HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, Diyarbakır'da düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Taşdemir, Türkiye'nin Fırat'ın soğusunda gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekâtı'na ilişkin olarak, "Tarih de bizler de Türkiye halkları da şuna tanıklık ediyor; AKP Kürtler ve Suriye halkları ile komşuluk yerine, IŞİD çeteleri ve türevleriyle komşuluk kurmak istiyor, bunu tercih ediyor. Orada oluşan demokratik bir modele karşı bir tahammülsüzlük var. Çünkü AKP, tek adam rejimini ülke dışına ihraç etmek istiyor. Onun için de tekçiliği savunan çetelerle bir ittifak kurma söz konusu. Bunlarla yol yürüme konusunda kararlılık izleniyor" ifadelerini kullandı.
Dilan Dirayet Taşdemir'in açıklamaları aynen şöyle:
AKP - MHP ittifakının savaş artığı çetelerle birlikte Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına karşı başlattığı işgal girişimi 10 günü geride bıraktı. Bu savaş, AKP ve MHP iktidarı nasıl adlandırırsa adlandırsın, bu savaş Kürtlere karşı başlatılan bir savaştır. AKP ve MHP ittifakı, Kürtlerin yeryüzünde, dünyanın herhangi bir yerinde zerrece bir özgürlüğe sahip olmaması için savaş başlattı. Hakikatin böyle olduğunu biliyoruz.
Rojava'da kadınlar birlikte nasıl özgürleşebileceğini tüm dünyaya gösterdi
Kuzey Suriye sınırı aslında Orta Doğu’nun en güvenli bölgesiydi. Kimseye bir tehdit söz konusu olmamıştı. Sadece IŞİD barbarlarına karşı kendilerini koruyan bir halk gerçekliği, bir kadın gerçekliği söz konusudur. Rojava'da halklar, kadınlar birlikte yan yana nasıl özgürleşilebileceğini tüm dünyaya göstermişlerdir. Kürt düşmanlığı bugün Türkiye'de tüm iktidarların payandası olmuştur. AKP de kendi iktidarına payanda yapmak istemektedir. AKP, kendi içinde yaşadığı krizi yozlaşmayı savaş çıkararak gizlemeye çalışmaktadır.
Bu savaş AKP'yi kurtarma savaşı
10 gündür seferberlik ilan edilmiş. Medyayı açıp baktığınızda sanki AKP, ülke büyük bir tehdit altında. Sanki AKP ve yandaşları da Kurtuluş Savaşı veriyor. Oysa bizler biliyoruz ki bu AKP’yi kurtarma savaşıdır, halkların kurtuluş savaşı değildir. Yoksulluğun üzerini örtme savaşıdır, ülkeyi yönetememe krizini bu savaşla örtbas etmek istiyorlar.
Kimyasal silah kullanıldığına yönelik görüntüler yayınlanıyor
ABD heyeti ile yapılan görüşmeden sonra da ateşkes kararı alındı. Ama bunun yalan olduğu açığa çıktı. Ateşkes ilan edildiği günden beri hala bombardımanlar devam ediyor, insanlar öldürülmeye devam ediyor. Yine uluslararası medyada kimyasal silah kullanıldığına yönelik haberler yayınlanıyor, görüntüler yayınlıyor. Ateşkes olarak ilan edilen şeyin işgalin süreklileşmesi için yapıldığını görüyoruz.
Dolayısıyla gerçek bir çözümden söz etmek mümkün değil. AKP iktidarının, çözümden barışa yönelik gerçek bir niyetinin olmadığını biliyoruz. Gerçek bir çözüm isteniyorsa bunun adresi tweetler ya da mektuplar değil; Rojava halklarıdır, Kürt halkıdır. 20 yıldır Sayın Öcalan defalarca çözüm çağrısı yapmıştır ve en son avukat görüşmesinde "Ben bu sorunu bir haftada çözerim" demiştir. Bir haftada çözülecek bir sorun var iken maalesef AKP, bu çözüm arayışı yerine bir kez daha savaşı yol olarak göstermiştir. Bu kadar kaybı, yıkımı göze almıştır.
