Gündem

HDP'li Filiz Kerestecioğlu: 27 büyükşehir belediyesinden sadece dokuzunda kadın sığınağı var

Kerestecioğlu, bazı belediyelerde kadın politikaları üzerine çalışan birimler dahi olmadığını söyledi

12 Şubat 2020 12:39

HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde yerel yönetimlerin sorumlulukları hakkında yaptığı basın açıklamasında 27 büyükşehir belediyesinin sadece 9'unda sığınma evi olduğunu açıkladı. Belediyelerden gelen yanıtlara bakarken en çok bütüncül bir mücadele politikası geliştirip geliştirmediklerine odaklandıklarını belirten Kerestecioğlu, bazı belediyelerde kadına yönelik şiddet veya kadın politikaları üzerine çalışan birimler olmadığını ifade etti.

Kerestecioğlu, 31 Mart seçimlerinden sonra kadınlara yönelik erkek şiddetiyle mücadelede yerel yönetimleri daha etkin rol almaya davet ederek, 27 Büyükşehir Belediyesine, bu konudaki politikaları, planlamaları ve bünyelerindeki destek hizmetlerine dair sorular yönelttiklerini açıkladı. Ağustos ayından beri yapılan görüşmelerden 27 belediyenin 15'nden yanıt aldıklarını kaydeden Kerestecioğlu, bu yanıtlar ve kadına yönelik şiddete karşı yerel yönetimlerin sorumluluklarına ilişkin öneriler üzerine konuştu.

Kerestecioğlu, konuşmasına görevden alınan Van Belediyesi Eş Başkanı Bedia Özgökçe, Diyarbakır Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı, önceki Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak ve görevden alınana diğer belediye eş başkanlarını selamlayarak başladı. Belediye eş başkanlarının yokluğunun aynı zamanda kadına yönelik şiddetle mücadele için de büyük bir eksiklik olduğunu belirten Kerestecioğlu sözlerine şu şekilde devam etti:

"Eş başkanlık sisteminin kurulması, ilk defa BDP Belediyelerinde kurulan Kadın Daire Başkanlıkları, istihdamda eşitliği hedefleyen politikalar, yaygın kadın danışma merkezleri ve sığınakları, kadınların güçlenmesi, özgürleşmesi ve şiddetten uzaklaşmasını odağına alan politikalarıyla bu Belediyeler, kadın dostu Belediyecilik için çok önemli adımlar attılar. Sevgili Gültan Kışanak’ı, Bedia Özgökçe’yi ve sayamayacağım onlarca kadın eş başkanı verdikleri mücadele için bir kez daha sevgiyle selamlıyorum.

"27 büyükşehir belediyesine politikalarını sorduk"

Değerli Arkadaşlar, kayyım atanan Diyarbakır, Mardin Van Büyükşehir Belediyeleri dışındaki 27 Büyükşehir Belediyesine 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin ardından, kadınlara yönelik erkek şiddetiyle mücadele konusundaki politikaları sorduk. Bugün bu yanıtları sizlerle paylaşacağız.

Kadına yönelik şiddetli önlemek için yerel yönetimlere önemli görevler düşüyor.

Mesela, yerel hizmetler, şeffaf ve ulaşılabilir olduğunda kadınların güçlenmesine gerçekten katkı sağlıyor. Belediyelerin halka doğrudan bağlantı kurabileceği çok sayıda kanal var ve bunlar gerçek bir zihniyet dönüşümünün araçları olabilir.

Seçimlerin ardından belediyelerin kadına yönelik erkek şiddeti konusundaki farkındalıklarını, politikalarını izlemeye bu nedenle karar verdik.  Ve çalışmaya Büyükşehir Belediyelerinden başladık, onlarla iletişime geçtik ve bazı sorular sorduk.

Örneğin, sığınağınız var mı?

Şiddete uğramış kadınların destek alabileceği merkezleriniz var mı?

"Yanıtlar geldikçe de bu konuyu tekrar güncelleştireceğiz"

Kadın yoksulluğu ve ekonomik eşitsizlikleri hedef alan ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Tamamından yanıt alamadık. Gelen yanıtların ortaya koyduğu tabloyu sizlerle paylaşarak aslında Türkiye’deki tüm yerel yönetimlerin, il ilçe ve hatta belde belediyelerinin elini taşın altına koymasına vesile olacağımıza inanıyoruz. Diğerlerinden de yanıt almaya uğraşacağız ve yanıtlar geldikçe de bu konuyu tekrar güncelleştireceğiz.

Soruları birkaç defa göndermemize rağmen 27 Belediyenin 15’inden yanıt aldık.

İlk defa Ağustos ayında sorularımızı Belediyelere gönderdik. Fakat, seçimlerin üzerinden beş ay geçmiş olmasına rağmen kadınlarla ilgili konularda bilgi alabileceğimiz, danışabileceğimiz muhatap bulmanın ne kadar zor olduğunu fark ettik.

Birkaç Belediye dışında kadına yönelik şiddet veya kadın politikaları alanında çalışan birimlerin mail, telefon ve faks gibi iletişim bilgilerine dahi ulaşmak için çaba sarf etmek zorunda kaldık.

