Gündem

Hayvana tecavüzün kanunda yeri yok!

2017'de, Hayvanları Koruma Kanunu'na muhalefet ettikleri gerekçesiyle, sadece 493 şahsa idarî para cezası uygulanmış

13 Eylül 2018 18:08
Hülya Karabağlı

Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) Koordinatörü Burak Özgüner, Türkiye’nin ulusal mevzuatında hayvana tecavüzün adli soruşturma ve kovuşturma dahilinde olmadığını söyledi. Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Hayvanları Koruma Kanunu'nda ‘hayvana tecavüz’ fiili ve tanımı yerine ‘hayvanla cinsel ilişki’ ibaresinin yer aldığına dikkati çeken Özgüner, “Hayvanla cinsel ilişki diye bir şeyden bahsedebilir miyiz? Cinsel ilişkide rıza aranır; dolayısıyla hayvan için böyle bir tanımlamadan da bahsetmek mümkün değil” diye konuştu. 

Özgüner’in verdiği bilgilere göre, yürürlükteki yasalarda hayvanlar ‘sahipli’ ve ‘sahipsiz’ diye ayrılıyor. Eğer hayvan, hukukî olarak ‘sahipsiz’ ise, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında değerlendiriliyor ve tecavüzcüye sadece idarî para cezası uygulanabiliyor. 2018 yılında hayvanlara işkence ve tecavüz etmenin bedeli, sadece 625 TL. Bu idarî para cezası ödenmediği takdirde, hayvana işkence uygulayan ya da tecavüz eden kişiye bir faturası bulunmuyor. Hayvan eğer yasaya göre ‘sahipli’ ise, yani hayvanın bir koruyucusu, hamisi var ise, o zaman hayvana tecavüz eden faile dava açılabiliyor. Ancak hayvana tecavüzden değil, TCK'deki "mala zarar verme" maddesinden olabiliyor.

HAKİM'in, 4 Ekim Dünya Hayvanlar Günü nedeniyle hazırladığı ‘2017 Hayvan Hakları İhlâlleri Raporu’ndan T24’e özel bir ayrıntıyı açıklayan Özgüner, 2017'de, Hayvanları Koruma Kanunu'na muhalefet ettikleri gerekçesiyle, sadece 493 şahsa idarî para cezası uygulandığını bildirdi. Özgüner, “Herkes biliyor ki; her gün işkence, tecavüz haberi alıyoruz. Failler tespit bile edilemiyor, hiçbir caydırıcılığı ve yaptırımı olmayan idarî para cezaları dahi uygulanamıyor” dedi.

“Cinsel ilişkide rıza aranır, hayvan için böyle bir tanımlamadan da bahsetmek mümkün değil”

 

Hayvan Hakları İzleme Komitesi Koordinatörü Özgüner,  hayvana kötü muamele, şiddet, tecavüz ve yasalardaki karşılıkları konusunda sorularına şu yanıtları verdi:

Türkiye'nin ulusal mevzuatına göre, hayvana tecavüz adlî soruşturma ve kovuşturma dâhilinde olan bir haksız fiil maalesef değil. "Hayvana tecavüz" fiili ve tanımı, ne Türk Ceza Kanunu'nda ne de Hayvanları Koruma Kanunu'nda mevcut. Mevzuatta, "hayvana tecavüz" diye bir ifade göremezsiniz; "hayvanla cinsel ilişki" ifadesini görürsünüz. Hayvanla cinsel ilişki diye bir şeyden bahsedebilir miyiz? Cinsel ilişkide rıza aranır; dolayısıyla hayvan için böyle bir tanımlamadan da bahsetmek mümkün değil.

