Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, çoklu baro teklifine ilişkin "Yargıçlar bağımsız değil, yargı bağımlı ve taraflı bir halde. Savcı ve hakimler dışında şimdi avukatlar da, yani savunma mekanizması da iktidara bağımlı bir hale getirilmek isteniyor. Yani aslında bir Burhan Kuzu hukuku dayatılıyor bütün Türkiye’ye” dedi.
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, TBMM’de gerçekleştirdiği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Adalet Komisyonu’ndaki izlenimlerini paylaşan Oluç, “Görüldü ki, aslında teklifi getiren iktidar partisi ve ortağı bu teklifi savunamadılar. Hukuk ve demokrasi açısından bakıldığı zaman, bu teklifin neden makul olduğunu muhalefete anlatamadılar. Zaten anlatabilecekleri bir şey de yoktu, bu ortaya çıktı komisyon toplantılarında” dedi.
"Baro başkanlarının toplantıya alınmaması kabul edilemez"
Komisyon görüşmeleri boyunca baro başkanları ve avukatların Meclis kapısında bekleyişlerini sürdürdüğünü anımsatan Oluç, “Teklif karşısındaki eleştirilerini halkın Meclisi’nin içine alınmadan dile getirdiler. 78 baro daha önce yazılı açıklama yaptı ve çoklu baro sistemine karşı olduklarını belirtti. O baro başkanları kapıda durdukları süre boyunca eleştirilerini dile getirdiler. Meselenin birinci dereceden öznesi ve muhatabı olan baro başkanlarının komisyon toplantılarına alınmaması, dinlenmemeleri kabul edilebilir değildir” dedi.
Teklifle birlikte yargı üzerinde tahakküm kurulmak istendiğini belirten Oluç, “Savcılar zaten iktidarın savcıları, yargıçlar da vicdanları ile değil iktidarın talepleri doğrultusunda karar veriyorlar. Yargıçlar bağımsız değil, yargı bağımlı ve taraflı bir halde. Savcı ve hakimler dışında şimdi avukatlar da, yani savunma mekanizması da iktidara bağımlı bir hale getirilmek isteniyor. Yani aslında bir Burhan Kuzu hukuku dayatılıyor bütün Türkiye’ye. Adaleti kendisine göre düzenleyen bir partidir Adalet ve Kalkınma Partisi” dedi.
"Meselenin hukukla, demokrasiyle alakası yok"
Oluç, baro düzenlemesinin üç nedeni olduğuna dikkat çekerek, “Birincisi, AKP diyor ki, 'bizim barolarımız yok, onun için kendimize bağlı baroları oluşturmak istiyoruz.' Birinci neden budur, bunun hukukla ve demokrasiyle alakası yoktur. İkincisi, AKP diyor ki, 'güçlü bir Barolar Birliği delegasyonuna ihtiyacımız var.' Dolayısıyla Barolar Birliği delegasyonunu dizayn etmek için bu teklifi oluşturuyorlar. Üçüncü nedeni de, Barolar Birliği’nin mali imkanlarını kendi yandaş barolarına ve avukatlarına aktarmak istiyorlar. Bu teklifin esas 3 nedeni budur. Yani meselenin hukukla ve demokrasi ile bir alakası yoktur” dedi.
Çoklu baro sisteminde, 5 bin üyesi olan barolarda 2 bin üye ile birlikte yeni bir baro kurma kararı alınabildiğine vurgu yapan Oluç, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Sorduk, 2 bin rakamı nereden çıktı? Neden 2 bin, neden bin 500 değil veya 3 bin değil, 3 bin 500 değil dedik. Bunun nedeni de şurada gizli; 2018 yılında yapılan İstanbul Barosu seçimlerinde AKP’nin desteklemiş olduğu listenin aldığı oy 2 bin 400 civarındadır. Yani 2 bin rakamı da buradan geliyor. Yoksa herhangi bir evrensel kriter ya da makul bir kriter yok ortada. Onlar 2 bin üzerinde oy aldıkları için 2 bin üzerindeki sayıyla da baro kurulabilir demiş oluyorlar. Temsilde adaleti, özellikle Baroları Birliği delegasyonunda tamamen yerle bir ediyorlar. Büyük şehirlerin sayılarını azaltıyorlar, küçük şehirlerin sayılarını artırıyorlar. Ama bunu o kadar ölçüsüz yapıyorlar ki, ortada temsilde adalet diye bir şey kalmıyor. Yani baroları tarumar edecek, sadece baroları değil hukuk sistemini de tarumar edecekler bu teklifle.”