Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Ankara Temsilcisi Pelin Sayılgan, “5199 sayılı kanunun isminin hayvanları koruma kanunu değil, hayvan hakları kanunu olmasını istiyoruz” diyerek ifade etti. Sayılgan, "Bir hayvana tecavüz eden, öldüren, dayak atan kişi ile yasak yerde sigara içene aynı ceza verilmesin" dedi.
Sayılgan, 16 yıldır hayvan hakları kanunu konusunda mücadele ettiklerini hatırlatarak, bu kanunla İlgili beklentilerini ANKA’ ya anlattı.
"Hakları olduğunu kabul edip, saygı gösterirsek korunmaya muhtaç kalmazlar"
Hayvan hakları ile ilgili önceliklerinin kanunun adının değişmesi olduğunu belirten Sayılgan, “Korumadan, hak kavramına bir geçiş olması gerektiğini düşünüyoruz. Hak, hukuk sistemi tarafından korunan vaatler demektir. İşin içine hukuk girdiğinde hayvanlara kötü muamelenin cezalandırılması ve cezai müeyyideler devreye girecektir. Aynı zamanda hayvanların hakları olduğunu kabul edip, o haklara saygı gösterirsek korunmaya da muhtaç kalmazlar. Koruma ifadesini eşitsizlik ve üstenci bir ifade olarak görüyoruz. Kanun isminin hayvan hakları olarak değiştirilmesini talep ediyoruz” dedi.
Sayılgan, diğer bir beklentilerini ise hayvana şiddetin kabahatler kanunundan çıkıp ceza kanunu kapsamına girmesi olduğunu dile getirerek şunları söyledi:
“Bir hayvana tecavüz eden, öldüren, dayak atan kişi kabahatler kanunu ile cezalandırılıyor. Bunun cezası yasak yerde sigara içmek ile aynı değerlendiriliyor ve para cezası veriliyor. Ceza kişilerin siciline işlenmiyor. Bizim isteğimiz ceza kanununa girmesi ve karşılığında hapis cezası verilmesi”
"Sokak hayvanları daha çok şiddete maruz kalıyor"
Sayılgan, şiddete maruz kalan hayvanların büyük çoğunluğunun sokak hayvanları olduğuna değinerek insanları petshoplardan değil sokaklardan ve barınaklardan hayvan sahiplenme çağırdı. Sokak hayvanlarının çok olmasının sebebini de yine petshopların varlığına bağlayan Sayılgan, şunları söyledi:
“Bu yüzden bu kanunda pet shoplarda hayvan satışının yasaklanmasını, sadece hayvan malzemelerinin ve mamanın satılmasını istiyoruz. Pet shoplara hayvanlar yasak yollarla çok kötü koşullarda getiriliyor. Petshop sahipleri bu hayvanları faturasız satıyorlar. Barınak ve sokaklar bu kadar sahipsiz, yardıma muhtaç hayvanla doluyken parayla hayvan satın almak yerine buralardan sahiplenmesinin teşvik edilmesini istiyoruz”
Çip önerisi
Terk etme vakalarını azaltmak için hayvanlara çip takılması önerisinde bulunan Sayılgan, “Ülke çapında standart bir çipleme sistemiyle hayvanların kime ait olduğu görülerek, terk eden sahiplere cezai yaptırım uygulanabilecek. Çip’in üzerinde hayvanın sağlık bilgileri ve kime ait olduğu yer aldığından takibi de kolaylaşacak. Bizler terk etmelerin önüne geçmek istiyoruz ve kanunların bu yönde düzenlenmesini de talep ediyoruz” açıklamasında bulundu.
"Koruma sıfatına yakışır şekilde davranmalı"
Yaban Hayvanlarının avlanmasıyla ile ilgili birçok ihaleye çıkıldığını hatırlatan Sayılgan, bu konularda verilen tepkilerin artık toplumsallaştığı söyledi. Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü’nün ismindeki koruma sıfatına yakışır şekilde bu hayvanları koruması gerektiğini vurgulayan Sayılgan,
“Merkez av komisyonu hayvanların avlanma sayıları, hangi usullerle avlanacakları ve kullanılacak silahlarla ilgili kararlar veriyorlar. Hayvanların kaç paraya ihaleye çıkacağı satılması ve vurdurulmasını bakanlığın bu biriminin ismiyle çelişir bir durum. Bakanlığımızın görevi ekolojik sistemi ve bu hayvanları korumak. Bununla ilgili çok kritik bir durum da var. Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN)’ nin Kırmızı Listesi’nde nesli tükenmek üzerek olanlar arasında yer alan Elmabaş Patka ve Üveyik gibi türlerinde avına izin verildi. Bunların yayına geyik, dağ keçisi gibi bir çok hayvan ihalelere çıkarılıyor. Avcılığı bir spor olarak adlandırılmasına kesinlikle karşıyız. Spor eşit taraflar arasında olur ve sonucu ölüm olmaz. Av durumunda bu durumlar tam tersi oluyor. Kendini savunma şansı olmayan bir canlıya silah doğrultulması söz konusu. Avcılık tüm ekosistemi zincirleme olarak etkiliyor. Dolayısıyla avcılığın kesinlikle yasaklanmasını istiyoruz” talebinde bulundu.
Meselenin sadece sokak hayvanları ile sınırlı olmadığını belirten Sayılgan, hayvanat bahçeleri ,kara sirkleri, yunus parkları, mezbalar ve hayvanların dövüştürüldüğü alanların da onlar için büyük bir sorun olduğunu söyledi.