“Hayvanlara işkence ve tecavüz etmenin bedeli, sadece 625 TL idarî para cezası”

Türkiye'nin ulusal mevzuatı, hayvanları "sahipli" ve "sahipsiz" diye ikiye ayırıyor. Eğer hayvan, hukukî olarak "sahipsiz" ise, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında değerlendiriliyor ve tecavüzcü faile sadece idarî para cezası uygulanabiliyor. Biz, hayvan hakları savunucuları, tecavüz fiilini bir suç olarak tanımlasak da mevzuata göre bu fiil, "kabahat" olarak tanımlanıyor, yani hayvanın bir koruyucusu, bakıcısı, hamisi yok ise faile sadece Kabahatler Kanunu'na göre idarî para cezası uygulanıyor. 2018 yılında hayvanlara işkence ve tecavüz etmenin bedeli, sadece 625 TL idarî para cezası. Üstelik bu idarî para cezası ödenmediği takdirde, hayvana işkence uygulayan ya da tecavüz eden şahsın başına hiçbir olumsuz hadise gelmiyor. Yani hayvan, yasaya göre "sahipsiz" ise dava açılma gibi bir durum da söz konusu olamıyor.

“Sahipli hayvana tecavüz ‘mala zarar verme’ maddesinden”

Hayvan eğer yasaya göre "sahipli" ise, yani hayvanın bir koruyucusu, hamisi var ise, o zaman hayvana tecavüz eden faile dava açılabiliyor. Ancak hayvana tecavüzden değil,

TCK'daki "mala zarar verme"

Görüldüğü üzere, Türkiye'nin ulusal mevzuatı, hayvanları "sahipli" ve "sahipsiz" diye ikiye ayırıyor. "Sahipli" diye tanımlanan hayvana da "mal" muamelesi yapılıyor. Bizler gibi acıyı, korkuyu, stresi hissedebilen, duyarlı canlılar olan hayvanlara, bir eşyaymış gibi davranılması kabul edilebilir mi? Hayvana "mal" muamelesi yapılırken, tecavüze ya da işkenceye maruz bırakılan hayvana bakan kişiye ise "mağdur" tanımı yapılıyor. İşkence, tecavüz gibi olaylarda, mağdur olan hayvanın "sahibi" değil, hayvanın kendisi.

“Hayvana tecavüz davalarının sayısı belirlenemiyor”

Hayvana tecavüz nedeniyle açılan dava sayısını belirlemek imkânsız çünkü TCK'ye göre böyle bir suç yok. "Mala zarar" suçundan açılan davaların, kaçının hayvana tecavüz fiili nedeniyle açıldığını Adalet Bakanlığı da bilemiyor.

Örneğin, 24. yasama döneminde MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, dönemin Adalet Bakanı olan Sadullah Ergin'e "2010-2013 yılları arasında hayvanlara yönelik cinsel saldırı nedeniyle yargılanan kişilere ilişkin" bir yazılı soru önergesi vermişti. Sadullah Ergin de hayvanlara yönelik haksız fiiller, adlî sicile kaydedilmeyecek bilgiler olduğu için, Adalet Bakanlığı'nın bu konuda görev ve yetkisi söz konusu olmadığı gibi, bu tür istatistik bilgilerin de bakanlıkta mevcut olmadığı yönünde cevap vermişti. Aynı şekilde 26. yasama döneminde CHP ve İyi Parti milletvekilleri, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'e benzer mahiyette yazılı soru önergeleri yöneltmiş ancak bu önergelerin tamamı yanıtsız bırakılmıştı.

“Bakanlıklar, cezaların tahsil edilip edilmediğinden habersiz”

Yine 26. yasama döneminde, CHP Gaziantep Milletvekili Akif Ekici, dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'na, Hayvanları Koruma Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 2004 yılından bu yana, kaç hayvana tecavüz vakası yaşandığı ve bu vakaların neticesinde toplam ne kadar idarî para cezası kesildiğini, tahsil edildiği sormuş ancak bir yanıt alamamıştı. Bakan Eroğlu, tecavüz ya da işkenceye dair bir bilgi verememiş, genel olarak yasaya muhalefetten uygulanan idarî para cezalarının bilgisini vermiş ve cezaların tahsili konusunun Maliye Bakanlığı'nın uhdesinde olduğu yönünde cevap vermişti. Bu cevaba istinaden, HAKİM olarak, Maliye Bakanlığı'na başvurarak bu cezaların ne kadarının tahsil edildiğini sorduk, Maliye Bakanlığı da bizi Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na yönlendirdi. Yani iki bakanlık da cezaların tahsil edilip edilmediğini ya da ne kadarının tahsil edildiğini bilmiyor.

