Gündem

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç: Bütün muhalefetle görüşeceğiz, İyi Parti kabul etmezse canları sağ olsun

16 Eylül 2020 19:08

Ayşe Sayın
Ankara

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Türkiye'nin sorunlarını konuşmak üzere bütün siyasi partilerle görüşmek için randevu isteyeceklerini belirterek, "İYİ Parti bizimle görüşmek istemezse canları sağ olsun ne yapalım. Biz uygun zeminlerde, karşılıklı belirleyeceğimiz bir çerçevede, parlamento içi ve dışındaki muhalefetle görüşmek için adım atacağız" dedi.

HDP yönetimi, 1 Haziran'da başlayan demokratik mücadele programını Ağustos'ta açıkladığı 4 maddelik barış deklarasyonu ile tamamladı. Parti yönetimi yeni dönemde yaşama geçirmeyi planladığı "Barış Eylem Programı"nı ise yarın yapılacak Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında ele alacak.

HDP Eş Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar'ın geçen hafta cezaevinde ziyaret ettiği ve son dönemde "ittifak", güçlendirilmiş parlamenter sisteme ilişkin kaleme aldığı yazılarla gündem olan eski eş başkan Selahattin Demirtaş'ın önerilerinin de MYK toplantısında ele alınıp tartışılması planlanıyor.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, partisinin yeni dönem politikalarının ve Demirtaş'ın önerilerinin ele alınacağı MYK toplantısı öncesinde bir grup gazetecinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

"Demirtaş'ın önerilerini değerlendireceğiz"

MYK toplantısında, Barış Eylem Programı kapsamında yeni yol haritasını belirleyeceklerin ifade eden Oluç, soru üzerine HDP Eş Başkanları Buldan ve Sancar'ın da Selahattin Demirtaş'ı ziyaretlerinde barışın konuşulduğunu ve bu konuda Demirtaş'ın önerilerini aldıklarını ifade ederek, şu görüşleri dile getirdi:

"Selahattin Demirtaş daha önce de hem iç politika, hem dış politika bağlamında barışla ilgili görüşlerini hem bizle hem de kamuoyuyla paylaştı. Konuya hassas bir isim. Bu konuda hem bir yol haritasının olması gerektiğini, hem de HDP ve muhalefet partilerinin yapması gerekenleri ifade eden bir kişidir.

"31 Ağustos'ta barış deklarasyonunda 4 madde açıkladık. Barış deklarasyonun birinci maddesi iktidara yönelik bir çağrıdır, ikinci maddesi toplumsal ve siyasal muhalefete ilişkindir. Türkiye'nin barışı meselesi hem iç hem dış politika açısından sadece HDP'nin meselesi değildir. HDP elbette üzerine düşeni yapacaktır, ama siyasal muhalefetin de atması gereken adımlar var. Çünkü Türkiye'nin, hem iç, hem dış politika açısından geldiği nokta vahim: Kürt sorunu ile ilgili meclis içindeki ve dışındaki muhalelet partileri çeşitli görüşler ifade ettiler; Gelecek Partisi, DEVA Partisi ifade etti. CHP kongresinde bu konuda çeşitli ifadeler kullandı, bir rapor çalışması olduğu söylendi. Bu konuşmaların önemli olduğunu söylüyoruz. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için meclisteki ve dışındaki muhalefet partilerinin adım atması gerektiğini düşünüyoruz."

Bu kapsamda Demirtaş'ın önerilerini de MYK'de değerlendireceklerini ifade eden Oluç bu önerilerin ne olduğunun sorulması üzerine, "Burada şimdi tek tek söylemem doğru olmaz ama şu kadarını söyleyeyim; Demirtaş'ın güçlendirilmiş parlamenter sistem ve ittifaklarla ilgili iki yazısı oldu. Her ikisinde de toplumsal ve siyasal muhalefetin hangi zeminde hangi fikirler etrafında yan yana gelmesinin önemli olduğunu anlatmıştı. O iki yazı önemli" diye konuştu.

"Siyasi partilerin görüşme için koşul öne sürmesi kabul edilemez"

Demirtaş'ın İYİ Parti lideri Meral Akşener'e yönelik, "kahvaltıya giderdim" açıklamasıyla ilgili tartışmaların anımsatılması üzerine de Oluç, sorunların çözümünde diyaloğun esas olması gerektiğine işaret etti. Demirtaş'ın çağrısının da bu çerçevede yorumlanması gerektiğini belirten Oluç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siyasal muhalefet partileri açısından baktığımızda diyalog içinde olmak, müzakere doğal olanıdır. Silahla değil müzakereyle çözülmelidir. Şimdi biz Doğu Akdeniz, Ege için 'oturun, müzakere, diplomasi yapın, savaş çatışmayla olmaz' dedik En son Dışişleri Bakanı 'önkoşulsuz olarak müzakere etmeye hazırız' dedi. Türkiye'deki meclis içinde ve dışındaki siyasi partiler de önkoşulsuz olarak diyalog müzakere sürdüremez mi? Sonuç olarak meclis zemininde, demokratik siyaset alanında çalışma yapıyoruz. Belki anlaşamayabiliriz, sert tartışmalar olabilir, bu demokratik siyasetin gereğidir ama görüşmek için koşul öne sürmek kabul edilebilir değildir.

