Gündem

HDP: AKP seçmeninde Erdoğan yorgunluğu var

"Bize kayyım atayanlar Afrin'e vali atıyor"

27 Mart 2018 17:37

Partisinin olağan grup toplantısında konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli,  Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın 'metal yorgunluğu' açıklamasıyla  ilgili  "Diyor ki metal yorgunluğu var. Aslında seçmenleri için diyor. Onları metal olarak görüyor. Şimdi direniş zamanı diyor. Afrin de bunun başlangıcı diyor. Onlarda metal yorgunluğu yok senin seçmeninde Erdoğan yorgunluğu var" dedi.

Zeytin Dalı Harekâtı'nı eleştiren Temelli, “Afrin’e vali atamaya kalkıyorlar. Nasıl bizim belediyelerimize kayyım atadılar, Afrin’e de vali atıyorlar” diye konuştu. 

İktidarın dün Varna'da gerçekleşen Türkiye-AB Zirvesi'ne ilişkin beklentilerinin yüksek olduğunu ancak bunların karşılanmadığını  belirten Temelli "Avrupa Birliği samimi değil hem de iktidarın hesabı başka.  Savaş siyaseti üzerine kendisini yapılandırmış bir hükümet AB’ye yaklaşımda samimi olamaz. Kopenhag kriterlerinin sınırını Edirne’ye kadar tutar sonra sınırlarsanız Avrupa’da da bu sözleşme çökecektir. Avrupa’da ırkçı partiler neden yükseldi sorusunun cevabı demokrasi meselesindeki ikirciklikten kaynaklıdır. Önce silah ticareti yapalım sonra görüşmelere devam ederiz yaklaşımı Afrin halklarına nasıl müdahale ise Türkiye’de de demokrasiye yaklaşımım esasıdır" şeklinde konuştu.

Temelli’nin konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde;

"1 Mayıs'a aynı birliktelikle gideceğiz"

2018 Newroz’u, baskılara rağmen yine çok güçlü ve coşkulu bir şekilde kutlandı. Buradan Kemal Kurkut’un ailesine de selam gönderiyoruz. Kemal Kurkut’u unutmayacağız. Faşizme karşı demokrasi mücadelesinin nasıl birlikte verilebileceğinin örneği Newroz’da gösterildi. Aynı birlikteliği 1 Mayıs’ta da göstereceğiz. Operasyonlar Newroz’dan önce başladı, sonra da devam etti ancak bizleri yıldıramadılar, yıldıramayacaklar. Buradan arkadaşlarımıza operasyon, gözaltı yapanların, onlara işkence yapanların cezalandırılması için İçişleri Bakanlığına da sesleniyorum. İfade özgürlüğüne tahammül yok ama bütün bunlara rağmen mücadele sürüyor.

"Bize kayyım atayanlar Afrin'e vali atıyor"

Bu savaş iktidarın devamı için kullanılıyor. Savaş sadece sınır ötesinde sürmüyor, her yerde. “IŞİD yeniden canlanıyor” haberleri geliyor. Nasıl oldu bu? Siz IŞİD artıkları ile, ÖSO’cularla Afrin’e girerseniz IŞİD de palazlanır. Afrinlilerin Afrin’e dönmeleri için sizin ÖSO’yla birlikte oradan çıkmanız gerekiyor. Afrinlilerin yaşadığı mağduriyeti de tazmin edin. Afrin’e vali atamaya kalkıyorlar. Nasıl bizim belediyelerimize kayyım atadılar, Afrin’e de vali atıyorlar.

"AKP seçmeninde Erdoğan yorgunluğu var"

Diyor ki metal yorgunluğu var. Aslında seçmenleri için diyor. Onları metal olarak görüyor. Şimdi direniş zamanı diyor. Afrin de bunun başlangıcı diyor. Onlarda metal yorgunluğu yok senin seçmeninde Erdoğan yorgunluğu var. En kısa zamanda kurtulacaklar senden bakma seni alkışladıklarına.

"Kürt sorununda hangi taraftasınız?"

Türkiye’de Kürt sorunu bir turnusol kağıdıdır. İnsanların demokrasi, barış meselesine nasıl yaklaştığının turnusoludur. Siz Kürt sorununu çözümünden mi yanasınız, ki bu güvenlikçi politikalar çözümsüzlüğe dayalı bir iktidar anlayışıdır, yoksa siz Kürt sorununu çözümsüzlüğünden mi yanasınız? İşte bu mesele, sizin için aslında bir test unsuru. Kürt sorununu nasıl ele alıyorsunuz? Bugünlerde bir ilkeler modası var, herkes ilkelerden bahsediyor; “İlkelerde anlaşalım, ilkelerde buluşalım”. Tamam, harika. Peki bu ilkeler ne? Bu ilkerin altında demokrasi meselesi var; iyi. Demokrasi meselesi varsa iyi. Çünkü o zaman siz, Kürt sorununu çözümünden yana adım atacaksınız demektir. Yok eğer ilkelerin altında demokrasi meselesi yoksa, yok siz eğer güvenlikçi politikalarla tornistan yapıyorsanız orada bir sorun var demektir.

