Halkevleri, 2022 yılının son gününde “Umut direnişimizde, mücadelemizde, bizde” sloganıyla İstanbul’da eylem yaptı. Halkevleri Genel Yönetim Kurulu üyesi Hasan Pulat, “Umut biziz, yeni bir ülke, birlikte mücadelemizle mümkün. Gelin, hep birlikte faşizme, yoksullaştırma ve savaş politikalarına karşı mücadele edelim” çağrısı yaptı.
Yılın son gününde Halkevleri, “Umut direnişimizde, mücadelemizde, bizde” sloganıyla İstanbul’un Şişli ilçesindeki Cevahir Alışveriş Merkezi önünde eylem yaptı. “Enerji üretimi ve dağıtımı kamulaştırılsın” yazılı dövizler taşınan eylemde, “Yoksullaştırmaya direneceğiz” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı.
Hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Halkevleri Genel Yönetim Kurulu üyesi Hasan Pulat, yıl boyunca her gün yeni bir zam haberiyle uyandıklarını ve paranın değersizleştiğini söyledi. “Bizler her yeni gün daha fazla yoksullaşırken, patronlar, şirketler daha da zenginleşti. AKP bizden çaldı, patronlara verdi” diyen Pulat, şöyle konuştu:
"Savaş politikalarının asıl amacı milli güvenlik değil, tek adam rejiminin güvenliğidir"
"Son 6 yılda sermayenin milli gelirden aldığı pay, hızla artarak yüzde 55’i buldu, emeğin payı ise hızda azalarak yüzde 14’ten yüzde 26’ya düştü. Saray ise itibarında hiç tasarruf etmedi, sadece bir günlük harcaması 10 milyon TL. Milyonlarca insan her gün evine alacak ucuz gıda ararken, asgari ücretle aynı sonunu getirmeye çalışırken Saray’ın bir günlük gideri 10 milyon TL. Buradan soruyoruz. Sadece bir günlük harcanan para ile kaç aile istihdam edilir? Savunma ve güvenlik için ayrılan bütçe ise 226 milyar lirayı aştı. Bölgemizi savaş cehennemine çeviren emperyalist politikalara yedeklenmenin maliyeti sadece devasa askeri harcamalar değildir. Aynı zamanda sokaklarımızda, meydanlarımızda patlayan bombalarla, evlere ateş düşüren asker cenazeleri ile de bedelini halklar ödüyor. Artık açıkça ortadadır ki, savaş politikalarının asıl amacı milli güvenlik değil, tek adam rejiminin güvenliğidir.
"İktidar ve Diyanet, el ele kadın düşmanlığını büyütmeye devam ediyor"
Diyanet’e ayrılan bütçe ise kadınların güçlenmesi için ayrılan bütçenin 128 katına ulaştı. Her gün bir kadının hayatını kaybetmesi ile güne uyanırken, cezasızlık her geçen gün artarken kadınları koruyan yasaları artırmak yerine gerici tarikatların talebi ile İstanbul Sözleşmesi kaldırılıyor, 6284 uygulanmıyor. Bunlar da yetmez gibi Anayasa değişikliği teklifi aileyi güçlendirme yalanı ile kadınların ve LGBTİ+’ların yaşamı tehdit altına alınırken laikliğe karşı din devleti uygulamaları da Anayasa’ya da sorulmaya çalışılıyor. Diyanet, kadınların 90 kilometreden fazla tek başına gitmesini sakıncalı bulurken çocuk yaşta evliliği savunmaya da devam ediyor. Diyanet’e harcanan bütçe ile her bir ilçeye sığınma evi ve çocuklara ücretsiz kreş açılabilirken bunlar yerine iktidar ve Diyanet, el ele kadın düşmanlığını büyütmeye devam ediyor. Tüm baskılara, yasaklamalara rağmen direnenler de var. Direnerek faşizmin, gericiliğin birçok planını bozanlar da var. Mücadele ederek adaletsizlikleri, haksızlıkları, yağmayı engelleyenler de var.
