HDP 2. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, 3. tur oylamada HDP Eş Genel Başkanı seçildi.
Birinci turda oy kullanan delege sayısı yeterli düzeye ulaşmadığından ikinci tura geçilen HDP eş genel başkanlığı seçimlerinde, 3. tur oylamada Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, eş genel başkan seçildi.
Kongrede neler yaşadı
HDP 2. Olağanüstü Büyük Kongresi, Ahmet Taner Kışlalı Kapalı Spor Salonu'nda başladı. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı kongre salonu HDP bayraklarıyla süslendi. Kongre salonuna "Demokratik Cumhuriyet, Ortak Vatan, Demokratik Ulus" yazılı büyük bir pankart asıldı. Uludere,Soma, Hes'lerle ilgili pankartlar da dikkat çekti.
Türk bayrağı asılmadı
Salona Türk bayrağının asılmaması dikkat çekerken; yapılan anonsta, Türk bayrağı asmanın yasal zorunluluk olduğu belirtildi. Yapılan anons üzerine platforma törenlerde ve makamlarda kullanılan ayaklı bayrak konuldu.
Seçime tek listeyle gittiler
Öte yandan kongrenin divan başkanlığına Gencay Gürsoy seçildi. HDP, eş genel başkan adayları olarak Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ'ın isimlerinin yer aldığı tek listeyle seçime gitti. Kongreyle Eş BaşkanlarErtuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel görevlerini bıraktı.
Parti meclisi, merkez disiplin ve uzlaştırma kurulları seçimlerinin de yapılacağı kongrede, tüzük ve program değişiklikleri de gerçekleştirilecek.
Köşk adayı
Kongrede ayrıca partinin Köşk adayının isminin de açıklanması bekleniyor.
Öcalan mektup gönderdi
İmralı Cezaevi’nden HDP kongresine mesaj gönderen Abdullah Öcalan, "kendilerine dayatılan her türlü milliyetçiliğe ve ayrılıkçılığa Kürt özgürlük hareketinin bütün bileşenleri olarak HDP’yi birlik arayışlarının sonucu olarak gördüklerini" vurguladı. Öcalan, mesajında “HDP ile katılımcı her grubun daralmayacağı aksine daha da büyüyüp kendisini daha fazla ifade etme şansı yakalayacağını" söyledi.
HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan tarafından Ankara Ahmet TanerKışlalı Spor Salonu’nda okunan Öcalan’ın mesajında, "Değerli yoldaşlar, 1970'lerin çıkışına dayalı olarak ortaya çıkan hareketimizin Türkiye devrimci demokratik ve sosyalist hareketlerinden hiçbir dönemde ayrı düşünmedik. Kendimizi hep bu çıkışın ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirdik. Her zaman bütünsel olmaya, hareket etmeye özen gösterdik. Çağrı yaptık, adım attık. Bilinen veya az bilinen nedenlerle ayrı düştük. Şimdi koşarcasına birincil stratejik dostlarla yeniden buluşmaya ve hareket etmeye çalışıyoruz." dedi.
Yakın dönemde HDK’nın ve HDP’nin oluşumuna tüm gücüyle katkı sunmaya çalıştıklarını ifade eden Öcalan, hegemonik sistemin tüm karşı çabalarına rağmen geri adım atmadıklarını söyleyerek, “Bizler; Kürdistan özgürlük hareketinin tüm bileşenleri ise bu yönlü her iki tarafta tüm ayrılıkçı dayatmalara karşı var gücümüzle halklarımızın birlik çabalarıyla yanıt veriyoruz." ifadesini kullandı.