“Dava açılamıyor, idarî para cezaları yetersiz ve orantısız”

Geçen sene, Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) olarak, hem bizler hem de milletvekilleri, hayvan hakları ihlâllerini defalarca bakanlıklara sorduk. Hayvanlara karşı haksız fiiller, Hayvanları Koruma Kanunu'nda karmakarışık kategorize edilmiş durumda. Örneğin aç-susuz bırakmak ile acımasızca ve zalimce işlem yapmak aynı bentte yer alırken, tecavüz ve işkence de aynı bentte yer alıyor. Yasa yapım sürecinin ne şekilde yürütüldüğü konusunda mantık yürütmek çok zor.

Yasaya göre, birisine Pittbull ırkı bir köpek yuvalandırıyorsanız bunun cezası 6000 TL civarında idarî para cezası iken, hayvana işkence ya da tecavüz eden faile 625 TL idarî para cezası kesiliyor. Cezalarda da büyük bir orantısızlık var. Yasa, hayvanları ve onların haklarını korumaktan çok uzakta.

Sadece 493 şahsa para cezası uygulanmış

HAKİM'in 2017 hayvan hakları ihlâlleri raporunu, 4 Ekim Dünya Hayvanlar Günü'nde açıklayacağız.  Ben yine de T24 için özet bir bilgi vereyim: 2017'de, Hayvanları Koruma Kanunu'na muhalefet ettikleri gerekçesiyle, sadece 493 şahsa idarî para cezası uygulanmış. Ancak herkes biliyor ki her gün işkence, tecavüz haberi alıyoruz. Failler tespit bile edilemiyor, hiçbir caydırıcılığı ve yaptırımı olmayan idarî para cezaları dahi uygulanamıyor.

Hayvana şiddet, kötü muamele, istismar ve tecavüz vakalarında hukuki durum nedir?

En başından beri söylüyoruz; hayvanların hukukî statüsü hem Anayasa hem de diğer mevzuat nezdinde belirlenmeli. Doğuştan gelen hakları, duyguları, hisleri olan hayvanlara "mal" muamelesi yapıldığı sürece onların haklarından da bahsetmek mümkün olmayacak. Dolayısıyla hayvan hakları ihlâlleri de adlî bir vaka olamayacak. Öncelikle hayvanlar, "hissedebilir bireyler" olarak tanımlanmalı. Ceza mevzuatı da biz, STK ve baroların talepleri doğrultusunda, hayvanları ve haklarını gerçekten koruyacak şekilde düzenlenmeli.

Bahsettiğiniz vakaların, hukukî geçerli bir karşılığı yok çünkü en başta söylediğim gibi hayvanlara karşı işlenen suçlar, "kabahat" olarak tanımlanıyor. Hayvana işkence etmek ile yere tükürmek ya da sahilde bir bira içmek fiilleri aynı kefede değerlendirilebilir mi? Maalesef ulusal mevzuatımız, konuya böyle yaklaşıyor. Durum böyle olduğu sürece, ne failler tespit edilebilir, ne yargılanabilir, ne de caydırıcı bir şekilde cezalandırılabilir. Hayvana şiddet, Türkiye'nin bir sorunsalı ve bu ciddi bir toplumsal mesele.

Türk Ceza Kanunu'ndan:

MALA ZARAR VERME

Madde 151 - (1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Haklı bir neden olmaksızın, sahipli hayvanı öldüren, işe yaramayacak hâle getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.