300 bine yakın insan evini terk etmek zorunda kaldı
Biliyoruz ki AKP’nin bu savaşa ihtiyacı var. 10 günde Suriye'de çeteler eliyle yüzlerce sivil katledildi. Gazetecilerin de olduğu konvoy bombalandı. Yaşam alanları yok edildi. Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi'nin açıkladığı rapora göre 10 günde 300 bine yakın insan evini terk etmek zorunda kaldı. Bu bize gösteriyor ki planlı bir şekilde bir demografi değişimi söz konusudur.
Yaşananlar Kürt düşmanlığı değil de ne?
Bu savaş başlamadan önce AKP iktidarı hiç gizlemeden bunu ifade etmiştir. Cumhurbaşkanı, “Biz buraya Arap kardeşlerimizi yerleştireceğiz” demiştir. Biz de bir kez daha buradan kendisine sesleniyoruz: Hani kendi politik ihtiyaçları doğrultusunda Kürtleri kardeş olarak görürken bin yıllık kardeşlik hikâyeleri anlatıyordun, madem bin yıllık kardeşlik hikâyelerini anlattın neden şimdi Kürt kardeşlerinin evlerini yıkıyorsun, yerlerine başkalarını yerleştirme ihtiyacı duyuyorsun. Bu, Kürt düşmanlığı değil de nedir?
Mülteciler kozuyla da savaşa rıza gösterme, toplumu ikna etme siyaseti izleniyor. Çünkü Türkiye'ye gelen milyonlarca mülteci var, mültecileri güvenli bölgeye göndereceğiz diyerek rıza üretmeye çalıştığını söyleyebiliriz.
AKP, tek adam rejimini ülke dışına ihraç etmek istiyor
Tarih de bizler de Türkiye halkları da şuna tanıklık ediyor; AKP Kürtler ve Suriye halkları ile komşuluk yerine, IŞİD çeteleri ve türevleriyle komşuluk kurmak istiyor, bunu tercih ediyor. Orada oluşan demokratik bir modele karşı bir tahammülsüzlük var. Çünkü AKP, tek adam rejimini ülke dışına ihraç etmek istiyor. Onun için de tekçiliği savunan çetelerle bir ittifak kurma söz konusu. Bunlarla yol yürüme konusunda kararlılık izleniyor.
Hevrin Xelef’in otopsi raporunda işkence edildiği görüldü
Tabii ki ittifak kurulan bu çetelerin insanlığa karşı suçları saymakla bitmez. Bu çeteler Rojava'da her gün insanlığa karşı suç işliyor ve bunlara yenisini ekliyorlar. En son dünyanın gözü önünde bir kadın siyasetçi Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevrin Xelef aracından zorla indirilerek katledildi. Bu katliam görüntüleri çeteler eliyle sosyal medyada yayınlandı. Hevrin Xelef’in otopsi raporları yayınladı, raporda kemiklerinin kırıldığı ve işkence edildiği görüldü. Hevrin Xelef’in annesi cenaze töreninde yaptığı konuşmada, "Vücudunda dokunulacak tek bir kemik kalmamıştır. Oysa kızım iki kurşunla öldürebilirdi. Ama sadece çenesi kalmıştı. Ben sadece çenesine dokunabildim" dedi. Bir anneye bu kadar büyük bir acı yaşatıldı. Sınırı koruyacak olan ve Türkiye’nin komşu olmak istediği bunlar, çeteler. Dünyanın lanetlediği bu vahşeti başarılı bir operasyon olarak gösterdi.