‘Bu projeyle BDP’ye dayatılan dar bölgeci anlayışı kırıyoruz’
“Değerli yoldaşlar; işte bu yakın dönem çabalarımıza tüm halkların hak talepleri ve özgürlükleri için sivil toplumun demokratik birliği için yeni ve sonuç alıcı taktik bir hamle ile zirvesel bir katkı daha sunuyoruz.” diye mesajını sürdüren Öcalan, “BDP’ye dayatılan dar, bölgeci, milliyetçi suçlamayı boşa çıkarmak ve en önemlisi devrimci, demokratik sosyalist güçlerin pratik-politik-birleşik partisi HDP’yi TBMM’de grup kurma imkanına kavuşturduk. Unutmamak gerekir ki 1965'teki TİP hamlesinden sonraki en büyük politik çıkış olacaktır. İşçi ve emekçi hareketinin gelişimine katkı sunacaktır. Türkiye’de artık tutacak dikişi kalmayan baştan itibaren kurumsal faşizm ile malul ulus-devlet aşılırken, alternatif model olarak demokratik Ulus, demokratik cumhuriyet ve ortak vatan paradigmasını her türlü tekçi anlayışlara karşı sahiplenmek yeniden yapılanmaya bu espiri ile gitmek, HDP’yi daha işlevsel ve tarihi kılacaktır.” düşüncesini aktardı.
‘Muazzam bir sinerjiye yol açacaktır’
Öcalan, "HDK ve HDP’nin yeniden yapılanmasını tüm grup, hareket ve partilerin ideolojik ve örgütsel yapısını olumsuz etkilemediği gibi tersine kendilerini daha güçlü ifade ve örgütlenmeye hizmet edeceğini" belirterek, şunları ifade etti: “Bir yandan devrimci demokratik ve sosyalist hareketin üst düzeyde azami birlik ve bütünlüğüne yol açarken, diğer yandan her grup hareket ve partinin kendini netleştirmeye sağlam bir bileşen olmaya taşıyacaktır. HDP ortak, pratik politikayı TBMM içinde ve dışında resmi olarak üstlenirken, muazzam bir sinerjiye yol açacaktır. Statüko karşıtı demokratik sosyalist güçlerin 1960'lardan hatta 1920'lerden beri hep komplo ve imhalarla engellenen birliği ve bütünlüğü bu temelde başarı imkanını daha da çoğaltacaktır. En önemlisi de bu yönlü gelişmeyi tarihi ‘demokratik diyalog ve müzakere süreci’nin ayrılmaz bir parçası olarak geliştirmek zorundayız. Bu tarihte bir ilktir, önemle ele alınmalı ve gereği yapılmalıdır. Eğer Türkiye’de sosyalizme ve açık bir demokrasiye gideceksek bu demokratik müzakere süreciyle yakından bağlantılı olacaktır.”
Ertuğrul Kürkçü'nün konuşması
HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, "Bize Türkiye partisi öğütleyenlerin Türkiye partisi olduğundan kuşku duymadıkları CHP ve MHP'den çok daha etkin bir biçimde bir ülke partisi olduğumuzu, ülke çapında faaliyet gösteren bir parti olduğumuzu göreceksiniz" dedi.
Kürkçü, HDP 2. Olağanüstü Kongresi'nde yaptığı konuşmada, partinin yeni bir döneme girdiğini belirterek şöyle konuştu:
"Türkiye'nin geleceğe açılan kapısıyız derken bunu sırf kendimize övgü olsun, memnun olalım diye söylemiyoruz, bilinsin, hatırlatıyoruz. Çatışmasızlığa çok çabuk alıştık, sanki bu ülkede hiç kan akmamış, 40 binden fazla genç insan 30 yılda toprağa verilmemiş gibi olduk ama bilelim ve hatırlayalım. Son 1-1,5 yıldır yoksul emekçilerin oğulları tabutlar içinde köylerine dönmüyorsa, Türkiye'nin batısında meydanlar intikam çığlıkları ile Kürt kanı içmeye yemin eden fanatikler ile dolmuyorsa, tersine taraftar grupları Gezi isyanının itici güçleri arasında yer alabiliyorsa, Soma'daki madenci katliamının arkasından Amed'in, Dersim'in emekçileri on binlerce Kürt Soma'daki ölümler için sokağa çıkabiliyorsa Batman'da Egeli yoksulların hakkı için alanlarda insanlar hareket halinde ise bunlar kendi kendine olmuyor. Bütün bunlar hayatın bu yönde akması için bilinçli bir çabayı sürdüren, umuda yelken açtıkları için hakarete, dışlanmaya, horlanmaya kararlılıkla göğüs gerenlerin eseridir."