"Belediyelerin birimleri yok, defalarca aradık"

Kimi Belediyelerin böyle birimleri dahi yoktu. En ufak bir bilgiye dahi erişebilmek için defalarca aramak, faks göndermek, mail atmak zorunda kaldık. Belediye santrallerinde görüştüğümüz kişiler genelde doğru birime yönlendirme yapmayı başaramadı. Hatta huzurevine yönlendiren bile oldu. Bir milletvekili olarak bu bilgilere erişmek dahi zorken kadınların Belediyelerde hizmetlere erişmede zorluklar yaşadıklarını tahmin etmek zor değil.

Bir başka Belediye ise sorularımıza tek cümle ile yanıt vererek soruların muhatabının Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olduğunu söyledi. Yani ismini buradan zikretmeyeceğim bu Belediyeye göre, Belediyelerin kadına yönelik şiddeti önleme konusunda bir sorumlulukları yok!  Üstelik bu Belediye, BM ve İsveç Kalkınma ajansının yüz binlerce dolarlık Kadın Dostu Kentler projesine, Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme projesine katılmış bir Belediye.

Aslında bu konuda çalışmak isteyene kaynak çok, pek çok fon var; fakat bu fonlar ve projelerin hakkıyla kullanılmadığını bu örnek çok açık biçimde ortaya koyuyor.

"Sadece 9 büyükşehir belediyesinde sığınak var"

Kadına yönelik şiddeti önleme politikaları üzerine aldığımız yanıtlardan öne çıkan bazı noktalara değinmek istiyorum.

Nüfusu 100 bini geçen belediyelerin Belediye Kanununa göre sığınak açma zorunluluğu var. Fakat Büyükşehirlerde bile yalnızca 9 Belediyede (Gaziantep, Aydın, Antalya, Samsun, Bursa, Eskişehir, İzmir, Ankara, İstanbul) sığınak olduğunu gördük. Bu belediyelerin neredeyse tamamının yalnızca birer sığınağı var.

Açmadıkları takdirde herhangi bir yaptırımı olmadığı için belediyeler sığınak açmayı tercih etmiyor. Gelen yanıtlarda gördük ki, oldukça az sayıda sığınak var ve ayrılan bütçe de çok sınırlı.

Diğer yandan, sığınakların birçoğunun da feminist ilkelerle yürütülmediğini biliyoruz. Kadının özgürleşmesi, şiddetten uzaklaşmasını odağına olarak çalışma yürütülmesi gerekiyor.

Sığınaklar bulunmadığı gibi, kadınların sığınaklara gitmeden danışabilecekleri, şiddet konusunda uzmanlaşmış Danışma Merkezleri de yaygın değil. Yalnızca 6 İlde (Mersin, Bursa, Eskişehir, İzmir, Ankara, İstanbul) Danışma Merkezi bulunuyor. Hiçbir Belediyenin tecavüz kriz merkezi yok.

Çoğu Belediyenin Kadın Daire Başkanlığı ve Eşitlik Birimi de olmadığını gördük. Kadınları ilgilendiren konularla genelde Aile, Sosyal Hizmetler gibi Daire Başkanlıklarının ilgilendiğini gördük.

Oysa, kadınların geleneksel rollere sıkışmadan iş bulabilmesi, sosyal ve ekonomik olarak güçlenebilmesi,

Şiddete uğradığında korunabilmesi,

"Yalnızca 6 belediyede eşitlik eylem planı var"

Kent yaşamına daha aktif katılabilmesi için yalnızca kadınların güçlenmesini amaçlayan, bu konuda uzmanlaşmış, kendi bütçesi olan ve Belediyelerin tüm çalışmalarını toplumsal cinsiyet perspektifiyle analiz eden bağımsız bir yapının bulunmasının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.

Birleşmiş Milletler Projesiyle yerel yönetimlerin gündemine 14 yıl önce giren Yerel Eşitlik Eylem Planlarının ise ya artık hazırlanmadığını yahut çoğunlukla etkisiz hale geldiğini de görmüş olduk.

Yalnızca 6 (Gaziantep, Eskişehir, İzmir, Ankara, İstanbul) Belediye Yerel Eşitlik Eylem Planlarından bahsederken;

Yalnızca 1 Belediyenin (İzmir) ayrı bir Kadına Yönelik Şiddete karşı eylem planı bulunuyor.

Yine stratejik planlarda da kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme gibi konular nadiren yer bulabilmiş durumda.

"Belediyelerin bütüncül bir politika geliştirip geliştirmediklerine baktık"

Belediyelerden gelen yanıtlara bakarken aslında en çok bütüncül bir mücadele politikası geliştirip geliştirmediklerine odaklandık.

Koruyucu ve önleyici politikalar üretmekten, yerel eylem planları hazırlayıp uygulamaktan tutun, kamu kurumları ve sivil toplum örgütleriyle iş birliği yapmaya, önce kendi personeline sonrasında toplumun farklı kesimlerine yönelik farkındalık eğitimleri yapmaya kadar bu örnekler çoğaltılabilir.

