Hasan Ocak 30 yaşındaydı, gözaltına alındı, ailesi oğullarını bir daha görmedi, devlet "bizde yok" dedi, 58 gün sonra 15 Mayıs 1995'te kimsesizler mezarlığında gömülü olduğu öğrenildi; gözaltına kayıplara karşı yürütülen mücadelenin sembollerinden oldu.
21 Mart 1995 günü Emine Ocak kızı Aysel'in doğum günü için o akşam evde balık yapıyordu, oğlu Hasan telefon etmiş, eve her zamankinden erken geleceğini annesine söylemişti.
Hasan evine hiç gidemedi, doğum günü balığı ailecek hiç yenemedi. Ocak ailesi Hasan'ın işkenceyle öldürülmüş bedeninin İstanbul Beykoz ormanlarında bulunup kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü 15 Mayıs 1995 günü öğrendi.
Gözaltına alınmasının ardından Ocak'tan haber alınamayınca ailesi, arkadaşları, insan hakları savunucuları Türkiye'de ve Avrupa'da "Hasan Ocak nerede" sorusunun yanıtını açlık grevleri dahil her yola başvurarak aradılar. Ocak ailesi oğullarını bulmak için 58 gün boyunca çalmadık kapı bırakmadı. Anne Emine Ocak oğlunu sordukça dövüldü, gözaltına alındı, hapse atıldı.
Devlet de 58 gün boyunca "bizde yok" dedi.
Kimsesizler mezarlığında
Hasan Ocak'ın gözaltına alınması yoğun olarak Alevilerin yaşadığı İstanbul Gazi Mahallesi'ndeki üç kahvehane ve bir işyerinin aynı anda kimliği belirlenemeyen kişilerce tarandığı ve "Gazi olayları" olarak anılan günlerin hemen sonrasına denk geliyor.
Köylüler Ocak'ın cansız bedenini gözaltına alınmasından beş gün sonra 26 Mart 1995'te Beykoz Buzhane Köyü Dedeler Mevkii'nde görmüşlerdi.
Ocak'ın cansız bedenini Buzhane köyünde görenlerin Jandarmaya haber vermesiyle durum Beykoz Cumhuriyet Savcılığı'na intikal etti; parmak izi alındı, fotoğrafları çekildi, kan örnekleri alındı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve ilçelere parmak izi gönderildi. Ancak bu bulgularla kimlik tespiti yapılmadı.
Suç duyuruları sonuç vermedi
Ailesi, 15 Mayıs 1995'te Adli Tıp Kurumu kayıtlarından Hasan'ı teşhis etti. Ölüm nedeni tel veya iple boğulma olsa da, yüzü tanınmaması için parçalanmış ve vücudunun her yerinde işkence izleri fotoğraflanmıştı
Aile, tanıklara da başvurarak, Ocak'ın en son Terörle Mücadele Şubesi'nde görüldüğünü duyurdu. Otopsi raporu da Ocak'ın boğularak öldürüldüğünü ortaya koydu. Ailenin suç duyuruları sonuçsuz kaldı, failler bulunamadı.
AİHM Türkiye'yi mahkûm etti
Anne Emine Ocak'ın başvurusuyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye'yi yaşam hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle Temmuz 2004'te Ocak ailesine 25 bin Euro manevi tazminata mahkum etti.
AİHM kararında, etkin soruşturma yrütülmediğini, Ocak'ın İstanbul Terörle Mücadele'de tutulduğunun kesin bir şekilde kanıtlanamayacağını, güvenlik kuvvetlerince öldürüldüğünün kanıtlanabilir olmadığını ve somut olgulara dayanmadığını bildirdi.
Galatasaray'da her cumartesi
Galatasaray'da her cumartesi saat 12.00'de "Kayıplar son bulsun, kayıpların akıbeti açıklansın, sorumlular bulunsun ve yargılansın" talepli Cumartesi Anneleri/İnsanları oturmaları Ocak'ın ve yine Ocak gibi gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç'un cansız bedeninin bulunmasıyla 27 Mayıs 1995'te başladı.
O ilk kayıp değildi ama, "gözaltında kayıp" gerçeği ilk kez bu kadar tanıklı ve kanıtlıydı. Dönemin İnsan Haklarından sorumlu devlet bakanı Algan Hacaloğlu gelişmeleri "susma hakkımı kullanmak istiyorum" sözleriyle yorumladı.
30 yaşındaydı
Hasan Ocak 13 Nisan 1965'te Tunceli'de doğdu, öğretmendi, çay ocağı işletiyordu. 19 Mayıs'ta 1995'te binlerce insanın katıldığı büyük bir törenle Gazi Mahallesi mezarlığına gömüldü.
Annesi Emine Ocak, öldüğü yıl olan 2001'ye kadar babası Baba Ocak, kardeşleri Hüsniye, Hüseyin, Aysel, Ali ve Maside halen kardeşleri ve tüm kayıplar için mücadelelerini sürdürüyor.