Türkiye'de sıkça "buyurgan ve yukarıdan bir şekilde" Türkiye partisi olmaktan bahsedildiğini ifade eden Kürkçü, HDP'nin faaliyetlerinin ekseninde bir tek boyut olmadığını, sorunların tamamı ile ilgilendiklerini söyledi. Kürkçü, "Bize Türkiye partisi öğütleyenlerin Türkiye partisi olduğundan kuşku duymadıkları CHP ve MHP'den çok daha etkin bir biçimde bir ülke partisi olduğumuzu, ülke çapında faaliyet gösteren bir parti olduğumuzu göreceksiniz. Biz, ülke çapında faaliyet göstermeyi ve ülke halklarının her birinin evine ulaşmayı önemsiyoruz. CHP'nin ve MHP'nin Kürdistan'ın kapılarında biten etkinliğine mukabil HDP, 30 Mart seçimlerinde Türkiye'nin her yerinde aday gösterdi, her yerinden oy aldı. Faaliyetin çapından söz edeceksek bugün devlet partisi olan Adalet ve Kalkınma Partisinden sonra Türkiye'nin en büyük alanında, her ilinde faaliyet gösteren ikinci parti biziz. İktidarın adayı olmamız bu yüzdendir" diye konuştu.
Ezilenlerin gündemi ile hareket ettiklerini anlatan Kürkçü, "Okmeydanı'nda, Sivas'ta, Pazarcık'ta Aleviyiz, Çuvurova'da Hatay'da Arap'ız, Akdeniz'de Ege'de Türkmeniz, Trabzon'da Giresun'da Laz'ız, Kürdistan'da Kürt'üz" dedi.
‘O Kürt, sizin bildiğiniz Kürt değil’
Kendilerine "HDP'ye kimsenin ihtiyacı olmadığının" anlatılmaya çalışıldığını dile getiren Kürkçü, şunları söyledi:
"Madem bu kadar beyhude bir işle uğraşıyoruz, neden o zaman Sinop, Ordu, Fethiye, Aksaray, Urla, Tekirdağ'da bindirilmiş kıtalarınızı üzerimize yolluyorsunuz? Neden bunca mürekkep, televizyon programını güya bu beyhude girişimi ortadan kaldırmak için harcıyorsunuz? Nedeni çok basit, aslında HDP'nin yükselen güç olduğunu, Türkiye'nin çapraşık, toplumsal ve siyasal meselelerinin üstünden gelmesi için halklarımızın kendi kaderinin ellerine almasının biricik kaldıracı olmaya aday olduğumuzu biliyorsunuz, görüyorsunuz. İşte bütün bu edebiyat bundan. Beyhude korkularınız ile baş başa bırakıyoruz, haklarımızın geleceğine ortaklaşa yürümeye devam ediyoruz."
HDP'nin halkı, halkın HDP'yi değiştirdiğini öne süren Kürkçü, "O Kürt, sizin bildiğiniz Kürt değil. İki duayı ezbere bildiğiniz için sizde bir hikmet görecek ya da onun devlette bir işini hallettiğiniz için sizin partinize oy verecek olan Kürt değil. O artık o yoldan gitmiyor. O artık yüzünü Türkiye'nin, dünyanın, Ortadoğu'nun emekçilerine çeviriyor. Türklere sadece ulusalcılığı, Kürtlere ise sınıf mücadelesini layık görenlere söylüyoruz, Kürtler bugün Ortadoğu'nun yükselen gücü, Ortadoğu'yu devrimci olarak değiştirecek olan en büyük dinamiktir" dedi.