"Türkiye ekonomisi kırıldı"

 Aslında bu ikisi birbirini besleyen, büyüten unsurlar. Artan baskı ve şiddetin olanaklı hale gelebilmesinin yolu da savaş siyasetinden geçer. Bugün yolsuzluk ve savaş ekonomisinin bir arada olması bizi şaşırtmıyor. Türkiye’de yolsuzluk yapılabilir biri iklim var çünkü. En çok yolsuzluk yapılan ülke sıralamasında birinci. Yolsuzluk ekonomisinin kaynağını ne oluşturuyor diye baktığımızda, uygulanan ekonomi politikaları bunu açıklıyor. İki yılda 20’ye yakın torba yasa çıkmış bir torbacılık var ortada. İçinde ne var, HDP muhalefeti varsa anlaşılabiliyor onun karşısında telaşla bu yasalar hayata geçiyor. Çünkü herkes Türkiye’nin savaş gündeniyle ilişkili. Dolar 4 liraya geliyor, algıymış. 2 kuruş düşse bayram edecekler. 3,98 olunca harika. 5 yıl boyunca yüzde 115 devalüasyon olmuş bize en yakın ülke Brezilya yüzde 38 olmuş. Türkiye kırılgan ekonomi diyorlar demesinler, Türkiye ekonomisi kırılgan değil, kırıldı. Bunun bize zararı yok diyorlar, doğru. Sizin tuzunuz kuru. Parayı da dolarda tuttuğunuzu biliyoruz, Size bir şey olmuyor ama bakın çiftçiye çok şey oluyor, çünkü dolar arttıkça mazotun yemin, gübrenin fiyatı artıyor. Şİmdi çiftçi kalıp bize bir şey olmuyor mu diyecek? Çok şey olur. Evet size bir şey olmuyor ama işçiye, emekçiye, köylüye, esnafa çok şey oluyor. Son 4 yıl içinde 430 bin esnaf batmış, daha ne olsun?

"Müslim Doğan Çiftlikban'la ilgili soru önergesi vermiş"

Eğer bu ülkede yargı liyakat esasıyla çalışmış olsaydı, tarafsız olsaydı sevgili milletvekilimiz Müslüm Doğan, Çiftlik Bank’la ilgili 25 Aralık’ta soru önergesi vermiş hiçbir savcı okumamış. Çünkü onların işi gücü HDP ile ilgilenmek. Hangi HDP’liyi tutuklayalım diye uğraşmak. Başbakan’a sormuş Çiftlik Bank’ı, Başbakan ilgilenmemiş. O sırada Başbakan’ın tosunu İstanbul’da. 50 gün sonra gidiyor. Şimdi savcılara sormak lazım. Siz biraz bizim yakamızdan düşün de bu hırsızlarla ilgilenin. Nedir bu körlüğünüz. Artık gözünüzü açma zamanı geldi. Siz Erdoğan’ın konuşmalarından kendinize vazife çıkarıyorsunuz başka hiçbir şeyle ilgilenmiyorsunuz.

"Varna'da beklenen sonuç çıkmadı"

 Dün akşam Varna’da bir toplantı gerçekleşti. Liderler düzeyinde uzun süredir gerçekleşmeyen bir toplantı olması nedeniyle beklentiler büyüktü ama beklentileri karşılayan bir sonuç çıkmadı. Çıkmayacağını biliyorduk çünkü hem Avrupa Birliği samimi değil hem de iktidarın hesabı başka.  Savaş siyaseti üzerine kendisini yapılandırmış bir hükümet AB’ye yaklaşımda samimi olamaz. Kopenhag kriterlerinin sınırını Edirne’ye kadar tutar sonra sınırlarsanız Avrupa’da da bu sözleşme çökecektir. Avrupa’da ırkçı partiler neden yükseldi sorusunun cevabı demokrasi meselesindeki ikirciklikten kaynaklıdır. Önce silah ticareti yapalım sonra görüşmelere devam ederiz yaklaşımı Afrin halklarına nasıl müdahale ise Türkiye’de de demokrasiye yaklaşımım esasıdır.