Gündem

HDP Eş Genel Başkanı Temelli'den Erdoğan'a: Utanmasa kafatasımızı ölçecek

"Sana tavsiyem bir sus. Hiç olmazsa 3 gün sus. Bırak halk konuşsun"

06 Mart 2019 14:44
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin Tatvan Büro açılışına katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisi hakkında söylediği, "Kürt bile değil" ifadesine yanıt veren Temelli, "Utanmasa kafatasımızı ölçecek," dedi. Öğrencilerin Erdoğan'ın mitinglerine zorla götürüldüğünü söyleyen Temelli, "Diyor ki 'belediyecilik gönül işidir.' Kimsenin sende artık gönlü yok. Seni gönüllü olarak dinleyen de yok, mitingine gelen de yok," diye konuştu.
 
Temelli, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
 
Bugün burada bir aradayız. Bir araya gelmeyelim diye ellerinden geleni yaptılar ama biz bugün bir aradayız, buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz. 
 
Biliyorsunuz Sevgili Leyla Güven DTK Eşbaşkanımız ve Hakkari vekilimiz bugün açlık grevinin 119’uncu gününde. Tam 119 gündür sağır olmuş bu ülkede adalet, barış ve huzur istiyor. Bu zulüm iktidarına sesleniyor, “Tecride son verin” diyor. Tecride son verin ki bu savaş son bulsun bu zulüm sonlansın. Onunla birlikte bugün cezaevlerinde bulunan yüzlerce tutsak, Kandıra’da Selma Irmak ve Sebahat Tuncel, Hewler’de Nasır Yağız ve dünyanın da birçok yerinde, birçok arkadaşımız açlık grevinde. Neden? Tecrit son bulsun diye. 

"Tecrit son bulmadan ülkede hukuksuzluk son bulmayacak"

Tecrit son bulmadan, bu ülkede bu hukuksuzluk son bulmayacak. Bu yüzden diyoruz ki bu tecride karşı herkes sesini yükseltmeli. Bu adaletsizliğe son vermeden, bu adaletsizliği bitirmeden, Türkiye'nin önü açılmıyor. 5 Nisan 2015'te başlayan mutlak tecrit koşulları, bugün ülkeyi içinden çıkılmaz bir hale soktu. 
 
Her geçen gün adaletsizlik dalga dalga yayılıyor. Her geçen gün bu hukuksuzluk ülkenin her yerini kaplıyor. Bu tecride son verme çağrımız, hukuksuzluğa son verme çağrısıdır. O yüzden de diyoruz ki gelin hukuktan yana olanlar, gelin adaletten yana olanlar yan yana gelelim, omuz omuza verelim, bu adaletsizliğe, bu hukuksuzluğa son verelim. 

"Uydurma fezlekeleri geri çekin "

Adaletsizlik her yeri kapladı dedik. Daha geçen gün Gezi iddianamesi açıklandı. İddianameye baktığınızda ne kadar uydurma sahte saçma sapan şey varsa iddianameye girmiş, bu kabul edilebilir değil. Aynı şeyi Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve bütün arkadaşlarımızda da yaptılar. FETÖ’cü savcıların uydurma fezlekelerini iddianamelere çevirdiler. O yüzden de diyoruz ki Adalet Bakanı; bir an önce görevini yap, bir an önce bu hukuksuzluğa son ver. Sayın Öcalan üzerindeki tecride son verin. Ailesi ve avukatları düzenli olarak görüşebilsin. Bu uydurma fezlekeleri geri çekin, arkadaşlarımızı özgür bırakın. Selahattin Demirtaş’ı, Figen Yüksekdağ’ı bugün tutsak olan tüm yoldaşlarımızı özgür bırakın. 

"Hiçbir yere gitmiyoruz, 31 Mart'ta sandığa gidiyoruz"

Sürekli meydanlarda HDP’ye saldırıyor. Sürekli bizi düşmanlaştırıyor. Hatta o kadar ileri gitti ki bütün Kürt halkını düşmanlaştırdı. Bütün Kürt halkına defolun gidin dedi. Bu kabul edilebilir bir şey mi? Bir cumhurbaşkanı bir halka böyle hitap edebilir mi? Bir cumhurbaşkanı bir halka 'defolun gidin' diyor. Hiçbir yere gitmiyoruz. Buradayız, 31 Mart’ta sandığa gidiyoruz. Bütün halklar, sadece Kürt halkı değil bütün Türkiye halkları sandıkta sana en güzel cevabı verecek. Bakın burada bir aradayız. Kürdüyle Türküyle. 