Sebahat Tuncel'in konuşması
HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel de çok kritik bir dönemden geçildiğini belirterek, "Türkiye halkları, barış, adalet ve özgürlük istiyor" dedi. Düzen partilerinin sonuna gelindiğini öne süren Tuncel, artık sıranın halkın kendi sözünü söyleyeceği partilerde olduğunu ifade etti. HDP'nin halkın kendi sözünü söyleyebileceği tek parti olduğunu öne süren Tuncel, şöyle konuştu:
Biz, bu sistemi beğenmiyoruz, bu şiddet üreten, baskı üreten, toplum üzerinde terör estiren, işçisini emekçisini yok sayan, madencileri Soma'da olduğu gibi madene gömen, Kürdistan'da savaşta gençleri ölüme mahkum eden, kadını ikinci konuma mahkum eden, derelerimize Hes'ler yapan bu zihniyeti, bu yönetimi kabul etmiyoruz. O yüzden biz, yönetime adayız. Biz, diyoruz ki Türkiye değişecek, sizlerle, bizlerle, HDP ile değişecek."
Türkiye' özgürleştireceğiz, demokratik özerk Kürdistan'ı inşa edeceğiz ve demokratik cumhuriyeti inşa edeceğiz" diyen Tuncel, Türkiye halklarını birlikte özgürleştireceklerini savundu.
Demokratik çözüm sürecini, bütün Türkiye halkları için olmazsa olmaz diye nitelendiren Tuncel, şunları kaydetti:
Şimdi bu özgürlük yürüyüşünü Türkiye halkları ile buluşturma zamanıdır. O yüzden biz buradan hükümete bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Şimdi barış için niye duruyorsunuz? Yeni bir süreç başlatıldı. 2013'te Kürt halkı, Sayın Öcalan'ın başlattığı demokratik çözüm süreci bütün Türkiye halkları için olmazsa olmaz bir süreçtir. Şimdiye kadar diyordunuz ki muhalefet engeldir. Geçenlerde anamuhalefet partisi lideri Diyarbakır'a gitti ve 'Çözüm yasal bir zemine kavuşturulmalı' dedi. İşte önümüzde engel kalmadı. Buradan derhal bu sürecin yasal zemine kavuşturulması ve Türkiye'de Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümü konusunda somut adımların atılması gerekiyor. HDP olarak bunun öncülüğünü yapmaya aday olduğumuz, bunun sorumlusu olduğumuzu her yerde ifade ettik. Bu sürecin kalıcı barışa ulaşması için üzerimize gelen her türlü sorumluluğu yerine getireceğiz ama şuna da izin vermeyeceğiz. Bu süreci sabote eden, bu süreci bozmak isteyenlere, bu süreci geliştirmek yerine Kürdistan'da kalekol yapan, güvenlik barajı yapanlara karşı her zaman mücadele etmeye devam edeceğiz."
Selahattin Demirtaş'ın konuşması
HDP 2. Olağanüstü Kongresi'nde konuşan Selahattin Demirtaş, Halkların Demokratik Partisi olarak hakiki bir Cumhurbaşkanı adayı ile ortaya çıkacaklarını vurgulayarak, "Artık AKP iktidarına karşı gerçek bir alternatifi halklarımızın hizmetine sunma zamanı gelmiştir. Halkımızın çaresizlikten ve sonradan bin pişmanlık olarak AKP ve CHP'ye vermek zorunda kaldığı desteği gerçek adresinde, yani HDP'de birleştirmek için önümüzde hiçbir engel yoktur" dedi.
Demirtaş HDP'nin 2. Olağanüstü Kongresi'nde yaptığı konuşmada, trajedilerle dolu bir tarihe sahip olan bu coğrafyada Halkların Demokratik Partisi'nin artık "değişimin, özgür geleceğin, barışın, hakkın ve adaletin gerçek temsilini var edecek tek umut haline geldiğini" belirterek, "Yanı başımızda mezheplerinden dolayı insanların birbirini kestiği, boğazladığı bir coğrafyada bütün farklılıklarımızla birlikte, bir arada durmak, gerçek kardeşliğin ve eşit yurttaşlığın sesi, soluğu olmak bizim için de çok kıymetlidir, çok anlamlıdır. Ancak bu büyük onurun büyük sorumlulukları da vardır elbette. Mademki fabrikada, madende terleyen işçinin sesi olacağız, mademki tarlada kavrulan ırgatın nefesi olacağız o halde en az onlar kadar çok çalışacağız, onlar kadar çok yorulacağız. Zihni örtülüyle değil ama başı örtülüyle el ele olacağız. Gözü açıkla değil ama gönlü açıkla omuz omuza yürüyeceğiz. Çalanla çırpanla değil, paraları sıfırlayanla değil, helal kazanıp helal yiyenle yoldaş olacağız" ifadelerini kullandı.