Vahşeti alkışlamak insanlığa karşı suçtur
Biz bir kez daha hatırlatmak isteriz, vahşeti alkışlamak insanlığa karşı suçtur. İnsanlığa karşı suça ortak olmuştur. Biz biliyoruz ki Hevrin öylesine hedef alınmadı. Çünkü Hevrin, yükselen kadın mücadelesinin öncülerindendi. Karanlığa karşı aydınlığı temsil ediyordu.
Savaş bittiğinde kadın katili çeteleriniz nereye gidecek?
Bu kadın düşmanı zihniyeti elbette ki tanıyoruz. Bu zihniyeti biz Silopi’den, Paris’ten Seveler ve Sakineler şahsında tanıyoruz. Onun için de bu çeteci kadın düşmanı zihniyete karşı her yerde mücadelemizi, sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Kadın düşmanlarından hesap sormaya devam edeceğiz. Kadın düşmanı kadın katillerinden hesap soracağız.
Otobüslerle doldurulup Suriye sınırına götürülen kadın katilleri bugüne kadar neredeydi? Nerede saklıyordunuz bu katilleri? Savaş bittiğinde bu katiller nereye gidecek? AKP-MHP iktidarına soruyoruz. Biz de bunun her daim takipçisi olacağız.
Ankara'nın göbeğinde harem kuran IŞİD Emiri de Rojava'ya giden çetelerden mi?
Bir kez daha soruyoruz, Ankara’nın göbeğinde 2014 yılından beri 14 yaşındaki Êzidî bir kız çocuğunu zorla kaçırıp Ankara'nın göbeğinde kurduğu haremde tutan IŞİD'in Telafer Emiri de Suriye'deki kadın katillerinden mi? O otobüsle sınıra gönderilenlerden biri de bu emir olabilir mi? Bunun cevabının verilmesi gerekiyor.
Kadınlar peşine düşmese Ankara'da köle pazarı, harem kurulduğunu bilemeyecektik
Türkiye'nin her yerinde sadece bir tweet attığı için kapısı kırılarak gözaltına alınan aktivistlere karşı bu kadar cengaver olan iktidar, Ankara’nın göbeğinde Telafer emirini bulamamış. Bizler kız kardeşimizin peşine düşüp bu gerçekliği açığa çıkarmayana kadar da Ankara'nın göbeğinde bir köle pazarının kurulduğunu, bir haremin kurulduğunu bilmeyecektik.
Bunlar böyle tesadüfi sıradan şeyler değil, bu zihniyete yer açılıyor. Ankara’da bu zihniyet kendisine yer bulmuştur. Bu, sıradan bir durum da değildir. Son dönemlerde kadınlara yönelik artan şiddetin, kadın katliamlarında yaşanan vahşetin boyutu bir kez daha kadınların büyük bir tehdit altında olduğunu göstermiştir.
IŞİD yöntemleri ile kadınlar katlediliyor
IŞİD yöntemleri ile kadınlar katlediliyor, ‘nafaka düzenlemesine itiraz etmeyin, evde oturun çocuk doğurun’ deniliyor. ‘Kadınları siz katledin, arkanızda biz dururuz’ deniliyor. Binlerce kadın bu siyasi anlayışın ürettiği politikalar sonucunda yaşamını yitirdi. Emine Bulut bunlardan biriydi.
Yine Nadira Kadirova'nın şüpheli ölümü bu politikanın sonucudur, halen de Nadira'ya ne olduğunu bu iktidar ve savcılar açıklamıyor. Bu kadınlardan bir tanesi de Şule Çet. Eğer kadınların mücadelesi olmasaydı Şule Çet cinayeti de açığa çıkmayacaktı, intihar olarak kayıtlara geçecekti.