Ve baktığımızda aslında çok önemli adımlar atmış, gerçekten bütüncül bir politika belirlemiş belediyeler olduğunu da gördük.

10 senedir kesintisiz şekilde sığınak ve danışma merkezi desteği sunan İzmir Büyükşehir Belediyesinin, 2011 yılından beri Yerel Eşitlik Eylem Planı ve 2012 yılından beri Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planı yaptığını öğrendik. Bu kapsamda önlerine koydukları ve gerçekleştirdiği hedeflerden bazılarını paylaşmak isterim: Sığınakların ilçelerde yaygınlaştırılması, okullar, mahallelerde bilgilendirme ve farkındalık toplantıları; kendi personeline, STK’lara, kamu yöneticilerine yönelik eğitim, bilgilendirme, farkındalık çalışmaları… İzmir Belediyesinin kadınlardan telefonla şiddet başvurusu alması ve mail yoluyla danışma hizmeti vermelerinin de çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.

Yine olumlu örneklerin olduğu Gaziantep ve 2019 seçimlerinde el değiştirmiş olmasına rağmen İstanbul ve Ankara gibi Büyükşehirler de ileride bu konuda daha kapsamlı politikalar geliştirilebileceği konusunda bize umut verdi.

Mülteci kadınlar ve çocuklar

Savaşlarda yerinden edilenlerin çoğu kadınlar ve çocuklar… Suriye savaşı sonrasında en çok göç alan illerden biri Antep. Antep Belediyesi de bu olguları görmezden gelmeyerek mülteci kadınları da hedefleyen güçlendirme projeleri yapmaya çalışmış. Uluslararası insani yardım örgütlerinin iş birliğinde hem mülteci hem de yerel nüfusu hedef alan bir merkez kurmuşlar. Bu merkezde mesleki eğitim, temel ihtiyaçlar, sağlık, iş olanakları ve hukuki destek konularından bilgilendirme ve yönlendirme yapılıyor.

Antep ve Bursa Belediyelerinin özellikle ‘çocuk evlilikleriyle’ mücadele çalışmalarının olması da sevindirici.

24 saat saat açık dok dilli “Kadın Destek Hattı"

İstanbul Belediyesi kısa sürede çok önemli adımlar atmış Belediyelerden bir diğeri... Bizlerle paylaştıkları yanıtlardan 7/24 ve çok dilli olarak hizmet verecek olan “Kadın Destek Hattı”nı yakın zamanda açacaklarını, meslek edindirme kursları verdiklerini ve kooperatifçiliği esas alan Kadın Emeği Ofisi çalışmalarını sürdürdüklerini öğrendik. Sığınak sürecini deneyimlemiş kadınların kendi yaşamlarını kurmadan önce psikolojik-sosyal ve özellikle ekonomik olarak güçlenmelerini hedefleyen 40 kişi kapasiteli Kadın Dayanışma Evi (yakında kabul yapmaya başlayacak) de bu anlamda öncü bir çalışma. Fakat en önemli çalışmalarından birinin cinsiyetçi işbölümünün kadınlara yüklediği bakım emeğine çözüm üretmeyi hedefleyen “Paylaşan İstanbul” projesi olduğunu düşünüyorum. Bu projeyi önümüzdeki dönemde de izlemeye devam edeceğiz.

İstihdam kotası

Ankara Belediyesi ise sığınak deneyimi yaşamış kadınlar için Belediyede ve bağlı şirketlerde yüzde 2’lik istihdam kotası uygulayacağını söyleyerek önemli bir adım attı. Belediyenin yeni bir sığınak için çalışmalarını sürdürdüğünü yine sorularımıza verdikleri yanıtlardan öğrendik. Kadın Danışma Merkezlerinin de Ankara içinde kırsal ve küçük yerleşim bölgelerinde yaygın olması (5 Danışma Merkezi) da önemli bir adım... Merkeze uzak yerleşim yerlerinde yaşayan kadınlar için kurulan bu Danışma Merkezlerinin hayati bir işlevi olduğunu düşünüyorum. Mülteci kadınlar ve Türkiyeli kadınları buluşturan ve kadınların birlikte futbol oynadığı “Şiddete Hayır Futbol Maçı” gibi etkinlikler de kadınların ortak tecrübelerini hatırlamak ve dayanışmayı güçlendirmek için oldukça anlamlı.

Değerli arkadaşlar, başta da belirttiğim gibi yerel yönetimler, Türkiye’nin demokratikleşmesinde, toplum temelli politikaların hayata geçirilmesinde hayati rol oynayabilir. Ancak bunun yolu, öncelikle halkın ve sivil toplumun, sonra biz siyasetçilerin bu alanı izlemesi ve denetlemesi, bu alana müdahil olmasıyla mümkün. Bu yüzden söz konusu kadına yönelik şiddet olduğunda, bu toplumun yarısından bahsettiğimizi unutmadan, özellikle kadın örgütlerinin de ve her bir kadın yurttaşın da sorumluluk alarak belediyeleri izlemesi büyük önem taşıyor. Belediyelerle olan bu temasımızın bu çabaya katkı sunacağını umut ediyorum."