"Hapse atılan tüm hak ve yaşam savunucularını selamlıyoruz"
İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nda bir çocuğun 6 yaşından itibaren tecavüze uğrar, defalarca üzeri örtülür ve Aile Bakanı 2 yıldır haberdar olmasına rağmen üzerini örtmeye devam ederken gazeteci Timur Soykan tarafından ortaya çıkarıldı ve başta kadınlar olmak üzere toplumun tepkileri tecavüzcülerin tutuklanmasını sağladı. İktidarın gazetecilere dönük satın alma, yıldırma, hapsetme, para cezası kesme gibi baskılarına karşın gazetecilik onuruna sahip çıkanlar hâlâ var ve gerçekleri halka ulaştırmaya devam ediyorlar. Halkın hakları için, doğanın, suların, ormanların, meydanların korunması için, işçi cinayetlerinin, kadın cinayetlerinin durdurulması için direnenler polis copuyla hapis cezaları ile bastırılmaya çalışılsa da ülkenin dört bir yanında hak ve yaşam savunucuları su başlarında, zeytinliklerde, tarlalarda, kent meydanlarında direniyor ve yağma projelerini durduruyor. Buradan Mücella Yapıcı, Selçuk Kozağaçlı, Şebnem Korur Fincancı, Adnan Selçuk Mızraklı şahsında hapse atılan tüm hak ve yaşam savunucularını selamlıyoruz.
"Binlerce kadın, kadın cinayetlerine, erkek egemenliğine, faşizme karşı isyanını yurdun dört bir yanında meydanlara taşıdı"
2022 yılında sermayenin dayattığı ağır sömürüye karşı binlerce işçinin direnişine de tanıklık ettik. Enerji işçilerinden, lojistik işçilerine, Cumhurbaşkanı’nın grev yasağını tanımayıp greve çıkan ve kazanan Bekaert işçilerinden sağlık işçilerine, motokuryelerden direnişleri hiç bitmeyen inşaat işçilerine kadar ismini burada sayamayacağımız birçok işçi direnişi ve direniş sayesinde kazanımlar oldu. 4 Ocak 2021’de başlayan Boğaziçi direnişi 4 gün sonra ikinci yılını dolduruyor. Tutuklamalara, baskılara, hocalarının işlerine son verilmesine rağmen direnmeye devam ediyorlar ve ilk kayyum rektörü gönderdikleri gibi ikincisini de göndereceklerinden eminler. Tek adama karşı direnen tüm hocalarımızı buradan selamlıyoruz. Onur Yürüyüşü’nde binlerce LGBTİ+ polis saldırısına rağmen ‘Alışın, buradayız’ demekten vazgeçmediler. 25 Kasım’da polisin ağır ablukasına rağmen binlerce kadın, kadın cinayetlerine, erkek egemenliğine, faşizme karşı isyanını başta Taksim olmak üzere yurdun dört bir yanında meydanlara taşıdı.
"2023’e ve sonraki yıllara dair umutluyuz"
Faşizmin karşısında her zaman direnenler vardı ve var olmaya da devam ediyor. Yeni yıl da laiklik, eşitlik, halkların kardeşliğini, insanca yaşam isteyenlerin direndiği ve başardığı bir yıl olacak. Biz de Halkevleri olarak çağrı yapıyoruz, umut biziz, yeni bir ülke, birlikte mücadelemizle mümkün. Gelin, hep birlikte faşizme, yoksullaştırma ve savaş politikalarına karşı mücadele edelim. 2023’e ve sonraki yıllara dair umutluyuz. Biliyoruz, inanıyoruz, direniyoruz, kazanıyoruz. Halkın mutluluk ve gönenç içinde yaşadığı, kadınların eşit ve özgür olduğu, doğanın korunduğu, barışın sağlandığı, laik, demokratik, insanların sömürülmediği bir ülke kuracağız. Faşizme ölüm halklara mutluluk diliyoruz. Yeni yılınız kutlu olsun.” (ANKA)