Savaş; cinsiyetçiliği, militarizmi yükseltiyor
Savaş; cinsiyetçiliği, militarizmi yükseltiyor, kadınlara şiddet olarak geri dönüyor. Biz kadınlar savaş politikalarına karşı savaşa karşı halklarla, Rojavalı kadınlarla yan yana olmaya devam edeceğiz. Çünkü bizce kadınların güvende olabildiği, kendini gerçekleştirebildiği yegane sistem Rojava’daki kadın devrimidir. Bin yıldır Orta Doğu'da yürütülen savaşın çözüm anahtarı da bu modeldir, Rojava'da kadın mücadelesidir. Biz Rojava’da yürütülen kadın mücadelesine ve Kuzey Suriyeli kadınların yanında, mücadelemizi devam ettireceğiz.
Savaşın yıkıcılığı her yerde
AKP’'nin Kürt düşmanlığı, savaş politikaları, demokrasi karşıtlığı sadece dışarıda değil, ülke içinde de tüm hızıyla devam ediyor. Savaşın yıkıcılığını her yerde hissediyoruz. Son 3 gündür Nusaybin’deydik. Savaşın başladığı ilk günlerde Nusaybin'e girişimiz engellendi, en son 3 gün önce Nusaybin’e girebildik. Orada yaşamını yitirenlerin ailelerini ziyaret ettik, yaralıları ziyaret ettik. Nusaybin'de içinde çocukların da o olduğu 12 vatandaşımız hayatını kaybetti. 70 vatandaşımız yaralandı. Ceylanpınar'da, Akçakale’de, Kızıltepe'de bu savaş politikalarından kaynaklı insanlar hayatını kaybetti.
Bu yetmezmiş gibi bir de Nusaybin’de, Kürdistan’da yandaş medyanın ürettiği yalanlara dahil olmak istemeyen halka karşı psikolojik savaş söz konusu. En son sözde bir gazetecinin yalan habere müdahil olmak istemeyen, yalan beyanda bulunmak istemeyen Nusaybinliler hedef alındı, gözaltına alındı, 4 kişi işinden edildi.
Kürtçe konuşmak ölüm nedenidir
Bu savaş ,nefret ve Kürt düşmanlığı bu toplumu çürütüyor, bu toplum ciddi bir tehdit altında. Bırakın savaşı, Kürtçe konuşmak ölüm nedenidir. En son bir Kürt genci Kürtçe konuştuğu için katledildi, bir yaşlı amcamız da linç edildi.
AKP ve MHP ittifakı tüm enerjisini Kürt kazanımlarını yok etmeye harcıyor
AKP ve MHP ittifakı tüm enerjisini, mesaisini Kürtlerin kazanımlarını nasıl yok edebilirim üzerine harcıyor. Bunun uğruna tüm demokratik değerleri ayaklar altına alıyor, hukuk ayaklar altına alınıyor. Alenen açık suç işleniyor. Bu ülkede şu an işleyen bir hukuk mekanizması, bir adalet söz konusu değil. Sadece AKP’nin çıkarlarına göre işleyen, uyarlanan bir hukuk sistemi devrede.
İrade hırsızlığı da son hızıyla devam ediyor
İrade hırsızlığı da son hızıyla devam ediyor. AKP kaldığı yerden belediyelerimize saldırılarını hızlandırdı. 3 büyükşehir belediyemize; Mardin, Amed, Van belediyelerimize el konuldu, gasp edildi. Belediyelerimize kayyım atandı. Kulp Belediyemize yönelik bir komplo gerçekleşti, belediye eşbaşkanlarımız tutuklandı, belediyelere kayyım atandı. En son Hakkari, Yüksekova ve Nusaybin belediye eşbaşkanları gözaltına alındı, tutuklandı, belediyelerimize kayyım atandı. Erciş Belediye Eşbaşkanımız da hala gözaltında.
