Devrimci Karargah Davası'ndan tutuklanan ve halen cezaevinde bulunan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, cemaatin yönetici kadrolarının emniyet ve yargıyı koordine ettiğini ve söz konusu yapının devletin tüm gizli bilgilerine sahip olduğunu ileri sürdü.
Devrimci Karargah Davası'ndan tutuklanan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, 2010'da yayınladığı, 'Haliç'te Yaşayan Simonlar, Dün Devlet, Bugün Cemaat' başlıklı cemaati sorguladığı kitap yüzünden eleştiri oklarının hedefi olmuştu. Cezaevinden açıklama yapan Avcı, 17 Aralık operasyonuyla derinleşen Hükümet ile cemaat gerginliğinde her iki tarafın da zarar göreceğini düşünüyor. Bugünleri önceden tahmin ettiğini belirten Avcı, "Haklı çıktım diye gram kadar sevindiğim yok'' diyor.
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu, cezaevinde Hanefi Avcı ile görüştü. Bayramoğlu'nun görüşmeden aktardıkları şöyle:
'Özellikle cemaat zarar görecek'
''Haklı çıktım diye gram kadar sevindiğim yok. Bilinen, görünen bir şeydi. Bugün yaşananlar ülke için, insanlar için sıkıntılı bir durum. Bundan herkes zarar görecek. Hükümet de cemaat de, özellikle cemaat. Ama olumlu düşünecek olursak, bunun sayesinde belki bazı şeyler yerli yerine oturur. İnsanlar zamanla başka gerçekleri görüyor'' diyen Avcı, ''Eskiden ben ve çevrem cemaatin verdiği eğitim hizmetini her şeyden değerli, her şeyden önemli görürdük... İstihbarat için, telefon dinlemeler için de aynı şey oldu. Ben bunları suç takip için çok önemli görürdüm. Ancak yeri geldiği zaman bunun ne kadar sorun yaratabileceğini, nasıl kötüye kullanabileceğini, nasıl haksızlığa yol açabileceğini de gördüm'' dedi.
'Her bilgi cemaate aktarılıyor'
Hanefi Avcı'nın ''Bu 'organizasyon', bu 'mekanizma' nasıl işliyor?'' sorusuna yanıtı ise şöyle: ''Kamu kurumunda çalışan her kişi kendi elde ettiği bilgileri, cemaate aktarıyor. Bu yukarıda birleştiriliyor. Büyük bir havuz oluşturuyorlar. Sonra kime dava açılacak, kim tutuklanacak yukarıda karar veriyorlar. Önce olayı kendilerine yakın medya üzerinden sızdırıyorlar. Sonra polis savcının işini yapıyor. Tespit tutanağı fezlekeye geçiyor. Fezleke iddianameye dönüyor. Örneğin bir dilekçe veriyorsun ya da soruşturma başlıyor. Öne arkaya kaydırarak belli kişi ve makama denk getiriliyor. Savcılar şikayet dilekçilerini dikkate almıyor. Tanık üretiliyor. Bu adamların çalışma biçiminin gösterilmesi lazım. Binlerce insan dinlenmiş kimsenin haberi yok."
Avcı'nın cemaatle ilgili diğer sözleri şöyle:
'İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a anlattım o zaman, 'cemaat yapılanması sizin tahmininizden çok derin' diye. Cemaat tüm bilgilere hakim. MİT'in, Emniyet'in, Maliyenin bilgileri ellerinde. Bu, büyük bir güçtür dedim. Bunun üzerine gidilmesini, denetim yapılmasını, yoksa büyük sorunlar doğabileceğini söyledim. Temelde istihbarat dairesi vardır. Sizin haberiniz olmadan, dinleyen kim adına dinliyor. Buna kim karar vermiş. Şube müdürü olabilir mi? Olmaz. Dışarıdan birileri talimat veriyor. İşte bunlardan birisi Kozanlı Ömer..."
'Sahte delil üretiliyor'
"Bir hüsn-ü niyet var bunlara karşı. O yüzden 'her şeyi yapabiliriz' havasına girdiler. Hükümetin hoşgörüsüyle, görmezden gelmesiyle, bir iki ihlale göz yummasıyla iyi cesaretlendiler, ciddi hukuksuzluklar üretmeye kadar gittiler. Sahte delil üretmeye başladılar. İşin çapı büyük. Cemaat kendi parasıyla dinleme cihazı alıp bunları Emniyet İstihbarat'ta tutup kullanıyor, TİB'de kendi kanallarıyla dinleme yapıyorlar. Sahtecilik operasyonunu onlar yapıyor."
'Hükümet zamınında göremedi, hata yaptı'
"Hükümet zamanında bunu görmedi ve büyük hata yaptı. Hemen hemen tüm istihbarat ve KOM şubelerinde cemaat kadroları hakim oldu, tahribat arttı, cemaatin tayin terfi vs. etkisini gören çok kişi de menfaati için o tarafa kaydı...''