beka adı altında sembolik ve söylem şiddeti uygulayarak siyaseti aynı hizaya çekmek bu ülkeye sürekli kaybettirdi, yıllarca geriye götürdü. Cesaret ile bu sorunların ve yanlışların üzerine gitmek siyasetin gerçek görevidir. Bu bağlamda sağduyu ve eleştiriye duyarlı bir refleks beklentimiz bakidir. Çözüm tam da iktidarın bu savaş aklına ve arzusuna karşı direnmektir, barış siyasetini örmektir.
"Gidicisiniz, sizi hiçbir savaş kurtaramaz, bu ülkeyi ateşe atmayın"
İktidara da hatırlatmak istiyorum, siz gidicisiniz, sizi hiçbir savaş, hiçbir macera kurtaramaz. İşlediğiniz suçları daha fazla ağırlaştırmayın, bu ülkeyi daha fazla ateşe atmayın, evlatlarımızın yaşamını yitirmesine daha fazla sebep olmayın.
"Siyasi cinayetler tartışmasını ciddiye alıyor vahim görüyoruz"
Son günlerde siyasi cinayetler meselesi yeniden tartışılıyor. Biz bu tür söylentileri ve uyarıları ciddiye alıyor ve vahim görüyoruz. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasında bu ülkede ne tür çılgınlıklara kalkışıldığını ne büyük suçlar işlendiğini gördük. Bunun önüne geçmenin yolu da savaş siyasetine karşı çıkmaktan geçiyor, ortak mücadeleden geçiyor.
"Merkez Bankası'na müdahale doları 9.15’e çıkardı"
Erdoğan Merkez Bankası'nda son akıl dışı faiz kararına muhalefet ettiği söylenen üç kişiyi daha bir gece yarısı kararnamesiyle görevden aldı. Dolar 9.15'in üzerine çıktı. Merkez Bankasını da Ziraat Bankası gibi, Vakıfbank gibi hatta Varlık Fonu gibi yönet bu halkın da çilesine son ver diyoruz. Yönetim kurullarına eşi, dostu, yandaşı ata, kendini değiştirilemez başkan olarak ilan et, gece yarısı mesaisine gerek kalmasın! Her gece acaba dış borç kaç milyar dolar daha artacak diye kimse telaşlanmasın! Hep beraber bunun sonuçlarını ve ülkeyi getireceği durumu görelim.
"Aldı yetkiyi sonuç ortada; Türk Lirası pul oldu"
Bu iktidar savaşla, talanla ömrünü uzatmaya çalışırken Türkiye halklarının en önemli gündemi ekonomik kriz ve onun yarattığı geçim sıkıntısıdır. Elektrik, doğalgaz, gıda ürünleri, giyecek, içecek, yakıt gibi “ihtiyaca hâsıl her şey” ateş pahası durumdadır. Türk lirası pul oldu. Hani diyordu ya "bu kardeşinize yetkiyi verin kurla nasıl mücadele edileceğini göstereyim" diye. Aldı yetkiyi ve işte sonuç ortada. AKP iktidarı tarımın, hayvancılığın cenazesini kaldırdı. Her şey ithal ve dövizle satın alınıyor, çiftçi elinde pul olmuş TL olduğu için üretim yapamıyor, borcunu ödeyemiyor. AKP iktidarı her kışı “kara kış”, “bitmeyen mevsim” haline getirdi.
"Elektrik ve doğalgaza yüzde 100, emekliye memura yüzde 5 zam"
Çünkü doğalgaz ithal, elektrik ithal, elektrik üretmek için dahi doğalgazın kullanıldığı sanayi tesisleri varken, zamlar bir heyula gibi her alana yayılıyor. Sadece 2021 yılında elektrik ve doğalgaza yüzde 100’ün üzerinde bir zam gerçekleştirildi. Buna karşın emekliye yüzde 5, memura yüzde 5 zam verilecek.