Bir soruşturma açılacaksa eşbaşkanlığa değil tek adam rejimine açılmalıdır
Bir kayyım rejimi var. Ülke, hukuksuzluk ve kayyım rejimi ile yönetilmek isteniyor. Arkadaşlarımıza yeni suçlar icat ediliyor. Suçlamalardan birisi de eşbaşkanlık sistemi. Eşbaşkanlık sistemini suç olarak gören bir anlayış ile karşı karşıyayız. Bizler de bir kez daha buradan AKP--MHP ittifakına söylüyoruz; eşbaşkanlık sistemi suç değildir, suç olan bir şey varsa o da tek adam rejimidir. Bir soruşturma açılacaksa tek adam rejimine açılmalıdır. Kadınların siyasette eşit katılımı da suç değildir. Bunun önüne çıkarılan engeller suçtur. Toplumun demokratikleşmesini istemek, eşit haklara sahip olmak, kadınlara siyaset hakkını savunmak suç değildir. Topluma tekçiliği dayatmak bunu savunmak suçtur, faşizmdir.
Islıktan sonra alkış da suç oldu
Aslında o kadar trajikomik şeyler yaşanıyor ki bunu anlatmaktan biz hicap duyuyoruz. Aptallaşma siyaseti maalesef söz konusu. Patnos Belediye Eşbaşkanlarımıza soruşturma açılmış, soruşturmanın gerekçesi mitingde milletvekillerimizin yaptığı konuşmayı alkışlamaları. Islık çalmadan sonra şimdi de alkış çalmaya soruşturma açılıyor. Bu kadar aptallığı siyasete taşıyan bir siyasi akılla karşı karşıyayız.
Kirli siyasetten vazgeçin
Bu aptallığa, bu savaş politikalarına direnen herkes, tüm muhalefet tehdit altında. Gözdağı veriliyor, susturulmak isteniyor, AKP savaş politikalarını topluma kabul ettirmek istiyor. En son perşembe günü SKM MYK üyesi Satiye Ok ve Özgür Genç Kadın üyesi Helin Yağmur Uci, işkence ile gözaltına alındı, tecavüzle tehdit edildi. Bunun IŞİD’ten farkı olmadığını söylüyoruz ve iktidarı uyarıyoruz; bu kirli siyasetten vazgeçin. Arkadaşlarımızı serbest bırakın.
Diyarbakır il binamızın önü emniyetin otogarına dönüştü
Şu an sizler de tanıklık ediyorsunuz. Parti binamızın önü şu an resmen işgal altında. AKP siyaseti her gün siyasete yeni yöntemler ekliyor. Artık her yeri talan ve işgal etme yöntemi uygulanıyor. Şu an Diyarbakır İl binamız işgal altında. Resmen emniyetin otogarına dönüştü. Parti binamıza milletvekillerimizin girişi engelleniyor. Dün parti binamızın önünde kendi otobüsümüze su sıkıldı, otobüsümüz çekilerek yerine çadır kuruldu. Bu, mala zarar vermektir. Bu suçtur. AKP iktidarı aleni bir şekilde partimize karşı suç işlemektedir.
AKP kendi çürümesini parti binamızın önünde tamir etmeye çalışıyor
AKP iktidarı, savaş politikalarıyla yolsuzluklarla yarattığı çürümeyi bugün parti binamızın önünde tamir etmeye çalışıyor. Bunun üzerini örtme kapatma arayışıdır. Bir kez daha sesleniyoruz: Siz burada oturan annelerin yaşadığı acıların da sorumlususunuz. Mağdur edilen milyonlarca insan gibi. Çözüm istiyorsanız çözümün adresi partimize saldırmak, partimizin çalışmalarını sabote etmek değildir.
AKP'nin niyeti sorunlara çözüm olmak değil kirli politikalarını meşrulaştırmak
Bizler annelere sesleniyoruz; AKP’nin bu kirli oyunlarına artık alet olmaktan vazgeçsinler. AKP’nin niyeti barış yaratmak, insanların sorunlarına çözüm olmak değildir; kendi kirli politikalarını meşrulaştırmak, HDP’yi hedef haline getirmektir. Onun için biz AKP'nin partimize yönelik geliştirdiği bu işgal girişimini kınıyoruz.