"Demirtaş'ın da söylemek istediği ve insani bir şekilde ifade ettiği budur kahvaltı meselesiyle. Çok doğal bir bir şey olması gerekiyor. CHP ile Gelecek Partisi görüştüler, çok doğal bir şeydir. Siyasilerin birbirleriyle konuşması görüşmesi var olan sorunların aşılması için adım atılması diyalog aranması doğaldır, tuhaf olan olmamasıdır. "

"HDP'yi nerede gördüklerini göstermeli"

Saruhan Oluç, siyasal muhalefetin, güçlendirilmiş parlamenter sistem, yerel demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi söylemlerinde benzer görüşleri savunduğunu, ancak bunun pratiğini de göstermesi gerektiğini ifade etti:

"Toplumsal ve siyasal muhalefet HDP'yi, Kürt halkını, nerede gördüğünü göstermeli. Bugünün iktidarının davrandığı gibi davranmaya devam edeceğiz mi diyorsunuz, yoksa yeni Türkiye'nin oluşmasında hukukun üstünlüğünün sağlanmasında, adalet, demokraside HDP'nin yeri son derece önemlidir mi diyorsunuz? Bunun cevabını biz toplumsal ve siyasal muhalefetten duymak istiyoruz. "

"İYİ Parti randevu vermezse canları sağ olsun"

Saruhan Oluç, Meclis içindeki ve dışarıdaki siyasi partilerin birbirleriyle görüşerek Türkiye'nin sorunları konusunda görüş alışverişinde bulunması gerektiğini belirtirken, kendilerinin de önümüzdeki süreçte parlamento içindeki ve dışındaki siyasi partilerle görüşmek için adım atacaklarını ve randevu isteyeceklerini söyledi.

Bu çerçevede önkoşulsuz görüşmenin önemine dikkat çeken Oluç, "İYİ Parti'den de randevu isteyecek misiniz?" sorusu üzerine ise şu görüşleri dile getirdi:

"Önümüzdeki dönemde parlamento içi ve dışı siyasal muhalefetle doğrudan görüşmeler yapacağız. Türkiye'nin geleceği hakkındaki görüşlerimizi birinci ağızdan aktarmak onları dinlemek, önerilerini almak istiyoruz. Biz bütün muhalefet partileriyle görüşeceğiz, İYİ Parti bizimle görüşmek istemezse canları sağ olsun ne yapalım. Biz uygun zeminlerde, karşılıklı belirleyeceğimiz bir çerçevede, parlamento içi ve dışındaki muhalefetle görüşmek için adım atacağız."

Türkiye'nin ekonomik ve sosyal sorunlar yaşadığına işaret eden Oluç, bu sorunların ancak "güçlü bir barış politikası" ile çözülebileceğini ifade etti.

"Demirtaş bizim için tartışılmazdır"

Selahattin Demirtaş'ın yeni parti kuracağı iddialarına tepki gösteren ve bunun bizzat Demirtaş tarafından yalanlandığını ifade eden Oluç, bu iddialara "gülüp geçtiklerini" söyledi:

"Demirtaş'la yıllarca çalışmış bir kişi olarak söylüyorum: Böyle düşünenler ne Demirtaş'ı ne de HDP'yi anlamışlar. Bizde zaman zaman tartışmalar oluyor, ama HDP Demirtaş'ın partisidir, o da HDP için son derece önemli bir siyasi kimliktir. Yıllarca eş genel başkanlığımızı yaptı, Cumhurbaşkanı adayı oldu. Tartışılmazdır bizim için. Ne yöneticiler ne de milletvekilleri düzeyinde Demirtaş'ın böyle bir adım atacağına asla inanmadık, hiçbir zaman böyle bir şey düşünmedik, güldük geçtik böyle bir iddiaya. İkincisi HDP'nin içini karıştırabilir miyiz diye düşünenler olabilir. Biz her ikisine de gülüp geçiyoruz. "

"Nefret dili değişmeli"

Sakarya'da, Afyon'da Kürt yurttaşlara yönelik saldırılara da tepki gösteren Oluç, bu durumun egemen olan politik ve toplumsal iklimden kaynaklandığını ifade etti:

"İktidar zannediyor ki biz bunu oy devşirmek için söylüyoruz. Hiç alakası yok. Tam tersine toplumsal barışın zedelenmemesi için, toplumsal barışın sağlanabilmesi için bu Kürde düşmanlık yapan politik ve toplumsal ortamın, nefret dilinin değişmesi gerek. Bu da sadece HDP'nin meselesi değildir. Toplumsal ve siyasal muhalefetin ama aynı zamanda iktidar partilerinin meselesidir."

Seçim Yasası değişikliği: Daha büyük kaybettirir

Oluç, iktidarın seçim yasasında değişiklik hazırlığına ilişkin bir soru üzerine de 23 Haziran 2019'da tekrarlanan İstanbul seçimini anımsattı:

"İktidar bu kadar yıpranmış, bu kadar irtifa kaybetmişken, seçim yasası ile oynayarak yeniden iktidarı elde etme çabasına girerse daha büyük kaybeder. Seçim yasalarında muhalefetin temsil gücünü azaltmak, kendi gücünü artırmak için yasal bir değişiklik yaparlarsa toplumun cevabı 23 Hazirandaki gibi olacaktır, daha büyük kaybedecektir iktidar. Olması gereken bu kanunlardaki demokratik olmayan hükümlerin temizlenmesidir. "