Büyüyen ekonomi değil işsizlik, zamlar ve döviz kurlarıdır
Asgari ücretle çalışan milyonlarca emekçinin geliri açlık sınırının altında, gıda fiyatlarına yapılan zamlar yüzde 80’in üzerinde, kira fiyatları tırmanışta, enflasyon yüzde 45’in üzerinde. Ekonomistim ben diyen Erdoğan, gerçek dünya ile bağını koparmış, Türkiye’den bihaber, sorulan her soruya “kem küm” ile cevap verme gayretindedir. Büyüyoruz, uçuyoruz diyen iktidar cenahına yalanlarla sarmaladıkları ve artık gerçek sandıkları dalavere rüyasından uyanmalarını salık veriyoruz. Büyüyen ekonomi değil, sanayi değil, tarım değil, üretim değil, gelir değil. Büyüyen işsizlik, yoksulluk, borçlar, enflasyon, zamlar ve büyüyen iş bilmezliğinizden kaynaklı döviz kurlarıdır. Üretiminin para birimi, ödenen faizlerin para birimi, yandaş şirketlere verilen garanti ödemelerinin para birimi ve en önemlisi Erdoğan’ın ve yakın çevresinin banka hesaplarının para birimi dolar olduğu için doların artışını dert etmiyorlar!
Bütçeyi halkla birlikte yapacağız, eşit dağıtacağız
HDP 2022 yılı bütçesinden başlayarak barınamıyoruz diyen gençlerin, geçinemiyoruz diyen emekçilerin, “eskiden kilo ile sattığım peyniri şimdi gram gram satıyorum, geçinemiyorum” diyen esnafın, “AKP iktidara gelmeden önce 1 kilo etle 3-4 çuval yem alınırdı ama şimdi 1 tane bile alamıyoruz” diyen çiftçinin hakkını teslim edeceğiz. Bizler bütçeyi halkla beraber yapacağız, toplumun her kesimine eşit bir şekilde dağıtacağız. Şeffaf ve denetlenebilir bir sistemle halkın vergileri ile toplanan bütçeyi halkın gözetimine sunacağız.
Salvegera partiya me li gelê me pîroz be
Em vê hefteyê 9’emîn salvegera avakirina partiya xwe pîroz dikin. 9’emîn salvegera partiya me, li gelê me, li xebatkar û hezkiriyên me pîroz be. HDP roj bi roj mezin dibe, meh bi meh bi hêz dibe, sal bi sal bi pêş dikeve. Ji Edîrneyê heta Îdirê, HDP hêvî û baweriya gelan, jinan, ciwanan û bindestan e. Meşa me ya azadî û demokrasiyê didome. Ew meş heta serkeftinê wê bidome û tu carî nasekine. Em bernadin vê dîlan û govenda azadiyê. Em bernadin vê meydanê. Em dest bi dest, mil bi mil vê govendê mezin dikin her roj.
Ew çiqas êriş'i HDP’ê dikin HDP ewqas bi hêz dibe
Bi salan e, bi hemû qeweta xwe êrişî HDP’ê dikin. Dixwazin HDP’ê bêdeng bikin. Loma hevserok, parlementer û endamên HDP’ê avêtine zindanan. Bi hezaran HDP’yî girtin. Gotin em ê bi heps û zindanan HDP’ê xelas bikin, lê roj bi roj dibînin ku HDP xelas nabe û îro bûye kabûsa wan. HDP hemû hesabên wan tarûmar dike. Loma, xezeba wan, ji tirsa dilê wan e. Ez careke din bibêjim; riya HDP’ê riya azadî, aştî û demokrasiyê ye. Riya HDP’ê riya siberojeke xweş û rengîn e. HDP baxçeyê gelan, baweriyan û nasnameyan e. Avakirina HDP’ê li hemû gelan pîroz be!
SORU: Yeni dönem çalışmalarınız kapsamında halk buluşmaları ve mitinglerin gerçekleştireceksiniz. Bu konuya ilişkin bilgi verebilir misiniz?
18 Ekimde Ağrı’da Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan’ın katılımıyla miting gerçekleştireceğiz, 24 Ekim’de de Antalya’da mitingimiz var. Ayrıca bu eylem ve etkinliklerimiz devam edecek. Yarın HDP’liyiz her yerdeyiz programı kapsamında il ve ilçe örgütlerimiz her yerde kuruluş yıl dönümümüzü kutlayacak. Bütçe bulaşmalarımız devam ediyor. Benzer çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
SORU: TÜGVA’ya yönelik yolsuzluk tartışmaları var. Bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her gün iktidarın yeni bir kirliliği ve çürümüşlüğü ile yüz yüze geliyoruz. Bu durum iktidarın çürümesinin bir sonucudur. İktidarın her yerde torpille iş yaptığı, liyakati önemsemediği, ülke değerlerini yandaşlara peşkeş çektiğinin göstergesidir.