Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2022 yılı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bütçesi görüşmelerinde rant ve talan odaklı madencilik faaliyetleri üzerine yaptığı konuşmada iktidara yönelik “Gölgesini kiraya veremediğiniz ağacı kesip sahasını madencilere veriyorsunuz!” dedi.
Ali Kenanoğlu konuşmasında madencilikte ticaret, rant, para, altın odaklı bir bakış açısı olduğunu vurgulayarak madenler üzerindeki 'vahşi kapitalizme' dikkat çekti. Kenanoğlu konuşmasının satır araları şöyle:
"Gölgesini kiraya vermediğiniz ağacı kesip madencilere ruhsat sahası olarak veriyorsunuz. Dolayısıyla, bir sömürü düzeni söz konusu. Bu sömürü düzeni insanlar için değil sadece, doğa ve bütün canlı yaşam alanları için de geçerli olan bir sömürü düzeni."
"Bütün yasalar yapılırken şirketlerin talepleri esasına dayalı bir yasa hazırlığı yapılıyor, çalışma bütünüyle bunun üzerine kurulu. Oysa insanlar açısından da geçerli olan bir şey var; bu doğa, bu topraklar, bu ağaç, bu orman, bu su hepimizin, bizim açımızdan da geleceğimiz açısından da önemli şeyler ve korunması gereken şeyler, tahrip edilmesi gereken değil."
"Ormanlık ve tarım alanları madenlere ruhsatlandırılmış"
"Ülkenin farklı yerlerinden örnekler aktarmak istiyorum: Örneğin, Zonguldak Bartın'ın, yüzde 72’si maden ruhsatına verilmiş. Burada ormanlık alanların yüzde 64’ü, korunan alanların yüzde 71’i, önemli doğa alanlarının yüzde 61’i, tarım alanlarının yüzde 66’sı madenlere ruhsatlandırılmış, Zonguldak-Bartın sahası bütünüyle."
"Eskişehir’in yüzde 71’i, orman alanlarının yüzde 53’ü, korunan alanların yüzde 59’u, önemli doğa alanlarının yüzde 76’sı, tarım alanlarının yüzde 66’sı madenlere tahsis edilmiş. Afyonkarahisar’ın yüzde 52’si, ormanlarının yüzde 50’si, korunan alanlarının yüzde 45’i, önemli doğa alanlarının yüzde 36’sı, tarım ve mera alanlarının yüzde 63’ü madenlere tahsis edilmiş. Kimisinde arama ruhsatı var, kimisinde işletme ruhsatı var, kimisi de ihale aşamasında."
"Alamos Gold’un hikâyesi nedir, ne oldu?"
Kenanoğlu Kazdağları hakkında belirsizliklerin sürdüğünü ifade ederek sözlerine söyle devam etti:
"Kaz Dağları çok önemli bir alan ve buranın yüzde 79’u, ormanlarının yüzde 80’i, korunan alanlarının yüzde 55’i, önemli doğa alanlarının yüzde 95’i, tarım alanlarının da yüzde 78’i madenlere ruhsatlandırılmış. Kaz Dağları tümüyle bir ruhsat alanı şeklinde duruyor ve bu Kaz Dağları’nda Alamos Gold burayı terk etti. Daha doğrusu ruhsatını yenilemediğini söyledi ve burayla ilgili belirsizlik hâlâ sürüyor.
"Bu konuyla ilgili sorularımıza doğru dürüst bir cevap alamıyoruz, sürekli oyalayıcı cevaplar geliyor. Buradan tekrar sormak istiyoruz; Kaz Dağları’ndaki Alamos Gold’un hikâyesi nedir, ne oldu? Burası tekrar ruhsatlandırılıyor mu, başka bir firmaya mı verilecek yoksa burası ağaçlandırılacak mı? Burayla ilgili ne bekleniyor?"
"İktidar ÇED’e gerek duymaksızın da birçok onay veriyor"
Kenanoğlu ÇED süreciyle ilgili de ciddi bir belirsizliklerin olduğunu ileri sürerek bu süreçlere karşı itirazların ve ÇED’le ilgili sorunlar olduğunu ifade etti:
"ÇED sürecine gerek kalmadan izin alıyorlar. Daha sonra birleştirme ve büyütme işlemlerine geçiliyor. Bu anlamıyla ÇED’ten kaçıyorlar. Zaten iktidar bu dönemde ÇED’e gerek duymaksızın da birçok onay veriyor. Örneğin, Şırnak’ta tarım ve hayvancılık yapılan 22 alana 'ÇED gerekli değildir' diyerek izin verildi. Dolayısıyla ÇED’in kendisi zaten hileli bir şekilde yürütülüyor. Vatandaşın buraya doğrudan katılımı engelleniyor.
"Tıpkı, burada yapıldığı gibi kimi manipülasyonlarla gerçeklerin üstü örtülmeye çalışılıyor ve arkasından da ÇED raporu hazırlanıyor. Çoğu zaman bunlarla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verildiği hâlde şirketler durmuyorlar ve bir şekilde çalışmalarına devam ediyorlar. Bütün bu süreçlerin hepsi de yürütülüyor."
"Tüm madenciliğin kamu eliyle işletilmesi ve maden işletmelerinde etkin kamu denetiminin sağlanması gerekiyor. Madencilik faaliyetlerinin doğayı ve doğal yaşamı tahrip etmeden, onlara zarar vermeden yürütülmesi gerekiyor. Bu şekilde yürütüldükten sonra kimsenin bunlara karşı “hayır” dediği yok ancak bütün bu işler fütursuzca ve bir vahşi kapitalizm yağmasıyla yürütüldüğü için biz bütün bu süreçlere bu anlamıyla karşı çıkıyoruz."