"Ahlat'ta saray yaptıracağına Ahlat'ta 1000 yıldır bir arada yaşayan halklara bak"

Gitmiş Ahlat’ta saray yaptırıyor. Ahlat’ta saray yaptırana kadar bir Ahlat’a bak bakalım, Ahlat nasıl bir yer?  Ahlat, 1000 yıldır Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla bir arada yaşıyor. Sen kimi nereden kovuyorsun? O yüzden de bu topraklarda yaşayan Kürtler, Türkler, Lazlar, Gürcüler, Ermeniler bu ülkenin geleceğine sahip çıkarak bu ceberut iktidara o güzel yanıtını verecektir. Diyecektir ki "biz buradayız, sen gidiyorsun". 

"Toplumu bölmesine izin vermeyeceğiz"

Diyorlar ki, "Beka sorunu var". Bu ülkenin bir beka sorunu yok. Bu ülkenin, bu halkların bir beka sorunu yok. Bu iktidarın bir beka sorunu var. Kendi iktidarını devam ettirebilmek için halkları birbirine düşman etme peşinde. Ülkeyi, toplumu bölme peşinde. Buna izin vermeyeceğiz. Buna izin vermemek için şimdi dünden daha çok yan yana gelmeliyiz. Bir arada yaşamak için demokratik iktidarı var etmek için sesimiz daha gür çıkaracağız. Sandıklara sahip çıkacağız. 

"Televizyonlar iflasın eşiğinde"

Artık kimse televizyon seyretmiyor. Televizyonlar  iflasın eşiğinde. Televizyonların  hepsini aldı, Ziraat Bankası’ndan krediler aktardı. Kendisi televizyona çıkıyor, kimse izlemiyor. Battı televizyonlar. En son yapılan ölçümde 51. sıradaymış düşünün bir ülkenin cumhurbaşkanı televizyona çıkıyor, o sırada millet ne seyrediyor? Televizyonu kapatıyor. Dedim ki, sakın televizyonları camdan atmayın. Televizyonlar bize lazım. Bugünler geçer biz o televizyonları yine açarız. Hakikatin sesini yine dinleriz. 

"Borcu olmayan bir sen varsın bir de halka küfreden müteahhitleri"

Herkes borçlu, herkesi borçlandırmışlar. Borçlu olmayan var mı? Herkesin borcu var. Kişi başına borç 6 bin dolar olmuş. Kişi başına gelir 8 bin dolar, net gelir ise 2 bin, 2 bin 500 dolar. Diyorlar ki ülkede kişi başına geliri biz yükselttik. Borçla yükseltmişsin. Herkes borçlu. Kime ne hayrı var bu gelirin. Borcu olmayan çiftçi yok esnaf yok. Borcu olmayan kim var? Sen varsın, bir de senin halka küfreden müteahhitlerin var. 

"Utanmasa kafatasımızı ölçecek"

Diyor ki "Biz bu halka refah getirdik". Siz bu halka zulüm, işsizlik borç getirdiniz. Bunları söyleyince diyor ki, o adam Kürt bile değil. Yahu hakaret ederken bile “Kürt bile” diyor. Yani bu ülkenin Kürt vatandaşlarını ikinci sınıf vatandaş yapma peşinde. Biz bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıyız. Biz Kürdüz,Türküz, Ermeniyiz. Biz ülkenin asıl sahipleriyiz. Sen kim oluyorsun? Sen daha bu ülkeyi anlayamamışsın. Sen ayrımcılıkla yol alacağını sanıyorsun. Utanmasa kafatasımızı ölçecek. Biz çok gördük bu zihniyette olanları ama tarih hiçbirinin adını hatırlamıyor. Tarih, bu halk için mücadele edenleri hatırlıyor. Tarih, bu ülke için mücadele edenleri hatırlıyor. O yüzden de sen bu ülkede büyük bir suç işliyorsun. halkı birbirinin karşısına getiriyorsun. Buna son ver. Bu, bu halka bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. 
 
Türk-Kürt ayrımı, Türk-Ermeni ayrımı bu ülkeye acıdan zulümden başka bir şey getirmez. Biz bir aradayız, bizim böyle dertlerimiz yok. Biz, ortak vatanımızda bunun mücadelesini veriyoruz. Tıpkı Kemal Pir’ler gibi tıpkı Mahir Çayan’lar gibi Denizi Gezmiş’ler gibi. Sen bunları anlayamazsın. Bunları anlayamadığın için de ağzını her açtığında düşmanlıktan bahsedersin, ağzını her açtığında ayrımcılıktan bahsedersin. 

"Hiç olmazsa 3 gün sus"

Sana tavsiyem bir sus. Hiç olmazsa 3 gün sus. Bırak halk konuşsun. Bırak insanlar konuşsun. Bırak dertlerini, çözüm taleplerini dile getirsinler. İşte o zaman bu ülkenin önü açılır. ama sen konuştukça bu ülkeye nefret tohumları ekiliyor, düşmanlık tohumları ekiliyor. Biz bu tohumları söküp atmasını biliriz.