‘Birlik olmak dışında çıkış yok’
Kendilerinin hamaldan anlamayanlardan, 700 bin dolarlık saat takanlardan olmayacaklarını vurgulayan Demirtaş, "Bugünkü genel kurulumuz bu güne kadar Türkiye'de yapılan bütün parti kongrelerinden farklı bir ruhla, böylesine farklı bir anlayışla gerçekleşiyor. Irkçılığın ve faşizmin tuzaklarına düşmeden, mezhepçiliğin ve dinciliğin dayattığı hatalara pirim vermeden ortak vatanı özgürlükler cenneti yapmak için daha fazla dayanışma ve bir birimize sahip çıkma zamanıdır. 100 yıl önce bölgemizde sınırları yeniden çizen egemenlerin şimdi bir kez daha kaderimize el atmalarını engellemek istiyorsak birlik olmak dışında çıkış yoktur, kurtuluş yoktur" dedi.
‘Tekçi kimlikler üzerine inşa edilmiş ulus devletlerden hayır yok’
Demirtaş, tekçi kimlikler üzerine inşa edilmiş Ulus devletlerden kendilerini bir hayır olmayacağının da altını çizerek, "Bunun en yakın ve en sıcak örneği Rojava başarısıdır. Bütün kimliklerin ve inançların, bütün mezheplerin eşit olduğu, eşit muamele gördüğü ve eşitçe yönetime katılarak egemenliği paylaştığı modeller Ortadoğu ve Türkiye için en gerçekçi modellerdir. İşçinin emeğinin acımasızca sömürülmediği, köylünün üretimden kopmadan insan gibi yaşadığı, Müslüman'ın Müslüman gibi, Yahudi'nin Yahudi gibi özgürce nefes aldığı, kadınların, gençlerin kendi kimlikleriyle yaşamın her alanında var olduğu, çevrenin-doğanın korunduğu bir gelecek istiyorsak işte bunun yolu da birlikte yaşam-birlikte yönetim modellerinin inşasından geçer. Yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle bir hazinenin üstünde yaşadıkları halde Yoksulluğu, açlığı kader gibi nesilden nesle yaşayanların kaderini hep birlikte değiştireceğiz. Bütün bunları yapacak güç bizzat kendi ellerimizdedir" şeklinde konuştu.
'Devletin iki adayına karşı çankaya'ya ilk defa halk çıkacak'
Halkların Demokratik Partisi olarak hakiki bir cumhurbaşkanı adayı ile ortaya çıkacaklarını ifade eden Demirtaş şöyle devam etti:
"Devletin iki adayına karşı halkın tek adayıyla cumhuriyet tarihinde ilk defa Çankaya'ya halk çıkacak inşallah. Artık AKP iktidarına karşı gerçek bir alternatifi halklarımızın hizmetine sunma zamanı gelmiştir. Halkımızın çaresizlikten ve sonradan bin pişman olarak AKP ve CHP'ye vermek zorunda kaldığı desteği gerçek adresinde, yani HDP'de birleştirmek için önümüzde hiçbir engel yoktur. Bu dönemde yönetim kademelerinde görev alacak her arkadaşımızın işte bu tarihi misyona denk bir ciddiyetle çalışmalara katılacağına yürekten inanıyorum.. Görev talep edip de yönetim kademelerinde yer bulamayan arkadaşlarımıza da ilgilerinden ve duyarlılıklarından dolayı çok teşekkür ediyor, HDP'nin herhangi bir kademesinde bu tarihi yürüyüşe dahil olmak için göreve davet ediyorum."