Gündem

Hayati Hilmioğlu: Fatih Hilmioğlu, cezaevinde öleceği zamanı bekliyor, umudu kalmadı

Oğlunu trafik kazasında kaybeden Hilmioğlu’na, karaciğer kanseri başlangıcı teşhisi de kondu ancak 2 yıl önceki Adli Tıp’ın verdiği rapora dayanarak tahliye talepleri sürekli reddedildi

14 Şubat 2013 10:23

Ergenekon davasında tutuklu yargılanan eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu’nun kardeşi ve avukatı Hayati Hilmioğlu, tutuklu yargılama ısrarını eleştirerek “23 yıllık avukatım. Bu yargılama sınavı, Türkiye tarihindeki kötü bir sınav. Mahkemede üst düzey hâkimler görevli, uygulama ise sıradan bir yargılamanın çok altında. Bu görüntü Türk hukuku açısından da aşağılayıcı bir noktada. Fatih de artık umudunu kaybetti, cezaevinde öleceğini düşünüyor” dedi.

14 Nisan 2009’da gözaltına alınan Hilmioğlu, Silivri’de böbrek, siroz, şeker hastalığı ve ağır bir depresyonla mücadele ediyor. Oğlunu trafik kazasında kaybeden Hilmioğlu’na, karaciğer kanseri başlangıcı teşhisi de kondu ancak 2 yıl önceki Adli Tıp’ın verdiği rapora dayanarak tahliye talepleri sürekli reddedildi.

Avukat Hayati Hilmioğlu, kardeşinin “geç de olsa suçsuzluğunun ortaya çıkacağına olan inancını kaybettiğini” belirtti. Fatih Hilmioğlu’nun oğlu Emir’i trafik kazasında kaybetmesinin ardından hızla umutsuzluğa sürüklendiğini kaydeden Hilmioğlu, “Bu kazadan sonra yaptığımız iki tahliye talebimiz reddedildi. En son görüşmemizde, ‘Boşuna talep etme. Beni sağ çıkarmazlar. Mahkeme üyeleri birtakım güçlerin etkisi altında. İnisiyatif kullanacak durumda değil. Bunlarla sen de uğraşamazsın’ dedi. Psikolojisi bu halde artık. Yargıcına, devletine güveni kalmamış” dedi.

Fatih Hilmioğlu’nun 16 yıl aralıksız devlete hizmet ettiğini, karşılığında bu yapılanlara isyan etmemenin imkânsız olduğunu dile getiren Hilmioğlu, “Bu hizmetin karşılığı, 4 yıldır cezaevinde kalmak mı? Ölüm mü? İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre en kutsal hak yaşam hakkıdır. Bu yargılama sanıkları öldürüyor. Özel yetkili yargıçlar, savcılar bu ölümlerden biz sorumlu değiliz mi diyecekler? Bu yargılamayı bütün dünya gözlemliyor” dedi.

 

‘Yargıçlar kontrol altında’

 

Mahkemenin tutukluluğa gerekçe gösterdiği Adli Tıp raporuna karşı, cezaevinde hayatının tehlikeye gireceğine dair üniversite raporlarının olduğuna dikkat çeken Hilmioğlu, “Yargıçlar üniversite hastanelerine itibar etmiyor. Oysa ki Adli Tıp’la bağlı değiller, isterlerse inisiyatif kullanabilirler. Adli Tıp doğrudan Adalet Bakanlığı’na bağlı. Kimse tarafsız diyemez” dedi.

Mahkemenin, dosya kapsamı, delil durumu diyerek tahliye taleplerini reddettiğini belirten Hilmioğlu, “Peki, kime anlatacaksınız derdinizi. Yargıçtan başka yer var mı? Yargıçlar da birtakım güçlerin kontrolü altında yargıçlık yapıyorsa vay bu vatandaşın haline. Bu insanların suçsuzluğu kanıtlandığında bu tutukluluğun hesabını kim verecek” diye sordu.

Savcılığın çok zayıf delillerle dosyayı mahkeme önüne getirdiğini, mahkemenin de iddianameyi kabul ettiğini belirterek şöyle konuştu: “Bu iki usul hatası yüzünden insanlar tutuklu yargılanıyor. Yaşam hakkının kutsal olduğunu herkesin kabul etmesi lazım. Yargıçların da doktorların da bu yönde tavır koymalı. Öldükten sonra sorumlusunu mu arayacağım. Arasam ne olur ki...”